fatih@fatihoktay.com

 

Bundan iki yıl önce dünya, Çin’in Covid-19 ile mücadeledeki başarısını konuşuyor, anlamaya çalışıyordu. 

 

2020 baharında Çin hastalığı kontrol altına almış, ülkede yaşam ve ekonomi normale dönerken batı ülkelerinde vakalar yüz binlere ulaşmış ve hızla artıyordu. O sıralarda ve daha sonra birkaç kez konu, bu köşede ele alındı. Başarı çok yaygın test yapılması, testlerde belirtili veya belirtisiz olarak virüs taşıyan birine rastlandığında tüm temaslıların ve onların temaslılarının belirlenerek evlerine gönderilmeyip karantinaya alınması, bu tedbirlere karşın toplumda yayılma olduğu belirlendiğinde geniş kitlelere test zorunluluğu getirilmesine dayanıyordu. Bu, Sıfır Covid politikasıydı.

 

10 TEDBİR PAKETİ

 

Covid nedeniyle 1 milyonu ABD’de olmak üzere dünyada 6 milyon dolayında insan yaşamını kaybetmişken, bu politika sayesinde Çin’de ölümler 30 bin düzeyinde kaldı. Hal böyleyken Çin, kasım ayının başlarında filizlenip ortalarından itibaren yaygınlaşan Sıfır Covid karşıtı kitlesel gösterilere sahne oldu. Gösterilerin birçoğunda ağırlık kentsel, genç ve üniversiteli kesimlerdeydi ama bunların yanında kırsal kökenli işçilerin ağırlıkta olduğu gösteriler de vardı. Aralık ayının 7’sinde de ülke yönetimi, Sıfır Covid politikasının sonu anlamına gelen ‘10 Tedbir’ paketini açıkladı. Buna göre artık tüm kapanmalar kentler veya bölgeler değil, gerekirse küçük birimler bazında olacak; hastalar merkezi birimlerde değil, evde karantinaya girebilecek; karantina süreleri azalacak; temaslıların temaslılarının peşine düşülmeyecek; zorunlu PCR testleri olmayacak… Son haberlere göre de Çin’in meşhur Covid izleme telefon uygulaması da ortadan kalkacak.

 

COVİD POLİTİKASINDA GEVŞEME

 

Daha önce ele almış olduğumuz gibi ülke yönetiminin bu kararı alması çok zordu. OECD verilerine göre, 100 bin kişiye düşen yoğun bakım ünitesi yatak sayısı, örneğin Türkiye ve Almanya’da 30, ABD’de 20, ülke kaynaklarına göre Çin’de ise 10 düzeyinde bulunuyor. Öte yandan, Çin’de kullanılan geleneksel aşı mRNA aşıları kadar etkili değil ve Sıfır Covid politikasının katkısıyla insanlar kendilerini tehlikede hissetmediğinden, özellikle yaşlılarda aşılanma oranı düşük. Ülkede 2 doz aşılı olanların oranı yüzde 90, ancak 3 doz aşı oranı yüzde 50 dolayında. Daha önemlisi, nüfusun en tehlikede olan yaşlı kesiminde 2 aşı oranı yüzde 50, 3 aşı oranı ise yüzde 20 dolayında. Bu durumda Sıfır Covid politikasından uzaklaşmak, Çin’de vaka ve ölüm sayılarında büyük artışlar olmasına yol açabilecek. Çin Komünist Partisi yönetimi, Covid dünyayı kasıp kavururken, Çin’de normalleşme sağlayarak, ülke içinde önemli destek kazancı sağlamıştı. Bu durumda bu kazancın en azından bir kısmını kaybetmesi söz konusu olabilir. 

 

Bu kararın zorluğuna karşın ülke yönetimi Kasım ayının 11’inde, ekonomik ve politik maliyetleri nedeniyle bu politikada önemli gevşeme getiren ‘20 Tedbir’ paketini açıklamıştı. Ülke lideri Xi Jinping’in Kasım ayının 14’ündeki G20 zirvesine maskesiz olarak katılması da Covid-19’a yaklaşımdaki değişikliğin bir işaretiydi. Ancak görünen o ki, tam değişim ülkedeki toplumsal tepki ile gerçekleşti.

 

Çin’de Covid ile mücadele, hemen her şeyde olduğu gibi yönetenle yönetilen arasında en iyisini bilen sert baba ile sessiz çocuk modeli çerçevesinde yürüyordu. Bu sefer sessiz çocuk sesini çıkarmış ve sesi de dinlenmiş görünüyor. Gençlerin sesinin dinlenmesinin bedelini yaşlılar ödeyecek gibi görünüyor ama bu gelişme, Çin için birçok açıdan hayırlı olabilir.

27 Aralık 2022 Salı