Tozdan renkleri tuvalde birleştiriyorlar

20 yıllık toz pastel ve yağlı boya sanatçısı Asude Özcan ve öğrencisi Hilal Akın, sanatın ruhsal yolculuğun bir dışa vurumu olduğunu söylüyor. Usta sanatçılar, “Hissederseniz hissettirirsiniz… İcra ettiğiniz şey her ne ise ona yüklediği- niz bir anlam varsa o mutlaka bir yankıya ulaşır” diyor.

Giriş: 12.09.2025 - 10:45
Güncelleme: 12.09.2025 - 10:45
Tozdan renkleri tuvalde birleştiriyorlar

Toz pastel ve yağlı boya sanatçısı Asude Özcan ve öğrencisi Hilal Akın, resim yapmanın bir tür yazı yazmak olduğunu düşünüyor. Hünkar Kasrı’nın bu ayki konuk sanatçıları bu durumu, “Bazen ruhla beyin aynı hızda gitmez ve o bağlantı kopukluğu sıkışmışlık oluşturur. Sanat, aslında ruhla beyin arasındaki uyumu sağlayan çok özel bir araç. Sanatla yavaşlayıp ruhunuzun cümlelerine ulaşabilirsiniz” diye özetliyor.


GÖZYAŞLARI İLE ÇALIŞMAK
Usta sanatçı Asude Özcan, 20 yıllık sanat yolculuğunu, “Sanat aslında nerede olduğunuzu unutma halidir. Ben eserlerimi icra ederken, tüm seslerden, uyaranlardan uzaklaşırım. Bu yüzden sanatın bir tür terapi olduğuna inanıyorum” diye özetliyor. Görsel sanatlar bölümünde eğitim gördükten sonra resim sevgisinin doğal olarak geldiğini ifade eden Özcan, sanat yolculuğunu şöyle anlatıyor: “Hep renklerle iç içeydim. Bu hali özel derslerle de geliştirdim ve bir süre sonra resim benim hayatımın olağan bir parçası oldu. Eserlerimi icra ederken zaman zaman göz yaşlarıma hakim olamıyorum. Zaten hissetmezseniz yansıtmanız çok zor. Evet, bir şeyler yaparsınız ama o yaptığınız şey sadece duvarları süsler, gönülleri değil.”


DURUP BAKMAK
Eserlerinde en büyük ilhamı yaşanmışlıklardan aldığını belirten Özcan, hatırası olan şeylerin eserlerinde özel bir yere sahip olduğunu belirterek, çocukluğunun geçtiği evin, düştüğü balkonun, ananesinin çalıştığı tarlanın en büyük ilham kaynağı olduğunu söylüyor. Özcan, “Bazen sadece durup bakarım, ağaçlara dokunurum. Işığın tüm tonlarını görmeye çalışırım. Şövalemi doğanın ortasına koyup çalışmışlığım da vakidir… İnsanın niyet edip yola çıktıktan sonra daima güzelliklerle karşılaşacağına inanırım. Bu istediğin olmasa da böyledir. Sanat yolculuğunda disiplinlerin farklı disiplinlere kucak açtığına şahidim” diyor.


Tozdan renkleri tuvalde birleştiriyorlar

PATRONLUKTAN SANATA
Tekstil alanında 100 çalışanı olan bir işverenken sanatla tanışan Hilal Akın da sanat yolculuğunun nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Tıp fakültesi birinci sınıftan sonra çeşitli nedenlerle okuldan ayrılmam gerekti. Sonra kendi işimi kurdum. 100 çalışanım, ayrıca anlaşmalı atölyelerde ilgilendiğim bir sürü elemanım oldu. İşim gereği o kadar çok şeyle meşguldüm ki, bir an durup sakin kalmaya fırsatım yoktu.”


SOSYAL MEDYA VESİLE OLDU
Sosyal medyada tesadüfen resim sanatı ile karşılaşan ve ilerleyen dönemlerde de hocası Asude Özcan’la yolu kesişen Akıncı, sanatla uğraşmanın kendisine kazandırdıkları hakkında ise şu yorumu yapıyor: “Resim yapmaya başladıktan sonra kendimi dinlemeyi öğrendim. Aslında sırtıma ne kadar ağır yükler yüklediğimi ve bu yükleri taşımam için sadece beynimin yeterli olmadığını resimle ilgilenmeye başladıktan sonra anladım.”


BAŞARININ TEMELİ AZİM
Sanatta yetenek kadar çalışmanın da çok önemli olduğunu ifade eden Akıncı, “Hocalardan ne kazanabiliriz daima insan ona bakmalı. Hocalarımı çok gözlemledim ve onlardan alacak çok fazla şeyim olduğuna inanarak hareket ettim hep. Temiz bir niyetle size bildiklerini aktarmak isteyen kişiye kendinizi teslim ettiğinizde siz de nasibinizde olanı hayırla alıyorsunuz” diye anlatıyor sanattaki usta-çırak ilişkisini. Akıncı, icra ettiği sanatın kişiliğine yansımasını ise şöyle özetliyor: “Beynin çok fazla çalışması karşısında bir şeyler yapmanız kaçınılmaz. Çünkü çok detaya boğulan beyninize ruhunuz yetişemezse kanserli hücrenin vücutta büyümesi gibi ruhsal kanserler oluşabiliyor. Resimle tanıştıktan sonra altı ay sadece yavaşlamak için çalıştım. İnsan ruhunu geride bırakmamayı sanatla öğreniyor.”