İthalat ve ihracat denetimlerinin risk esaslı olarak 7/24 online yapılmasını sağlayan ve günlük ortalama 12 bin kalemin üzerinde başvurunun gerçekleştirildiği TAREKS, yenileniyor.


Yapay zeka, makina öğrenmesi ve NLP (metin tanımlama) teknolojileri ile destek-lenecek yeni TAREKS’in ekim ayında devreye alınması planlanıyor.

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Dış ticarette klasik denetleme anlayışı, 2012 yılında yerini riske dayalı kontrol sistemine bıraktı. Hem tüketiciyi hem de üreticiyi korumak için yapılan ithalat ve ihracat denetimlerinin risk esaslı olarak gerçekleştirilmesi ise web tabanlı bir yazılım olan TAREKS sistemiyle yürütülüyor. Yine bu süreçte mevzuattaki yükümlülüklerini yerine getirerek piyasaya güvenli ürün arz eden yerli üreticinin ve mevzuata uygun ürün ithal eden ithalatçının haksız rekabete uğramasının engellenmesi de büyük önem taşıyor. Bugün TAREKS sistemini 105 binden fazla firma ve firmalar adına işlem yapan 14 binden fazla kullanıcı, 7/24 online esasıyla kullanıyor. Sistem aracılığıyla günlük ortalama 12 bin kalemin üzerinde başvuru yapılıyor.

 


TALEP VE ÖNERİLER

 

Sektörlerin vizyonuna katkı sağlayan etkinliklerini sürdüren İstanbul Ticaret Odası, ‘Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) Üzerinden Yürütülen İthalat Denetimlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ konulu seminer gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarını İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu ile Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü’nün yaptığı toplantıda, TAREKS ile ilgili mevcut uygulamalar, teknolojinin sunduğu yeni imkanlar çerçevesinde planlanan güncellemeler ve sektörlerin talepleri konuşuldu. Sektör temsilcilerinin öncelikli talep ve önerileri arasında, denetim sürecinin kısalması ve ilgili maliyetlerin düşürülmesi yer aldı. İthalatta tebliğ sürelerinin artırılması ve yeni düzenlemelere hazırlık için daha fazla zaman verilmesi önerileri de gündeme getirildi.

 


MALİYET ETKİNLİĞİ

 

Kamu ile özel sektörün işbirliğinin artırılmasının dış ticarette hız ve verimliliğin yükselmesini de sağladığını belirten İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu, şöyle konuştu: “Odamızdaki 81 meslek komitesinin birçoğunun ürün güvenliği ile ilgili talepleri var. TAREKS, iş dünyamıza sunulan çok önemli bir hizmet. İş dünyamızı ve tüketicileri her türlü riskten korumak, ticaretteki yapısal kontrolleri en erken safhada yapmak amacıyla bu hizmet veriliyor. Şu noktaların da altını çizmeliyiz: Denetim süreçlerinde kaynakların etkin ve verimli bir şekilde kullanılması gerekiyor. Maliyetlerin azaltılması ve başvuru işlemlerinin daha da kolaylaştırılması gerektiğine de inanıyoruz. Hepimizin ortak arzusu; güvenli, sağlıklı ve etkin bir dış ticaretin Türkiye ekonomisine katkı sağlaması. Denetimle ilgili süreçlerin hızlandırılması, zamanı iyi kullanmamız sonucunu da getirecektir.”

 

RİSK ANALİZİ

 

Toplantının sunum bölümünde, Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü Elektronik Sistemler ve Veri Analizi Daire Başkanı İsmail Hakkı Görücü, Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü İthalat Denetimi Dairesi Ticaret Uzmanı Şeyma Bahçeci, Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü İthalat Denetimi Dairesi Ticaret Uzman Yardımcısı Kübra Demir, TAREKS’te yapılacak yeniliklerin firmaların ithalat süreçlerini nasıl etkileyeceğini aktardı. Çalışmaları devam eden yeni TAREKS’in, yapay zeka, makina öğrenmesi ve NLP (metin tanımlama) teknolojileri destekli olarak yeni bir risk analizi sunacağı belirtildi. Projenin daha hassas risk tespitinin yanı sıra daha güçlü entegrasyon, etkin raporlama, gelişmiş yardım-destek gibi birçok avantajının da olacağı ifade edildi. Yeni TAREKS’in faz çalışmalarının tamamlanmasının ardından ekim ayında lansmanının yapılacağı kaydedildi.

 

PROJE KAPSAMINDA YENİ VERİ TABANI OLUŞTURULUYOR

 

Hazırlık çalışmaları faz 3 seviyesinde devam eden yeni TAREKS Projesi’nin kapsamında şunlar yer alıyor: Yeni veri tabanı yapısı, gelişmiş risk analizi, iş zekası raporlama, belge-resim okuma (OCR), metin tanımlama, mobil cihazlarla uyumlu yeni kullanıcı arayüzü.

 

DIŞ TİCARETTE TÜM ÜRÜNLER TEKNİK DÜZENLEMEYE TABİ

 

Türkiye’nin 1995 yılında Avrupa Birliği (AB) ile imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması neticesinde yeni bir mevzuat sürecine girdiğini hatırlatan Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü, şunları söyledi: “Gümrük Birliği, sadece vergi indirimleri veya vergilerin sıfırlanması değildi. Çok geniş kapsamlı bir anlaşmaydı. Teknik mevzuat uyumu kapsamında Türkiye, AB’nin tüm müktesabatını kendi iç hukuk sistemine dahil etti. Geçen süre içerisinde hemen hemen mevzuatın tamamı AB ile uyumlu hale geldi. AB’deki tüm gelişmeler, güncellemeler de iç mevzuatımıza dahil edildi. Bu mevzuat uyumunun amacı, ülkemizde üretilen ürünlerin ihraç pazarlarında çok iyi bir şekilde kabul görmesini sağlamaktı. Tüm ürünler bir şekilde teknik düzenlemeye tabi. Makinalardan tıbbı cihazlara, oyuncaklardan asansörlere kadar her ürünün teknik düzenlemesi var. Teknik düzenlemesi olmayan alanlarda ise AB Genel Ürün Güvenliği Yönetmeliği çıkardı. Dolayısıyla ithalatta denetlenip denetlenmediğine bakılmaksızın her ürünün ilgili teknik düzenlemeye göre üretilmesi zorunluluğu var.”

06 Mayıs 2024 Pazartesi

Büyük önder Mustafa Kemal Paşa'nın 16 Mayıs 1919'da büyük mücadelenin ilk adımını atmak için yola çıktığı Bandırma Vapuru'nda, kendisi gibi vatan sevgisiyle gözünü karartmış, tarihin kaderini değiştiren 22 kurmay subay ve 25 erbaş vardı.


Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda önemli bir rolü olan Bandırma Vapuru, 1878'de İskoçya'da inşa edildi. Zamanla birkaç kez el değiştiren vapur, 1894'de "Panderma" adıyla Osmanlı Devleti'nin kontrolündeki denizlerinde yük ve yolcu taşımaya başladı.

 

Osmanlı Seyrüsefain İdaresince 28 Ekim 1910'da adı "Bandırma" olarak değiştirildi ve posta vapuru haline getirilerek hizmete alındı.

 

Vapur, Mondros Mütarekesinden sonra bölgedeki asayişin sağlaması için 30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilen Mustafa Kemal ve silah arkadaşları için de adeta kurtuluşun anahtarı oldu.

 

Mevcut ve onarıma muhtaç olan gemiler Almanya'ya bakım amacıyla gönderilmişti. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarını Samsun'a götürmek için eldeki olanaklara uyularak Bandırma Vapuru ayrıldı.

 

O dönemde 41 yaşında olan ve sadece Marmara Denizi'nde çalışabilen Bandırma Vapuru'nun, Karadeniz'in hırçın dalgalarına dayanma gücü oldukça azdı. Ancak bu Mustafa Kemal Paşa için engel değildi.

 

Zorlu şartlara rağmen Paşa, yanına bir ulusun kaderini değiştirecek 22 kurmay subay ve 25 erbaşı alarak 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareket etti.

 

Paşa ve silah arkadaşları, 3 günlük yolculuğun ardından puslu bir pazartesi günü Samsun sahiline demir attı ve kurtuluş yolundaki ilk adımı başlattı.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda bu denli büyük rol oynayan gemi ise 1924'de hizmet dışı bırakıldı.

 


5 YIL SONRA ISKARTAYA ÇIKARILDI

 

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nasrullah Uzman, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Samsun yolculuğunu anlattı.

 

1908-1938'e kadar geçen süreçte ülkede "Bandırma" isimli 4 vapur olduğunu belirten Uzman, bunlardan birinin de Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Samsun yolunda kullandığı vapur olduğunu söyledi.

 

Uzman, "Vapur, 1919 yılında 41 yıllık iken Mustafa Kemal Paşa ise Samsun'a çıktığında 38 yaşındaydı, vapurdan daha gençti. Muadilleriyle ölçüldüğünde iyi koşullara sahip olmayan ve eksiklikleri bulunan vapur, o kadar eskiydi ki Samsun yolculuğundan 5 yıl sonra ıskartaya çıkarıldı." dedi.

 

Vapur, Samsun'a yol almadan önce, Paşa'ya vapurun batırılacağı yönünde birkaç kaynaktan istihbarat geldiğini aktaran Uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Vapurda, Mustafa Kemal Paşa'yla beraberinde 22 kurmay subay, 25 erbaş vardı. Vapurdaki 79 yolcu, 6 at ve 1 arabanın envanteri çıkarılarak İngiltere'ye bildirildi. Karadeniz İngiliz işgalinde olduğu için İstanbul’dan hareket edecek olan gemiler vize almak zorundaydı. Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilerin yola çıkabilmeleri için 14 Mayıs'ta İngiliz İşgal Kumandanlığından vize aldı. Tarihi yolculuk İngiltere’den vize alındıktan iki gün sonra başladı. Mustafa Kemal Paşa kesinlikle bu yolculuktan taviz vermedi. Sahil şeridini kullanarak Samsun'a ulaştılar. 16 Mayıs öğlen sonra başlayan yolculuk 19 Mayıs sabahı Samsun'da son buldu."

 

VAPURDAKİLER OLDUKÇA ÖNEMLİ İSİMLERDİ

 

Mustafa Kemal Paşa'nın, Bandırma Vapuru'ndaki yol arkadaşlarına da değinen Uzman, "Vapurdakiler oldukça önemli isimlerdi. Paşayla birlikte milli mücadeleyi cephede ve Meclis'te yönettiler. Cumhuriyetin ilanından sonra ise devlet kadrolarında önemli pozisyonlarında yer aldılar." dedi.

 

Cumhuriyetin ilanından sonra Sağlık Bakanı olarak görev alan, Atatürk'ün vefatının ardından da başbakanlık yapan Refik Saydam'ın da vapurda bulunduğunu aktaran Uzman, "Vapurda bulunanlardan biri de Hüsrev Gerede idi. Hem milletvekilliği hem de diplomat olarak görev yaptı. Kazım Dirik, Refet Bele gibi birçok isim Mustafa Kemal Paşa'yla Samsun'a çıkan ekibin içindeydi." diye konuştu.

19 Mayıs 2024 Pazar

Elektrik üretimine 19 Mayıs 2020'de başlayan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES), aradan geçen 4 yılda toplam 9,7 milyar kilovatsaat elektrik üreterek ülke ekonomisine 31 milyar lira katkı sağladı.


Tarım ve Orman Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye'nin Fırat Nehri'nden sonra en büyük hidroelektrik potansiyeline sahip ve Dicle Nehri üzerinde elektrik üretimi için inşa edilen Ilısu Barajı ve HES, kurulu güç bakımından Atatürk, Karakaya ve Keban barajlarından sonra Türkiye'nin en büyük 4'üncü santrali, dolgu hacmi bakımından ise 2'nci büyük barajı konumunda bulunuyor.

 

Temelden 135 metre yüksekliğe, 24 milyon metreküp dolgu hacmine ve 2 bin 327 metre kret uzunluğuna sahip olan Ilısu Barajı, ön yüzü beton kaplı kaya dolgu baraj tipinde dolgu hacmi, gövde uzunluğu ve beton yüzey alanı bakımından dünyada birinci sırada yer alıyor.

 

Ilısu Barajı, 10,6 milyar metreküplük depolama kapasitesiyle Atatürk ve Keban barajlarından sonra Türkiye’nin 3'üncü en büyük depolama hacmine sahip barajı konumunda yer alıyor.

 

İlk elektrik üretimine 19 Mayıs 2020'de başlayan tesis, aradan geçen 4 yılda toplam 9,7 milyar kilovatsaat elektrik üreterek ülke ekonomisine 31 milyar liralık katkı sağladı.

 

ILISU BARAJI ÜLKENİN GÖZBEBEĞİ YATIRIMLARINDAN BİRİSİ

 

Açıklamada görüşlerine yer verilen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, nüfus artışı ve teknolojik gelişmelerin enerjiye olan ihtiyacı artırdığını, iklim değişikliği gibi dünya gündemini meşgul eden etkenlerin, yenilenebilir enerji kaynaklarını daha önemli hale getirdiğini belirtti.

 

Yerli ve yenilenebilir enerji üretiminde sahip olunan su kaynaklarının değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığına işaret eden Yumaklı, su kaynaklarından elde edilen elektriğin çevre kirliliğine yol açmadığı gibi kullanılan suyun miktarını ve kalitesini de olumsuz etkilemediğini ifade etti.

 

Yumaklı, Türkiye'de elektriğin beşte birinin hidroelektrik santralleri yoluyla sudan elde edildiğini vurgulayarak, bakanlığa bağlı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün, su alanındaki yatırımlarıyla ülke ekonomisine büyük katkı sağladığının altını çizdi.

 

İlk elektrik üretimini 19 Mayıs 2020'de gerçekleştiren ve 23 Aralık 2020 itibarıyla tam kapasiteyle elektrik üretimine başlayan Ilısu Barajı'nın, ülkenin göz bebeği yatırımlarından biri olarak ön plana çıktığını belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"2023 yılında 10 adet HES'i tamamladık. 2024 yılında ise 15 adet HES'i daha hizmete sunmayı planlıyoruz. Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, DSİ gibi yüz akı kurumlarımızın da çalışmalarıyla ülkemizi enerji üretiminde çağın gerektirdiği düzeye ulaştırmak ve tam bağımsız hale getirmek amacıyla gayret göstermeye devam ediyoruz."

19 Mayıs 2024 Pazar