tatil-sepeti
Avrupa’nın göç ayıbı

HABER: FEDAİ YILDIRIM Suriye’deki iç savaşı takiben ülkede yaşanan çatışmaların ardından bu güne kadar yaklaşık 4 milyon Suriyeli’nin komşu ülkelere sığınmak durumunda kaldığı ifade ediliyor. Bu zaman içerisinde komşu ülkelerle beraber 12 milyon kişinin evini terk ettiği de belirtilirken, 7 milyon kişinin de yollara döküldüğü dile getiriliyor. Bu süreçte Türkiye’ye 2 milyonu aşkın sığınmacının akın etmesine sessiz kalan Avrupa, kendi içinde yeni bir göç krizi yaşamaya başladı. Göstermelik olarak sınırlı sayıda göçmeni kabul eden Avrupa ülkeleri arasında, sınırlara yığılan bu göçmenler için nasıl bir çözüm bulunacağı konusunda görüş ayrılıkları, sorunu daha da ağırlaştırıyor. Avrupa 2. Dünya Savaşı ve 1990’lardaki Yugoslavya’nın parçalanmasından sonraki en büyük göç sorunu ile karşı karşıya. AYLAN’IN ETKİSİ ÇABUK GEÇTİ Nitekim, çoğu iç savaştan kaçan on binlerce sığınmacı, Almanya’nın başlattığı ve diğer ülkelerin takip ettiğisınır kontrolleri kararı ile Avrupa’nın ortasında mahsur kaldı. Anlaşılan o ki, cansız bedeni Bodrum kıyılarına vuran 3 yaşındaki Aylan’ın yürek burkan görüntüsünün etkisi çabuk geçti.Çünkü Avrupa ülkeleri, bir yandan sığınmacı krizine çözüm bulmakiçin üst üste toplantılar düzenlerken diğer yandan kapıları kapatarak özellikle Macaristan, Avusturya ve Almanya sınırında bekleyen binlercesığınmacının mahsur kalmasına neden oldu. Geçtiğimiz günlerde Almanya’nın sığınmacıları kabul etmeye başlaması yüzleri güldürse de ardından Avusturya üzerinden yaklaşık 60 binsığınmacının ülkeye ulaşması üzerine, sınır kontrolleri tekrar başladı. Avusturya, Çek Cumhuriyeti,Slovakya ve Hollanda da Almanya’yı izledi. Hatta Schengen geçişleri dahi askıya alındı. Ayrıca Avusturya’dan Almanya’ya giden tren seferlerinin geçici olarak durdurulmasıyla tren istasyonlarında yığılmalar meydana geldi. Öyle ki sığınmacıakınını durdurmak için sınıra asker dahi konuşlandırıldı. AB ÜLKERİ ANLAŞAMIYOR Avrupa,sığınmacısorununa bir an evvel çözüm bulmak istese de sığınmacının yerleştirilmesi konusunda bir türlü anlaşmaya varamıyor. Çünkü AB üyesi ülkeler arasında sığınmacı sorununun nasıl çözüleceği konusunda net bir mutabakat bulunmuyor. Hal böyle olunca örneğin Almanya, Fransa ve Avusturya, sığınmacıların üye ülkelere adilbir şekilde dağılımını öngören zorunlu kota sisteminde ısrar ediyor. Macaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi ülkeler ise zorunlu kota sistemine karşı çıkıyor. Öte yandan Uluslararası Göç Örgütü’nün sonverilerine göre ise bu yılAkdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşan göçmenlerin sayısı 464bine ulaştı. TÜRKİYE HAYAT KURTARIYOR Avrupa’nın bu tutumu birçok uluslararası kuruluşun tepkisine neden oldu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Avrupa’nın mülteciler için elini taşın altına sokmadığını belirterek, Türkiye’nin üstlendiği sorumluluğundünyada yeterince bilinmediğini söyledi. Dujarric, “Türkiye, Irak, Lübnan ve Ürdün taşıyabilecekleri sorumluluğun çok daha fazlasını taşıdılar. Yaptıkları işin boyutu gerçekten çok büyük. Hayat kurtarıyorlar. Dünyanın bunun yeterince farkında olduğundan emin değilim” dedi. HAYAL KIRIKLIĞI BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Melissa Fleming ise alınan önlemlerin vesınır kontrollerinin işe yaramayacağı görüşünde. “Sığınmacıların hakettiği saygıyı ve şefkati görmesini istiyoruz” diyen Fleming, AB ülkelerinin120 bin sığınmacının yerleştirilmesi konusunda anlaşmaya varamamasının hayal kırıklığı yarattığını düşünüyor. Bu durumun çok çirkin bir Avrupa resmi çizdiğini de paylaşan Guterres, Suriyeliler’in bilinmezlik vekorku içerisinde olduklarını belirtiyor. AB ÖZELEŞTİRİ YAPIYOR AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB’nin sığınmacı konusunda ortak siyaset geliştiremediğini dile getiriyor. Mogherini, AB’nin tartıştığı sığınmacı sayısının bölge nüfusunun yüzde 0.1’ine denk geldiğine dikkati çekerek, Avrupa’nın dünyada insan hakları alanında lider durumda göründüğünü ve dolayısıyla bu algının siyasi, hukuki ve ahlaki olarak AB’ye sorumluluk yüklediğini belirtti. SADECE TÜRKİYE’NİN SORUNU DEĞİL İTO’nun eylül ayı Meclis toplantısında üyelerine hitap eden İTO Başkanı İbrahim Çağlar, bu konudaki hassasiyeti şu sözlerle ifade etmişti: “Bodrum’da sahile vuran minik Aylan’ın cansız bedeni hem bizi hem de tüm dünyayı yasa boğdu. Dünya bu dramın farkına yeni varmış olmalı ki sanki bir ilkle karşılaşıyormuş gibi tepki verdiler. Bu tepkileri kesinlikle samimi bulmuyorum. Ve tüm dünya liderine sesleniyorum. Bu ülkeler karıştırılırken ses çıkarmayan sizler, yaşam hakkına sahip çıkmak için sınırlarınıza dayanan mültecilere orta çağ kölesi muamelesi yapan sizler, bugün 5-10 bin mülteciyi ülkenize alarak sorumluluktan kurtulamazsınız. Türkiye iki milyon insana yüreğini açtı. Göçmen sorunu yalnızca Türkiye’nin sorunu değil. Bu sorun topyekün insanlığın sorunu. Bunu yıllardır her fırsatta dile getirdik. Ama kulaklarınızı tıkadınız. Hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir. Sizler bu çığlıklar karşısında sağırlaştınız. Göçmenleri anlamadan sorunlara çözüm bulamayız. Ey dünyanın gelişmiş ekonomileri sizler de birer göçmen değil misiniz? Korkunuz neden? Şimdi üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirin.” ASLINDA ŞANS OECD’de uluslararası göçten sorumlu ekonomist Jean-Christophe Dumont’a göre sığınmacılar sanıldığının aksine büyüme ve istihdam için tehdit değil aksine şans. Dumont, özellikle genç göçmenlerin işgücü piyasasına katılacağını ve kendi çocuklarının yaşam standartlarını yükseltmek için para harcayacağını, dolayısıyla ekonominin dinamizmine katkı sağlanacağını belirtiyor. Dumont, bu konuda İngiltere’den örnek vererek, “İngiltere, AB’ye 2004’te katılan Polonya’yı da içine almasından sonra birkaç yıl zarfında 1 milyon göçmeni ağırladı. Bu göç dalgasından sonra İngiltere’de ne işsizlikte artış oldu ne de maaşlar aşağıya çekildi” diye konuşuyor. YARDIM EDELİM YOKSA BİZE GELECEKLER Almanya Başbakanı Angela Merkel dahi Türkiye’nin bugüne kadar Suriye’den gelen sığınmacılara yönelik uygulamalardan övgüyle bahsetse de Türkiye bu konuda yalnız bırakıldı. Türkiye’deki Suriyeliler’in ülkeye bugüne kadarki maliyetinin 4.5 milyar doları bulduğu ifade ediliyor. Sığınmacı sorununa ilişkin kapasitelerin tükendiğini, Türkiye’ye de yardım etmek gerektiğini dile getiren Almanya Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ise Türkiye’ye yardım edilmesi fikrini, “İnsanların Batı Avrupa’ya gelmemeleri için” şeklinde açıklıyor.

18 Eylül 2015 Cuma

Malezya ile ticarette ‘0 vergi’ dönemi

HABER: FEDAİ YILDIRIM Türkiye ile Malezya’nın karşılıklı ticaret hacmi 2014 yılını yaklaşık 1.6 milyar dolarla geride bırakırken, 2020 yılı için 5 milyar dolar hedefleniyor. Bu hedefe ulaşmada ağustos ayında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması (STA) tetikleyici unsur olacak. Çünkü karşılıklı ticarete konu olan ürünlerin yüzde 70’inde gümrük vergisi sıfıra düşürüldü. Önümüzdeki 8 yıl içinde ise bu oran yüzde 86’ya çıkacak. İki ülke arasında yürürlüğe giren STA sayesinde artık Türk firmaları, Malezya’dan ithal ettiği tekstil, elektrik ve elektronik ürünleri, demir-çelik ürünleri, makine, ahşap, deri ürünleri, palmiye yağı ve plastik ürünlerinde gümrüksüz tarifeden faydalanabilecek. 300 MİLYON DOLARLIK POTANSİYEL Malezya Uluslararası Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (MITI) bünyesinde Malezya ile Türkiye arasındaki ticareti geliştirmek amacıyla kurulan Malezya Dış Ticaret Geliştirme Kurulu (MATRADE) bu alanda yoğun çalışmalar yürütüyor. MATRADE Türkiye, 2014’te yaptığı organizasyonlarda iki ülke ticaretindeki 300 milyon dolarlık potansiyeli ortaya çıkardı. STA ÇOK FAYDALI OLACAK MATRADE Türkiye Direktörü Idzham Abdulhamid, iki ülke arasında her yıl daha da artan ikili ticareti vurgulayarak, bu ivmenin ileriki yıllarda artarak devam edeceğini söyledi. İki ülke arasında ticaret hacmini 2020’de 5 milyar dolara çıkarma hedefinin olduğunu hatırlatan Abdulhamid, “2014 yılı yaklaşık 1.6 milyar dolar ile kapandı. STA, karşılıklı ticaretin güçlenmesi için çok faydalı olacak. Çünkü gümrük vergileri sıfırlandı” dedi. İMZALANAN İKİNCİ ÜLKE Ürünlerin artık gümrüklerden sıfır vergi ile geçeceğini dile getiren Abdulhamid, şöyle devam etti: “Malezya, Türkiye’nin Kore’den sonra Güney Asya’da STA imzaladığı ikinci ülke. STA imkanından ağırlıkla tekstil, kıyafet, kimyasal, elektronik, plastik ürünleri, palmiye yağı, makine parçaları ve aksamları sektörleri faydalanacak. Türk firmaları Malezya’yı Güney Asya pazarına açılan kapı olarak görmeli. Altyapı ve lojistik gibi olanaklar değerlendirilerek yapılan iş yapılabilirlik listesinde Malezya 6’ncı sırada yer alıyor. Bu imkan Türk firmaları tarafından değerlendirilmeli. Ayrıca Malezyalı firmalar da Türkiye’yi Avrupa’ya ve Orta Doğu’ya açılan kapı olarak görüyor. Böylece STA, karşılıklı avantajların kullanılmasını sağlayacak. Örneğin Türkiye fındık ve kayısı gibi tarım ürünlerinde önde gelen bir ülke. Bu tür ürünler Malezyalı bir firmayla ortaklık kurularak Türkiye’de işlenip diğer ülkelere ihraç edilebilir. Aynı şekilde Türkiye pazarında daha önce satılmamış bazı tropikal ürünler ilk kez çok avantajlı bir şekilde Türkiye’ye girecek. Bu tür karşılıklı fırsatlar doğacak STA sayesinde. Hal böyle olunca iki ülke vatandaşları da daha uygun fiyatlarla ürünlere erişebilecek.” İTO DESTEĞİ GÜÇLENDİRİR Malezyalı firmaların Türkiye’ye çok uzak mesafede bulunduğu için doğrudan ihraç etmek yerine Türkiye’de üretip, buradan ihracat yapmak istediklerini belirten Abdulhamid, “Biz de hem Malezyalı hem de Türk ihracatçıların faaliyetlerine destek olmak için uğraşıyoruz” dedi. İki ülke işadamlarını hem Malezya’da hem de Türkiye’de biraraya getirerek ikili görüşmeler organize ettiklerini belirten Abdulhamid, bu konuda İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile de ortak çalışmalar yürütebileceklerine değindi. Abdulhamid, “İTO ile bu konularda işbirliğine gitmek istiyoruz. İTO’nun partner ve destek olduğu organizasyon daha güçlü olur” dedi Abdulhamid ayrıca, Malezyalı firmaların Türkiye’de helal pazarda başta gıda olmak üzere bazı alanlarda araştırmalar yaptığını ve yatırıma hazırlandığını da sözlerine ekledi. KASIMDA 15 FİRMA GELİYOR 4. Uluslararası Poliüretan Sanayi Fuarı (Putech Eurasia 2015), 12-14 Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek. Fuar kapsamında Malezya’dan kimya sektörüne mensup 15 firma gelecek. Bu firmalar fuardan önce Türk firmaları ile ikili görüşmeler gerçekleştirecek. SATTIKLARIMIZ Tekstil & kıyafet Makinalar ve mekanik cihazlar Demir-çelik ürünleri Kimyasal ürünler Tarım ürünleri ALDIKLARIMIZ Tekstil Elektrik-elektronik ürünler Kimyasal ürünler Plastik ürünler Palmiye yağı PUTRAJAYA GÖLÜ Malezya’nın idari merkezi niteliğindeki Putrajaya, resmi başent Kuala Lumpur’un25 kilometre güneyinde yer alıyor. Başta başbakanlık olmak üzere ülkenin merkezi idaresinin çoğunluğu 1999 yılından bu yana Putrajaya’da. Kent, insan yapımı Putrajaya Gölü’nün etrafında inşa edilmiş.

18 Eylül 2015 Cuma

Plastik malzemeler daha çevreci çıktı

HABER: ADEM ORHUN İtalya’da plastik sofra gereçleri üreticilerini bir araya getiren ve sektördeki oyunculara bilgi sağlama hedefiyle yapılan çalışmaları destekleyen UnionPlast üye grubu Pro.Mo, önemli bir araştırmaya imza attı. Sanayi ve üretimi yakından ilgilendiren çevre ve Yaşam Döngüsü Analizi (YDA) ile ilgili bu yeni araştırmanın sonuçları açıklandı. Pro.Mo’nun gıda tüketimi için kullanılan tek kullanımlık sofra gereçleri üzerine yapılan testler ve karşılaştırmalı çalışma sonucunda bu ürünlere ISO 14044’e (Çevre Yönetimi Kuralları) uygunluk kararı verildi. YASAĞA GEREK YOK Araştırmayı ve sonucunu değerlendiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür, şu bilgiyi verdi: “Bu araştırma, plastik dahil tüm tek kullanımlık farklı sofra gereçleri için yenilikçi bir nitelik taşıyor. Çalışma, değerlendirilen hiçbir ürün türünün çevresel etkiler açısından yasaklanma ihtiyacının geçerli kılmadığını gösteriyor. Bu durum olumsuz lanse edilen plastik sofra gereçleri ve polipropilen (PP) ve polistiren (PS) için de geçerli” dedi. ALTERNATİFTEN İYİ PP ve PS maddelerinin gıda ile temas eden mutfak eşyalarından sanayide oto parçalarına kadar geniş bir kullanım alanı bulunuyor. Gür, “Ürünlerde kullanım alanları ve pazar payı gittikçe artıyor. Bu da olumsuz algıyı körükleyen sebeplerden biri. Tek kullanımlık sofra gereçlerinde alternatif ürün olarak kağıt veya ahşap kullanılabilir. Ancak bunların doğal kaynak tüketimi olduğu gibi üretimi için plastiğe göre 2.5 kat daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğunu görmek gerekir. Dolayısıyla plastiğin üretim, kullanım ve sonrasındaki yönetimi iyi yapıldığında daha çevreci olduğu ortada” diye konuştu.

09 Eylül 2015 Çarşamba

Krizi fırsata çevirmek mümkün

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen ‘B20 Türkiye Konferansı’nın açılış oturumunda yaptığı konuşmada G20’ninen önemli hedefinin güçlü, dengeli ve sürdürülebilir küreselbüyümenin sağlanması olduğunu vurguladı. Erdoğan Türkiye’nin G20 dönem başkanlığında ilk kez bu yıl gündeme getirilen KOBİ’lerle ilgili gelişmeleri çok yakından takip edeceklerinide belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Küresel ekonomideki kırılganlık en önemli sorundur. Krizin gerisinde yapısal değişimlerin de rolü olduğunu biliyoruz. Yaşanan krizin fırsata dönüştürülmesi vedeğişim için yeni imkanların oluşturulmasına vesile olması mümkündür. Bilhassa gelişmekte olan ülkeler ve Asya bölgesi bu bakımdan tarihi bir fırsatla karşı karşıyadır.” PEKİN-İSTANBUL “Açık söylüyorum, bugün Pekin-İstanbul Hattı’nı dikkate almayan hiçbir ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel projenin başarıya ulaşma şansı yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Bilhassaönümüzdeki 10 yılda ulaşımda, enerjide, ticarette ve diğer alanlarda yaşanacak değişimin merkezinde bu hat bulunacaktır.Londra’dan başlayıp Pekin’e kadar uzanan tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması mahiyetindeki demiryolu projesini önümüzdeki yeni dönemin sembolü olarak kabul ediyoruz. Halen hizmette olan Marmarayve Boğaz’da inşa edilen üçüncü köprünün üzerindeki demiryolu hattı bu muazzam projenin iki kıtayı birleştiren unsurlardır.” ORTAK ÇÖZÜM ŞART Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’yi etkin kılan en önemli sebeplerden birinin, katılımcı ülke ve kuruluşların liderleriyle birlikte iş dünyası başta olmak üzere ekonomik ve sosyal tüm tarafları bir araya getirmesi olduğunu söyledi. Erdoğan, “Bu süreçte yaptığım en önemli tespit, sadece tek tek ülkelerin çıkarlarının değil küresel ihtiyaçların da göz önünde bulundurularak alınan kararların çok daha etkili, çok daha çözüme dönük olduğudur. Küresel sorunlara, küresel çözümler gerekiyor” dedi. KÜRESEL BARIŞ Küresel düzeyde barış, huzur, güven ortamı sağlanmadan ekonomik hedeflere ulaşılabilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G20 liderleri olarak bu bilinçle hareket etmek mecburiyetindeyiz” dedi. Bu yapınınen önemli unsurlarından olan B20 Açılım Grubu’nun da aynı anlayışla çalıştığını belirten Erdoğan, “Siyasi liderlerin ve iş dünyasının bu platformda gösterecekleri iş birliği küresel sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır” diye konuştu. BAŞARILI PERFORMANS B20’nin, bu yılhem faaliyet alanını genişleterek hem deüye sayısını artırarak başarılı bir performans ortaya koyduğuna dikkati çeken Erdoğan, TOBB BaşkanıRifat Hisarcıklıoğlu’na çalışmalara verdiği katkı dolayısıyla teşekkür etti. DÜNYA YENİ PARA POLİTİKASINA GEÇİYOR Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ve B20 Türkiye Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, iş dünyası olarakkısa vadede yeni bir sorunla karşı karşıya olduklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Küresel ekonomi yeni bir para politikasına geçiş yapıyor” dedi. ABD Merkez Bankası’nın muslukları kıstığı, başta Avrupa Merkez Bankası olmak üzere, bazı merkez bankalarının parasal genişlemeye gittiği günleri yaşadıklarını anımsatan Hisarcıklıoğlu, “Ulusal gibi görünenkararlarınetkileriküresel oluyor. Bu gelişmeler, son derece sıra dışı bir durum” diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, ‘kur savaşları’ olarak adlandırılan bir dönemden geçildiğine işaret ederek, şöyle devam etti: “En güçlü paraların yüzde 10’lar düzeyinde değer kaybının normal karşılandığı ilginç bir dönem.Tüm bunlar, küresel ekonomideki belirsizliklerin, hâlâ ne kadar fazla olduğunu gözler önüne seriyor.Bu küresel sorunların çözümü için deküresel bir koordinasyon mekanizmasına ihtiyacımız var.G20 bu yüzden çok önemli.” KOBİ’LER NASIL BÜYÜR Hisarcıklıoğlu, B20’yi, hükümetin de destekleriyle ve sahiplenmesiyle KOBİ’lere de açtıklarının altını çizerek, hem G20’dehem de B20’de, ‘KOBİ’ler nasıl büyür’, ‘Büyük şirketlerle nasıl ortaklıklar kurar’meselesini, gündemin ana maddesi haline getirdiklerini kaydetti.Hisarcıklıoğlu, hem Türkiye’yihem de B20’yi anlatmak için 9 aylık sürede 5 kıtada 12 büyük toplantı organize ettiklerini dile getirerek,”Toplamda 170 bin kilometre yol yaptık. Yani dünyanın etrafında 4 turdan fazla attık” dedi. 19 TALEPLİK YOL HARİTASI G20 Liderler Zirvesi’nde sunulmak üzere hazırlanan veküresel iş dünyasının 19 talebinin yer aldığıB20 Türkiye Raporu’nda, ortak bir uluslararası yatırım prensipleri seti oluşturulması önerisine yer verildi. Yabancı doğrudan yatırımın vergilendirilmesine ilişkin daha fazla şeffaflık ve uyum gözetilmesi gerekliliğine işaret edilen raporda,ülkelere özelaltyapı yatırım stratejilerinin geliştirilmesi önerisi yer aldı. TİCARETİ KOLAYLAŞTIRMA B20 Türkiye Raporu’nda,Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın onaylanması ve yürürlüğe konulması talebi de gündeme getirildi. Küresel finansal reform gündeminin nihai hale getirilmesi ve onaylanması gerektiğinin altı çizilen raporda, kanunlar arasındaki bütünlüğün sağlanmasının ve finansal reform gündemindeki danışma sürecinin iyileştirilmesinin önemine değinildi. YATIRIM PRENSİPLERİ G20’nin Şirketlerde Hak Sahipliği Şeffaflığı Prensipleri’nin uygulanması talebinin aktarıldığı raporda, ortak bir uluslararası yatırım prensipleri setinin oluşturulması ve yabancı doğrudan yatırımın vergilendirilmesine ilişkin daha fazla şeffaflık ve uyumun gözetilmesi gerektiğine işaret edildi. Raporda, G20 büyüme hedefleriyle bağlantılı olarak ülkelere özel altyapı yatırımı stratejilerinin geliştirilmesi gerektiği, altyapının menkul değer olarak geliştirilebilmesini kolaylaştırmak amacıyla altyapı yatırım ekosisteminin iyileştirilmesi gerektiği ifade edildi. KOBİ’LERE FİNANSMAN Özellikle teknik, yönetsel ve girişimcilik becerilerinin geliştirilmesi ve finanse edilmesinin önemi de raporda yer aldı.Raporda, istihdam imkanlarını arttırmak için işgücü piyasalarını daha dinamik ve kapsayıcı yapacak yapısal reformların uygulanması, genç istihdamının ve kadınların istihdama katılım oranlarının artırılması gerektiği belirtildi. KOBİ’LER İLK KEZ G20 GÜNDEMİNDE B20 Konferansı’nda konuşan Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük sorun olarak kredibilite açığını görüyoruz. Bu açığıne kadar çabuk kapatırsak, o kadar hızlı güven oluşacaktır ve güçlü bir büyümeyi, sürdürebilir bir büyümeyi getirecektir” dedi. G20 gündeminin oldukça kapsamlı bir görünüm arz ettiğini belirten Yılmaz, “Biz de bu görünüme üç önemli başlıkla katkıda bulunmaya çalıştık. Bunlar ‘kapsayıcılık’, ‘uygulama’ve ‘yatırım’başlıkları. İngilizce ifadesiyle ‘3 I’ (Inclusiveness, Implementation ve de Investment)diyoruz” dedi. Bu konunun G20 üyeleri içerisinde de geniş kabul gördüğünü anlatan Yılmaz, “Bu denli yoğun KOBİ ilgisi G20 gündeminde ilk defa yer almaktadır” dedi. Uluslararası platformlarda KOBİ’lerin beklentilerini, görüşlerini ve şikayetlerini temsil etmek üzere Uluslararası Ticaret Odasıyla beraber ‘Dünya KOBİ Forumu’nu kurduklarına işaret eden Yılmaz,bunun da Türkiye’nin dönem başkanlığında en önemli çalışmalardan biri olduğunu söyledi. ÇALIŞMA BAKANLARI TOPLANTISI Ankara’da B20 Konferansı sırasında G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları toplantısı da yapıldı. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ahmet Erdem’in yanı sıra Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Sekreter Yardımcısı Sandra Polaski ve Hindistan Çalışma Bakanı Shankar Aggarwal da katıldı.

04 Eylül 2015 Cuma

Koştukça kazanıyor

CEYHUN KUBURLU Jamaikali Usain Bolt, 15. Dünya AtletizmŞampiyonası’ndaki erkekler 100 metre finalinde elde ettiği 9.79’luk derecesiyle altın madalya kazandı. Çin’in başkenti Pekin’de ‘kuş yuvası’ olarak adlandırılan Ulusal Stadyum’da yapılan yarışta ikinciliği ABD’li Justin Gatlin kazandı. Yarışlarda aldığı dereceler, sponsor gelirleri, reklam kazancı ve katıldığı konferanslardan elde ettiği gelirle dünyanın en çok kazanan sporcuları arasında gösterilen Bolt’un yıllık geliri ise 20 milyon doları geçti. PEKİN’DE PARLADI 2008′de düzenlenen Pekin Olimpiyatları'nda 100 metre ve 200 metre koşularında gösterdiği performansla izleyenleri büyüleyen 28 yaşındaki Jamaikalı atlet Usain Bolt, yine geçilemedi. Dünyanın merakla izlediği yarışta beklendiği gibi Bolt ve Gatlin kıyasıya bir rekabet içine girdi ve kazanan Bolt oldu. Usain Bolt altın madalyaya 9.79 ile ulaştı. 9.74 ile sezonun en iyi derecesini elinde bulunduran Gatlin, iyi start alsa da Bolt yine arkadan gelerek yarışı kazanmayı başardı. ÇALIŞMA VE ÖZVERİ Usain Bolt, 2009 yılında Berlin’de düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda 9.58 koşmayı başarmıştı. Bu rekor 6 yıldır kırılamıyor. Şampiyonluğunu piste inen annesi Jennifer Bolt ile paylaşan Usain Bolt, “Bu birincilik çalışma ve özverinin karşılığı. Çok mutluyum” dedi. Bu sezon yaptığı derecelerle yarışın favorisi konumuna yükselen Justin Gatlin, yarış sonunda Usain Bolt’a bir kez daha geçilmenin üzüntüsünü yaşıyordu. Gatlin, Bolt ile yarıştığı 8 yarışta bir kez Jamaikalı atleti geçmeyi başardı. Uzun süre sonra bir yarışa favori olarak girmeyen ancak yarış sonunda kalitesini bir kez daha konuşturan Bolt için sosyal medyada da övgü dolu mesajlar vardı. Onlardan birinde ABD’li bir sporsever, “Bolt, Messi, Serena Williams... Bu sporculardan daha büyük sporcular acaba görecek miyiz?” sorusunu yöneltti. SPONSORLARIN GÖZDESI Basketbol ve tenisçilerden sonra en çok kazanan olimpik sporcu olan Usain Bolt, gelirlerini de artırmaya devam ediyor. Kazandığı yarışlardan elde ettiği ödül paralarının yanı sıra Puma ile sponsorluk anlaşması imzalayan Bolt, en çok reklam filmlerinden gelir elde ediyor. Sosyal medya, konferanslar ve eğitimci kimliği ile de gelir elde eden Bolt’un yıllık geliri 20 milyon doların üzerinde. Rekor koşulardan sonra sponsorlarla yaptığı anlaşmalarını artıran Bolt’un emekliye ayrıldıktan sonra da önemli bir gelire ulaşması bekleniyor. Dünyaca ünlü menejerler, “Bolt, örnek hayatı ile sponsorların gözdesi. Bu da gelirlerini artıran en büyük etkenlerin başında geliyor. Bu rakamlar her sene artacaktır” dedi. BOLT, GENÇ SPORCULARA NE MESAJ VERDİ Hevesinizi ve inancınızı kaybetmeyin. Soyal hayatınızda planlarınıza uyun. Benim de kötü dönemlerim oldu fakat hiçbir zaman vazgeçmedim. Her zaman geri döndüm ve kendimi göstermeye çalıştım. Profesyoneller bile incinir. Eğer bir ağrı ya da acı hissediyorsam, kesinlikle kontrol ederim. Bir şeyler ters gidiyorsa iyileşene kadar ara vermek, kendimi zorlayarak sakatlanmama yol açmaktan daha iyi. Önemli koşulardan önce kendime sürekli en önemli şeyin sakin ve soğukkanlı kalabilmek olduğunu hatırlatırım. Sakin ve neşeli bir insan olmaya çalışıyorum. Tanıdık birilerini gördüğünde sadece o ana odaklanıp güzel şeyler hakkında konuşup gülmeyi ve rahatlamayı düşünürüm. Bu tarz pozitif olaylar bana enerji veriyor. Eğer haftanın her günü sıkı bir şekilde çalışırsanız bu çalışmanın meyvesini alırsınız. İstediğiniz forma kavuşmak için motive olmanız ve sıkı çalışmanız gerektiğinin farkında olduğunuz sürece her şey bu kadar basit ilerleyecektir. Eğer ters giden bir şeyler olursa bundan ders almayı ve bir sonraki çalışmalarınızda bu tecrübenizi de göz önünde bulundurmayı unutmayın.

31 Ağustos 2015 Pazartesi