Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları


 


 

Genelde bizim başarılı öğrencilerimiz yurt dışına okumaya gider. Devlet kuruluşları da bunun en büyük destekçisidir. Zira orada üniversite eğitimi almanın cazibesine inanır. Bol kazanımlı iş başardığını düşünür. Haksız da değildir; en azından dili iyi öğrenir, ufku açılır, güçlü bağlantılar geliştirir. Bunun bir getirisi olarak da ülke içindekilere nazaran kariyerini daha avantajlı ve rasyonel oluşturur. 

 

Peki, tersini düşünelim; yurt dışından ülkemize üniversite eğitimi için öğrenci gelirse ne olur, kim kazanır? Küresel anlamda ülkeler arasında bu öğrenci hareketliliği zaten var ve belirli ülkelere doğru bir yönelim söz konusu. 2000’lerin başında yok denecek bir durumda olan bu durum şimdilerde ciddi rakamlara ulaştı. Anadolu’daki en yeni üniversitemizde bile misafir öğrenciler eğitim alır. 

 

İşletme terminolojisi ile ülkemiz için pazardan aldığımız pay giderek büyüyor. 

 

Elbette pazar sebepsiz yere gelişmez, onu büyüten belirli dinamikler var. Kimse Amerika’ya veya İngiltere’ye durduk yere gitmez. Cazibesine kapılır, eğitim bağlamında aradıklarını orada bulur. Ülkemize ve özellikle İstanbul’daki üniversitelere olan talep neden canlandı? Öncelikle üniversite sayısının ve niteliğinin artması, uygulanan teşvikler, verilen burslar, yapılan organizasyonlar, bu zemini pozitif hale getiren temel unsurlar. Ülkemiz açısından pazarı yönlendiren en önemli husus ise; şimdilik dünyanın 52 ülkesinde K12 düzeyinde eğitim yapan ve artık mezunlar veren küresel eğitim kuruluşumuz Maarif Vakfı’nın çalışmalarıdır. Elbette bunun en büyük bir başka destekçisi Türkiye Bursları olarak ünlenen YTB’nin çalışmalarıdır. Uzun yıllardır tecrübe biriktiren Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, burs teşviki ile potansiyeli yüksek başarılı öğrencileri ülkemize çekmeyi başarıyor ve devamlılığını koordine ediyor. Uluslararası İmam Hatip Liseleri de bu yönelimi daha erken dönemde lise düzeyinde yapmak suretiyle pazara ciddi katkılar sunuyor. 

 

★       ★       ★

 

Bu konuyu gündem yapmamızın güncel sebebi; Pakistan’ın Lahor ve İslamabad şehirlerinde dört gün boyunca Maarif Vakfınca düzenlenen ‘Türk Üniversiteleri Eğitim Fuarı’na katılmamız vesilesi iledir. Beşi devlet, sekizi vakıf olmak üzere toplamda 13 üniversitemizin katıldığı eğitim fuarında Pakistanlı üniversite adayı öğrenciler ile üniversite yöneticilerimizi aynı zeminde buluşturan fonksiyonel bir etkinlik oldu. Pakistan’da insan kaynağı açısından üst düzey öğrenci potansiyeli bulunuyor. Yönelimleri ise daha çok mühendislik ve sağlık alanlarına. Diğer bir boyut; öğrencilerin tümünün iyi derecede İngilizce bilmeleri nedeniyle İngilizce eğitim yapan bölümleri tercih etmek istemeleri. Bu durumları dikkate alan bir strateji bu öğrencileri çekmede kesin başarılı olur kanaatindeyiz. 

 

Diğer taraftan, Maarif Vakfı’nın Pakistan’da 13 bini aşan öğrencisi bulunuyor. Pakistan Eğitim Bakanlığı’ndan sonra en büyük eğitim kuruluşu Maarif Vakfı. Güçlü bir organizasyon kabiliyeti var ve her yıl yaklaşık bin civarında lise mezunu potansiyeli bulunuyor. 

 

Pakistan’da en büyük avantajımız Maarif’in çalışmaları ve varlığıdır. 

 

★       ★       ★

 

Maarif Vakfı’nın küresel düzeyde bu türden çalışmaları koordine etmesi amacıyla kurduğu Maarif Ajansı isminde bir kuruluşu bulunuyor. Ajansın görev alanlarından biri, okulların bulunduğu ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede eğitim fuarları düzenleyerek ülkemize öğrenci kazandırma çalışmalarıdır. Bilindiği üzere ülkemiz; sahip olduğu kampüsler, nitelikli akademisyen kadroları ve 350 bin civarındaki uluslararası öğrenciyle yükseköğretimde tercih edilen ülkeler arasında. Türkiye’deki üniversitelerde ise Maarif Vakfı okullarından mezun olan 4 binin üzerinde öğrenci bulunuyor. Bu sayı giderek artacaktır. 

 

Bu alanda ülke olarak stratejik ve rasyonel davranmakla mükellefiz. Bu öğrencilerin ülkemizde okuyarak, İngilizce eğitim alsalar da Türkçe öğrenerek ülkemizi seven insanlar olarak memleketlerine dönmeleri uzun vadeli ciddi bir yatırım ve kazanımdır. 

 

Coğrafyamızın gönül olarak büyümesidir. Misafir öğrencilerimizi Anadolu irfanı, İstanbul’un birikimi ile buluşturmak ve kültürel açıdan da yetiştirecek tedbirler almak kaydı ile. 

29 Ocak 2024 Pazartesi