tatil-sepeti
G7'den merkez bankası dijital para birimlerine ilişkin açıklama

ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Kanada’nın yer aldığı G7 ülkelerinin maliye bakanları ile merkez bankası başkanları, merkez bankası dijital para birimleri ve dijital ödemelere ilişkin ortak bir açıklama yaptı. Dijital para ve ödemelerdeki inovasyonun önemli faydalar sağlama potansiyeli olduğuna dikkat çekilen açıklamada, ancak bunların önemli kamu politikası ve düzenleyici sorunları da gündeme getirdiği kaydedildi. Açıklamada, merkez bankası dijital para biriminin nakdi tamamlayabileceği, likit, güvenli bir uzlaşma varlığı ve ödemeler sistemi için bir çapa görevi göreceği belirtilerek, henüz hiçbir G7 ülkesinin merkez bankası dijital para birimi çıkarmaya yönelik karar almadığı ve potansiyel politika sonuçlarının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesinin devam edeceği bildirildi. Merkez bankası dijital para biriminin şeffaflık, hukukun üstünlüğü ve sağlam ekonomik yönetişim taahhütlerine dayanması gerektiği vurgulanan açıklamada, "Herhangi bir merkez bankası dijital para birimi, merkez bankalarının parasal ve finansal istikrar hedeflerini yerine getirme kabiliyetini desteklemeli ve buna zarar vermemelidir." değerlendirmesine yer verildi. Açıklamada, merkez bankası dijital para birimi ekosisteminin güvenli ve siber saldırı, dolandırıcılık ve diğer operasyonel risklere karşı dayanıklı olması, yasa dışı finansman endişelerini ele alması ve enerji açısından verimli olması gerektiği ifade edildi. Merkez bankası dijital para biriminin ödeme seçeneklerinde seçim ve çeşitliliği teşvik eden açık, şeffaf ve rekabetçi bir ortamda faaliyet göstermesi gerektiğine işaret edilen açıklamada, sınır ötesi ödemelerde uluslararası parasal ve finansal sisteme zararlı yayılmaları en aza indirmek için ortak sorumluluğun olduğu kaydedildi.

14 Ekim 2021 Perşembe

Avrupa Parlamentosu komitesinden roaming ücretlerinin kaldırılmasını uzatmaya onay

Brüksel'de bir araya gelen AP Sanayi Komitesi, cep telefonu abonelerinden dolaşım ücreti alınmamasını öngören ve 2022 yılında süresi dolacak düzenlemenin uzatılmasını içeren teklifi görüştü. Komite üyesi milletvekilleri, söz konusu uygulamanın 10 yıl daha uzatılmasını içeren teklifi, 67 "evet", sıfır "hayır" ve 7 "çekimser" oyla kabul etti. Teklif, dolaşım ücreti alınmamasına ilave olarak abonelere yurt dışında da ülkelerindekiyle aynı kalite ve hızda internet bağlantısı sağlanmasını öngörüyor. Düzenlemenin yürürlüğe girmesi için AP Genel Kurulu ve AB Konseyi tarafından da onaylanması gerekiyor. AB'nin "Evde gibi dolaşım" adlı roaming düzenlemesi, 15 Haziran 2017'de yürürlüğe girmişti. Düzenleme ile AB içerisinde herhangi bir ülkenin cep telefonu operatör abonesi olan kullanıcı, başka AB ülkesine gerçekleştireceği seyahatlerde kendi operatör tarifesi ve sözleşmesi üzerinden konuşma, mesajlaşma ve veri paketlerini ilave roaming ücreti ödemeden kullanmaya başlamıştı. Böylece AB üyesi ülke vatandaşlarının iş, tatil ve özel seyahatlerinde bir başka AB üyesi ülke sınırlarını geçtiğinde aldığı roaming mesajları ve kullanım sınırlamaları sona ermişti. Düzenlemeyle AB içerisindeki seyahatlerde cep telefonu ile yapılan işlemlerde yüksek faturaların ortadan kalkması sağlanmıştı. Mevcut düzenlemenin süresi 30 Haziran 2022'de bitiyordu.

14 Ekim 2021 Perşembe

Arap ülkelerinin enerji alanında Batı'nın karşısına son çıkışı: 1973 petrol ambargosu

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi Arap ülkelerinin, 6 Ekim 1973'te başlayan Arap-İsrail savaşı (Yom Kippur) sırasında Tel Aviv'e destek veren ABD ve bazı Avrupa ülkelerine karşı uyguladığı petrol ambargosunun büyük ekonomik etkileri 48 yıldır tartışma konusu. Mısır'ın 6 Ekim 1973'te İsrail'e yaptığı hamleyle fitili ateşlenen Yom Kippur Savaşı, İsrail'in 1967 yılında patlak veren "6 Gün Savaşı"nda işgal ettiği topraklardan çekilmeyi kabul etmemesi üzerine başladı. Suriye ve Mısır'ın öncülük ettiği Arap ülkeleri, İsrail'i, 1967'de işgal ettiği Mısır'ın Sina Yarımadası ve Suriye toprağı olan Golan Tepeleri'nden çıkarmak istedi. İsrail ise 1967 sonrasında Arap saldırıları konusunda güvende olduğunu hissediyor, bu nedenle barış için işgal ettiği toprakları geri vermeye gerek görmüyordu. AMBARGOYA GİDEN SÜREÇ Yom Kippur Savaşı hazırlıkları kapsamında dönemin Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdulaziz ile Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın, Riyad’da bir araya geldiği ve yaklaşmakta olan silahlı mücadelede Arapların petrolü bir silah olarak kullanmalarına dair karar aldıkları iddia ediliyor. Savaşın başlamasından sonra Suriye ve Mısır'a karşı zor duruma düşen İsrail'e yardım etmek isteyen ABD, 12 Ekim'de İsrail'e hava yoluyla askeri malzeme ve silah yardımı için Nickel Grass Operasyonu'nu başlattı. OPEC üyesi Arap ülkeleriyle Mısır ve Suriye’den oluşan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) üyeleri, Kuveyt’te toplanarak Filistin halkının yasal hakları güvence altına alınıncaya kadar ve İsrail 1967 yılında işgal ettiği topraklardan geri çekilinceye kadar petrol ambargosunu sürdürme kararı aldı. OAPEC üyeleri, her ay petrol üretiminin yüzde 5 azaltılmasını öngören ambargoyu 15 Ekim 1973'te duyurdu. Libya'nın, ABD’ye giden bütün petrol sevkiyatına ambargo uygulayacağını açıklamasıyla önce Suudi Arabistan ardından diğer OPEC üyeleri de ambargoya destek vereceklerini bildirdi. Irak, Bahreyn ve Umman ise söz konusu petrol ambargosuna katılmadı. ABD ile başlayan ambargo özellikle Hollanda başta olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri ve Japonya'ya kadar genişletildi. Petrol boykotunun açıklanan amacı; ABD'ye Orta Doğu'da dengeli bir politika benimsemesi için baskı yapmak, uluslararası toplumu Birleşmiş Milletlerin (BM) 242 sayılı kararını uygulama ihtiyacına ikna etmeye çalışmak ve İsrail'i 1967 öncesi sınırlara çekilmeye zorlamaktı. Ancak aynı zamanda Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri bu ambargo ile Arap kamuoyuna Filistin davası için harekete geçebilecekleri mesajını verme fırsatı yakaladı. Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler, üretimi kısarak ve petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verdi. Ambargonun başlamasından itibaren kademeli olarak üretimin azaltılması, aralık ayına gelindiğinde ekime göre yüzde 25'lik bir kesintiye ulaştı. AMBARGONUN YANSIMALARI Uygulanan ambargonun kısa vadede çarpıcı etkileri oldu. Petrol fiyatlarının yaklaşık yüzde 400 artması petrol ihraç eden ülkelerin ekonomilerini büyük oranda etkiledi ve bu dönemde petrol gelirleri yön değiştirerek Orta Doğu ülkelerine doğru akmaya başladı. OPEC'in ambargosu ve fiyat yükseltmesi sebebiyle ABD başta olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin ucuz petrole göre yapılandırılmış olan üretim sistemlerinde zorlanmalar ve daralmalar görüldü. Petrol fiyatlarındaki artış maliyetlere yansırken, bu durum enflasyonun hızlanmasına yol açtı. Batı'daki birçok ülkede petrol kıtlığı ve istasyonların önünde uzun araç kuyrukları oluştu. Bununla birlikte ABD'de büyük hacimli otomobil üreten sanayi devleri üretimde duraklamaya giderken, daha küçük hacimli motorlu otomobiller üreten Japon firmaları küresel piyasada söz sahibi oldu. ABD'nin İsrail'e desteği üzerine başlayan ambargo, NATO içinde çatlaklar oluştururken bu durum hem Avrupa ülkeleri hem Japonya'nın ABD'nin Orta Doğu politikasından uzaklaşmak istemesi sonucunu doğurdu. ABD'de petrol tüketimini azaltmak için 1974 yılında otoyollarda hız limiti olarak saatte 90 kilometre belirlendi. Ocak 1974'ten Şubat 1975'e kadar güneş ışığından daha fazla yararlanmak için çeşitli uygulamalar başlatıldı. Şirketler petrol bulmak için yeni imkanlar aramaya başlarken, Avrupa'da kömür ve nükleer reaktörlerden enerji elde etmek için araştırmaların yolu açıldı. ABD’de 1973- 1974 arasındaki petrol fiyatlarındaki artışla birlikte New York borsası yaklaşık 100 milyar dolar değer kaybetti. AMBARGONUN SONUÇLARI OPEC ülkelerinin yabancı şirketlere karşı kendi petrolleri üzerindeki milli payları artarken, Suudi Arabistan'ın Aramco şirketi kamulaştırıldı ve bu süreçten bir petrol devi olarak çıktı. Öte yandan Batı ülkelerinin Arap-İsrail çatışması konusundaki politikalarını değiştirmemeleri sebebiyle ambargonun hedefine tam olarak ulaşamadığı da belirtiliyor. Bununla birlikte petrol ambargosu Batı'da alternatif enerji araştırmaları, enerji tasarrufu ve enflasyonla mücadelede daha sıkı para politikası uygulanmasına yol açarken, ortaya çıkan petrol krizi Japon ekonomisinin petrol temelli sanayiden, elektronik sanayisine yönelmesine katkı sundu. OPEC ülkeleri, dünyadaki petrole bağımlılığa güvenerek attığı adım sonucunda, petrol fiyatlarına göre karlı hale gelen alternatif enerji kaynaklarının kullanımının arttığının ve bağımlılığın nispeten azaldığının farkına vardı. Nükleer enerji ve doğal gazdan elektrik üretimi ile beraber konut ısınmasında gaz kullanımı, otomobiller için alternatif enerji kaynakları petrol fiyatlarının azalmasına sebep olurken bu durum petrol üreten ülkeleri petrole bağlı ekonomilerini çeşitlendirme arayışlarına da sevk etti. AMBARGONUN MİMARI: AHMED ZEKİ YEMANİ "Arap petrolünün sembol ismi" ve "petrol çağının temsilcisi" olarak bilinen Suudi Arabistan eski Petrol Bakanı Ahmed Zeki Yemani 24 Şubatta 90 yaşında Londra'da hayatını kaybetti. OPEC ambargosunun mimarlarından olan Yemani uluslararası arenada, Batı'ya petrol ambargosu uygulayan bakan olarak tanındı. Yemani, Mekke'de 1930'da dünyaya geldi. 1952'de Mısır'daki Kahire Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Ardından ABD'de New York Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Suudi ailesinden olmayan Yemen kökenli Yemani, Suudi Arabistan Petrol Bakanlığı görevini 1962-1986 yılları arasında yaklaşık 25 yıl yürüttü. 1973 petrol krizi başta olmak üzere Orta Doğu yakın tarihindeki birçok hadisenin şahidi olan Yemani, ülkeyi 1973 petrol krizinden çıkarmış ve OPEC'in ilk Genel Sekreteri olmuştu. Yemani, OPEC'in geliştirilmesinin en önemli isimlerinden biri olarak biliniyor. Suudi Arabistan'ın OPEC'in kuruluşundan itibaren etkili bir üyesi olmasını sağlayan Yemani, daha önce Batılı ülkelerin hakim olduğu pazarda fiyatları belirlemeye başlayan OPEC'te önemli roller üstlendi. Yemani'nin Batı'ya uyguladığı ambargo, ABD'de benzin fiyatlarını yüzde 40 artırmış ve ülkede benzin kıtlığına yol açmıştı. Petrol fiyatlarıysa dünya genelinde 4 katına çıkmış ve bu sayede Körfez ülkeleri zenginleşmeye başlamıştı. 1975'TE OPEC TOPLANTISINDAN KAÇIRILANLAR ARASINDAYDI Yemani, 1975'te Kral Faysal suikasta uğradığı sırada yanındaydı. Aynı yıl, OPEC bakanlarının Viyana'daki OPEC Merkezinde düzenlediği bir toplantı sırasında, "Çakal Carlos" olarak da bilinen Venezuelalı Ilich Ramirez Sanchez liderliğindeki bir grup terörist tarafından rehin alınanlar arasındaydı. 1973 petrol krizinden sonra bugün Suudi Arabistan'ın milli petrol şirketi "Aramco" olarak bilinen Suudi Arabistan milli petrol şirketinin kamulaştırılma çalışmalarını denetleyen Yemani, Ekim 1986'da Suudi Arabistan Kralı Fahd tarafından görevden alınmıştı.

14 Ekim 2021 Perşembe

IMF gelişmiş ekonomilerde enflasyonun 2022 ortasına kadar gerilemesini bekliyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları kapsamında düzenlenen basın toplantısında, 2022'nin ortasına kadar çoğu ülkede fiyat baskılarının hafiflemesinin öngörüldüğünü söyledi. Merkez bankalarının enflasyonist baskıların oluşturduğu tehdidi ele alabileceğini belirten Georgieva, "Yükselen enflasyon beklentilerinin somut hale gelmesi durumunda hızlı hareket etmeye hazır olmalıdırlar." değerlendirmesinde bulundu. Georgieva, halihazırda gelişmekte olan ülkelerdeki fiyat baskılarının endişe verici olduğunu, yüksek gıda ve enerji fiyatlarının yoksul ülkeleri vurduğunu aktardı. Bazı ülkelerin faiz oranlarını artırmak zorunda kaldığına işaret eden Georgieva, parasal planların şeffaflığı ve net bir şekilde iletilmesinin kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Georgieva, enflasyonu dikkatle izlediklerini kaydederek, "Beklentimiz, gelişmiş ekonomilerde gelecek yılın ortalarına kadar enflasyonun gerilemesi yönünde." dedi. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki ayrışmanın küresel tedarik zincirinin aksama olasılığını artırdığına dikkati çeken Georgieva, aşılama ve toparlanmanın hızlanması halinde enflasyonist baskıların geçici olmasını beklediğini dile getirdi.

14 Ekim 2021 Perşembe

Düşük gelirli ülkelerin borçları 2020'de 860 milyar dolara çıktı

Dünya Bankası, Uluslararası Borç İstatistikleri Raporu'nu yayımladı. Kovid-19 salgınına, hükümetlerin devasa mali, parasal ve finansal teşvik paketleriyle yanıt verdiği anımsatılan raporda, bu önlemlerin sağlık acil durumuna müdahaleyi, salgının etkisini azaltmayı ve ülkeleri toparlanma yoluna sokmayı amaçlarken düşük gelirli ülkelerin borç yükünü artırdığı aktarıldı. Raporda, düşük gelirli ülkelerin borçlarının 2020'de yüzde 12 artarak 860 milyar dolarla rekor seviyeye çıktığı kaydedildi. Salgın öncesinde bile düşük ve orta gelirli birçok ülkenin yavaşlayan ekonomik büyüme ve yüksek seviyelerdeki kamu ve dış borç ile savunmasız bir konumda olduğu belirtilen raporda, düşük ve orta gelirli ülkelerin dış borç stoklarının 2020'de yüzde 5,3 artarak 8,7 trilyon dolara yükseldiği bilgisine yer verildi. Dünya Bankası Başkanı David Malpass, konuya ilişkin değerlendirmesinde, borç sorunu konusunda borçların azaltılması, yeniden yapılandırılması ve şeffaflık dahil kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belirtti. Malpass, "Sürdürülebilir borç seviyeleri, ekonomik toparlanma ve yoksulluğun azaltılması için hayati önem taşıyor." ifadesini kullandı.

13 Ekim 2021 Çarşamba