Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

OSMAN ARIOĞLU

Geçen yazımızda, Gelir İdaresi’nin tevkifatların iadesine ilişkin Tebliğ Taslağından bahsetmiş ve bu konuya ilişkin görüşlerimizi dile getirmiştik. Konu; gelir ve kurumlar vergisi tevkifatların iadesinde; nakten iade limitlerini değiştiren ve bu limitlerin aşılması durumunda da iadenin yapılan tevkifatların vergi dairesine ödenmiş olması şartını açıklıkla getirilmesinin şart koşulmasıydı. Biz de, bu şartın kötü niyetliler için tedbir almaya çalışırken normal mükelleflere zorluk çıkarmanın Gelir İdaresinin geldiği kavrama kapasitesi itibari ile doğru olmayacağını, bu yönüyle o Taslağın tekrar gözden geçirilmesinde yarar bulunduğunu ifade etmiştik.

Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı değerli İdris Şenyurt aradı ve tebliğ ile esas itibari ile yapmak istediklerinin, incelemesiz iade limitlerini artırmaktan ibaretibaret olduğunu, ticari ve zirai kazanç tevkifatlarının iadesinde ödenmiş olma şartının öteden beri uygulamada bulunduğunu ifade etti. Kendisine ve şahsında Gelir İdaresine konuya ilişkin hassasiyetleri nedeniyle teşekkür ederim.

Yazımızda esas itibari ile amacımız, uygulamanın Gelir İdaresinin geldiği kavrama kapasitesi dikkate alındığında uygun olup olmadığı konusuna dikkat çekmekti. Bu nedenle de yazımızda Gelir İdaresinin teknolojik imkanlar çerçevesinde bugün geldiği kavrama kapasitesi dikkate alınarak bu tür eski dönemlerde mazur görülebilecek uygulamaları artık gündemlerinden kaldırması gerektiğini altını çizmeye çalışıyorduk. Bu yönüyle de uygulamanın öteden beri olup olmamasıyla ilgilenmemiştik. Ancak o bilgilendirme üzerine konuyu biraz daha araştırdık. Özellikle konuyu dile getiren ve bizim bu konuya gündeme almamıza neden olan Gelir İdaresi Eski Başkan Yardımcısı Bülent Taş’la da tekrar istişare ettik. Bülent Bey yazısında konunun teknik ayrıntılarını detaylı bir şekilde açıklamıştı. Muhtemelen kendisi detayları bir başka yazısı ile kamuoyunun bilgisine sunulacaktır. Biz o nedenle teknik detaylara çok girmeden sadece limiti aşan iadelerde yeminli mali müşavir tasdik raporu veya vergi incelemesi ile uygulamanın öteden beri devam ettiğini belirtmekle yetineceğiz.

Yeminli mali müşavirin tasdik raporunda da ana konu olarak tasdik edilenin daha ziyade iadeye konu tevkifatların vergi dairesine bildirilip bildirilmediği bir başka deyimle tahakkuk ettirilmesi konusu birinci önceliktir. Vergi incelemelerinde de kamuyu zarara uğratmak gibi bir niyetin, bir muvazaanın olup olmadığı bu tür incelemelerin ana omurgasını oluşturmaktadır. Elbette mevcut 252 nolu Genel Tebliğde de yeni Taslakta olduğu haliyle yapılan tevkifatların vergi dairesine ödenmiş olması şartının bulunması da bu bugün aynı şekilde devam etmesi gerektiğinin dayanağı olamaz.

Bu konuyu paranteziçerisinde belirttikten sonra konuyu gündeme alma nedenimizi ve esasen Gelir İdaresinden beklentimizi tekrar ifade etmek isteriz.

Geliri İdaresinin ve toplam olarak da mali idarenin gelmiş olduğu kavrama kapasitesi ve teknolojik imkanlar dikkate alındığında; kendisinin tespit edip gerekli müeyyideleri uygulayabileceği bu tür durumlarda yaptırım gücü olmayan ve kendisinden tevkifat yapılan mükelleflerin tevkifat yapanların bunu vergi dairesine yatırmalarının gözlemcisi halinde bir sorumluluğa muhatap tutulmalarının bize doğru gelmediğini ifade etmek isteriz. O nedenle konuyu bu yönüyle net olarak anlaşılması ve yeniden değerlendirmeye tabi tutulabilmesi bakımından tekrar gündeme getirmek istedik.

20 Ağustos 2021 Cuma