adnan.ertemel@gmail.com
2022 yılı son çeyreğinden beri tüm dünyada adından söz ettiren ChatGPT ve benzeri yapay zeka teknolojileri, geldiği nokta itibariyle birçok kavramı tekrar değerlendirmemize neden oluyor. 15-20 yılda bir yaşanan yıkıcı teknolojik sıçramalardan birine şahit oluyoruz. Uzmanlar bu tür teknolojilerin dünyada birçok sektörde ciddi anlamda verimlilik artışı sağlarken orta vade bile denemeyecek bir zaman diliminde dünya genelinde iş gücünün yaklaşık yüzde 25’inin işgücü piyasasından silineceğini öngörüyor.
Bazı ülkeler ve üniversiteler bu teknolojiyi ışık hızında yasaklarken, diğerleri doğru şekilde kullanmanın yollarını araştırıyor. Yapay zeka, istesek de istemesek de kar topu gibi üzerimize gelen bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu teknolojinin uzun vadeli etkilerinin düşünülmesi ve tartışılması gerekli… Yapay zekanın eğitim sistemi üzerindeki potansiyel etkilerini anlamak ve ona karşı hazırlıklı olmak, geleceğin nesillerini hazırlamak için kritik önemde…
PEKİ NE YAPMALIYIZ?
Akademisyen camiası sadece intihal ve benzeri kavramlar özelinde değil, daha geniş perspektiften bu teknolojinin olası uzun vadeli etkilerini tartışmalı… Örneğin, bir akademisyenin ders değerlendirme yapısının önemli bir bölümü intihale dayalıysa böyle bir eğitim tasarımını gözden geçirmesi gerekebilir.
Öğrenciler için Bloom öğrenme taksonomisinde piramidin daha üst seviyelerini hedefleyen bir müfredat tasarlamak, günümüzde daha doğru bir yaklaşım olabilir. Örneğin, yazılım bilgisi gerektirmeden ve zahmetsiz/ücretsiz kodlamayı yapay zekaya yaptırarak teknik olmayan bir öğrencinin ürünün yazılımını da gerçekleştirmesi hiç olmadığı kadar kolaylaştı.
Farklı türdeki dersler için ise öğrencinin yapay zeka çözümlerini kreatif biçimde nasıl kullandığını da derste paylaştığı sonuç odaklı sınıf içi tartışma ortamı oluşturulabilir. Üzerinde çalışılması gereken en önemli boyutlardan biri de on yıllardır süregelen tekdüze eğitim müfredatını baştan sona tekrar elden geçirmek ve gençleri kreatif ve çok disiplinli bakış açısıyla STEM mantığında donatarak geleceğin rekabetçi işgücü piyasasına hazırlamak olmalı. Nihayetinde gençlere öğrettiğimiz yetkinlikler ağırlıklı olarak robotların rahatlıkla ikame ettiği beceriler olduğu takdirde gençleri rekabetçi bir gelecek ortamına hazırlayıp hazırlamadığımızı sorgulamamız gerekir.
DÜŞÜNMEK BİZE ACI VERİYOR…
Diğer yandan, bu tür sistemler kaçınılmaz olarak bireylerin nitelikli bir metin kaleme almak gibi bazı işleri yaparken gerekli olan bilişsel eforu harcamak yerine bu işi saniyeler içinde gerçekleştiren söz konusu çözümlere gittikçe artan oranda bel bağlaması sonucunu doğuracak. Bu durum kaçınılmaz görünüyor… Çünkü bilişsel efor harcamak, insanoğluna acı veren bir olgu ve bu tür acıları dindiren çözümler her zaman tercih edilir… Ancak uzun vadeli düşünüldüğünde bireyler bu yöndeki gelişmiş kaslarını yitirdikçe söz konusu becerilerimizin körelmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız.
EZBERDEN SÖYLEYEBİLDİĞİNİZ KAÇ TELEFON NUMARASI VAR?
Yaşı biraz ileri olanlar hatırlayacaktır; eskiden cep telefonları yokken onlarca yakınımızın telefon numarasını ezberden okuyabiliyorduk. Şimdi eşimiz ve birinci derece yakınlarımızın telefon numarasını bile hatırlamakta zorlanıyoruz. Yandex ve benzeri navigasyon çözümleri yokken daha önce tek sefer gitmiş olsak da bir yere nasıl gideceğimizi zihnimize kodlayıp aradan uzun zaman geçse bile tekrar gidebiliyorduk. Günümüzde bir yere daha önce onlarca kez gitmiş olmamıza rağmen navigasyon kullanmadığı takdirde gitmekte zorlanan birçok insan tanıyorum. Teknoloji bize fayda sağladığı oranda bazı becerilerin körelmesine neden oluyor…
Bu ikilemin basit bir çözümü yok, ancak bu olgular uzun vadeli olarak farklı boyutlarıyla mutlaka incelenmeli.
GELECEKTE BİZİ NELER BEKLİYOR?
Bu veriler ışığında yapay zekanın potansiyel olumsuz etkileri bilimsel kanıtlarla uzun vadeli olarak incelendiğinde, bireyler sadece belli kurallar çerçevesinde günlük rutinlerinde kullanımına izin vermek isteyebilirler. Bu durum, Steve Jobs’un iPad 1’i tanıttığı sırada yaptığı bir röportajı hatırlatıyor. Jobs, cihazın mucizevi bir araç olduğunu belirtirken, kendi çocuklarının bu cihazları belli bir yaşa gelene kadar kullanmasına izin vermediğini söylemişti. Ben de benzer bir zihniyetle, ChatGPT konusunda üniversitede öğrencilerime bu teknolojiyi kullanarak neler yapabileceklerini anlatırken, 9 ve 12 yaşındaki kızlarımdan bu teknolojiden haberdar olmamaları için elimden geleni yapmaya çalıştığımı farkettim…
Gelecekte en çok talep gören meslekler arasında, bilişsel kapasitenin doğru bir şekilde planlanması ve yönetilmesine dayalı danışmanlık ve mentorluk hizmetleri yer alabilir. ChatGPT gibi çözümler, bazıları tarafından saçmalık olarak değerlendirilse de dünya hızla değişiyor ve insanlığı bekleyen birçok fırsat ve tehdit ortaya çıkıyor. Bu nedenle, başını kuma gömen devekuşu misali, bu gelişmelere karşı duyarsız kalanlar, değişen dünyaya uyum sağlamakta zorlanabilirler. Pandoranın kutusu artık açıldı ve önümüzdeki dönemde karşılaşacağımız pek çok yeni konu başlığı bizi bekliyor olacak…