Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları


 

İstanbul’da yerel seçimlerde mücadele başladı. Büyükşehir özelinde adaylar netleşmiş oldu ve sahneye çıktılar. Görünen o ki, uzun ve heyecanlı bir rekabet olacak ve mücadele iki aday arasında geçecek. Yarış şimdilik ortada olduğu için iki taraf da temkinli, dikkatli ve hata yapmamaya çalışacak. Performansını özenle kullanacak, yarışın ortasında tükenmeyecek, havlu atmayacak. Bir anlamda siyaseten güzel bir meydan muharebesi yaşanacak.

 

Elbette halkta makul tarafların beklentisi; şehre hizmet etmenin öne çıkması ve buna göre oyların istikamet bulmasıdır. Makul olan da doğru olan da budur. Seçim yarışının bu kadim şehre ve sakinlerine hizmet yarışı olarak yapılmasıdır. Kararın da hizmet siyaseti üzerinden verilmesidir. Mesela bu şehrin ve sakinlerinin en önemli gündemi olası depreme hazırlanmaktır. Bu konuda adayların ayağı yere basan vaatleri seçmen nezdinde belirleyici olacaktır. 

 

Hizmet siyasetine göre karar oluşturma teorik bir doğrudur, ancak pratikte olabilir mi? Tek kelime ile zor. Bunca yaşanmışlıklardan ve kamplaşmadan sonra zor. Ama imkânsız değil, seçmenler olarak bunu zorlamalıyız. Kültürü ve uzlaşıyı ısrarla devreye sokarak bunu başarabiliriz. İstanbul’un da bizlerin de çıkarı kesinlikle bu yöndedir. Bu aziz İstanbul için kimin ne yaptığı, ne yapacağı önemli. Kimin kimin tarafında olduğunun hiçbir önemi yok ve asla şehrin ve halkın ortak çıkarına uygun değildir. 

 

*           *           *

 

Yeri gelmişken hatırlatalım. Bilindiği üzere kültürün çatışmacı ve uzlaştırıcı tarafı bulunur. Maksat kamplaşmayı azaltmak ise uzlaştırıcı yönünden bakmak, onu öne çıkarmak zorundayız. Burada kültür bize bir fırsat sunar. Toplumsal fayda için bu fırsatı değerlendirmekte büyük yarar var. Uzlaştırıcı olan, birleştirici olan kültürdür. Bu nedenle de büyükşehir başkan adaylarının kültür sanat anlamında heybelerinde neler var, bizlere ne vadediyorlar bilmemiz gerekir. Fakat, kültürle ilgili görüş ve projeler ideolojik çerçevede dile getirilirse buradan ancak kamplaşma üretilir, var olan da artırılır. Bu nedenle ısrarla kültürün uzlaştırıcı ve birleştirici rolünün hassasiyetle vurgulanması gerekir. 

 

Diğer taraftan, bizi bu aziz şehirde kültürel anlamda birleştirecek olan İstanbulluluk aidiyetidir. Elbette her birimiz ülkemizin başka şehirlerinden geldik. Doğduğumuz yeri unutacak halimiz yok. Doğduğumuz yer çeşitliliğimizdir, zenginliğimizdir. Doyduğumuz yere de aidiyet inşa etmemiz gerekir. Bu da İstanbulluluktur. Aslında memleketler üzerinden çatışma değil, uzlaşı üretebilmeliyiz. Adaylardan ve siyasetten bu hassasiyeti irfani ve kültürel çerçevede dillendirmelerini bekliyoruz.

 

*           *           *

 

Kültürle ilgili ortaya konulacak vizyon; şehri yönetirken ufkumuzun ne kadar geniş ve berrak olduğu izlenimini görünür kılmalı. Şehrin sakinlerinin bir bütün olarak nasıl kucaklandığı ortaya konulmalı, kültürün kapsayıcılığı ve çeşitliliği hakkında derinlikli bilgi sahibi olunduğu imajı verilmeli. Buradan da İstanbul kültürünün varlığına, geleneğine, derinliğine ve inceliğine ne ölçüde vakıf olunduğu sonucu ortaya çıkabilmeli.

 

Bilindiği üzere siyaset neticeye odaklanır. Asıl olan masadaki seçimi kazanmaktır. Kültürün gücü ve etkisinde ise nicelikten çok nitelik öne çıkar. Bu doğru fakat kültür ve sanatın ağırlık ve propaganda içeriği olarak konumu, gücü ve rolü sayesinde niceliğe evrilmesinin mümkün olduğu ve sinerji yaratmadaki potansiyelini bilmekte yarar var. 

 

Bir başka husus ise her zaman olduğu gibi İstanbul seçimleri İstanbul’dan ibaret değildir, burası küçük bir Türkiye’dir. Burada çizilen çerçeve, ortaya konulan görüşler, tüm şehirlerimizden dikkatle izlenir ve gündem olur. Bu da İstanbul gündeminin ne kadar önemli ve dikkatli oluşturulması gerektiğini ifade eder.

15 Ocak 2024 Pazartesi