tatil-sepeti

* Kısa bir süre önce Resmi Gazete’de yayımlanan yeni İş Mahkemeleri Kanunu, işe iade uygulamasında önemli değişiklikler getirdi. Yeni düzenleme ile iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle dava açmadan önce arabulucuya başvuracak. Anlaşmaya varılamaması halinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilecek.

İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar hem çalışma hayatının hem de yargının gündeminde önemli bir yer tutuyor. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre iş davalarının yıllık ortalama görülme süresi 2010’da 466, 2011’de 488, 2012’de 483, 2013’de 381, 2014’de 417, 2015’de 431 ve 2016’da ise 434 gün olarak karşımıza çıkıyor.

Geçtiğimiz yılın sonu itibarıyla ilk derece mahkemelerindeki 3 milyon 525 bin civarındaki hukuk uyuşmazlığının yaklaşık yüzde 15’i iş uyuşmazlıklarından kaynaklanıyor. Yargıtay’dan alınan istatistiki verilere göre 2016’da bakılan 780 bin civarındaki hukuk uyuşmazlığının yaklaşık yüzde 30’u iş hukukundan kaynaklanıyor.

Bu durum, iş uyuşmazlıklarının çözüm sürecini uzatırken, yargının çığ gibi artan iş yükü altında sağlıklı karar vermesini de engelliyor. Öte yandan değişen endüstri ilişkileri ve farklılaşan iş ilişkisine karşın halen 1950’den kalma İş Mahkemeleri Kanunu ile yargılama süreci yürütülmeye çalışılıyor.

İş yargısında bu sorunların çözümü amacıyla geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanan yeni İş Mahkemeleri Kanunu, aynı zamanda işe iade uygulamasında da önemli değişiklikler getirdi.

DAVA AÇMA ŞARTLARI

Çalışmakta olan işçilerin geçerli bir sebep olmadan veya keyfi olarak işten çıkarılmalarına karşı iş güvencesi kapsamında işe iade hakları bulunuyor. Ancak bütün işçiler işe iade hakkından yararlanamıyor. Bunun için:

  • İşçinin çalıştığı işyerinde en az 30 işçi ve üzeri çalışanın bulunması
  • İşçinin belirsiz süreli iş sözleşmesine istinaden çalışması
  • İşçinin işveren vekili veya üst düzey yönetici (işçi alma ve çıkarma yetkisinin) olmaması
  • Geçerli veya haklı bir neden olmaksızın işveren tarafından işçinin işten çıkarılması
  • Yer altı işlerinde çalışan işçiler dışındaki diğer işçilerin en az altı aylık kıdeminin bulunması şartları birlikte aranıyor. Bu şartların tamamını taşımayan işçiler, iş güvencesinden faydalanamıyor.

Sorularınız için:

ARABULUCUYA BAŞVURMADAN DAVA AÇILAMAYACAK

İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabiliyor.

Yeni düzenleme ile birlikte iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunda.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde ise son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilecek.

Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilecek. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilecek. Dava ivedilikle sonuçlandırılacak. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verecek.

ÜCRET VE TAZMİNATLAR NASIL BELİRLENECEK?

Yeni düzenleme ile birlikte işe iadede mahkeme veya özel hakem, işe iade (iş güvencesi) tazminatı ile işçinin boşta kalma süresine ait ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirlenecek.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde;

  • İşe başlatma tarihini
  • Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını
  • İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını belirlemelerizorunlu olacak. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılacak. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması halinde fesih geçerli hale gelecek.

07 Kasım 2017 Salı

Etiketler : Köşe Yazısı

Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili; "Mesleki eğitimde kültürel birikim ve Ahilik anlayışıyla inşa edilen yeni adımlar, eğitimin genelini rahatlatacak ve stratejik katkılar sağlayacaktır."

Eğitimin meslek kısmı sadece kendisi için değil ülke eğitiminin geneli için de önemli ve stratejiktir. Zira bu alandaki gelişme eğitimin tüm alanlarını rahatlatacak ve niteliğine yüksek oranda katkı yapacaktır. Buradaki en hassas nokta; meslek eğitimi kurgusunun rasyonel ve düzgün yapılmasıdır. Değilse buradaki başarısızlık diğer tüm alanları da negatif etkiler. Bu nedenle üzerinde çalışılması gereken en önemli husus mesleki eğitim konusudur. Yıllardır meslek meselesi memleket meselesidir dendi ama maksat hasıl olmadı. Çünkü bu alanda; devamlılığı gözeten, geleneği dikkate alan, inşa edici değil kendilerince doğru olan ‘yeni şeyler’ yapma derdine düşüldü. Bu sebeple de maksat bir türlü hasıl olmadı.

Aslında ülkemizde mesleki eğitimin ciddi bir birikimi ve kültürü var. Kültür ve felsefî kısmı Ahilik anlayışına dayanır. İşin özü de budur, izinde gittiğimiz taktirde inanılmaz faydalar görürüz. Bakanlık bu alanda iyi bir başlangıç yaparak ‘Mesleki Eğitim Politika Belgesi’nde; Ahilik kültürünü esas almış. 

Mesleki Ortaokul Yeniliği

Eski kuşaklar, meslek liselerinin de ortaokulları olduğunu ve işin temelinin burada atıldığını bilir ve bu çok yerinde bir uygulamadır. Yeni jenerasyon içinse durum günceldir, yenidir. Aslında eski uygulamaları değiştirirken ‘ben yaptım oldu’ fikri ile değil pilot uygulamalar usulü ile yapabilsek çok iyi olacak. Zira en iyi netice elde edilen sonuçtur. Doğruyu da yanlışı da direkt gösterir.  Mesleki eğitimi bir yola koyabilirsek eğitimin diğer alanları daha kolay olacak. Zira öğrenci popülasyonunun önemli kısmı bu tarafa kaydırıldığında diğer liselerde birikme olmayacak ve daha rahat kurgular geliştirilebilecek. Meslek eğitimindeki başarının sadece bu fırsatı vermesi bile çok büyük ve stratejik değeri haizdir.  

Politika belgesinde var olan; 7 ve 8 inci sınıftan itibaren modüler mesleki eğitim yöntemi ile temel mesleki becerilerden başlayarak bütün bireylerin mesleki eğitime erişimi ve alınan eğitimlerin Türkiye Yeterlilik Çerçevesi kapsamında eşleştirilmesinin sağlanacak olması önemlidir. Bu kapsamda, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında uygulanan alanların temel becerilerini içeren modüler kurs programı hazırlanmış ve bu kurslara devam eden öğrencilerden ise herhangi bir ücret alınmaması ve programları başarıyla tamamlayanlara modül başarı belgesi verilerek öğrencinin e-Portfolyo'suna işlenecek olması işin devamlılığı ve cazibe oluşturmak açısından önemlidir.   

‘Zanaat Atölyeleri’ Meslek Ortaokulu programından bağımsız bütün ortaokul öğrencilerinin okul dışı katılabileceği modüller bir kurs programı olup 18 ilde 271 okulda 129 modüller kurs programı ile eğitime başlamıştır. Yeni bir uygulama olan Mesleki ve Teknik Anadolu liseleri bünyesindeki "mesleki ortaokullar" Bursa, Sivas, Konya ve Burdur'da açılmıştır. Bu uygulamayla; ortaokul dönemindeki öğrencilerin mesleki eğitime ilişkin farkındalığının oluşması, öğrenci ve velilerinin ortaokul sonrası eğitim planlamaları sürecinde meslekler hakkında daha sağlıklı bilgilere ulaşması amaçlanmıştır. Bu durum, ortaokullarda eğitim alacak öğrencilerin beceri ve kabiliyetlerinin daha erken yaşlarda keşfedilip bu doğrultuda uygun eğitim sürecinin planlanmasını ortaya çıkaracaktır.

Cazibe oluşturma ve hafızaya dönme

Meslek eğitimindeki itibarı yükseltmek için cazibe yaratma önemlidir. Ticaret ve Sanayi Odaları ve bütün sektörlerle yakın ve karşılığının olduğu bir ortaklık zemini oluşturmak gerekir. Bilindiği üzere Meslek liselerinde eskiden çeşitliliğe ilişkin ve geleneği olan bir kültür vardı. Sanat okulları, endüstri meslek liseleri, ticaret liseleri, kız meslek liseleri, turizm meslek liseleri türünden. Yakın zamanda bu kültürel zenginliği eşitleyerek tüm meslek liselerimizi Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri olarak aynı isimde birleştirdik. Görünürde sadeleştirmiş gibi olduk ama farkında olmadan bir zenginliği yok ettik. Bu zenginliği isim bazında yeniden okul tabelalarında görüyor olmanın toplumda olumlu bir karşılığı olacaktır.

Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün mesleki eğitim alanında bu temel adımları atmış olması eğitimin geleceği açısından umut vericidir, kurgu doğrudur. İstatistik hedefi ile değil içerik oluşturarak, kültür ve gelenekten beslenerek, rasyonel davranarak inşa yaklaşımı ile yol alınmaktadır. Eğitimin önünü açacak olan; mesleki eğitimdeki başarı olacaktır.

 

 

 

21 Eylül 2024 Cumartesi

OSMAN ARIOĞLU



 

Geçtiğimiz hafta 2025-27 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Program açıklandı. Programda enflasyon ve büyüme rakamlarında revizeler yapıldığını gördük. Geçen hafta sonu kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B+’dan BB-‘ye çıkardı. 

 

Görünümü ise pozitiften durağana çevirdi.

 

FİTCH KREDİ NOTU

 

Öncelikle kredi notundan bahsedelim. Bu not artırımından sonra Türkiye’nin kredi notu Güney Afrika ile aynı seviyeye geldi. 

 

Önümüzdeki dönemde risk priminde de biraz daha iyileşme görebiliriz. Not artırımı zaten bekleniyordu. Kritik konu, görünümün durağana çevrilmesidir. Bir sonraki açıklamada kredi not artırımının biraz zora girmesi gibi görünse de kesin olarak böyle olur demek değildir. 

 

ENFLASYON VE BÜYÜME RAKAMLARINDA REVİZE

 

OVP ile 2024 yılı enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41.5’e revize edildi. Aslında Merkez Bankası daha önce 2024 yılı enflasyon hedefini yüzde 38’e revize etmiş ve daha sonraki birkaç toplantısında da yüzde 38’de sabit tutmuştu. Merkez Bankası açıklamasında da 38-42 aralığında bir banttan bahsedildiğini dikkate alırsak yeni hedefin Merkez Bankası açıklamalarındaki üst bant civarı olduğunu ve tutturulabilir görüldüğünü belirtelim. 

 

Büyüme beklentisinde değişiklik yapılarak 2024 yılı büyüme hedefi yüzde 3.5, 2025 yılı hedefi de yüzde 4 olarak revize edildi. Orta Vadeli Program açıklaması sırasında konuyla ilgili tüm bakanlar masanın etrafında olduğu halde sadece ana başlıkların belirtilmiş olması, içerikle ilgili detaya girilmemesi, kamuoyu nezdinde bir hayli eleştiriye neden oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP açıklaması sırasında konuya ilişkin detayların 25 Ekim’de açıklanacak 2025 yılı programında olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün unsurları ile yetki ve sorumluluğunun Cumhurbaşkanı makamına ait olması, bakanların programın yürütülmesinde yardımcı rol alan aktörler olarak değerlendirilmesi nedeniyle detaylandırmanın Cumhurbaşkanlığı Hükümeti yıllık programı ile olması doğal karşılanabilir. 

 

OVP’de 2025 yılı büyüme hedefinin yarım puan aşağı çekilerek yüzde 4 olarak açıklanması ile enflasyonla mücadele programında bir gevşemeye gidileceği yönünde değerlendirmeler ekonomideki yavaşlamanın 2025 yılı ilk yarısında da devam edeceği beklentisi ile uyumlu. Daralmanın 2025 yılının bütününe yayılması ise başka sorunları da beraberinde getirebilir. Genel olarak hükümetlerin en tedirgin olduğu konu, ekonomik büyümenin ciddi şekilde yavaşlaması veya durgunluk içerisine girilmesidir. Bu hem işsizliğin artması hem de ülke kalkınmasının ve dolayısıyla da kişi başı milli gelirin düşmesine neden olabileceğinden hassasiyet gösterilmesi doğaldır. Türkiye’de 2002- 2008 yılları arasında yine bir enflasyonla mücadele programı uygulandı. 2001 yılı ekonomik krizi sonrası negatif büyüyen ülkede güven, kararlılık ve istikrarla enflasyonda ciddi bir iyileşme ile birlikte büyüme oranlarında da makul bir seviye izlenebilir olmuştu. 

 

PROGRAMDA KARARLILIK 

 

Enflasyonla mücadele programında en kritik konu, beklentilerin doğru yönetilmesi ve toplumun genelinde uygulanan enflasyonla mücadele programına inancın devam ediyor olmasıdır. Enflasyon katılaşmadan bu yılın ikinci yarısı ve 2025’in ilk yarısı biraz daha acı çekilecek dönem olarak kalması koşuluyla sonrasının daha yumuşak bir şekilde devam ettirilmesi mümkün olabilir. Geçen 5-6 yıllık dönemde uygulanan programlar kişiler ile doğrudan bağlantılı hale geldi ve birbiriyle zıt uygulamalar yapıldı. Uygulanan programda da esas tedirgin eden bu noktadır. Bu program, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile endeksli görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı konusunda yapılan spekülasyonların programda ne denli hasara yol açabileceği birkaç hafta önceki asılsız dedikodular ile teyit edildi. Bu dedikoduları gidermek için Sayın Şimşek sosyal medya hesabından iki defa istifa ettiği yönündeki tevatürleri yalanlamak durumunda kaldı. 

 

Yüksek enflasyon, toplumu her yönüyle bozucu etkilere neden olur. Şu anda en kritik konu, henüz katılaşmamış olan enflasyonu indirmedeki kararlılığın korunmasıdır. Beklenti yönetimi doğru yapılabildiği ölçüde enflasyon ve büyüme hedefleri yakınsanabilir. Yapısal reformların realize edilmesinde de anlayışın değiştiğine yönelik kanaat omurgayı oluşturur. En az iki yıl daha seçim olmaması halen en büyük avantaj durumundadır.

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon reyting büyüme Fitch kredi