tatil-sepeti

Geliştirilen yeni bir sistemle evdeki gerçek davetsiz misafirleri tespit etmek için Wi-Fi ağları kullanılıyor. Wi-Fi Ev Alarm Sistemi, ev sakinleri ve evcil hayvanlar kendisine tanıtıldıktan sonra sizi, evdeki herhangi bir yabancı harekete karşı uyarabiliyor.


 

AYŞE BAŞAK

 

Evlerimiz, görünmez Wi-Fi sinyalleriyle dolu! Telefonlarımızı, bilgisayarlarımızı, ampullerimizi, buzdolaplarımızı ve günümüzde ‘akıllı’ hale getirilebilecek her ne varsa, yani hemen hemen her şeyi birbirine bağlayan bu sinyaller, evlerimizin içinde vızır vızır dolaşıyor. Bu sinyalleri göremesek veya hissedemesek bile evde dolaşırken üzerlerinde bir ‘etki’ bırakıyoruz. Yeni araştırmalar, yansıyan Wi-Fi sinyallerinin analiz edilebileceğini ve bir odadaki kişileri tespit etmek için özel algoritmaların kullanılabileceğini gösterdi. Buna göre kişileri boy, vücut şekli ve hatta yürüyüş biçimlerine göre ayırt etmek mümkün. Buna dayalı kurgulanan bir sistemle bir odadaki 20 farklı kişi tespit edilebiliyor.

 

VÜCUT İZLERİNİ TANIYOR

 

Buradan hareketle tasarlanan Wi-Fi Ev Alarm Sistemi, bir evin her yerinde güvenilir internet bağlantısı sağlayan bir ağ oluşturan çok sayıda modemden oluşuyor. Bu modemlerden gelen sinyaller, yerleşik algoritmaların yardımıyla hareketi tespit ediyor. Sistemi geliştiren şirkete göre, iki haftalık bir eğitim aşaması sistemin, tüm ev sakinlerinin, düzenli ziyaretçilerin, çocukların ve evcil hayvanların ‘vücut izlerini’ tanımayı öğrenmesine yetiyor. İki haftalık dönem sonunda alışılmadık hareketler, kullanıcıya bir bildirimle haber veriliyor. Kullanıcı bu bildirim üzerine ya yeni bir misafiri etiketliyor ya da potansiyel bir davetsiz misafire karşı uyarılıyor. 

 

YAŞLILARI İZLEME FIRSATI

 

Sistemi geliştirenlerin önemle vurguladığı bir diğer husus ise yalnız yaşayan yaşlıların hareketlerini izleme imkanı sunması ve düşme gibi ciddi sonuçları olabilecek olumsuzluk durumlarında aile üyelerini uyarabilmesi. Bir uygulama aracılığıyla kontrol edilen algılama sistemini her zaman açık tutabileceğiniz gibi sadece evden çıktığınızda da çalıştırabiliyorsunuz. Bu teknoloji, birçoğumuzu gizlilik konusunda kaygılandırmış olabilir. Ancak şirket, tüm hareket verilerinin kullanıcının kendi telefonunda işlenip depolandığının ve asla saklanmadığının ısrarla altını çiziyor. Yine de hangi aile üyelerinin, hangi odalara, ne zaman ve ne kadar süreyle girdiği de dahil olmak üzere tüm ‘hareket geçmişinin’ incelenebileceği fikri, biraz rahatsız edici. Şirket, sistemi Ocak 2025’te satışa sunacağını açıkladı.

 

16 Temmuz 2024 Salı

Elektrik veya hidrojen gücüyle veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışabilen sıfır CO2 üreten bir tren teknolojisi geliştirildi. İkincil rotalarda emisyonsuz çalışmayı mümkün kılan, hafif, hidrojen ya da pil gücüyle çalışabilen, ikisi arasında geçiş yapabilen bu tren dünyada bir ilk.


 


 

Avrupa’nın en ikonik trenlerinden biri olan Stadler RS1 Railbus, demiryollarında uzun yıllardır seyahat ediyor. Üretildiğinde ilk yeni nesil dizel trenlerden olan tasarım, ya doğrudan dizel ya da kolza tohumu yağından yapılan biyodizel ile çalışabiliyor ve şu an hizmette olan bu nitelikte yaklaşık 500 tren var. Onlar hâlâ rayları arşınlarken çevre dostu trenler üretme iddiasındaki Stadler şirketi kısa süre önce Flirt H2 adlı yeni nesil trenlerinin, tek bir hidrojen tankıyla 46 saat boyunca 2 bin 803 km yol kat ederek dünya rekoru kırdığını duyurdu.

 

RS ZERO PİYASAYA SÜRÜLDÜ

 

Şirket, şimdi ise elektrik veya hidrojen gücüyle veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışabilen sıfır CO2 üreten bir tren olan RS Zero’yu piyasaya sürdü. Nispeten hafif tasarımı sayesinde RS Zero, özellikle yan hatları işleten ray operatörlerine yönelik bir tren. Stadler tarafından yeni duyurulan tren tek vagonlu bir hidrojen modeli, ancak çift vagonlu konfigürasyonları da mevcut. Hidrojenle çalışan tek bir araç 700 km yol kat edebilirken, çift kurulum bunu 1.000 km’ye ulaştırıyor. Pil enerjisi çok daha az menzile sahip. Tek bir araç tek bir şarjla 80-100 km yol gidebilirken, çift araç konfigürasyonu 90-180 km arasında yol kat ediyor. Her iki konfigürasyon da araçları 120 km/s azami hıza ulaştırabiliyor. Çift seçenek, demiryolu operatörlerinin rotalarının uzunluğuna ve rahat ettikleri yakıt türüne uygun aracı seçmelerine olanak tanıyor. Ayrıca, dünyanın ilk hidrojenle çalışan demiryoluna sahip Almanya, tamamen pille çalışan modellere geçtiğini duyurduğundan, RS Zero’da her iki seçeneğin bir arada sunulması, akıllıca bir iş hamlesi gibi görünüyor.

 

VERİMLİLİK VE KONFORDA İDDİALI

 

RS Zero, verimliliği maksimum konforla birleştiren ve tüm yolcular için mümkün olan en iyi erişilebilirliği sağlayan bir tren olma iddiasında. Erişilebilirlikten bahsetmişken, tren vagonlarının alçak bir giriş yüksekliği ve basamaksız alçak bir taban alanı var. Bu da onları hareket kabiliyeti sorunları olan kişiler için erişilebilir kılıyor. Trenler ayrıca bisikletler ve diğer hacimli seyahat ekipmanları için çok amaçlı bir alana sahip. Eko-etik anlayışına uygun olarak, iç döşeme yüzde 98 yenilenebilir kaynaklardan geliyor. Yan duvarlar da PET şişeler gibi geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış ve iklim kontrol sistemi çevre dostu bir soğutucu ile gerçekleştiriliyor. Prototip, eylül ayı sonunda Berlin’de düzenlenecek InnoTrans 2024 kongresinde sergilenecek.

09 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : elektrik hidrojen CO2

3D baskı kullanarak farklı tür materyalleri kimyasal kullanmadan yapıştırmanın yolu bulundu. İki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bu buluş sayesinde üretim önemli ölçüde değişebilir. Yeni yeşil birleştirme tekniklerinin mobilya, otomotiv ve havayolu sanayinde kullanılabileceği öngörülüyor.


 

AYŞE BAŞAK

 

Yanıcı yapıştırıcılara duyulan ihtiyacı ortadan kaldırabilecek gözenek seviyesinde süper güçlü bağlar oluşturan bir birleştirme yöntemi keşfedildi. Avusturya Graz Üniversitesi bilim insanları, 3D baskı kullanarak farklı tür materyalleri kimyasal kullanmadan yapıştırmanın yolunu buldu. İki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bu buluş sayesinde üretim önemli ölçüde değişebilir. 

 

KİMYASALLARIN ZARARI

 

Endüstriyel yapıştırıcılar A parçasını B parçasına birleştirmek için ideal görünse de özellikle petrol bazlı kimyasallardan üretilenlerin bir kısmı çevre için son derece zararlı olabilir. Söz konusu yapıştırıcıların üretimi için çok fazla enerji ve kaynak gerekir. Üretimleri esnasında doğaya zararlı maddeler açığa çıkar, kullanım ömürlerinin sonuna ulaştıklarında içerikleri toprağı ve yeraltı sularını kirletebilir. En önemlisi, yapıştırıcı üretiminde kullanılan kimyasallar, bu süreçte çalışan, bunlara temas eden, soluyan işçiler için zararlı olabilir. Bu yüzden, ağır kimyasal içeren yapıştırıcılara alternatif üretme gayreti artıyor. Bir süredir, bitkilerden yapılan yeniden kullanılabilir yapıştırıcılar, ömrünü tamamladıktan sonra biyolojik olarak parçalanan yapıştırıcılar gibi nispeten çevre dostu alternatifler geliştiriliyor. Avusturya Graz Teknoloji Üniversitesi araştırmacıları, ahşap türleri ve iki tür plastik, paslanmaz çelik ve bir titanyum alaşımı arasında bağ kurabilen bir yaklaşıma yönelerek alternatif arayışını farklı bir zemine taşıdı ve iki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bir buluş gerçekleştirdi.

 

‘EKLEME’ İLE DAHA GÜÇLÜ

 

İlkinde, araştırmacılar ‘ekleme’ adını verdikleri bir 3D baskı süreci kullandı. Çeşitli malzemeleri doğrudan işlenmemiş bir ahşap parçasına, ahşaptaki gözeneklere nüfuz edecek ve bir yapıştırıcının yapacağı türde bir bağ oluşturacak şekilde 3D yazdırdılar. Ardından doğasını anlamak için kurdukları bu bağı kopardılar. Bağ koparıldıktan sonra, ahşap gözeneklerinde polimer ve polimerde kırık ahşap lifleri buldular. Bu da araştırmacılara kırılmanın ahşapta ve polimerde meydana geldiğini, ancak eklemde olmadığını gösterdi, yani sonuç başarılıydı. Ekip, daha karmaşık yapılar veya ek malzemenin bağlanacağı daha büyük gözenekler oluşturmak için yüzeyi ahşap lazerler kullanarak kazırsa 3D yazdırılmış bağların daha güçlü olacağını öngörüyor.

 

BİRLEŞTİRME TEKNİĞİNİN KULLANIM ALANLARI

 

Araştırmacıların bulduğu ikinci birleştirme tekniğine ‘ultrasonik birleştirme’ adı verilmiş. Bu teknikte, ahşap ve metal polimerlerin birleşme noktasına yüksek frekanslı, düşük titreşimli dalgalar göndermek için sonotrot adı verilen bir aletten istifade ediliyor. Bu alet, iki malzemeyi birbirine bağlamak için yeterli ısı üreten sürtünmeyi yaratıyor. Bu teknik, özellikle büyük bileşenler ve 2D yapılar için uygun görülüyor. Bilim insanları, geliştirdikleri yeni yeşil birleştirme tekniklerinin mobilya, otomotiv ve havayolu sanayinde kullanılabileceğini öngörüyor. 

09 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : 3D baskı kimyasal