tatil-sepeti

Fatih Oktay

Çin, dünyanın en büyük ihracatçısı olduğu gibi ikinci de büyük ithalatçısı. Çin istatistiklerine göre 2018’de ülke 2.5 trilyon dolara yakın mal ihraç ederken, 2.1 triyon doları aşan tutarda da ithalat yaptı. Çok şey alıyor Çin ama ne tür şeyler? Bu sorunun cevabını ülkenin dış ticaretinin yapısı belirliyor.

Çin ekonomisi, dünya ekonomisi içinde dev bir pompa gibi işliyor; dünyadan üretim girdileri emiyor, dünyaya imalat sanayi ürünleri basıyor. Dış ticaretinin yapısı, ithal ettiği mallar da bu işleyişi yansıtıyor. Çin’in ithalatının yaklaşık yüzde 90’ını üretim girdileri oluşturuyor, ihracatının yüzde 95’ini ise imalat sanayisi ürünleri. Dolayısıyla Çin’in ithalatının büyük bölümünü madenler, petrol gibi hammaddeler; entegre devre çipler gibi ara mallar; çeşitli sanayi makinaları oluşturuyor. Çin bu tür malların dünyadaki en büyük alıcısı konumunda bulunuyor. Dünyada üretilen demir cevherinin yüzde 60’a yakını Çin’de kullanılıyor, Çin bunun yaklaşık dörtte birini üretiyor, gerisini dünyadan satın alıyor. Birçok maden için benzer durumlar söz konusu. Petrol ithalatında da Çin ABD’yi geçerek dünyada birinci sıraya yükseldi. Bu nedenle Çin, Avustralya’dan, Angola’ya, Brezilya’ya birçok doğal kaynak zengini ülkenin en büyük ihracat pazarı konumunda bulunuyor ve bu ülkelerin birçoğuna karşı ticaret açığı veriyor. Aynı şekilde Çin dünyanın en büyük entegre devre çip alıcısı, dolayısıyla da Japonya ve Kore gibi çip ihracatçısı ekonomilerin bir veya ikinci en büyük ihracat pazarı konumunda bulunuyor, bu ülkelere karşı da ticaret açığı veriyor. Çin önemli bir makina ihracatçısı, ama her türlü makinada ihracatı olduğu gibi ithalatı da var; düşük maliyetli, genel amaçlı makinalar satıyor; pahalı özel nitelikli makinalar alıyor. Dolayısıyla gelişmiş sanayi ülkeleri için bu mallarda önemli bir ihracat pazarı oluşturuyor. Çin’in ithalatının üretim girdisi oluşturmayan yüzde 10’luk bölümünün yaklaşık yarısını da, ağırlığı lüks kategorisinde olan otomobiller oluşturuyor.

Eğer doğal kaynak zengini değilseniz, yüksek katma değerli ara mallar üretmiyorsanız, özel nitelikli üretim makinaları satmıyorsanız, lüks otomobilleriniz yoksa dev Çin pazarı sizin için küçülüyor.

Ancak daha önce de değindiğimiz gibi Çinlilere mal satmanın tek yolu ihracat değil. Özellikle tüketim mallarında Çin’de üretip ülke pazarına satmak daha etkili ve yaygın bir yöntem oluşturuyor. Ülkede hemen her üründe pazarın ek kârlı üst segmentlerine yabancı şirketler sahip bulunuyor. Hong Kong ve Tayvan’ı da sayarsak, anakara Çin’de yerleşik olmayan şirketler ülke sanayi sektörü toplam kârının yaklaşık dörtte birini elde ediyorlar.

Türkiye yukarıdaki yapı içinde kendine iyi bir yer bulamamış durumda. Çok düşük düzeydeki ihracatında ağırlık, başta yaklaşık dörtte bir pay ile mermer ve traverten olmak üzere, hammadde grubunun tali ürünlerinde bulunuyor. Çin pazarını içten fethetme konusunda da ancak istisnai örneklere rastlanıyor. Durum şimdilik parlak değil ama önümüzdeki dönemlerde maliyet yapılarındaki değişimler bu resimde büyük değişikliklere yol açabilir.

22 Kasım 2019 Cuma