tatil-sepeti

Reel sektör açısından enflasyon hem maliyetleri hem de fiyatlamaları etkilerken hem de faizler için belirleyici oluyor. Bu çerçevede ocak ayı için açıklanan veriler sonrası enflasyon ve faiz beklentilerini değerlendirelim:

1 - Ocak ayı tüketici enflasyonu geçen yılın üzerinde gerçekleşti
Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 1.06 oranında arttı ve yıllık enflasyon 0.05 puan yükselerek yüzde 20.35 oldu. Enerji grubunda elektrik, doğalgaz ve su fiyatlarındaki indirimin yansımaları izlenirken, gıda grubunda taze meyve ve sebze fiyatlarındaki güçlü artışa bağlı olarak yıllık enflasyon yükseldi. Hizmet enflasyonunda alt gruplar genelinde gözlenen artışa rağmen temel mal fiyatlarının ılımlı seyrine bağlı olarak çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu ve ana eğilimi geriledi.

2 - Girdileri oluşturan hizmet fiyatları artmaya devam ediyor
Reel sektör birçok hizmeti dışarıdan alıyor ve bunlar, firmaların maliyetlerini oluşturuyor. Ocak ayında hizmet fiyatları yüzde 2.09 oranında arttı, grup yıllık enflasyonu 0.94 puan artarak yüzde 15.40 oldu. Hizmet grubunda yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükseldi. Hizmet fiyatları üzerinde, maliyet unsurlarındaki birikimli artışların gecikmeli etkileri görülmeye devam ediyor. Bu kapsamda ulaştırma hizmetlerinde kara ve havayolu ile yolcu taşımacılığında; haberleşme hizmetlerinde ve diğer hizmetler grubunda yüksek fiyat artışları kaydedildi. Özetle, iç talep koşullarındaki zayıf seyre karşın hizmet grubu enflasyonu bu dönemde maliyet etkilerine bağlı olarak yükseldi. Bu da reel sektör firmalarının girdi maliyetlerinde artış anlamına geliyor.

3 - Önemli bir girdi unsuru olan enerji fiyatları indirimler ile geriledi
Enerji fiyatları ocak ayında yüzde 4.20 oranında azaldı. Bu gelişmede elektrik, doğalgaz ve su fiyatlarında yapılan indirimler belirleyici oldu. Ocak ayında, bu kalemlerde fiyatlar sırasıyla yüzde 10.00, 8.34 ve 5.02 oranlarında geriledi. Bu gelişmelerle birlikte, enerji grubu yıllık enflasyonu 7.76 puanlık düşüşle yüzde 13.06 oldu. Firmaların enerji maliyetleri bir ölçüde rahatladı.

4 - Üretici fiyatları yüksek kalmaya devam etti
Ocak ayı itibariyle girdi fiyatları ve maliyetlerde yaşanan gelişmelere bağlı olarak üretici fiyatları yüksek kalmaya devam etti. Yurtiçi üretici fiyatları ocak ayında yüzde 0.45 oranında yükseldi, yıllık enflasyon 0.71 puan azalarak yüzde 32.93’e geriledi. İmalat sanayi yıllık enflasyonu bu dönemde 1.50 puan düşüşle yüzde 29.61 oldu. Üretici yıllık enflasyonu Türk Lirası ve emtia fiyatlarındaki yakın dönem gelişmelerine bağlı olarak gerileme kaydetti ancak birikimli etkilerle yüksek seviyesini korudu.

5 - Tüketici enflasyonunda en önemli sorun gıda fiyatları
Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu ocak ayında 5.86 puan artarak yüzde 30.97 oldu. Bu gelişmede, temelde taze meyve ve sebze grubundaki sert artışa bağlı olarak yükselen işlenmemiş gıda fiyatları belirleyici olurken, yıllık enflasyon işlenmiş gıda grubunda geriledi. Alınan yeni önlemler ile gıda enflasyonu kontrol altına alınmaya çalışılacak.

6 - Merkez Bankası sıkı para politikasını sürdürecek
Enflasyondaki bu gelişmelere Merkez Bankası oldukça temkinli yaklaşıyor. Merkez Bankası’na göre ithal girdi maliyetleri ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyon görünümünde bir miktar iyileşme gözlenmekle birlikte fiyat istikrarına yönelik riskler halen devam ediyor. Bu çerçevede Merkez Bankası enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşunu koruyacak.

7 - Enflasyon ve faizler bir süre daha yüksek kalacak
Enflasyonda gerileme ve belirgin iyileşme için zamana ihtiyaç bulunuyor. Henüz enflasyonda aşağı yönlü bir ana eğilim görülmüyor. Hatta indirimlerin kalkması ardına yeniden artış olasılığı da bulunuyor. Bu çerçevede Merkez Bankası’nın yüzde 24 olan politika faizi de bir kaç ay daha bu seviyede kalacak. Kredi ve mevduat faizlerinde ise enflasyon beklentileri ile çok daha uyumlu olmayan bir gerileme yaşanıyor. Ancak bu gerilemenin kalıcı olduğu da şüpheli.

Son söz: Firmalar en azından yılın ilk yarısında işlerini yüksek enflasyon ve faizler olacak şekilde yönetmeye devam etmeli.

18 Şubat 2019 Pazartesi

Etiketler : Köşe Yazısı

DOÇ. DR. ADNAN ERTEMEL


 

Dijital çağın hızla gelişen dünyasında, kimlik ve varlık yönetimi de büyük bir dönüşüm geçiriyor. Geleneksel kimlik doğrulama yöntemleri, merkezi sistemler üzerine kurulmuş ve güvenlik açıklarına karşı oldukça savunmasız hale gelmiştir. İşte bu noktada, dijital kimlik ve dijital cüzdan kavramları devreye giriyor ve daha güvenli, kişisel verileri koruma odaklı bir çözüm sunuyor.

 

DİJİTAL KİMLİK NEDİR?

 

Dijital kimlik, bireylerin kimliğini dijital ortamda güvenli ve doğrulanabilir bir şekilde temsil eden bir yapıdır. Bu sistem, kimlik hırsızlığını ve veri ihlallerini minimize etmek için kriptografik teknolojilerle donatılmıştır. Blokzincir tabanlı dijital kimlik sistemleri, bireylerin verilerini merkezi bir otorite yerine dağıtık bir yapıda saklamasına olanak tanır. Bu sayede kullanıcılar, kimlik bilgilerinin güvenliğini artırırken aynı zamanda hangi verilerini kimlerle paylaşacaklarına da kendileri karar verebilirler. Bu teknolojinin potansiyeli oldukça geniş... Bankacılık, sağlık, eğitim gibi pek çok sektörde kullanılabilecek bu sistem, kimlik doğrulama süreçlerini kolaylaştırarak hem bireylere hem de kurumlara büyük bir avantaj sağlar. Özellikle finans sektöründe ‘Müşterini Tanı’ (Know Your Customer-KYC) olarak adlandırılan süreçleri basitleştirip hızlandırarak daha verimli ve güvenli işlemler yapılmasına olanak tanır.

 

DİJİTAL CÜZDAN

 

Dijital cüzdan, blokzincir teknolojisinin kalbinde yer alan bir diğer önemli kavramdır. Temelde kripto varlıklarını saklayan bir platform olarak bilinse de dijital cüzdanlar bugün çok daha geniş bir kullanım alanına sahiptir. Artık sadece kripto para saklamakla kalmaz, aynı zamanda dijital kimlikleri, belgeleri ve doğrulanabilir referansları da güvenli bir şekilde saklar. Örneğin, bir sağlık hizmeti sağlayıcısına sadece gerekli tıbbi bilgileri paylaşabilir veya sınır geçişlerinde yalnızca kimliğinizi doğrulamak için temel verileri sunabilirsiniz.

 

Dijital cüzdanların gelecekte daha fazla önem kazanacağı öngörülüyor. Özellikle merkeziyetsiz finans (DeFi) ekosistemi, dijital cüzdanların bir bankacılık hizmeti sunma noktasına gelmesine zemin hazırlıyor. Kullanıcılar, cüzdanları aracılığıyla kredi alabilir, varlık takası yapabilir veya bir NFT (non-fungible token) satın alabilirler. Kısacası, dijital cüzdanlar gelecekte günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelecek gibi görünüyor.

 

BLOKZİNCİR TABANLI DİJİTAL KİMLİKLERİN KULLANIM ALANLARI

 

Blokzincir tabanlı dijital kimlikler, pek çok sektörde çığır açan yenilikler sunuyor. Örneğin, bankacılık sektörü, müşterilerini doğrulamak için sürekli tekrarlanan süreçlerden geçmek zorunda kalıyor. Ancak dijital kimlikler, bu süreçleri daha verimli hale getirip, daha güvenli bir doğrulama yöntemi sunuyor. Benzer şekilde, sağlık sektöründe de hastaların tıbbi verilerini kontrol etmesi ve sadece izin verdiği doktorların bu verilere ulaşabilmesi mümkün hale geliyor.

 

Özellikle Avrupa Birliği’nin Dijital Kimlik Cüzdanı (eID) girişimi, üye ülkeler arasında sınır ötesi işlemleri kolaylaştırmayı hedefleyen önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bu cüzdanlar, kullanıcıların hem kamu hem de özel sektör hizmetlerine güvenli ve hızlı bir şekilde erişimini sağlıyor. Avrupa’nın bu konuda attığı adımlar, dijital kimlik ve cüzdan teknolojilerinin potansiyelini gözler önüne seriyor.

 

Dijital kimlik ve cüzdan teknolojileri, şüphesiz hayatı kolaylaştıran ve güvenliği artıran araçlar. Ancak bu dönüşüm, her şeyin mekanikleşmesi ve insan etkileşimlerinin daha dijital hale gelmesi anlamına da geliyor. Kişisel verilerin güvenliğinden, her adımımızın dijital bir kimlik aracılığıyla doğrulandığı bir dünyada, samimiyet ve bireysel gizlilik gibi kavramların nasıl korunacağı önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor.

 

Dijital kimliklerin kullanımındaki artış, verimliliği artırsa da her adımda bir doğrulama işleminin gerekliliği, insanlar arasındaki etkileşimlerin de daha kontrollü ve mekanik olmasına neden olabilir. Bu durumda, teknolojiyi kullanmanın sınırlarını belirlemek ve bu süreçlerin ne kadarının doğal etkileşimlerle dengeleneceğini düşünmek, bireylerin kendi dijital yolculuklarında önemli bir karar olacaktır.

 

Sonuç olarak, dijital kimlik ve cüzdan teknolojileri hayatımızda giderek daha fazla yer bulacak. Ancak bu dönüşümün, toplumsal değerler ve bireysel özgürlükler açısından nasıl şekilleneceğini zaman gösterecek.



adnan.ertemel@gmail.com

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : dijital kimlik cüzdan blokzincir

DR. CAN GÜRLESEL



 


 

2025-2027 dönemi Orta Vadeli Program’ın (OVP) temel önceliği enflasyonla mücadeledir. Programın makroekonomik hedefleri, enflasyonla mücadele önceliğine uygun olarak belirlendi. Temel hedef gösterge olan enflasyon için 2024 beklentisi yüzde 41.5, 2025 yılsonu hedefi ise yüzde 17.5 olarak öngörüldü. Özellikle 2025 yılsonu hedefi iddialı bir hedef ve bu hedefe ulaşmak için 2025 yılının büyük bölümünde sıkılaştırma politikaları devam ettirilecek. Bu çerçevede yeni OVP’nin işlerimizi nasıl etkileyeceğini değerlendirelim.

 

1. 2025’TE DOLAR KURUNDA YÜZDE 26.4 ARTIŞ VARSAYILIYOR 

 

OVP hazırlanırken bazı göstergeler için varsayımlarda bulunuluyor. Bunlardan biri, döviz kurlarına ilişkin varsayımlardır. OVP’nin 2024 bitiş ile 2025 yılı için dolar/TL kuru varsayımları şöyle: 2024 sonunda dolar/TL kurunun 36.95 TL seviyesinde olacağı varsayıldı. 2024 yıl ortalaması 33.22 TL olacak. 2025 yıl ortalaması dolar varsayımı 42.00 TL ve yılsonu ise 47.05 TL’dir. 2025 yılında Türk Lirası’nın ABD doları karşısında yüzde 26.4 değer kaybedeceği varsayıldı.

 

2. 2025 YILSONU ENFLASYON HEDEFİ İÇİN SIKILAŞMA POLİTİKALARI SÜRECEK 

 

2025 yılsonu yüzde 17.5 TÜFE hedefi, Merkez Bankası ile istişare içinde belirlendi. Merkez Bankası da 2025 yılı enflasyon hedefini bu şekilde güncelleyecek. Yüzde 17.5 ulaşılabilir bir hedef. Ancak iç talebin önemli ölçüde baskılanmaya devam etmesi gerekiyor. 2025 yılsonunda yüzde 17.5 TÜFE hedefine ulaşılması için sıkı para politikası devam edecek. Merkez Bankası yüksek faizi, kredi büyümesi sınırlaması ve likidite sıkılaşması gibi uygulamalar, en azından bu yılsonuna kadar sürecek. 2025 yılı ilk çeyreğinden itibaren faiz indirimleri başlayabilecek. 

 

3. YENİ VERGİ PAKETLERİ İLE YENİ VERGİLER GELEBİLİR

 

Maliye politikası, 2025 yılında dezenflasyon sürecini daha çok destekleyecek. 2024 yılında deprem harcamalarıyla artan bütçe açığı, 2025 yılında milli gelire oranla yüzde 3.1 olacak ve normalleşecek. Bu hedefe ulaşılmasında ilk vergi paketi ile gelen yeni düzenlemelerin etkisi olacak. Muhtemelen yeni vergi paketleri ve vergiler de gelecek.

 

4. İHRACATTA SINIRLI ARTIŞ ÖNGÖRÜSÜ 

 

2025 yılında ihracatın yüzde 5.9 artarak 279.6 milyar dolar olacağı öngörülüyor. İhracat pazarlarında toparlanmanın yavaş olacağı varsayılıyor. 2025 yıl ortalaması dolar/TL kuru 42 TL, ihracatı 2024 yılına göre daha çok destekleyen bir kur seviyesi olacak. 2025 yılında cari açık 28.6 milyar dolar ve milli gelire oranı yüzde 2.0 olarak hedefleniyor. Bu seviyedeki cari açığın döviz/finansman ihtiyacı rahat karşılanacak. Bu koşullar altında 2025 yılında cari açıktan Türk Lirası’nda değer kaybı baskısı çok sınırlı olacak. 

 

5. 2025’TE ÜCRET ARTIŞLARI YÜZDE 25-30 ARASINDA GERÇEKLEŞEBİLİR

 

2025 yılında ücretlerin hedeflenen enflasyon kadar artırılacağı açıklandı. Ücret artışları seviyesi, işverenler ve çalışanlar için çok kritik olacak. Yılbaşında asgari ücrete ve diğer ücretlere azami yüzde 25-30 arası artış beklenmeli. Bu seviyedeki ücret artışları çalışma barışı, hane halklarının refahı ve programın sürdürülmesi açısından nasıl karşılanacak; bu önemli olacak.

 

6. YILIN İLK YARISINDA İŞLERİMİZ İÇİN ZORLU KOŞULLAR DEVAM EDECEK 

 

Reel sektör açısından en azından 2025 yılının ilk yarısı sıkılaştırma politikalarının aynen sürdüğü, finansmana erişimin sınırlandığı, maliyetlerdeki artışların kademeli olarak yavaşladığı, ihracat olanaklarının kısıtlı kalacağı ve iç talebin de baskılanmaya devam edeceği bir dönem olacak. Enflasyondaki düşüş gerçekleşirse sıklaşma politikaları 2025 yılının ikinci yarısında gevşemeye başlayacak ve yılın ikinci yarısı, reel sektör için daha uygun koşullara sahip olabilecek.  

 

SON SÖZ 

 

Önümüzdeki üç çeyrek, işlerimizde varlıkları korumak temel öncelik olmalı.



gurlesel@superonline.com

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : OVP dolar enflasyon vergi ihracat