FATİH OKTAY
Yaklaşık 150 yıldır Çin’de değişim durmuyor. İçinde bulunduğumuz yıllarda da hızlı bir değişim var Çin’de ve bu değişim birçok yorumcu tarafından ülkenin 2012 yılından bu yana lideri olan Xi Jinping ile ilişkilendiriliyor. Neler oluyor Xi dönemi Çin’inde?
Bu dönem ile ilgili önemli bir değişim gücün merkezileşmesi. Bu iki anlamda merkezileşme: Merkezi yönetimin gücünün artması ve merkezi yönetim içinde Xi Jinping’in gücünün artması.
KOMİTENİN ÇALIŞMA ŞEKLİ
Çin’de ülke yönetiminin tepesinde Politbüro Sabit komitesi bulunur. Geçtiğimiz dönemde dokuz, bu dönemde yedi kişiden oluşan bu komitede, piyasa reformları döneminde, tepe yönetici konumundaki Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri (kısaca Genel Sekreter), eşitler arasında birinci olarak nitelenebilecek konumdaydı; her komite üyesinin ana karar verici olduğu konular vardı, bütünü ilgilendiren konularda ise ortak karar esastı. Ülkede Genel Sekreter dahil yönetici pozisyonlarında beş yıllık iki dönemden fazla kalınamıyordu. Bu düzenlemeler ülkenin kurucu lideri Mao Zedong dönemindeki olumsuz tecrübeler nedeniyle tek adam yönetimine engel olmak için oluşturulmuştu. Günümüzde ise Xi Jinping Politbüro içinde diğer üyelerin üzerinde bir karar verici konumuna sahip ve ülke yönetiminin temel konularını ele alan birçok komisyonun başkanlığını yapıyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir anayasa değişikliği ile on yıllık görev süresi sınırlaması da kalkmış durumda.
MERKEZİYETÇİLİKTEN UZAK İDARİ YAPI
Birçok kez söz ettiğimiz gibi Çin’in idari açıdan son derece merkeziyetçilikten uzak bir yapısı var. Merkezi yönetim eyalet yönetimlerinin tepe yöneticilerini atama yetkisine sahip; bunun altında atamalar yerel yapılıyor. Aynı şey merkeze bağlı idari birimler için de geçerli, merkez örneğin bakanlıkların en üst düzey yöneticilerini atıyor, diğer atamalar bakanlık içinde gerçekleştiriliyor. Mahkemeler, polis, bakanlık yerel teşkilatları dahil devlet örgütünün yerel yapılarının patronu yerel yönetimler. Bu yapı merkezi yönetimin gücünü sınırlamakta, bürokrasinin elini kolunu ise alabildiğince serbest bırakmaktaydı. Bunun önemli yararları yanında son derece yaygın yolsuzluk ve merkezi politikaların uygulanmaması gibi sakıncaları vardı. Xi Jinping döneminde on binlerce parti ve devlet görevlisinin hapis, birkaçının idam ile cezalandırıldığı büyük bir yolsuzlukla savaş kampanyası çerçevesinde merkezi yönetimin yerel yönetimler ve diğer kurumlar üzerindeki kontrolü önemli ölçüde arttı.
TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİNE YÖNELİK TAVIR
Xi döneminin son günlerde çok konuşulan bir değişimi de ülkenin dev teknoloji şirketlerine karşı olan tavır ile ilgili. Ülke yönetimi son zamanlara kadar bu şirketlerin ellerini büyük ölçüde serbest bırakmış durumdaydı; bu şirketler son zamanlara kadar diğer büyük ekonomilerde olmayan bir serbestlik içinde hareket etmekteydiler. Geçtiğimiz yıl bugünlerde bu politikalarda bir değişim başladı. Dünyanın e-ticaret devi Alibaba’nın yine dev e-ödeme ve finansman şirketi ANT, Şangay ve Hong Kong borsalarında halka arz gerçekleştirmek üzereydi. Şirket bu satıştan 35 milyar ABD doları elde ederek bir dünya rekoru kıracaktı ve piyasa değeri 300 milyar dolar düzeyine oturacaktı. Çinli yetkililer son anda bu satışı durdurdular. Bundan sonra da ülkenin dev internet şirketleri tekelci uygulamalar, kullanıcılar ile ilgili bilgi toplama ve kullanma politikaları gibi alanlarda çok sıkı bir takibe alındı, birçoğuna büyük cezalar verildi, bu uygulamaları düzenleyen birçok yasal düzenleme yapıldı.
BİREYSEL BİLGİLERİN KULLANILMASI
Çin’in teknoloji şirketlerinin denetimsiz gelişme dönemi sona ermişti. Bazı yorumcular bu gelişmeleri ülke yönetiminin politikalarında özel girişime karşı bir tavır olarak yorumluyor. Bu pek doğru görünmüyor. Büyük teknoloji şirketlerinin tekelci uygulamaları, kullanıcılar ile ilgili bilgi toplama ve kullanma politikalarının denetimsizliği tüm dünyada kaygı konusu. Bu sektörlere yeni firmaların girmesinin engellenmesi, bireylere bilgilerinin izinsiz ve yanlış kullanılması yoluyla zarar verilmesi, toplanan bilgileri kullanarak insanları ve grupların olumsuz davranışlara yönlendirilmesini önleyecek düzenlemeler gerekiyor. ABD’de ve birçok diğer ülkede de bu alanda yasal düzenlemeler yapılması gündeme gelmiş bulunuyor. Çin’deki gelişmeleri de kısmen bu çerçevede değerlendirebiliriz. Ancak hepsi bu değil. Çin Komünist Partisi, insanlar hakkında böyle çok bilgi toplama ve bunu kullanarak onları yönlendirme olanağına sahip bir sektörü başıboş bırakamazdı. Çin Komünist Partisi için sermaye değil ama bilgi toplama ve zihinleri yönlendirme gücü bir tehdit oluşturuyor, dolayısıyla da bu şirketlerin bu güçlerinin kontrol altında olması ayrı bir önem taşıyor.
22 Ekim 2021 Cuma