Salih KESKİN

Salih KESKİN

Diğer Yazıları

SALİH KESKİN
www.inovasyonuzmani.com

Bir düz zekâlar var, bir de aykırı zekâlar. Düz zekâlar, bildik işleri bildik tarzda yapmada ısrar ederken; aykırı zekâlar, bildik işleri farklı yöntemlerle yapmaya ant içmiş olanlardır.

Fabrikasyon eğitim anlayışı, yaratıcı çocukların var olan yaratıcılıklarını da alıp götürürken, aykırı zekâları içlerinden çekip çıkartmanın bir yolunu daha fazla vakit kaybetmeden bulsak iyi olur.

Aykırı zekâlar neden öne çıkmaya başladı?

Yakın zamana kadar piyasayı çekip çeviren konularda ‘ortalama yetenekler’, iş yapma biçimleriyle mevcut durumla başa çıkabiliyordu. Ancak günümüzde, sistemler ve işleyişler o kadar karmaşık hale geldi ki, ortalama algı düzeyi ve bildik yetenekler, bu karmaşayla başa çıkmada yetersiz kalmaya başladı. Herkes, belli seviyede eğitim alınca da yarışta standart dışı olanlar öne çıkar oldu. Ve iş dünyasının yeni gözdeleri bu standart dışı olanlar, iş dünyasının mumla aradığı kişiler haline gelmeye başladı.

Standart dışı olanlar bilgisayarların yapamadığı yaratıcılık, yorumlama, sezgi gibi konularda iyi olan kişiler olma özelliği taşıyordu aynı zamanda.

Neden ‘aykırı’ olmak trend haline geldi?

Çünkü; uyumlu insanlardan randıman alamayan yöneticiler, aykırı insanlara karşı çok daha toleranslı olmaya başladı.

Çünkü; artık ezber bozan, çoğunluğun göremediğini gören ve farklı bir pencereden bakanlara ihtiyaç vardı.

Çünkü; aykırı kişiler, ‘ters düşünmeye’ daha yakın olmaları açısından da ayrı bir öneme haizdi.

Evet, dünyanın en büyük firmalarının bu aykırı zekâlara yatırım yaptığını biliyoruz.

Çünkü aykırı kişiler, bilinen düşünme metodlarının dışına çıkarak kurumlara ciddi değer katıyorlar.

Aykırı zekâların bariz özellikleri

* Beklenmeyen çıkışların insanlarıdır.

* Herkesin baktığı ama kimsenin farkına varmadığı açıkları, boşlukları yakalama özelliğine sahiptirler.

* Hayatları daha çok sürpriz ilişki ağlarıyla örülüdür.

* Bilgiyi zihinlerinde fermante ederek yeni fikirleri ortaya çıkartma yetenekleri vardır.

* Sosyal etkileşimleri zayıf olsa da dahil oldukları konuya imzalarını atmadan çıkmazlar.

* Konuşmalarındaki kelime dizilimleri, herkesin kullandığı dizilimlerden farklıdır.

* Mevcut düşünme yolunu değil, ‘ters’ düşünme yolunu tercih ederler ve bu yüzden insanlara çoğu zaman ters düşerler.

* Hedef tanımlamaları herkeste olduğu gibi tek katmanlı değil, çok katmanlıdır.

* Hiç durmazlar ve durmadıkları için de çevrelerini zorlarlar.

* Hangi konu olursa olsun hep bir sonraki aşamayı inşa etme, oluşturma eğiliminde olduklarından yeniliklerin asıl sahipleri genellikle onlardır. Ve tabii geleneksel kafalarla sırf bu yüzden bir arada çalışmazlar.

En büyük firmalar, en aykırı olan firmalar!

Dünyanın en büyük ilk 10 firmasına baktığımızda bunu görmemiz mümkün.

Dünyanın en büyük firmaları, ne kadar sıra dışı zekâ varsa onları bir araya getirmekte oldukça mahirler. Ve düşünün ki, ‘saçmalama seansları’, bu firmalarda uygulanan rutin çalışmalardandır. Bu seansların o firmaların gelişiminde ne kadar etkili olduğunu yakından inceleyenler bilir.

Yine bu firmaların en iyi yaptığı şey, kişilere kendilerini değerli hissettirebilmeleridir. Çalışanların uçmasını sağlayan asıl faktör de budur. Yani, kişiye kendini değerli hissettirememe, önemli olduğunun bir şekilde vurgulanmaması gibi durumlar bir süre sonra kişiliğin silikleşmesine, görev dişlileri arasında pasifize olmasına yol açarak heyecanın tümden yok olmasına sebep oluyor.

Aykırı zekâlar doğuştan mı?

Hem evet hem de hayır.

Evet, çünkü toplumun yüzde 1’i aykırı olarak, yüzde 1’i de dahi olarak doğar. Eğer bunlar keşfedilip yetiştirilmezse daha küçük yaşta yetenekleri yok olup, gider.

Ama aykırı ve dahi olarak doğmayan büyük miktarda insan kitlesi, eğer iyi yetişir, yetiştirilirse en az dahiler kadar iz bırakmaları mümkün. Einstein’ın dahiler için, “yüzde 1 yaratıcı zekâ, yüzde 99 çalışma” dediği konu, tam da budur.

Sonuç olarak, Türk insanı aykırı zekâ olmaya bu kadar yakınken potansiyelimizi kısıtlamak niye? Kapasite bakımından dünyaya fark atacak bir milleti ona uygun olmayan çalışma ve yönetim sistemlerine mecbur etmek demek, ülkenin enerjisini heba etmek, boşa akıtmak demektir.

04 Aralık 2020 Cuma