Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

PROF. DR. KEREM ALKİN

Küresel pandeminin tüm negatif etkilerine rağmen dünya ekonomisinin 2021’i pozitif büyüme ile tamamlayacağı beklentisi güçlü. Çok sayıda ülkenin, hem toparlanma hem de matematiksel baz etkisiyle yılı pozitif bir büyüme ile tamamlaması beklense de Türkiye hem OECD hem de G20 ülkeleri nezdinde fark atmayı sürdürecek. Bunda, 2020’nin ilk çeyreğini pozitif büyüme ile kapatma başarısından başlayarak, süreci proaktif yönetmiş olmanın etkisi büyük.

ÜRETİM VE İHRACAT BAŞARISI

Dünya ekonomisi, Covid-19’un ilk dalgalarıyla 2020’nin 1. çeyreğinde dahi dağılmış iken, Türkiye’nin ilk çeyreği yüzde 4.5 düzeyinde bir pozitif büyüme ile tamamlaması bir ayrıcalıktı. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğini, kendini dünya ekonomisinin önde gelen ülkelerinden ayrıştırarak, pozitif büyüme ile kapatmış olan Türkiye ekonomisinin, 2021’e de oldukça iddialı bir büyüme ile başlıyor olması, tartışılmaz bir üretim ve ihracat hacmi başarısını teyit ediyor. 31 Mayıs Pazartesi günü açıklanacak 1. çeyrek GSYH reel büyüme hızı tahminim yüzde 70 olasılıkla yüzde 9.5’e işaret ediyor.

1. çeyrek büyüme tahmini ile ilgili en kötü senaryo, yüzde 5.8’lik bir büyümeye, orta düzey senaryo yüzde 8.9’a ve iyimser senaryo tahmini ise yüzde 10.14’e işaret ediyor. Bu durumda, 2021’in ilk çeyreğine yüzde 8.9 ile 9.5 aralığında hayli yüksek bir büyüme oranı ile başlamak, Çin gibi yüksek üretim kapasitesi yakalamış az sayıda ülke ile birlikte Türkiye’yi hiç şüphesiz ayrıştıracak. Muhakkak ki, geçtiğimiz eylül ayından bu yana süregelen ‘Cumhuriyet tarihi aylık ihracat hacmi rekoru’ serisi, mayıs ayında da sürecek. Altın ithalatının normalleşmesine bağlı olarak, geçen sene altın ithalatının sebep olduğu sıçramadan arınmış bir ithalat seyrine bağlı olarak, net ihracatın ilk çeyrekte büyümeye pozitif bir katkı sağlayıp sağlayamayacağını gözlemleyeceğiz.

TARIM VE İNŞAAT PERFORMANSI

İlk çeyrek büyüme tahmini pek çok kurumun anketinde veya tahmin çalışmalarında yüzde 4.5 ile 6.4 aralığında dolaşıyor. Nitekim, tarım ve inşaat sektörünün göstereceği olası bir negatif performans, hizmetler sektöründe hayli negatif bir tablo, sanayi alanındaki yüzde 10’ların üzerindeki katma değer artışını GSYH çeyrek büyümesinde yüzde 4.5-6.4 bandına çekebilir. Bununla birlikte, tarım ve inşaat sektörünün beklenenden daha olumlu yönde katkı sağlaması halinde, bu yılın ilk çeyreği için beklentilerin üzerinde bir pozitif büyüme oranı bizi şaşırtmamalı. Ekonomi yönetiminin 2021’i yumuşak bir geçiş yılı ve enflasyonu dizginleme yılı olarak değerlendirmesi doğrultusunda, sonraki çeyrekler daha yumuşak büyümeye işaret etse de, ilk çeyrekteki olası yüksek performans, tüm yılı yüzde 4 ve üzeri büyümeye taşıyacaktır.

EMTİA FİYATLARI MERCEK ALTINDA

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 19 Mayıs 2021 tarihli son raporu, 2021’in ilk çeyreğinde, küresel ticaretteki toparlanmanın, ‘Covid-19’ öncesi dönemin üstüne çıkarak, 2019’un son çeyreğindeki performansının yüzde 3 üzerinde gerçekleştiğine işaret ediyor.

2021’in bütünü için UNCTAD’ın öngörüsü, küresel ticarette yüzde 16 artışa işaret ediyor. Bu artışın büyük bölümü yüzde 19’la mal ticaretinden gelecek. Küresel hizmet ticaretindeki artış beklentisi yüzde 8. UNCTAD, 2021’in 2. çeyreği için ise
6.6 trilyon dolarlık bir mal ve hizmet ihracatı hacmi bekliyor dünya genelinde.

Küresel ticaretin ve bilhassa Çin’in toparlanması, tarım ve gıda fiyatlarından başlayarak, metal ve enerji emtialarında, hammadde ve ara mamul fiyatlarında önemli bir hareketlenmeye sebep oldu. Aynı zaman diliminde, küresel konteyner taşımacılığı ve kuru yük taşımacılığı maliyetlerinin de katlandığına şahit olduk. Bu gelişme, hem Türkiye hem de ABD’nin üretim maliyetlerine, üretici fiyatları endeksi verilerine kaçınılmaz bir şekilde yansıyor. Bilhassa metal fiyatlarındaki anormal artışın, fiyatlarda spekülasyon ve manipülasyon artışını alevlendirdiğini de göz ardı etmemek lazım.

Tuhaf olan nokta ise söz konusu metal emtialarının fiyatlarında yaşanan bu aşırı yükselişin tartışıldığı bir dönemde, AB ve ABD’nin de çelik ve alüminyumda küresel kapasite fazlasına dair ortak bir açıklama yapmış olmaları. Bir başka tartışma da, öne çıkan gelişmekte olan ülkelerin alüminyumu düşük kalite, düşük maliyet ve doğal olarak yüksek karbon emisyonu ile üreterek, aşırı fiyat avantajı ile piyasayı tartışmalı ürünlerle doldurdukları iddiası. Önümüzdeki dönemde küresel ticarette bu tartışmalar daha da alevlenir gözüküyor.

21 Mayıs 2021 Cuma