Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili

‘Soru ile yazıya başlayalım. ‘Hayat tasarlanarak yaşanır’ dersek ‘tasarım’ bağlamında bundan ne anlaşılır? Öncelikle tasarım kavramını en geniş anlamı ile kullanmış oluruz. Yani; eğitimi, iş hayatını, ticareti, meslekleri, ailemizi, toplumsal hayatı, siyaseti, sokağı, meydanı, mahalleyi velhasıl hayata dair her şeyi kapsamı altına almış oluyoruz. Daha da daraltırsak; evimizi, çalıştığımız yeri/odayı vs. Bir yanılgı olarak, tasarımı sadece sanat ve mimaride kullanıyor olmak temel bir eksiklik sayılır. Bu sınırlandırma kavrama yapılacak en büyük yanlışlık olur. Ayrıca tasarımı ‘mühendislik’ anlamında kullanmadığımızı ifade etmek doğru olur.

Tasarımı, işin pozitifliği açısından düşünecek olursak onu en yakından ilişkilendireceğimiz kavram şüphesiz ki ‘kreatif düşünme’ eylemidir. Bu ise çok boyutluluğu zorunlu kılar. Aslında bu, yaptığımız işe yönelik güzeli arama çabasıdır. Bir bütün olarak bakacak olursak; hayatı güzelleştirmeye dair temel bir uğraştır.
Bilmemiz lazım ki tasarımdaki ana hedef; geleceğe kalmaktır. Geçmişten günümüze kalanlara baktığımızda bu ana hedefi gerçekleştirmiş olduklarını görürüz. Mimari bir yapı, bir çeşme, bir anıt, bir meydan, dini bir yapı, bir heykel, süsleme sanatı örnekleri, bir takı vs. Eğer gerçekten kreatif düşünce bize yol göstermiş ise ortaya koyduğumuz eser geleceğe kalmayı hak etmiş sayılır. Sadece üzerinden yıllar geçmiş olması o eseri tarihi yapmaz veya geleceğe kalmaz. Bu anlamda bir değer ifade etmelidir ki gelecekte önem taşısın.

TASARIM ÖZGÜRLÜK İSTER

Tasarım; diğer unsurlardan soyutlanmış değildir ve büyük ölçüde bir kültür sorunudur. Kültürel bir süreç yaşanmıyorsa, uygun iklim yoksa iş de ortaya çıkmaz. Merak ve heyecan gerektiren bir çalışma ise bu uygun ortamın üzerinde yapılması gerekir.

Bir başka boyuttan tasarım; mutlaka özgürlük ister. Kreatif ürünler bu sayede görünür olurlar. ‘İlham’ elbette önemlidir ancak ete kemiğe bürünmesi için; bilgi ve özgür olma birlikte gereklidir. Tüm bunlarla birlikte ülke mevzuatı müsait değilse, tasarımın önünü açmıyor aksine tıkıyorsa burada da yaratıcılık görünmez, görünemez.

Diğer önemli bir husus ise farklılıktır. Bu; insanı da toplumu da geliştirir. Fakat farklılık, sadece farklı olmak değildir. Form olarak farklı olmak; görünüm, estetik, fonksiyonel olma halini birlikte taşımak zorundadır. Sözgelimi bu özellikleri taşımayan ama farklı olan mimari yapılar yalnız başına bir değer ifade etmezler. Dolayısıyla geleceğe kalmazlar. Geçmişten günümüze kalan tüm yapı, anıt ve eserlerde tüm pozitif özellikler bir arada olduğu içindir. Bu nedenle bir ülke, potansiyeli yüksek olan çocuklarını hem iyi eğitmeli ve yeteneği doğrultusunda yetiştirmeli hem de özgürlük içerisinde ‘tasarım’a dahil etmelidir.

Aksi durumda, Karadeniz bölgesindeki vatandaşlarımızın tamamen ihtiyaçtan yola çıkarak yaptıkları farklı binalar, modern yapılardaki anlamsız farklılıklardan daha anlamlı durur. Hiç olmaz ise bir ihtiyaca karşılık düştüğü için.

14 Şubat 2020 Cuma