Fatih Oktay
Çin ekonomisi, 2020 birinci çeyrek verileri beklendiği gibi pek parlak gelmedi. Verilere göre bu çeyrekte ekonomi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.8 küçüldü. Bir önceki çeyreğe göre ise küçülme yüzde 9.8 oldu.
Çeyreklik veriler, Çin ekonomisinin virüs salgınından ciddi bir darbe aldığını gösteriyorsa da, aylık veriler bu darbenin etkisinden hızla kurtulmakta olduğunu gösteriyor. Bu verilere göre sanayi sektörü katma değeri ocak-şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25.9 dolayında azalmıştı, Mart ayında ise geçen yıla göre azalış yüzde 1.1 oldu. Yani sanayi üretimi hızla toparlanıyor, aşağı yukarı geçen yılki seviyesini yakalamış bulunuyor.
Vakitli ve etkili tedbirlerin alınmasıyla ülkede koronavirüs salgını iki ay gibi bir süre içinde sonlandırılmış görünüyor. Ülkede yaşam, bununla beraber de üretim potansiyeli normale dönüyor. Ancak yukarıdaki verilerden korona dönemi öncesi seviyesine dönmekte olduğu görülen üretimin artışını sürdürmesi ve ekonominin büyümeye geçmesi elbette ki talebe bağlı.
Aylık verilere göre ülke ihracatı ocak-şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17.2 azalmışken, mart ayında azalma yüzde 6.6 düzeyine düştü. Burada bir iyileşme görülüyorsa da doğası gereği oynak olan dış ticaret verilerinde aylık değerlerden sonuç çıkartmakta tedbirli olmak gerekir. Çin’in ana pazarları olan ABD ve AB ülkelerinde virüs salgını, buna bağlı olarak ekonomide en kötü günler daha görülmediğinden ülke ihracatında olumsuz gelişmelerin sonunun gelmemiş olması olasıdır.
İHRACATIN PAYI YÜKSEK DEĞİL
Ancak daha önce de belirtmiş olduğum gibi günümüz Çin ekonomisinin büyümesinde ihracatın rolü sanıldığı gibi büyük değil. Günümüzde ülke ihracatının ülke GSYH’sine oranı yüzde 20’ler düzeyinde. Bu ihracatın da dörtte üç gibi bir bölümünü yerli katma değer oluşturduğundan, ülke üretiminin yüzde 15 dolayında bir bölümü dış talebe, kalan yüzde 85’i de iç talebe yönelik.
Aylık verilerle iç talebe bakarsak, mart ayında perakende tüketim harcamalarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 dolayında azalma görülüyor. Ocak-şubat döneminde azalma yüzde 20 dolayında olduğundan normale bir gidiş varsa da henüz ulaşılmadığı görülüyor. Benzer durum sabit sermaye yatırımları için de geçerli. Ancak ülkede yaşam normale geçtikçe tüketim ve yatırım harcamalarının hızla normale dönmesinin önünde bir engel bulunmuyor.
Ülke yönetimi de ülkede üretim ve tüketimin normale geçişini desteklemek için çeşitli tedbirler alıyor. Bu çerçevede merkez bankası bankalara sağladığı kaynakların maliyetlerinde ve banka kredileri için referans oluşturan gösterge faizlerde azaltıma gidiyor, mevduat munzam karşılıklarını indiriyor, özellikle küçük işletmeler için sosyal güvenlik işveren katkı payı ve vergiler alanında kolaylıklar getiriyor, yerel yönetimlerin altyapı yatırımlarını finanse etmek üzere çıkartacakları tahvillerle ilgili sınırları yükseltiyor.
YÜZDE 6 BÜYÜME HEDEFİ
Ancak ülke yönetimi ekonomiyi canlandırmak için 2008 krizinde olduğu gibi dev bir harcama paketi uygulamaya koyup çok gevşek para politikası izlemeyecek gibi görünüyor. Çin’in bu politikaları dünya ekonomisinin 2008 krizinden çıkışında önemli bir rol oynamıştı ama ardında da şirketler ve yerel yönetimlerde aşırı borçluluk, konut sektöründe balon oluşumu, belli sektörlerde aşırı kapasite sorunlar bırakmıştı.
Son krizdeki boyutlarda olmasa da canlandırma tedbirleriyle ihracattaki olası düşüşlerin telafi edilmesi ve ülke ekonomisinin salgın öncesine yakın düzeylerde bir büyüme hızını yakalaması olanaksız görünmüyor. Ekonomi ikinci çeyrekte tam normale döner ve salgın öncesi üretim düzeyini yakalarsa ve bundan sonra yüzde 6 dolayında bir büyüme hızı tutturursa bu, 2020 için yüzde 3 dolayında bir büyüme anlamına gelir.
Hatırlanırsa Çin Komünist Partisi’nin 2010-2020 yılları arasında ülke ekonomisini ikiye katlama hedefi olduğu, bunu gerçekleştirmek için bu yıl yüzde 6 büyümesi gerektiğinden söz etmiştik. Bu olağanüstü koşullarda o hedeften vazgeçilmesi beklenebilir. Ama sürprizler de olabilir; bu hedefte ısrarcı olunabilir; gelişmiş batı ülkelerinde üretim sekteye uğramışken Çin’de üretimin devam ediyor olması, ihracatta beklenen olumsuz gelişmelerin gerçekleşmemesine yol açabilir ve hedef de gerçekleştirilebilir.
24 Nisan 2020 Cuma