FATİH OKTAY

Hong Kong ve Tayvan, tarihten gelen yükleriyle Çin’in başını çok ağrıtıyor ve daha da ağrıtacak görünüyor. Bunlardan Tayvan, ABD ve Çin arasında ileride bir savaş olursa, büyük olasılıkla bunun sebebi olacak.

BİR ÜLKE-İKİ SİSTEM

Hong Kong adası, 1841 yılında, Çinli yetkilerin İngilizlerin ülkeye afyon getirip satmasına müdahale etmesiyle çıkan savaşta Çin tarafının hızlı yenilgisi sonucunda bir İngiliz kolonisi haline gelmişti. Ada, Hong Kong diye bildiğimiz bölgenin küçük bir bölümünü oluşturuyor; bölgenin yüzde 86’sını, büyük kısmı karada olan, İngilizlerin 1898’de Çinlileri 99 yıllığına bedelsiz olarak kiralamaya zorladıkları topraklar oluşturuyor. Süre dolup bu bölge Çin’e geri verildiğinde Hong Kong’un ayakta kalması olanaksız olduğundan 1997 yılında İngilizlerle Çin arasındaki müzakereler sonucunda ada da dahil tüm bölge Çin’e geri verildi. Anlaşmaya göre Hong Kong, bir ülke-iki sistem olarak adlandırılan ilke çerçevesinde, dış ilişkiler açısından Çin Halk Cumhuriyeti’nin parçası olmakla birlikte, iç işlerini kendi ekonomik ve politik sistemi, para birimi, kanunlarıyla sürdürecekti. Bununla beraber anlaşma, Çin tarafına Hong Kong’un içişleri üzerinde de yasaları veto etme ve anayasayı yorumlama gibi önemli yetkiler de veriyordu. Çin tarafı, bu 50 yıl içinde Hong Kongluların Çin Halk Cumhuriyeti’ne giderek alışmasını bekliyordu. Bu beklenti gerçekleşmedi; kamuoyu araştırmalarına göre Çin’e devrin hemen sonrasında Hong Kongluların yaklaşık yarısı kendisini gururla Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olarak görürken, bu oran giderek düştü. 2019 yılında bu duyguda olanlar nüfusun dörtte biri düzeyindeydi.

Çin tarafı giderek azalan sempati ve boyutları giderek büyüyen toplu gösterilerin ardında yabancı güçleri görüyor, durumu kontrol altına almak için en azından kendi yorumuna göre anlaşmadan gelen Hong Kong üzerindeki yetkilerini giderek daha fazla kullanıyor, bu da toplumdaki hoşnutsuzlukları artırıyor. Çin, bu işin peşini bırakır mı? Hayır; Çin’den haksızca alınan topraklardan vazgeçmek politik açıdan ülke yönetimlerinin atmayı göze alamayacağı bir adım olur.

ENTEGRE DEVRE ÜRETİMİNDE LİDER

Tayvan konusu da Çin açısından tarihi bir haksızlık konusu. Çin Halk Cumhuriyeti, Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile Ulusal Parti arasındaki uzun bir iç savaşın sonucunda gerçekleşti. Savaşın kazananı ÇKP oldu; Ulusal Parti güçleri, ABD desteği ve korumasıyla Tayvan adasına çekilip orada 1911’de kurulan Çin Cumhuriyeti’nin devamı olduğunu savundukları bir yönetim kurdu. Çin Halk Cumhuriyeti de, Tayvan da Çin’in yönetimi olduğunu, diğerinin meşru olmadığını savunuyordu. ABD ve batı dünyası Tayvan’ın yanındaydı; bu doğrultuda Birleşmiş Milletler’de Çin’i Tayvan temsil ediyordu artık.

ABD ile Çin’in arası 1970’lerde düzelmeye başlayınca, Çin’in Birleşmiş Milletler’deki koltuğu, Tayvan’dan Çin Halk Cumhuriyeti’ne geçti ve ABD, tek bir Çin olduğunu, onun meşru hükümetinin de Çin Halk Cumhuriyeti olduğunu kabul etti. İki ülke arasındaki yazışmalara dayalı anlayışa göre, ABD Tayvan’ın Çin Halk Cumhuriyeti’ne katılmasını, zaman içinde barışçıl yöntemlerle olma koşuluyla kabul ediyor, Çin tarafı da mecbur kalmadıkça zor kullanmama yaklaşımını benimsiyor. Bununla beraber Çin Halk Cumhuriyeti’nin yasalaştırdığı Tayvan politikası, barışçıl birleşme umudu kalmadığında zor kullanımını öngörüyor. ABD tarafı ise ‘stratejik muğlaklık’ olarak nitelenen yaklaşım çerçevesinde, Tayvan’ı fazla yüreklendirip Çin’i tahrik edecek politikalar izlemesini önlemek ve esnekliğini korumak için bu durumda silahlı müdahale taahhüdü vermiyor. Müdahale eder de iki ülke arasında yerel bir savaş çıkarsa ne olur, belli değil. Çin son yıllarda uydular ve uçak gemilerini vuracak silahlara önemli yatırım yaptı. ABD’de yapılan savaş oyunlarından böyle bir çatışmayı ABD’nin kazanamayacağı görülüyor.

Çin, Tayvan’ın peşini bırakır mı? Olanaksız görünüyor. Çin tarafı için Tayvan dış müdahale ile hükümranlık alanı dışına çıkartılmış bir toprak parçası; ülke yönetimlerinin bundan vazgeçmesi politik olarak olanaksız. Öte yandan Tayvan adası, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki stratejik derinlik arayışı açısından çok önemli. Bir de şimdilerde önem kazanan Tayvan’ın entegre devre üretiminde dünya lideri konumu var; Çin’in en büyük derdine deva. Bu son ikisi, ABD’nin Tayvan’ı Çin’e bırakmak istememesi için de çok güçlü nedenler.

05 Kasım 2021 Cuma