Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Dövizin yükselmesi için bazı şartların oluşması gerekiyor. Bu şartları üç gruba topluyoruz. Birincisi yurt içi ve yurt dışı ekonomik gelişmeler, ikincisi yurt içi ve yurt dışı siyasi gelişmeler ve son grup olarak da spekülasyon hatta manipülasyon.

Birinci sebebe bakalım: Yurt dışında büyüme hedefleri hızla aşağı çekilirken, ABD verileri nispeten daha iyi ve doların çekim gücünü artırıyor. ABD ekonomik verileri global dünyadaki verilerden biraz daha iyi. Bunun yanında, inanılmaz bir algı yönetimiyle piyasalarda daha olumsuz beklentiler oluşturulup daha iyi sonucu başarı diye allayıp pullayıp verdiklerini de belirtelim. Bu durum ister istemez ABD dolarında olumlu bir hava yaratıyor. Avrupa’ya baktığımızda AB’den gelen bir açıklama var ki çok önemlidir: “İtalya, İspanya ve Portekiz’in bütçe planlarının AB mali kurallarını ihlal etmesi olasılığı var.” Kısacası AB ciddi sorunlar yaşıyor. Brexit gibi geleceğe yönelik zayıflamaya neden olacak bir sürü gelişmeler oluyor. Bu gelişmeler, Eurusd paritesinin düşmesine ve doların değer kazanmasına neden olmaktadır.

Yurt içi ekonomik gelişmelere baktığımızda ise karşımıza sıkı bütçe disiplinine devam mesajları çıkmaktadır. Bu konuda ödün verilmiyor. Bunun yanında reel ekonomiye ilişkin verilerde zayıflık aslında döviz alım gücünün azalması demek. Bu durum yerli sanayinin döviz alım ve stok yapma gücünü olumsuz etkileyen bir durum. Asıl ilginç olan aşırı düşük enerji fiyatlarına paralel artan kur adeta yurt dışı petrol fiyatlarındaki düşüşün yurt içinde hissedilmemesine yol açmaktadır. Bunların aralarında inanılmaz bir ilişki var. Petrol dolar karşısında düştükçe USDTL nedense yükseliyor. Bu konuyu daha önceki yazılarımızda irdelemiş, bu ilişkinin incelenmesi talebimizi buradan duyurmuştuk. Enerji fiyatlarında düşüş ve ithal ürün birim değerlerindeki azalış ile birlikte cari açıktaki daralma dövizin yükselmesini değil düşmesini sağlayabilecek bir gelişme. Bu aralar cari açık konusu fazlasıyla irdelense de bu durum sadece minareye kılıf uydurmaktan ibarettir. Cari açık çok yüksekken doların ciddi değer kaybettiği konusunu açıklamaya yetmiyor. Bu durumda mevcut makro veriler kurun yükselmesini değil aksine düşmesini sağlayacak mahiyette.

Yurt dışı siyasi gelişmelere bakalım: ABD seçimlerinden sürpriz sonuç çıkması piyasalarda şok etkisi yarattı. Herkes Trump’ın ne yapacağını kestirmeye çalışırken güçlü dolar riski nedeniyle de dolara karşı pozisyonlar kapatılmaya başlandı. Böyle olunca da dolar değer kazandı. Trump, dolar tasarrufu ile ilgili açıklamalar yaptığından, ABD dolar basımını azaltabilir. Kısacası bol keseden dolar harcanmayacağı anlaşılıyor. En azından Yeni ABD başkanının vaatleri böyle. Bu açıklamalar dolara değer kazandıracak mahiyettedir.

Gelelim yurt içi siyasi duruma; ABD eski yönetimine güveni kalmayan Türkiye, Rusya ile yaşadığı uçak krizinin de sebebini öğrendi. Rusya ve Türkiye geldikleri oyunu öğrendikten sonra ilişkilerde hızla iyileşme başladı. Bu olumlu bir gelişmeydi. Bu arada FETÖ’nün kamudan ayıklamalarının başlaması yanında yurt dışında da gücünün zayıflatılması ile ilgili faaliyetler de son hız devam ediyor. Böyle olunca iade süreci de yeni ABD başkanıyla birlikte hızlandırılabilir. Bunun yanında PKK temizliği de ciddi anlamda başlamış durumda hem kamu da hem de ülke içi ve dışında bulunan PKK terör örgütü unsurları birer birer temizleniyor. Kısacası Türkiye ilerleyememe konusundaki engelleri teker teker aşıyor. Bu arada sınır ötesi operasyonlardaki başarısı da göz kamaştırıyor. Bu durum bölgeye hakim olmaya çalışan ABD ve AB’yi rahatsız etmektedir. AB’den gelen açıklamalar artık onların samimiyetini de sorgulamamızı gerektirecek hale gelmiştir. Bu güne kadar faydası tartışılabilir AB ile dış ticarette açık vermemiz, onların net olarak müşterisi olduğumuz gerçeğini de ortaya koymaktadır. Kısacası paramızla rezil oluyoruz. Artık yaptırımı tıpkı Rusya gibi bizim de düşünmemizin zamanı gelmiş olabilir. Bu konu yakın gelecekte kamuoyunun gündemine taşınabilir. Bizi kaybeden bir AB bizden daha zararlı çıkacaktır. Bunu onlar da biliyor. AB ülkeleri büyük elçilerinin bir arada toplantılar yapması ise hiç affedilir gibi değil. Teker teker ülkelerine iade edilmeleri gerekiyor. Hele HDP grubuna girmeleri bence Türkiye’den atılma nedenidir. Bu durum ister istemez ipleri geriyor ve AB üzerine gelecek düşünenlerin Türkiye pozisyonlarını azaltmasına neden olabilir. Ancak bunun ciddi boyutlarda olması söz konusu değil. Çünkü Türkiye sadece AB’ye değil Dünya’ya açılan bir kapı konumunda. Dövizde kısa vadeli bir yükselişi bu gelişmeler açıklayamaz. Ancak bu çekişmelerin arkasındaki bazı güçler Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için bu hareketi yapıyor olabilir. Bu konuda uyanık olunmalıdır.

Gelelim son gruba: Spekülasyon ve hatta manipülasyon denilecek gelişmelerle piyasanın dinamizmine aykırı fiyatlara sürüklenmesi gerçeği. Bu durum USD/JPY, GBP/USD gibi birçok paritede yaşanmaktadır. Ciddi fiyat hareketlerinin arkasında forexde alınan pozisyonların stoplanarak oradaki yatırımcıların paralarını ellerinden alma düşüncesi var. Konu uzun olduğu için detaya girmeyeceğiz. Şu an dövizin yükselmesinin ana nedeni de bu tür hareketler. Ekonomik ve siyasi veriler TL karşısında dövizin yükselmesini anlamlı kılmazken, restleşmeler ile ilgili olarak hangi tarafa hangi fon destek veriyorsa o tarafın elinin güçlenmesi için de bu hareketleri yapmalarının etkisi büyüktür.

Kısacası istesek de istemesek de Türkiye kur oyununun merkezinde yer alıyor. Burada önemli olan bu süreci başarılı yönetmektir. Aksi halde döviz kredilerinde teminat tamamlama çağrıları, kredi limitlerinin risk seviyesine çekilmesi gibi durumlarla karşılaşabiliriz.

23 Kasım 2016 Çarşamba