fatih@fatihoktay.com
Çin ekonomisi, piyasa ekonomisine geçiş sürecinin başladığı 1978 yılından sonra 40 yıl boyunca yılda ortalama yüzde 10 büyüdü.
Bugün ise Çin ekonomisinin yüzde 5’lik büyüme hedefini tutturup tutturamayacağını konuşuyoruz. Daha önce ele aldığımız gibi Çin ekonomisi, bu yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre yüzde 1’den az bir büyüme gösterdi. Temmuz ayı verileri de beklentilerin altındaydı ve üstelik tüketici fiyatlarında da talep zayıflığına işaret eden bir azalma görüldü. İthalatta, yılın ilk 7 ayında önceki yılın aynı dönemine göre talep zayıflaması olarak yorumlanan yüzde 8’e yakın bir düşüş vardı. Bu durumda Çin’in 40 yıllık ekonomik büyüme mucizesinin sonuna gelindiği yolunda yorumlar sıklaştı. Bu yorumlar yerinde mi? Büyük olasılıkla, değil.
ÜRETİME TALEP DÜŞÜK
Bir ülkenin ürettiği mal ve hizmetlere olan talep, amaç ve kaynak açısından üçe ayrılabilir: Yurtiçi kaynaklı tüketim amaçlı talep, yurtiçi kaynaklı yatırım amaçlı talep, yurtdışı kaynaklı talep (ihracat). Ekonominin belli bir hızda büyümesi için iç tüketim, iç yatırım, ihracat olmak üzere bu üç talep bileşeninin toplamının söz konusu hızda büyümesi gerekir. Çin ekonomisinin 2008 öncesi yıllarda, yılda ortalama yüzde 10 büyümüş olması, yalnız üretim artışını sağlayan yatırımların yapılması değil, üretilen malların satılmasını sağlayan talebin varlığının sonucuydu: Bu süre boyunca Çin’in ürettiği mal ve hizmetlere olan talep de ortalama olarak yılda yüzde 10 artmıştı. Çin’in temel sorununu, ülkede üretilen ürünlere mevcut koşullarda bu düzeylerde bir talep artış hızı sağlanamaması oluşturuyor.
2008 krizi öncesi dönemde Çin mallarına olan dış kaynaklı talep, ihracat, her yıl yüzde 20’ler düzeyinde artıyordu. Aynı şekilde ülkedeki özel ve devlet yatırım projelerinin oluşturduğu talep artışı da çok yüksek düzeylerdeydi. Tüketim kaynaklı talep ise ortalamada yıllık yüzde 8 dolaylarında artsa da ekonominin büyümesinin ardından geliyordu. 2008 krizi ile beraber dünya dış ticareti hız kesti, küresel ithalat-ihracat artış hızı yarı yarıya azaldı. Çin, dünya toplam ihracatındaki payını artırmayı sürdürdüyse de artık dış talep büyümedeki eski rolünü oynamıyordu. Bunun sonucunda başta ihracata yönelik olanlar olmak üzere özel sektör yatırım projelerinin oluşturduğu talep artış hızı da düştü. Tüketim harcamalarının artış hızı ihracat ve özel sektör yatırım harcamalarının artış hızındaki azalmayı telafi edecek düzeye ulaşamadığından, ekonomik büyümeyi belli bir düzeyde tutmak için gerekli talep artışı giderek artan boyutta kamu yatırım projeleri ile sağlanır oldu.
TÜKETİME DAYALI TALEP ARTMALI
Dünya dış ticaretinin hız kestiği, küreselleşmenin yerini kutuplaşmanın aldığı bir ortamda ihracatın artık Çin ekonomisinin büyüme motorlarından biri olması beklenemez. Öte yandan, kamu yatırımları ile talep yaratmak, bunun kamu finansmanındaki olumsuz etkileri nedeniyle kalıcı bir çözüm olamaz. Dolayısıyla Çin ekonomisinin sağlıklı şekilde büyümesi için tüketime dayalı talebin hızla artması gerekiyor. Ülke yönetimi, tüketime dayalı talep artış hızını artırmak için 2000’lerin başlarından bu yana çabalıyorsa da günümüzde bireysel tüketim harcamaları ülke üretiminin yüzde 40’tan az bir bölümünü oluşturuyor. Bu oran dünya genelinde yüzde 55, AB’de yüzde 50, Japonya’da yüzde 55, ABD’de ise yüzde 70 dolaylarında.
Çin ekonomisinin uzun dönem sağlığı, tüketiminin istenen düzeyde büyüme için gerekli talep artışını sağlayacak duruma gelmesine bağlı. Özellikle tüketimde geriden gelen kırsal yörelerin canlandırılmasıyla bunun sağlanması da ülke yönetiminin en öncelikli hedefleri arasında bulunuyor.
28 Ağustos 2023 Pazartesi