tatil-sepeti

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU

Karaköy’den Tophane’ye doğru giderken hemen sağda ihtişamlı bir cami durur. Bu cami Mimar Sinan’ın elinden çıkan diğer eserler gibi nadide bir cami olup, farklı bir hikâyesi vardır. Padişah 3. Murat döneminde Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından yaptırılan bu nadide eserin en büyük iki özelliği var ki görenleri daha baştan şaşırtmaya yetiyor.

İLK ÖRNEK

Bu caminin en büyük iki özelliği; Denizden doldurularak yapılan ilk cami olması, ayrıca camiyi yaptıranın isteği üzerine ‘Ayasofya Camii’ model alınarak yapılan ilk camii olmasıdır. Camideki iki kitabeye göre, eser Hicri 988 (Miladi 1580) yılında yapıldı. Caminin türbe, medrese ve hamamdan oluşan bir de külliyesi bulunuyor.

ŞAKA GERÇEK OLUYOR

Caminin deniz doldurularak yapılmasının hikâyesi ise şöyle: Dönemin Padişahı Sultan 3. Murat, kendisinden cami yaptırmak için bir arsa isteyen Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’ya şaka yollu, şu cevabı verir: “Paşa paşa, sen denizlerin adamısın. Camini denizlere yapsan ya …”

Paşa, bunu önce anlayamaz ama Mimar Sinan, feraseti ile bunu çözer. Neticede deniz doldurularak yapılan ilk caminin de temelleri atılır. Kubbenin iki yanındaki yarım kubbeler, diğer iki yanındaki kemerler ve destek duvarlarıyla cami, Ayasofya’nın küçük bir maketi gibidir. Zaten camiyi gezerken bunu görebilirsiniz. Mihrap tarafındaki çiniler İznik’in parlak döneminin ürünüdür. Ayasofya’nın model alınmasının ardındaki sebep ise Kaptan-ı Derya Piyale Paşa’nın Mimar Sinan’dan, “Öyle bir cami yap ki yıllar boyu konuşulsun” talebidir.

RESTORE EDİLDİ

Kılıç Ali Paşa, câminin tamamlanmasından sonra yedi sene daha yaşadı. Vefatına kadar vakit namazlarını hep bu câmide kıldı. Bir sabah namazını yine camide kılıp fakirlere sadaka dağıtıp evine döndüğünde hastalandı. 92 yaşında vefat etti. Türbesi câminin yanında yer almaktadır. 2011 yılında ciddi anlamda restorasyon geçiren cami, türbe ve hamamı ile İstanbul’un çok değerli hazinelerinden biri olan Mimar Sinan’ın bu eseri, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

İTALYANLAR HEYKELİNİ DİKTİ

İtalyanların bile sâhip çıkıp kendilerinden saydığı ve hatta adına en büyük meydanlara heykel diktikleri bir serdâr-ı âzam, bir kaptan-ı derya idi Kılıç Ali Paşa. İtalya’nın Calabria bölgesindeki La Castella kasabasında heykeltıraş Dinami’nin yaptığı Kılıç Ali Paşa heykelinde “Burada doğan ünlü Osmanlı denizcisi ve kaptan-ı deryâsı” yazısı bulunuyor.

CERVANTES SİNAN’IN EMRİNDE

Osmanlı leventlerine esir düşen İspanyol yazar Cervantes, İstanbul’a getirilmiş ve Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Cami’nin inşasında taş taşıyarak Mimar Sinan’ın emrinde çalışmıştı. Yani meşhur eseri Don Kişot’u yazmadan önce, Osmanlı câmilerinde amelelik yapıyordu. Câmi 1580’de tamamlandı ve Cervantes, beş senelik esaret hayatından sonra nihâyet memleketine dönebildi. Hayatının kalan 36 yılını özgürce yaşadığını sanmayın. Ömrünün sonlarına doğru yazdığı ve kendi hayatıyla alay ettiği meşhur eseri Don Kişot’u yine hapishanede yazmıştı.

05 Eylül 2016 Pazartesi

Etiketler : Gündem