Sonbaharın renkleri Hünkar Kasrı’nda

Tabiatın sunduğu renklerle kumaşlarını boyayanlar, bir örneği daha olmayan takılar yapanlar, koruma altındaki kız çocuklarının yaptığı sanat eserlerini sergileyenler… Yeni Cami Hünkar Kasrı dükkanları, sonbaharı birbirinden farklı sanat dallarının konukluğu ile karşıladı. Sanatçılar, altı ay boyunca dükkanlarda hem sanatlarını icra edecek hem de satış yapacak.

Giriş: 19.09.2025 - 09:07
Güncelleme: 19.09.2025 - 09:11
Sonbaharın renkleri Hünkar Kasrı’nda

İstanbul'a sanat nefesi aldıran en önemli merkezlerden biri olan Yeni Cami Hünkar Kasrı dükkanları, sonbaharı birbirinden farklı altı sanat dalıyla karşıladı. Takı tasarımından ekolojik boyamaya, tezhipten yağlı boyaya ve çiniye kadar farklı sanat dallarında sanatçılar Hünkar Kasrı dükkanlarında hem sanatlarını icra ediyor hem de ziyaretçilerle buluşuyor. Altı ay boyunca ücretsiz olarak dükkanlarda konuk olan sanatçılar, içinde bulundukları tarihi dükkanların havasının sanatlarına ve ruhlarına yansıdığını ifade ediyor.

Sonbaharın renkleri Hünkar Kasrı’nda

VERİLENİ KABUL ETMEK

Keçe ve ekolojik boyama sanatçısı Gülşen Tellioğlu Çengelli, icra ettiği sanatın kıymetini Hünkar Kasrı dükkanlarına gelince anladığını söylüyor. Çengelli, “Evde yakın çevreme sunduğum eserlerime burada yoğun ilgi görünce aslında sanatımın gerçek değerinin benim zihnimdekinden çok farklı olduğunu gördüm” diyor. Kimi zaman bir parktan kimi zaman yol kenarından topladığı yaprakları çeşitli kumaşlara baskı yapan Çengelli, “Bazen öyle oluyor ki, çok alakasız bir yerde yaprak görüyorum, bundan çok güzel baskı olur diyorum ve topluyorum. Yaprağa, ağaca bakışım değişti. Keçe ve ekolojik boyama ile verileni kabul etmeyi öğrenme yolculuğuna başladım” diyor. Emekli olduktan sonra kendini sanatla ifade etmeye başlayan Çengelli, “25 yıl boyunca çok eril işlerde çalıştım. Şimdi ilgilendiğim keçe ve ekolojik boyama sanatı ruhumu sağalttığım bir liman oldu” diye konuşuyor.

Sonbaharın renkleri Hünkar Kasrı’nda

BAŞKA ÖRNEĞİ YOK

“Buradaki 5 bin ürünün her biri tek tek yapıldı ve başka örneği yok” diyor takı tasarım sanatçısı Ferhan Usta Ucun. 15 sene turizm, sanayi gibi farklı sektörlerde ihracat müdürü olarak çalışan Ucun, “15 yıllık kurumsal hayattan sonra kendi işimi yapma düşüncesiyle takı tasarımına başladım. Kendi markamı kurduğum ilk zamanlar benim için öğrenme süreci de başlamış oldu. İlk etaplarda ihracat odaklı ilerledim. Sonra takı tasarım eğitimleri alarak işimin tasarım tarafını daha da güçlendirdim” diyor. Ucun, hali hazırda hem iç hem de dış pazarda meraklılarıyla buluşan takıları için, “Takılarımızın her biri tek tek elle yapılıyor. Kimi zaman yüzlerce taşı takıya nakşetmeniz gerekiyor ve bunu tek tek işliyoruz. Ben özellikle kadınların burada emeğinin olmasını önemsiyorum” diye konuşuyor. Ucun, takılarında salyangoz fosili, deniz yıldızı, yıldız taşı gibi doğal malzemeleri kullanıyor.


KIZ ÇOCUKLARININ EMEĞİ

İstanbul’un farklı bölgelerinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı koruma evlerinde kalan kız çocuklarının, üreterek hayata tutunmaları için faaliyet gösteren Kız Çocuklarını Koruma Derneği de İstanbul Ticaret Odası Yeni Cami Hünkar Kasrı dükkanları konukları arasında yer alıyor. Dernek faaliyeti kapsamında çeşitli sanat dallarında eğitim alan kız çocuklarının eserlerinin dükkanlarda sergilendiğini ifade eden Dernek Sayman Üyesi Dilek Yiğit, “Burada 13-18 yaş arası genç kızlarımızın ürettiği eserleri meraklılarıyla buluşturuyoruz. Kızlarımız, alanında uzman hocalardan eğitimler alarak eser üretecek seviyeye geliyor. Ürettikçe mutlu oluyorlar. Burada eserlerinin sergilendiğini bilmek de onlar için ayrıca bir mutluluk sebebi” diye konuşuyor. Dükkanda genç kızların yaptığı amigurimi oyuncaklar, ahşap boyama eserleri, yağlı boya tablolar ve çeşitli takılar bulunuyor.

Sonbaharın renkleri Hünkar Kasrı’nda

İSTANBUL’UN MANEVİ HAVASI

İstanbul’a Mersin’den gelen yağlı boya sanatçısı Rıdvan Türkel ise Suriye göçmeni bir Türk olarak burada sanatını icra ettiğini ifade ediyor. Yıllar önce babasının Türkiye’den Suriye’ye göç ettiğini, kendisinin orada doğup büyüdüğünü, ancak savaş yıllarında mecburen buraya geldiğini belirten Türkel, İstanbul sevgisini şöyle anlatıyor: “2012 yılında Mersin’e göç ettik. Suriye’de heykeltraş olan babamdan aldığım eğitimle iyi bir yağlı boya sanatçısı olarak yer edinmiştim. Türkiye’de yeniden başladım” diyor. Mersin’de yaşadığını, ancak sergi için İstanbul’a geldiğini belirten Türkel, “Altı ay burada kalacağım. İstanbul, bana çocukluğumun geçtiği Şam’ı hatırlatıyor ve özellikle burada manevi havayı çok hissediyorsunuz. Bu sergi belki de benim buraya yerleşmeme vesile olacak. Çünkü İstanbul’un ruhu çok başka.”

Sonbaharın renkleri Hünkar Kasrı’nda

ÇİNİDE YUMUŞAK RENKLER

Çini ve seramik sanatçısı Ülkü Ergenç de tasarım ürünlerinde kullandığı renklerle dikkat çekiyor. “Atalarımızın kullandığı renkleri de kullanıyorum ama kendime ait tonları da çiniye yansıttım” diyen Ergenç, eserlerinde toprak tonlarına ağırlık vermiş. Kimya mühendisi olarak bir süre çalışan, ancak çocuklarını büyüttükten sonra çeşitli kurslar vesilesiyle çinide uzmanlaşan Ergenç, “Hâlâ eğitim alıyorum. Öğrenmenin sonu olmadığını düşünüyorum. Hayatta hep benden izler kalsın isteyen biriyim; çini de buna vesile oluyor” diyor. Ergenç, sanatını şöyle özetliyor: “Bazı eserlerimde hiç fırçayı değdirmeden boyama yapmam gerekir. Fırçayı değdirmemek; yani suyu milim milim ilerleterek esere renk vermek… Çinide renkleri oturtmak çok zordur. Tasarım, renkleri vermek ve en son fırınlamak… İznikli ustalar çok güzel fırınlıyor. Ben birkaç haftada bir fırınlama için mutlaka İznik’e gidiyorum.”