FATİH OKTAY
Çin’de sanayi parklarının geçmişi 70’lerin sonunda dış dünyaya açılmaya başladığı günlere gidiyor. Ülkenin o günlerdeki yönetimi, dış yatırımlara açılma sürecinde öncülük görevini Özel Ekonomik Bölge olarak adlandırılan dört idari bölgeye vermişti. Aralarında bugün herkesin bildiği Shenzhen de olan bu bölgeler, ülkeye yabancı yatırımcı çekmek için yöntem ve yaklaşımlar geliştirecektiler, bunun için de özel idari ve yasal yetkilerle donatılmıştılar. Bunlar, yabancı yatırımcılar için genellikle Ekonomik ve Teknolojik Gelişme Bölgesi olarak anılan üretim ve yaşamı kolaylaştıran koşullar sağlayan sanayi parkları kurdular. Bu parklar, yatırımcılara ulaşım ve üretim altyapısı ve mekânları yanında çekici yaşam alanları, düzenlenmiş işgücü akışı, kolay ve hızlı bürokratik süreçler yanında çekici vergi avantajları sunuyordu.
YABANCI YATIRIM AKIŞI
Bu dört bölgedeki uygulamanın sonuçları olumlu olunca, uygulama önce kıyı bölgelerindeki 14 il, ardından tüm kıyı bölgeleri, en sonunda da tüm ülkeye yaygınlaştırıldı. Bunun sonucunda ülkenin her yerinde faaliyet gösteren irili ufaklı binlerce sanayi parkı ortaya çıktı. Ulusal düzeyden ilçe düzeyine ülke yönetim sisteminin tüm katmanlarındaki idari birimler kurdukları sanayi parkları ve burada sağladıkları olanaklarla yabancı yatırımcı çekme yarışına giriştiler.
Bu, Çin’i yabancı yatırımcılar için bir cennete dönüştürdü ve ülkeye yabancı yatırım akışının hızlanmasına önemli katkı yaptı.
Ancak bu gelişmenin olumsuz yönleri de vardı. Çin, başlangıçta yabancı yatırımcıya, ihracata yönelik üretim kaydıyla açılmıştı. 80’lerin ortalarından itibaren yabancı yatırımcılara iç pazar da açılmaya başlandı. Yabancılara sağlanan vergi avantajları, yerli firmaları bunlara karşı dezavantajlı konuma sokuyordu. Sanayi parklarına gelen yatırımların önemli bir bölümü çevre dostu olmayan sektörlerdeydi, çevre kötü etkileniyordu. Gelen yatırımlar ucuz işgücünün çektiği emek yoğun sektörlerdeydi, umulduğu gibi ülkeye teknoloji transferi konusunda önemli yarar sağlamıyordular.
İLERİ TEKNOLOJİ ODAKLI
80’lerin sonlarından başlayarak ülke yönetimi Bilim ve Teknoloji Sanayi Parkı olarak adlandırılan yeni tür parkların kurulmasına öncelik verdi. Bunlar, ülke yönetiminin öncelikli gördüğü, teknoloji içeriği yüksek sektörlerdeki şirketlere yönelik parklar. Sayıları 2017 itibarı ile 160 dolayında olan bu parklar genellikle, akademik dünya ile sanayi arasındaki etkileşimi kolaylaştırmak üzere üniversite bölgelerinde yer alıyor. Parklar, diğer sanayi parklarının sağladığı üretim altyapısı yanında yeni gelişen şirketler için inkübasyon hizmetleri, araştırma merkezleri, finansal hizmetlerini de firmalarla buluşturuyor. Birçoğu belli bir ileri teknoloji sektörüne odaklanan bu parklar, firmalar arasındaki işbölümü ve bilgi akışının verim ve etki düzeyini arttırarak öbek etkisi oluşturmayı hedefliyor.
ŞİRKETLERE VERGİ AVANTAJI
Şirketlere vergi avantajları da artık bu parklar çerçevesinde sağlanıyor. Geçmişte yabancı şirketlere sağlanan vergi avantajları uygulamadan kaldırılmış bulunuyor; yeni vergi avantajlarından, yerli veya yabancı, yönetimce belirlenen sektörlerdeki, çalışanlarının nitelikleri ve Ar-Ge harcamaları ile ilgili belli ölçütleri sağlayan, bu parklarda faaliyet gösteren firmalar yararlanabiliyor.
Ülke Bilim ve Sanayi Bakanlığı verilerine göre, 2017 yılında bu parklarda 2 milyona yakın firma faaliyet gösteriyordu ve bunlar ülke ihracatının yüzde 20 dolayında bir bölümünü gerçekleştiriyordu. Parklar, Çin’in işine yarıyor görünüyor.
11 Haziran 2021 Cuma