Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları

DR. CAN GÜRLESEL

Dünya ekonomisi, 2020’de karşılaştığı salgın karşısında başarılı bir sınav verdi ve kısa sürede toparlanma sağlandı. Ancak salgının ekonomi üzerindeki kalıcı etkilerinden en önemlisi yüksek enflasyon oldu. 2022’ye yüksek enflasyon ve enflasyonla mücadele önceliği ile girildi. 2022 başında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş ise hemen tüm küresel dengeleri yerinden oynatırken enflasyonda da sıçrama ve katılaşma etkisi yarattı. Yüksek enflasyon karşısında merkez bankaları sıkı para politikalarına hızlı bir geri dönüş yaptı. Öncelik, enflasyon ve ekonomideki yavaşlama göz ardı edilecek. Merkez bankaları sıkı para politikaları nedeniyle yavaşlamaları göze almış olmakla beraber ekonomilerde ve küresel ölçekte bir resesyon endişesi de güçleniyor.

1. Kuvvetli sıkılaşma

ABD ve AB başta olmak üzere Japonya hariç hemen tüm gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, kuvvetli sıkı para politikalarına yönelmiş bulunuyor. ABD ve Avrupa Merkez Bankası para politikaları, küresel ölçekte daha belirleyici olacak. ABD Merkez Bankası, hızlı faiz artışlarına gidiyor. 2022 sonunda yüzde 3.0, 2023 ortasında yüzde 3.5 ve 2023 sonunda ise yüzde 4.0 faiz beklentisi var. ABD Merkez Bankası, bu sıkılaşma hızı ile enflasyonda 2023’ün ikinci yarısından itibaren düşüş sağlayacağını düşünüyor. ABD Merkez Bankası, ayrıca her ay bilançosunda 95 milyar dolar küçülmeye gidecek. Avrupa Merkez Bankası da parasal genişlemeye son verdi ve temmuzda faiz artışına başlayacak. Bankanın 2022 sonuna kadar faiz oranını yüzde 2.0’ye kadar yükseltebileceği bekleniyor. Sıkı para politikaları yaz aylarından itibaren ekonomiler üzerinde de etkisini gösterecek.

2. ABD Merkez Bankası resesyon beklemiyor

Para politikalarındaki kuvvetli sıkılaşma ile beraber resesyon endişeleri de artıyor. ABD’de merkez bankası ve ekonomi yönetimi ise enflasyonla mücadele sürecinde yavaşlama öngörüyor, ancak resesyon beklemiyor. ABD Merkez Bankası, 2022’de yüzde 1.7, 2023 yılında ise yine yüzde 1.7 büyüme öngörüyor. Çeyrek dönemlerde yavaşlamalara karşın resesyona girilmeden enflasyonda düşüş sağlanabileceği öngörülüyor. ABD Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi, mevcut süreci salgın sonrası desteklerle çok hızlı büyüyen ekonominin yavaşlaması ve normalleşmesi olarak değerlendiriyor. İstihdam piyasası halen çok güçlü ve tüketicilerin yüksek tasarrufları da tüketimi desteklemeye devam edecek. 2024’de ekonomide yüzde 1.9 ile büyüme yeniden toparlanma başlayacak.

3. Avrupa Merkez Bankası stagflasyon beklemiyor

Avrupa Merkez Bankası da hızlı artan enflasyon karşısında uygulayacağı sıkı para politikası sonucu resesyon ve enflasyon içinde durgunluk anlamına gelen stagflasyon beklemiyor. Avrupa Merkez Bankası, 2022’de yüzde 2.8 büyüme beklentisine sahip. 2023 ve 2024 yıllarında ise büyümeler için beklenti yüzde 2.1. Avrupa Merkez Bankası da ekonomide kontrollü bir yavaşlama öngörüsüne sahip. Enflasyonun da 2022 sonunda yüzde 6.8 olduktan sonra 2023 sonunda yüzde 3.5’e ineceği tahmin ediliyor. Avrupa ekonomisi için ayrıca Rusya-Ukrayna savaşının gelişme süreci de belirleyici olacak. Enerji şokları, yaptırımların genişlemesi gibi olasılıklar ekonomik büyümeyi daha da sınırlayacak.

4. Küresel resesyon nasıl yaşanabilir?

Para politikaları ile küresel ekonomi ve resesyon beklentileri üzerinde belirleyici olacak olan ABD ve AB, resesyona girmeden enflasyonla mücadeleyi kazanacaklarına inanıyor. Ancak birçok kurum ve uzman, kuvvetli parasal sıkılaşma nedeniyle resesyonun kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Yüksek enflasyon ilk aşamada zaten hane halklarının tüketim harcamalarında yavaşlamaya yol açtı. Sıkı para politikaları ve yükselen faizler tüketimi daha da yavaşlatacak. Bu da özellikle ABD gibi tüketime dayalı büyüyen ekonomilerde resesyona yol açacak. ABD ve AB’deki yavaşlama diğer gelişmiş ve gelişen ülkeleri de olumsuz etkileyecek ve küresel olarak bir yavaşlama ötesinde durgunluk yaşanabilecek. Çin ekonomisindeki büyüme performansı da belirleyici olacak. Salgındaki kapatmalarla iç talebi zayıflayan ve en büyük iki pazarı ABD ve AB’deki yavaşlamadan ihracatı olumsuz etkilenecek Çin’de büyüme yüzde 4.0’lerin de altına inebilecek. Bu senaryonun bileşiminde dünyada 2023’te yüzde 2.0 gibi bir büyüme ile durgunluk yaşanabilecek.

Son söz: Salgın sonrası karşılaştığı ilave tedarik talebi ile ihracata, sanayi üretimine ve yatırımlara dayalı hızlı büyüyen Türkiye de küresel yavaşlamadan ve resesyondan etkilenecek.

24 Haziran 2022 Cuma