FATİH OKTAY

Görünen o ki, 2020 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde büyüyen tek Çin olacak, tüm diğerleri küçülecek. IMF’nin ekim ayı Dünya Ekonomisinin Görünümü raporundaki tahminlere göre, 2020’de dünya ekonomisi yüzde 4’ten fazla, gelişmiş ekonomiler yüzde 7’ye yakın küçülecek, Çin ekonomisi ise yüzde 2 dolayında büyüyecek.

2008 küresel krizinde de öyle olmuştu; krizin tüm dünyaya yayıldığı 2009 yılında bu ekonomilerin hepsi küçülürken, Çin yüzde 9’un üzerinde büyümüştü.

Neden böyle oluyor?

SALGINLA MÜCADELE ÖN PLANDA

Bu krize bakarsak, daha önce de değindiğimiz gibi Çin’in Covid-19 salgınına yaklaşımı, sonuçta belirleyici rol oynadı. Ülke yönetiminin kısa vadede ekonomiyi ikinci plana atıp salgınla mücadeleyi ön plana alması ve bunda etkili olması, sorunu kökünden çözüp ekonominin hızla normale dönmesini sağladı. Hemen tüm ülkelerde ekonomiye zarar verme kaygısıyla kapanma ve karantina uygulamalarına geç ve yetersiz düzeyde gidilirken Çin, yeni virüsün bulaşıcılığının belirlendiği günün ertesinde, ekonomiye etkilerine hiç bakmadan çok sıkı kapanma ve karantina uygulamalarına yöneldi. Bu, hastalığın görüldüğü belli yörelerde hapsolmasını sağladı, ülke kaynakları bu yörelere odaklandı ve hastalık kurutuldu. Hastalığın nerelerde odaklandığını belirlemek, erken aşamada çok test yapmayı gerektiriyordu; bu yapılabildi. Öte yandan, çok etkili bir bulaşı takip sistemi kuruldu. Hastalar da, bulaşı takip sistemince belirlenen virüs kapmış olabilecek kişiler de, hemen her ülkede olduğu gibi evlerine gönderilmeyip, tıbbi takip altına alındılar. Bunun için gerektiğinde haftalar içinde yeni hastaneler kuruldu. Hastalığın odaklandığı yörelere diğer yörelerden on binlerce sağlık görevlisi aktarıldı. Sonuç olarak, Çin’de yaşam, ona bağlı olarak da ekonomi, hızla normale döndü.

Normalleşmeye, gelişmiş ekonomilerdeki boyutlara ulaşmasa da gevşek para politikaları ve kamu yatırım harcamaları da destek oldu.

YÜKSEK ULUSAL TASARRUF ORANI

Bu krizde Çin’i diğer ülkelerden ayrı kılan salgınla mücadele politikalarıydı. 2008 krizinde benzer bir durum yoktu; tüm diğer büyük ekonomilerde olduğu gibi Çin de krizle mücadele için para politikasını gevşetmiş, kamu harcamalarını arttırmıştı; Çin’de bu sonuç vermiş, diğer ülkelerde vermemişti. Aslında her iki krizdeki başarı da, temelde Çin ekonomisinin genel olarak hızlı büyümesinin altındaki nedenlere dayanıyor. Bunların da başında Çin’in çok yüksek ulusal tasarruf oranı ve büyüme odaklı idari sistemi geliyor.

Çin, normal zamanlarda büyük boyutlarda yatırım yapıyor, kriz dönemlerinde bunu daha da arttırabiliyor. Ulusal tasarruflarının yüksekliği nedeniyle büyük boyutlu yatırımlar ülkenin dış ticaret dengesinde sorunlara yol açmıyor.

Öte yandan ülke, politik açıdan merkeziyetçi ancak idari açıdan son derece ademi merkeziyetçi bir idari yapıya sahip. Yerel yöneticiler çok geniş sorumluluk ve yetkilere sahipler. Ağırlıklı olarak ekonomik ölçütlere dayalı bir performans değerlendirme sistemi bu yetkilendirilmiş yerel yöneticileri bir büyüme ve sorunlarla başa çıkma yarışı içinde tutuyor. Ülkenin yüksek ulusal tasarruf oranı, bu büyüme yarışındaki yöneticilerin kaynak ihtiyacının karşılanmasını sağlıyor.

Çin ekonomisinin normal zamanlarda hızlı büyümesinin de, çukura girdiğinde ivme verilip hızla çıkabilmesinin de temel nedenleri bunlar.

01 Ocak 2021 Cuma