FATİH OKTAY

Çin Komünist Partisi’nin bir hafta süren 20. Ulusal Kongresi birkaç gün önce başladı. Bu kongreleri dış dünya için önemli kılan nedenlerden biri, ülkenin genel strateji belgesi olarak niteleyebileceğimiz ÇKP Merkez Komitesi Çalışma Raporu’nun açıklanması.

Aylar süren ve parti üst yönetiminde çok sayıda kişinin katılımıyla oluşturulan belge, geçmiş beş yıllık yönetim dönemini değerlendirdikten sonra gelecek beş yıl ve ötesi için hedefler ve stratejik yaklaşımları belirliyor.

ABD-Çin ilişkilerinin mevcut kötü durumu, kongrede açıklanacak raporu daha da önemli yapıyordu. Ülke yönetimi, ABD’nin giderek düşmanca olarak algıladığı politikaları karşısında sertleşme işaretleri verecek miydi? Ya da tersine raporda, ABD tarafından giderek tehdit edici olarak algılanan dış politika yaklaşımında, ekonomik ve teknolojik açıdan kendine yeterli olma çabalarında değişimin işaretleri görülebilir miydi? Rapor, Tayvan meselesi ile ilgili yeni bir yaklaşım getirecek miydi?

ÖNCELİK EKONOMİ

Bunların hiçbiri yoktu raporda. Yalnız bu konular değil, hemen hiçbir konuda rapor yeni bir hedef veya yaklaşım öngörmüyordu; esas olarak beş yıl önceki kongrede açıklanan rapordaki hedefler ve yaklaşımlar geçerliydi. 1990’ların sonunda ilk defa telaffuz edilen, beş yıl önceki raporda somutlaştırılan, bu yüzyılın ortasına kadar Çin’in müreffeh, her açıdan güçlü, demokratik, yüksek kültürlü ve güzel bir ülke olması ana hedef olarak yerini koruyor. Demokratik derken, insanların liderlerini seçim yolu ile belirlediği değil, politikaların belirlenmesinde söz sahibi oldukları katılımcı bir demokrasi. Bu raporda, bir öncekindekinden farklı olarak bu konuya epey vurgu yapılıyor.

Rapora göre, bu hedefe varmak için her şeyden önce ekonomik gelişme gerekiyor. Dolayısıyla önceliği ekonomi belirliyor. Önceliğin güvenliğe verilmemesi, Çin’in ABD ile ilişkileri germek istemediğini gösteriyor. Ancak raporda, bu hedefe varmak için askeri açıdan da dünya çapında bir güç olmak gerektiği belirtiliyor ve hedefe giden yolda büyük zorluklar ve sarsıntılara da hazır olunması gerekir deniyor. Ekonomik gelişmede, bir önceki raporda olduğu gibi Çin’in ekonomik gelişmesinin hem iç piyasa hem de ticarete ve yatırımlarla dış piyasaya dayanan ama iç piyasanın esas olduğu ‘çift dolaşım’ yaklaşımının sürdürülmesi öngörülüyor. Çin’in bu çerçevede yabancılara artan olanaklar sunacağı belirtiliyor.

YENİ KISITLAMALAR

Çin’in strateji belgesi oldukça barışçıl bir tona sahip ama açıklanmasından birkaç gün önce ABD, teknoloji savaşını başka bir boyuta taşıyan yeni bir kısıtlamalar paketi açıkladı. Bir önceki yazımızda ele aldığımız gibi şimdiye kadar ABD’nin teknoloji kısıtlamaları belli Çin şirketlerini hedefliyordu; yeni paket, tüm Çin’i hedefleyen kısıtlamalar içeriyor. Buna göre, ABD’li şirketler Çin’de herhangi bir kişi veya kuruluşa belli bir bilgi işleme gücünün ötesindeki yapay zeka ve süper bilgisayar sistemleri ile bunların yapımında kullanılan çipleri sağlayamayacak. Aynı şekilde, Çin’e belli bir nesilden daha yeni çiplerin ve bunların yapımında kullanan cihaz ve malzemelerin sağlanması yasaklanıyor. ABD vatandaşları ve ABD’de oturan kişiler, bunların üretimine herhangi bir şekilde yardımcı olamayacaklar. Bunların yanında, ABD yönetiminin belirlediği Çinli şirketlere, yabancı ülke şirketleri de üretiminde ABD teknolojisi kullanılan herhangi bir ürünü sağlayamayacaklar. Daha önceki bir yazıda belirtildiği gibi ABD yönetimi, bu uygulamayı Huawei için geliştirmişti; şimdi bu uygulama 28 diğer şirketle başlayarak yaygınlaştırılıyor.

Çin’in yeni teknolojilerdeki gelişimine büyük bir darbe vurmayı hedefleyen, açıkça teknoloji savaşı ilan etme niteliğindeki bu girişimi Çin yönetimi, Ulusal Kongre öncesinde cılız bir yorumla geçiştirdi. Kongre sonrasında buna sert bir tepki vererek ilişkileri gerecek mi, yoksa son strateji belgesinde öngörüldüğü gibi ekonomiyi önceleyerek işine mi bakacak, göreceğiz. Bu arada, ABD’nin bu girişime teknolojide önde giden diğer ülkeleri de katmak isteyip bunu henüz sağlayamadığı anlaşılıyor. Bu sağlanamazsa girişimden dev Çin pazarını başkalarına kaptıracak ABD şirketleri en az Çinli şirketler kadar zarar görebilir.

21 Ekim 2022 Cuma