Türkiye’ye yılın 9 ayında 8 milyar dolarlık yatırım sermayesi girişi oldu. Uluslararası Doğrudan yatırım (UDY) girişi ise ocak-eylül döneminde 11.4 milyar dolar olarak açıklandı. yeni yılda beklenti ise Türkiye’nin ekonomi programı, yabancı yatırımı kolaylaştıran önlemler, canlı iç talep ve jeopolitik avantajlar nedeniyle 12-15 milyar dolar civarında.
İş dünyası ve akademisyenler, toptan ve perakende ticaret ile gıdada tercihin devam edeceğini öngörürken, özellikle Türkiye’nin savunma sanayinde güçlü bir ekosistem kurduğuna dikkat çekiyor. enerji ve bilişim sektörü de UDY çekecek potansiyel ve katma değeri yüksek sektörler arasında gösteriliyor. Bunun için enerjide yatırımcının şeffaflık, bilişimde ise regülasyon özelliğinin dikkate alınması gerektiği belirtiliyor.
8 MİLYAR DOLARI YATIRIM SERMAYESİ
Yılın ilk 9 ayında gelen 11.4 milyar dolarlık yatırımın 8 milyar doları yatırım sermayesi şeklinde gerçekleşti. Ayrıca yabancılara gayrimenkul satışı yoluyla 1.6 milyar dolar, borçlanma araçları üzerinden ise 2.6 milyar dolar giriş sağlandı. Buna karşılık, yatırım tasfiyeleri toplamda 856 milyon dolarlık düşüşe yol açtı.
Sektörel bazda en fazla yatırım yüzde 34 payla toptan ve perakende ticarete yöneldi. Böylece yılın 9 ayındaki 8 milyar dolarlık yatırım sermayesi girişinin 2.7 milyar dolarını, toptan ve perakende ticaret sektöründe gerçekleşen yatırımlar oluşturdu. Gıda, içecek ve tütün imalatı ile bilgi ve iletişim hizmetleri sektörleri ise yüzde 15’er payla ikinci ve üçüncü sırada yer aldı. Cumhurbaşkanlığı yatırım ve Finans Ofisi verilerine göre ise imalat sektörü genel toplamda yüzde 30 paya sahip oldu. ülke bazında değerlendirildiğinde, 2025’in ilk 9 ayında Türkiye’ye en fazla yatırım Hollanda’dan geldi. Hollanda yüzde 32’lik payla ilk sırada yer alırken, kazakistan ve Lüksemburg yüzde 14’er payla ikinci ve üçüncü sırayı aldı. Almanya yüzde 7, ABD yüzde 6 oranında yatırım yaptı. Bu ülkeleri Birleşik Arap emirlikleri, isviçre, Birleşik krallık, Fransa ve ispanya takip etti.
ÜÇTE İKİSİ AB’DEN
2003-2024 döneminde Türkiye’ye yatırımların yüzde 58’i Avrupa Birliği ülkelerinden gelirken, bu oran 2025’te yüzde 64’e yükseldi.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve kalkınma konferansı’nın (UNCTAD) küresel yatırım Trendleri izleme raporu’na göre, 2025’in ilk 6 ayında küresel doğrudan yatırımlar yüzde 3 gerilerken, Türkiye’de yüzde 29 artış kaydedildi. Aynı dönemde gelişmiş ülkelerde yatırımlar yüzde 7, Avrupa genelinde yüzde 25 azalırken, Türkiye bu eğilimin tersine güçlü bir performans sergiledi.
SEKTÖREL SEÇİCİLİK
2025’in ilk 9 ayındaki yabancı yatırım girişleri, geçmiş yıllara göre daha güçlü bir tempoya işaret ediyor.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen, belirsizliklere rağmen yatırımcıların Türkiye’ye yönelik iştahının tamamen kaybolmadığını, aksine sektör seçiciliğinin arttığını belirterek, yeni yıldaki beklentisini şöyle anlattı: “Bu görünümü 2026’ya taşıdığımızda, makroekonomik istikrarın korunması ve yatırım ortamının sürpriz yaratmaması koşuluyla Türkiye’nin 12-15 milyar dolar bandında DYY çekmesi mümkün. küresel likidite koşullarının destekleyici olması, finansal istikrar ve öngörülebilirlik ile birleşirse rakam 15 milyar doların üzerine çıkabilir. Aksi senaryoda 10-12 milyar dolara sıkışma riski var. Dolayısıyla 2026’ya dair makul beklenti, dikkatli iyimserlik içeren ‘13 milyar dolar civarında’ bir yıllık giriş yönünde.”
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen
YABANCI İÇ TALEP VE DAĞITIMI ÖNEMSİYOR
Yabancı yatırımcının, Türkiye’de hâlâ güçlü iç talep, dağıtım kanallarının çeşitliliği ve geniş pazar erişimi nedeniyle toptan–perakende ticareti ve gıda imalatını düşük riskli bir giriş alanı olarak gördüğünü belirten Prof. Dr. Hepşen, harcama alışkanlıkları, nüfus profili ve ihracata dönük işlenmiş gıdadaki potansiyelin 2026’da da popüler olacağını söyledi. Hepşen, diğer potansiyel sektörleri ise şöyle anlattı: “yatırımcı seçiciliği artık çok daha net. Bilişim-ICT, yenilenebilir enerji, üretimde ileri teknoloji, savunma sanayi, sağlık ve medikal teknolojileri, yabancı yatırımcının radarında büyüyen alanlar. Özellikle bilişimde, Türkiye’nin genç insan kaynağı ve dijitalleşme ivmesi güçlü bir çekim yaratıyor. üretimde ise yatırımcı artık montaj bandı aramıyor. Bölgesel tedarik zinciri yönetebilen ve global rekabet gücü olan tesislerde iştah var. 2026’ya girerken yabancı yatırımcı Türkiye’den tamamen kaçmış değil ama seçici. Sorun yatırım iştahı değil, yatırım kararını kolaylaştıracak netlik, öngörülebilirlik ve ortaklık modelleri. Türkiye bu zemini güçlendirdiği ölçüde sadece yatırım çeken değil, karar merkezlerinin konumlandığı bir bölgesel üs haline gelebilir.”
NİTELİKLİ UDY HEDEFİ
Bu beklentiler, Türkiye’nin belirlediği ‘nitelikli UDY’ hedefini de destekliyor. Türkiye UDY Stratejisi (2024-2028), küresel ekonomik coğrafyanın yeniden şekillendiği ve belirsizliklerin giderek arttığı bir dönemde, ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmak üzere ihtiyaç duyduğu nitelikli yatırımların ülkeye çekilmesini hızlandıracak bir yol haritası olarak tasarlanmıştı. Cumhurbaşkanlığı yatırım ve Finans Ofisi tarafından hazırlanan bu yol haritasında; iklim dostu, dijital, küresel tedarik odaklı, bilgi yoğun, nitelikli istihdam sağlayan, katma değerli hizmet, nitelikli finans ve bölgesel kalkınmayı destekleyen yatırımlar nitelikli UDY alanları olarak belirlenmişti.
KRİTİK SEKTÖRLERDE YATIRIM ZEMİNİ ÖNEMLİ
Yeni yılda enerji, savunma sanayi ve bilişim gibi sektörlerde DYY çekmek için güçlü yatırım hikayesinin mümkün olduğuna dikkat çeken İstanbul Üniver- sitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen, bu tür yatırımlara zemin hazırlan- ması gerektiğini söyleyerek, önerilerini şöyle sıraladı:
Enerjide yatırımcının temel talebi şeffaflık: Lisans süreçleri, şebeke bağlantısı, fiyatlama mekanizması ve uzun vadeli sözleşme görünürlüğü. Enerji dönüşümü gündemi güçlü tutulur ve finansal risk paylaşım mekanizmaları devreye girerse yabancı yatırım ciddi biçimde hareketlenir.
Savunma sanayinde Türkiye zaten büyük bir üretim ekosistemi kurdu: Yabancı sermaye bu alana daha çok ortak üretim ve ihracat odaklı modellerle giriyor. İzin süreçlerinin sadeleşmesi, tedarik zinciri kümelerinin desteklenmesi ve küresel pazarlara erişim tasarımı burada belirleyici olur.
Bilişimde anahtar regülasyon netliği: Veri güvenliği, yapay zeka uygulamaları, bulut hizmetleri, fikri mülkiyet hakları ve Ar-Ge teşvikleri konusunda öngörülebilirlik sağlanırsa Türkiye bölgede teknoloji yatırımları için merkez ülkelerden biri olabilir. Bu alanda en kritik faktör, yatırım içinde ‘çıkış imkânı’nın varlığıdır. Girişim satın alımları, halka arzlar ve fon ekosistemi büyüdükçe yabancı teknoloji sermayesinin ilgisi artar.
15 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE
Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, “Yılın 9 ayında kaydedilen yüzde 45.5’lik artış ve yıllıklandırılmış rakamın 15 milyar dolar bandının üzerinde seyretmesi, yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güveninin net bir göstergesi” değerlendirmesini yaptı. Dağlıoğlu, teknoloji ve tedarik zinciri alanındaki yatırımların öne çıktığını belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’taki temaslarının ve ekim ayında düzenlenen Yatırım Danışma Komitesi Toplantısı’nın uluslararası yatırımcılarla diyaloğun sürdüğünü gösterdiğini söyledi.