Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Geçen yazımızda konuya bir giriş yapmış ve bu konuya ilişkin GVK ve KVK’da iki ayrı madde bulunduğundan bahsetmiştik. Şimdi hiç uzatmadan bu madde hükümlerini belirterek uygulamanın ne şekilde olduğunu açıklamaya çalışalım.

Önce GVK Geçici 67. madde hükmü, daha doğrusu bu maddenin bahsettiğimiz konuya ilişkin 4 numaralı fıkra hükmü:

“Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca yüzde 15 oranında vergi tevkifatı yapılır. Bu fıkra kapsamında yapılan tevkifat tutarları 98’inci ve 119’uncu maddelerde belirtilen sürelerde beyan edilir ve ödenir. Bu iratlar üzerinden 94’üncü madde veya Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 24’üncü maddesi kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz.”

Bu hükümde GVK 75. maddenin 7, 12 ve 14 numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye iratlarından yüzde 15 tevkifat yapılacağı ifade ediliyor. O zaman bu bentlerde yer alan menkul sermaye iratlarının ne olduğuna bakmamız gerekiyor. Bizim değerlendirmemiz açısından önemli olan 7 ve 12. bentler.

7. bent: Mevduat faizleri

12. bent: Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları.

Yukarıda da görüldüğü üzere birbirine benzer mahiyette olan ama farklı adla anılan iki menkul sermaye iradı da madde hükmü ile kavranmaya çalışılmıştır. Zaten öteden bir de birbirinin alternatifi olarak bulunan bu iki irat da aynı şekilde vergi yüküne tabi tutulmuştur.

Biz 12. bentte yer alan faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr paylarının ne olduğunu açıklayalım. Bu hüküm maddeye 2361 sayılı kanunla 1981 yılında eklenmiştir. Madde gerekçesi aynen aşağıdaki gibidir.

“... faizsiz (özellikle döviz) olarak alınan krediler dolayısıyla meydana gelen ve kâr ortaklığı şeklinde ortaya çıkacak durumları kavramak amacıyla, söz konusu krediler için alınan kâr paylarının menkul sermaye iradı sayılması öngörülmüştür.

Bu hüküm özellikle İslam ülkeleri ve bu ülkelerin iktisadi kuruluşları ile fiiliyatta ortaya çıkan bazı kavram anlaşmazlıklarını bizim mevzuatımız açısından düzene sokmak ve mezkûr ülke ve kuruluşlarla olan ekonomik ilişkilerimizde gelişmeler sağlamak amacıyla getirilmektedir” denilmiştir.

Aynı maddeye eklenen kâr-zarar ortaklığı belgeleri karşılığı ödenen kâr payları hükmü ise 3239 sayılı kanunla 1985 yılında getirilmiştir. Bu hükme ilişkin madde gerekçesi de aynen aşağıdaki gibidir:

“...anonim şirketlerin Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin almak kaydıyla tutarları, ihraç ve ödeme şartları ve haiz olacakları diğer nitelikleri Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenecek kâr ve zarara katılma hakkı veren menkul değerler (kâr ve zarar ortaklığı belgeleri) çıkarabilecekleri kararlaştırılmış bulunmaktadır. Bu karara dayanılarak anonim şirketlerin çıkarmış oldukları ve kâr ve zarara katılma hakkı veren menkul değerler (kâr ve zarar ortaklığı belgeleri) karşılığı ödenen kâr paylarının, daha önce bent kapsamında bulunan «faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları» ile birlikte menkul sermaye iradı olduğu hususuna açıklık getirilmektedir.”

Bu hükümlere ilişkin olarak 94. madde ile getirilen tevkifat oranları da hep mevduat faizleri ile aynı olmuştur. Bugüne kadar hiçbir zaman bu hükme istinaden katılım bankaları-nın müşterilerine sağladıkları fonlar nedeniyle elde ettikleri gelirlerden tevkifat yapılması düşünülmemiştir. Çünkü madde ile kavranılmaya çalışılan bu değildir. Konuya gelecek yazımızda devam edeceğiz.

07 Eylül 2015 Pazartesi