Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

Sözlükler meydan muharebesinin özünü şu şekilde tanımlıyor: Engebeli ve zorlu arazilerde savaşmanın güçlükleri nedeniyle tarafların karşılıklı rıza ile düz bir alanı tercih etmesidir. Burada iki taraf da delikanlıca ve yiğitçe bir mücadeleyi seçmiş oluyor. Tabii ki meydan muharebesini savaş olarak anlarsak daha çok ateşli silahların icat edilmesi öncesine rastladığını söylememiz gerekiyor.
Bilindiği üzere İstanbul seçimleri artık İstanbul’dan ibaret değildir. Bütün ülkenin gözü bu seçimlerdedir. Dolayısıyla meydan dediğimizde etki ve algı olarak bütün ülke sathını ifade etmiş oluyoruz. Bu muharebenin stratejiler ve taktikler geliştirerek bu doğrultuda yapılmakta olduğunu görüyoruz. Yani ilk kez bir şehir seçimi ülke seçimi halini almış durumda.

GÖSTERGE ŞEHİR

Bizim bu yazıdaki gündemimiz; İstanbul seçiminde kültür ve sanatın ağırlık ve propaganda içeriği olarak konumunu, gücünü ve rolünü ortaya koyabilmektir. Elbette ülkemizin kültür bağlamında en önemli şehri tartışmasız bir şekilde İstanbul’dur. Dolayısıyla İstanbul bu konuda diğer şehirler açısından bir gösterge anlamına da geliyor. Bilmemiz gereken bir başka husus da, geniş anlamda kültürün gücünün ve etkisinin niceliksel değil, niteliksel oluşudur. Siyasiler ise niceliğe odaklanmaktadır. Tam da burada bunun niceliğe evrilebileceğinin mümkün ve bize bağlı olduğunu bilmemiz gerekir. İşte, işin stratejik yanı da buradadır.

KÜLTÜR VİZYONU

Şimdi bu çerçevede değerlendirmemizi yapalım. Kültürle ilgili sadece bir seçimi kazanmak hedefi ile çalışmalar yapacak gibi görünürsek buradan bir yere gidemeyiz. Bu konuda yapacaklarımız ve söyleyeceklerimiz seçmenin nezdinde bir güven inşa etme yönünde fonksiyon icra etmelidir. Kültür söylemimiz bu güveni inşa etmede ne kadar güçlü ise o kadar da siyasi fonksiyon yüklenmiş olur. Kültürle ilgili ortaya koyacağımız vizyon; şehri yönetirken ufkumuzun ne kadar geniş ve berrak olduğu izlenimini görünür kılmalı. Şehrin sakinlerini bütünsellik içinde nasıl kucakladığımızı ortaya koymalı. Kültürün kapsayıcılığı ve çeşitliliği hakkında derinlikli bilgi sahibi olduğumuz imajını vermeli. Buradan da İstanbul kültürünün varlığına, geleneğine, derinliğine ve inceliğine ne ölçüde vakıf olduğumuz sonucu ortaya çıkmalı. Kültür sanatın ticari boyutuna vurgu yapmanın siyasi bir kazanımı olmadığını belirtmekte yarar var. Kültür sanat için şu kadar bütçe ayırdık veya şu kadar harcadık gibi.

UZLAŞTIRICI ROLÜ

Bir diğer önemli boyut ise; kültürle ilgili görüş ve projelerimizi ideolojik çerçevede dile getirirsek buradan ancak kamplaşma üretiriz, var olanı da artırırız. Aslında kültürün hem çatışmacı hem de uzlaştırıcı rolü bulunur.Mesajlarımızda bunun uzlaştırıcı ve birleştirici rolünü inandırıcı bir şekilde vurgulamamız gerekir. Ancak buradan bir üst perdeye çıkabiliriz.

Bütün bu doğruları gerçek anlamda başarabilirsek bu bizi siyaseten niteliğin niceliğe evrilmesi sonucuna götürür. Bu taktirde kültür vizyonumuzdan siyaset başarısı çıkarabiliriz. Akılcı strateji budur. Tersi de doğal olarak siyaseten başarısızlık üretir. Bundan dolayı siyasiler kültür sanat anlayışlarını ifade ettiğimiz yaklaşım doğrultusunda mutlaka ortaya koymalıdır. Bunun da mümkün olduğunca somutlaştırılarak yapılması gerekir.

27 Mayıs 2019 Pazartesi