ABD’de City of Hope’a bağlı Translasyonel Genomik Araştırma Enstitüsü (TGen) ile Harbor-UCLA Tıp Merkezi’nden araştırmacılar, uzun COVID hastalarında virüse özgü moleküler izler keşfetti. Infection dergisinde yayımlanan çalışmada, uzun COVID’in teşhisi için ilk biyobelirteç olabilecek bulgular sunuluyor. Mevcut durumda doktorlar yalnızca hastanın anlattığı semptomlara göre teşhis koyabiliyor; elde tutulan bilimsel bir gösterge henüz bulunmuş değildi.
PROTEİN PARÇALARI İNCELENDİ
Ekip, uzun COVID şikâyetleri devam eden 14 hastanın toplam 56 kan örneğini analiz etti. Araştırmacılar, bu örneklerde SARS-CoV-2’ye özgü tam 65 farklı protein parçası buldu. Söz konusu proteinler, viral replikasyon için hayati öneme sahip olan ve sağlıklı insan hücrelerinde bulunmayan Pp1ab adlı viral protein üzerinden tespit edildi. Bu izlerin, vücutta enfeksiyondan uzun süre sonra bile kalıcı olabileceği anlaşıldı.
KRONİK SEMPTOM SORULARI
Bilim insanları, söz konusu protein parçalarının hücre dışı veziküller (EV) adı verilen ve hücreler arasında bilgi taşıyan minik parçacıkların içinde bulunduğunu ortaya çıkardı. Bu EV’lerin, virüsün vücuttaki dokular arasında taşınmasında rol oynayabileceği öne sürülüyor. Ancak araştırmacılar, egzersizin veya başka etkenlerin bu izlerin görülme sıklığını nasıl etkilediği konusunda hâlâ net bilgiye sahip değil.
BELİRSİZLİKLER DEVAM EDİYOR
Çalışma kapsamında elde edilen viral izlerin her örneklemede tutarlı şekilde tespit edilememesi, bilim dünyasında halen cevaplanmamış çok sayıda soru olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, bu proteinlerin vücutta halen aktif virüs çoğalması anlamına mı geldiği, yoksa geçmiş enfeksiyonun artıklarından mı ibaret olduğu sorusunun ilerleyen araştırmalarla netleşeceğine dikkat çekiyor.
