Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

1 Kasım seçimlerinde seçmenin tekrar, ‘tek parti hükümeti’ demesiyle beraber şimdi AK Parti’nin seçim vaatleri gündemin ön sıralarında yerini aldı. AK Parti’nin seçim vaatleri arasında gündemde en önemli yer tutan ücretli ve emeklilere yönelik vaatler. Önce bu vaatleri bir hatırlayalım.
* Asgari ücretin net 1.300 TL olması
* Emeklilere seyyanen yıllık 1.200 TL zam yapılması ve çalışan emeklilerden sosyal güvenlik destek primi (SGDP) kesintilerinin kaldırılması
* Taşeron işçilerin kadroya alınması
* İlk defa işe başlayacak gençlerin ücretlerinin 1 yıl boyunca devlet tarafından karşılanması.

EMEKLİYE SEYYANEN ZAM

Emeklilere yapılacak zam tamamen bütçeyi ilgilendiriyor. AK Parti’nin ekonomik vaatleri arasında bütçeye en fazla yük getirecek olanı da bu. Emekli sayısının 11 milyonun üzerinde olduğu düşünüldüğünde, bütün emeklilere yapılacak aylık 100 TL’lik bir artışın yıllık bazda 11 milyar TL gibi bir yük getireceği hesaplanabilir. Bunun da açıklanan 540.9 milyar TL bütçe büyüklüğü içerisinde karşılanabilir bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle maaşı belli bir tutarın üzerinde olan emeklilerin maaşlarında yapılacak artış oranının öteden beri de olduğu üzere daha sınırlı tutulması suretiyle bu vaadin bütçeye getireceği ilave yükünün daha aşağı çekilebilmesinin de mümkün olduğunu hatırlatmalıyız.

AK Parti tarafından 7 Haziran seçimleri öncesinde de 1.100 TL’nin altında emekli maaşı alanların maaşlarına ayda 100 TL, yılda 1.200 TL artış yapılacağı söylenmişti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bunun 1 Temmuz 2015’ten itibaren gerçekleştirilmeye başlandığını ifade etmişti. Hükümetin emeklilere yönelik vaatlerinin 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren gerçekleştirilebilir olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Öte yandan kendi işinde çalışan emeklilerden daha önce yüzde 15 olan SGDP kesinti oranı 1 Temmuz 2015’ten itibaren 5 puan azaltılarak yüzde 10’a indirilmişti. Bu kesintinin tamamen kaldırılmasının bütçeye doğrudan getireceği herhangi bir yük söz konusu değil, SGK prim gelirlerinde bir azalma yaratacağından dolaylı bir etkisi olacaktır.

ASGARİ ÜCRETİN NET 1.300 TL OLMASI

Seçim sonrası en çok üzerinde tartışılan konu net asgari ücretin 1.300 TL olması oldu. Başbakan Davutoğlu, iş dünyası yetkilileriyle bir araya geldiği toplantıda bu konuya değindi ve AK Parti’nin seçim vaatlerinin ilk üç ayda yerine getirileceğini söyledi. Bütçeye doğrudan bir yük getirmeyip aksine vergi ve SGK primlerinde artış sağlayacak bu artışın yükünün iş dünyası üzerine olacağını ifade etmek gerekir. Seçimler öncesinde Ekonomiden Sorumlu eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da seçim vaatleri belirlenirken bu konu üzerinde çok tartıştıklarını belirterek, 7 Haziran seçimleri öncesinde muhalefet partileri tarafından yapılan ölçüsüz asgari ücret artış vaatlerine yönelik olarak iş dünyası temsilcilerinden yeterli bir tepki gelmemesine ince bir sitem de etmişti.

Halen işverene maliyeti 1.496,36 TL olan tutar bütün veriler aynı kaldığında yüzde 29.9’luk bir artışla 1.944,22 TL oluyor. Bu da 447,86 TL ek yük anlamına geliyor. Aslında yıl başında asgari ücrete zaten belli bir oranda zam yapılması gerekeceği göz önünde tutulduğunda bu artışın işverene yükleyeceği ek maliyetin yüzde 22-25 aralığında olacağı söylenebilir. Asgari ücret artışını kendi gelir veya kurumlar vergisi matrahından indirmesinin sağlayacağı vergi avantajını da dikkate aldığımızda örneğin kurumlar vergisi mükellefi karlı bir işverene ilave maliyetin yüzde 20 daha azalacağı, böylece ek yükün yüzde 17-20 aralığında kalacağı hesaplanabilir.

Bu hesaplama mevcut koşullarda hiçbir şeyin değişmeyeceği varsayımına dayalı. Sosyal güvenlik primi işveren hissesinin belli bir oranının kamu tarafından üstlenilmesinin tercih edilmesi durumunda bu hesabın çok değişeceği unutulmamalıdır. Kaldı ki, ilk defa işe başlayanların maaşlarının bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanması durumu da dikkate alındığında bu vaadin işverene maliyetinin hemen tamamen ortadan kalkabileceği durumların olacağını da söyleyebiliriz.

Gelir dağılımını iyileştirmeye çalışmanın bazı maliyetleri olacağı kaçınılmazdır. Önemli olan yapısal reformlarla katma değeri yüksek üretim ve ihracatla bu iyileşmelerin kalıcı hale gelmesidir.

15 Kasım 2015 Pazar