Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Bir ay içerisinde, dolar-TL kurunda 3.07 TL’den 2.90 TL’ye geldi. 8 Ekim’de 2.90 TL’nin altını gören kur, 10 Ekim’de Ankara Garı önünde gerçekleşen menfur terör saldırısı sonrası, 12 Ekim’de 2.96 TL’yi kıramadı ve bugün yine 2.90 TL’nin altında. Dolayısı ile ekim ayının neredeyse 20 günü 2.90 TL’nin altında geçti. Bunun hem tüketici güveni hem de reel kesim güveni üzerindeki etkilerinin hayli müspet olduğunu vurgulamam gerekiyor. Türk hane halkı evine giren gelir ve Türk ekonomisinin genel durumuna yönelik görüş ve beklentilerini iyileştirdi ve işsiz kalacağına dair endişeleri ekim ayında azaldı. Hep vurguluyorum ve vurgulamayı sürdüreceğim; Adriyatik’ten Çin Denizi’ne kadar bulunduğumuz Avrasya coğrafyası ‘dolarizasyon’ coğrafyasıdır. Yani, bu coğrafyada yaşayan toplumlar, ekonomi ile ilgili değerlendirmelerini döviz kurlarına bakarak belirlerler.

Bu nedenle, gönül isterdi ki, ekonomi yönetimimiz ve hükümetimiz döviz kurlarındaki dalgalanmaya yönelik daha ciddi bir hassasiyet gösterebilsin. Bu husus, siyasi karar alma sürecine çok iyi izah edilmeliydi. Sadece bir ayda döviz kurlarındaki iyileşme ile ağustos ayında 62.4 puan iken, eylül ayında 58.5 puana gerileyen ve bizleri hem hayrete düşürüp hem de üzen tüketici güveni, ekim ayında döviz kurlarının sakinleşmesi ile bir anda 62.8 puana yükseldi. Reel kesim güven endeksi ise yine aynı şekilde, ağustos ayında 102.5 puan iken, eylül ayında 99.5 puana gerileyerek, 100 puanın altına geçerek, ekonomi çevrelerini üzdü. Ardından, ekim ayında yeniden 103.2 puana yükseldi. Bu verilere bakarak, döviz kurlarındaki sakinleşmenin, kur dalgalanmasında tansiyonun, ateşin düşmesinin bir etkisi olmadığını kim söyleyebilir ki? Şimdi, Türkiye’deki tüm siyasi partilere, bu tansiyonun daha gerilemesi, Türk siyasetine yeniden istikrar ve dinginliğin geri gelmesi adına, 1 Kasım sonrasında önemli bir görev düşüyor.

HANE HALKININ RAHATLAMASI HAYLİ ÖNEMLİ

Son 2.5 yıldır, bir yandan ABD Merkez Bankası’na (FED) yönelik küresel tartışmalar; bir yandan da Türkiye’nin iç ve bölgesel siyasi gerginlikleri ile Türk tüketicisini, hane halkını telaşlandırdık ve Türk halkının bankada tasarrufu, yastık altındaki birikimleri bir risk altında değilken, Türkiye’de işsizlik nahoş bir artış göstermemiş olmasına rağmen, halkımızı tüketimini kısmak durumunda kaldığı bir moralsizliğin içine soktuk. Bu durum, esnafımızın, ticaret erbabımızın ve sanayicimizin ekonomik faaliyetlerine olumsuz yönde yansıdı. Güncel ekonomide, piyasa dinamizmi azaldı. Reel sektör de telaşa kapılarak, birbirine borç-alacağını dengeleyemez hale geldi. Ne yazık ki ticaret kesiminde bir tahsilat ve para akışı sorunu yaşanırken, kimi bankaların aceleci davranarak, yine kredileri erken geri çağırma adımları attıklarına ve piyasadaki havanın daha da bozulmasına sebep olmalarına şahit olmaya başladık.

Bu vesile ile Türk ekonomisinin günlük ticari işlem hacminde, dönen Türk Lirası likiditesinin rahatlamasını sağlamamız gerekiyor. Ticarette alacak-verecek ilişkisinin normalleşmesine katkı sağlamamız gerekiyor. Esnaf ve KOBİ’lerimizin moralini tazelememiz gerekiyor ve reel sektöre yönelik duyarlılığı ciddi anlamda artırmamız gerekiyor. Israrla vurguladığım husus, Finansal İstikrar Komitesi’nde, Türk tüketicisinin finansman planlamasını rahatlatacak; alışverişin canlanmasına bağlı olarak, esnafımızı, tüccarımızı rahatlatacak tedbirlerin bir an önce devreye alınmasına yönelik adımlar atılmasıydı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben’in açıklamaları, eğitim, mobilya ve beyaz eşyada kredi kartı ile yapılan harcamalarda taksit sayısının 9’dan 12 aya çıkarılmasının, eğitim tarafında verilen kredilerin taksit süresinin ise sınırsız olmasının planlandığını gösteriyor. Bu adımları destekliyor; reel sektör adına alkışlıyorum.

TCMB’NİN ‘ZAMAN YÖNETİMİ’

ABD Merkez Bankası (FED) piyasaların merakla beklediği kararını açıkladı ve ekonomi çevrelerinin beklediği gibi faiz oranlarını değiştirmedi. Ancak 15-16 Aralık’taki bu yılın son toplantısında faiz artışı olabileceğine dair de sinyal verdi. Bu sinyalle birlikte, 2.88 TL’nin altında olan dolar-TL kuru 2.93 TL civarına yükseldi.

FED, eylül ayındaki toplantının karar metninde yer alan ‘küresel ekonomi ve finansal gelişmeler ekonomik aktiviteyi bir şekilde olumsuz etkileyebilir’ ifadesini bu ayki toplantının metininden çıkardı. FED faiz kararını 1’e karşı 9 oyla aldı. Karara yalnızca Richmond FED Başkanı Jeffrey Lacker muhalefet etti. Geçen ayki toplantıda 17 FED üyesinin 13’ü ekonominin tahminler doğrultusunda büyümesiyle bu yıl bir faiz artışı beklediklerini ifade etmişti.

Çin Merkez Bankası ise tersine, bu yılın 6. faiz indirim kararını açıkladı. Avrupa Merkez Bankası parasal genişlemeye devam etme sinyali veriyor. Japon Merkez Bankası’nın ise hafta sonuna doğru faiz indirmesi beklenmekte. Aralık ayıyla ilgili faiz artırım olasılığına rağmen FED’in faiz artış kararı da 2016’ya kalır ise birçok merkez bankası faiz indirirken, faizi sabit tutan Merkez Bankamız (TCMB) esasen para politikasını sıkılaştırmış olacak. Bu durumda, 1 Kasım sonrası, yeni oluşacak olan Meclis’ten bir hükümet çıkarmayı başarırsak ve küresel sistem de yumuşamaya devam ederse, TCMB yılsonunda Türk ekonomisinin büyümesi adına yeni bir alan açabilir, küçük bir faiz indirimi ile reel sektöre destek olabilir. Ama aralık ayı ortasına kadar bir kaç belirsizliğin aşılması gerekecek.

02 Kasım 2015 Pazartesi