tatil-sepeti

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, "Savunma sanayiimiz son 10 yılda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Bu büyüme Türk savunma sanayii ürünlerinin dünya pazarında bir marka haline gelmesinin sonucudur" dedi.


Görgün, Antalya'daki Belek Turizm Merkezi'nde düzenlenen "Savunma ve Havacılık Sanayiinde Küresel Stratejiler Konferansı"nda yaptığı konuşmada, uluslararası ilişkiler siyasi, ekonomik, askeri ve teknolojik ilişkilerden oluşan dört sütunlu bir yapı olarak düşünülürse bu konuların kesişim noktasında savunma sanayiinin bulunduğunu belirtti.

 

Küresel gelişmelerin savunma sanayiinin faaliyet alanını gittikçe genişlettiğine dikkati çeken Görgün, uluslararası siyasetin klasik aktörü olan devletler ve uluslararası kuruluşlara, çok uluslu şirketler, lobiler, sivil toplum kuruluşları, terör ve suç şebekelerinin de eklendiğini kaydetti.

 

Görgün, bütün bunlara dijital dönüşüm ve yeni teknolojiler de eklendiğinde tehditlerin ve bunlarla baş etme yöntemlerinin sürekli bir yarış içerisinde olduğu bir dünyayla karşı karşıya kaldıklarını anlatarak, salgın dönemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın savunma sanayiinin muharebe alanıyla sınırlı kalamayacağını, gıda güvenliği, halk sağlığı gibi kavramlardan da ayrı düşünülemeyeceğini gösterdiğini vurguladı.

 

Son dönemde bölgedeki savaşlar, terör tehditleri, sınır güvenliği ve mülteci akımları gibi gelişmelerin savunma sanayiini kamuoyunda öne çıkan bir kavram haline taşıdığını aktaran Görgün, "Rusya-Ukrayna savaşı, NATO'nun ve Avrupa'nın adeta unutmaya başladığı konvansiyonel tehditleri yeniden gündeme getirmiştir. Dünyada Ukrayna dışında da 56 ülkede 2022 yılı itibariyle silahlı çatışma yaşandı. Bunların üçünde Ukrayna, Myanmar ve Nijerya'da 10 binin üzerinde yaşamın yitirildiğini görüyoruz." dedi.

 

Görgün, Vilnus Zirvesi'nde müttefik ülkelerin Rusya-Ukrayna savaşından çıkan dersler ışığında NATO'nun savunma sanayii alanında karşılaştığı sorunlara yönelik çok önemli bir bildirge üzerinde anlaştığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Bu bildirgeyle savaş ekonomisi mantığına hızla geçiş yapabilmek amaçlandı. Mühimmat ve diğer kritik ürünlerin üretiminde sürat ve kapasiteyi artırma ve savunma teçhizatının birlikte çalışabilirliğini hedefleyen Savunma Üretimi Eylem Planı üzerinde mutabık kılındı. NATO müttefikleri, Ukrayna'da sahadan Rusya gibi bir konvansiyonel tehdit karşısında sıcak çatışma ortamında ihtiyaçların hızlıca üretilip teslim edileceği bir savunma sanayii kapasitesinin tesisi, savunma üretim zincirlerinin özellikle müttefikler arasında işbirliğinin geliştirilmesi suretiyle hızlandırılması, müttefiklerin NATO standartlarında ürettikleri ekipman ve mühimmatın birbiriyle çalışabilirliğinin geliştirilmesi gibi 3 önemli ders çıkarttı."

 

TÜRK FİRMALARA, NATO İHALELERİNE KATILIM ÖNERİSİ

 

Savunma sanayi alt yapısının sadece Türkiye'nin değil müttefiklerinin de ihtiyaçlarına yetişecek şekilde daha da büyüme ihtiyacı ve fırsatı ile karşı karşıya olduğuna işaret eden Görgün, "NATO ülkelerinin yüzde ikilik orandaki taahhüdünün, savunma bütçelerinde çok büyük artışlara neden olacağı aşikardır. Bu da standartlarında üretim yaptığımız NATO üyeleri ve ortaklıklarıyla birlikte 50 ülkelik büyük ve küresel bir pazara dönüştürmektedir. Bizim için de özellikle teknolojisi gelişmiş Avrupa ülkeleriyle ortak üretim imkanı açısından karşılıklı faydaya dayalı önemli bir fırsat doğmuş bulunmakta olup savunma sanayii iş gücümüz hem niteliği hem de maliyeti açısından NATO için eşsiz bir fırsat sunmaktadır." ifadelerini kullandı.

 

NATO Savunma Yatırım Programı, Askeri Bütçe ve Sivil Bütçesi için 2024 yılında toplam 8 milyar avroluk bir kaynak ayırdığını belirten Görgün, tüm firmalara NATO ihalelerine katılım gibi kendilerine hedef koymalarını önerdi.

 

Haluk Görgün, NATO'nun hem uzun vadeli geliştirme programlarına hem de hazır alım ihalelerine firmaların büyük önem vermesi gerektiğini vurguladı.

 

Görgün, başkanlık olarak NATO ihaleleri ve iş imkanları konusunda farkındalığı arttırıcı çalışmalar, ziyaretler, eğitim faaliyetleri ve konferanslar yapmayı planladıklarını dile getirerek, "Türkiye, NATO'nun en büyük ve saygın bir üyesidir. Kurallara, şartnamelere uygun hazırlayıp teklif sunulan ihalelerde firmalarımızın şansı diğer üyelerle eşit olacaktır." şeklinde konuştu.

 

SIPRI'nin yayınladığı listede, geçen yıl ASELSAN, BAYKAR, TUSAŞ ve ROKETSAN'ın ilk 100 firma içerisinde yer aldığı bilgisini veren Görgün, Türk savunma sanayiinin gelişen teknolojisi ve artan ihracat kapasitesiyle, dünya çapında pek çok ülkenin imreneceği bir seviyeye ulaştığını kaydetti.

 

SAVUNMA SANAYİİMİZ SON 10 YILDA 185 ÜLKEYE 230 ÇEŞİT ÜRÜN İHRAÇ ETTİ

 

Savunma sanayiindeki ihracatın sürdürülebilirliğinin sektörün geleceği için önem taşıdığının altını çizen Görgün, şöyle konuştu:

 

"2002 yılında sadece 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatımız yıldan yıla kat be kat arttı. 2022 yılında 4,364 milyar dolar olan savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2023 yılında yüzde 27'lik artışla 5,5 milyar dolara ulaştı. Firmalarımız 2023 yılında toplam değeri 10,240 milyar doları aşan sözleşmeler imzaladı. Savunma sanayiimiz son 10 yılda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Bu büyüme Türk savunma sanayii ürünlerinin dünya pazarında bir marka haline gelmesinin sonucudur. Türkiye'de kilogram başına ihracat tutarı ortalamada 1,57 dolar iken, savunma sanayiimiz geçtiğimiz yıla oranla kilogram başına ihracat değerini yüzde 14 arttırarak 65 doları aşmış ve ekonomimize ve dolaylı olarak toplumsal refaha yüksek bir katkı sağlamıştır."

 

Görgün, bu başarıyı sürdürmek için Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapmaya, uluslararası işbirliklerini güçlendirmeye ve yeni pazarlara açılmaya devam etmeleri gerektiğini, yerli ve milli vizyon ile gelecek nesilleri teknolojiyi tüketen değil, tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir konuma taşıyacaklarına inandığını kaydetti.

 

GELECEĞE YÖNELİK HEDEFLERİMİZ BÜYÜK VE VİZYONUMUZ NET

 

Yapay zeka, robot ve otonom araçlar, ileri malzemeler, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve kuantum bilgisayarlar gibi alanlarda kaydedilen gelişmelerin, hem tehditlerin hem de bunlarla savaşma vasıtalarının da durmak bilmeyen bir yarış içinde olacağına işaret ettiğini anlatan Görgün, şunları kaydetti:

 

"Bu ortam, dinamik stratejik planlara, hızlı karar alma mekanizmasına, kararları uygulama iradesine ve kesintisiz finansman imkanlarına olan ihtiyacı arttırmıştır. Bu noktada da ifade etmek isterim ki Savunma Sanayii Başkanlığımız da işte tam bu ihtiyaçları karşılamak için çok büyük bir öngörüyle teşkilatlandırılmış olup günümüzde de en üst seviyede desteklenmektedir. Geleceğe yönelik hedeflerimiz büyük ve vizyonumuz net. Yerli ve milli üretim vizyonuyla bizlere liderlik eden ve çalışmalarımızı her daim destekleyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bu vesile ile burada bir kez daha şükranlarımı arz ediyorum."

 

TÜRK SAVUNMA SANAYİİNİN KÜRESEL PAZARDAKİ KONUMUNU DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ

 

Görgün, savunma sanayiinde yakalanan başarının sürdürülebilirliği için önlerindeki dönem stratejilerinde verimlilik, ihracat, dijital güvenlik ve dönüşüm ile çift kullanımlık öncelikli amaçları arasında yer aldığını dile getirerek, şunları kaydetti:

 

"Bununla birlikte çığır açan teknolojiler, finansal kaynakların çeşitlendirerek artırılması, insan değerleri yaklaşımının geliştirilmesi, çevik yönetim, sanayimizdeki yeteneklerin KOBİ ve yeni girişimleri destekleyecek şekilde etkin kullanımı ile kaynak yönetimi ve ömür devri yönetimi konuları da odaklanacağımız diğer alanlar arasında olacak. Savunma sanayiindeki başarılar Türkiye'yi savunma ve güvenlik teknolojilerinde uluslararası bir lider ve yol gösterici yapma hedefimize doğru attığımız adımların bir yansımasıdır.

 

Önümüzdeki dönemde, kendi ihtiyaçlarımızı en maliyet etkin şekilde çözmeye ve dost ile müttefik ülkelerimizle de işbirliği seviyemizi azami seviyeye çıkarmaya devam edeceğiz. BAYKAR gibi öncü firmalarımızın ve sektörümüzdeki diğer tüm paydaşların katkılarıyla uluslararası başarılarımızı daha da ileriye taşıyacağımıza olan inancım tamdır. Yaptığımız her işte güçlü bir irade ve sürdürülebilir bir ihracat stratejisiyle Türk savunma sanayiinin küresel pazardaki konumunu daha da güçlendireceğiz."

17 Şubat 2024 Cumartesi

Adana'da 2-6 Ekim'de gerçekleştirilecek Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST) kapsamında yapılacak hava gösterilerinin prova uçuşları sürüyor.


 

Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde, kamu kuruluşları, teknoloji devleri ve üniversitelerin katkılarıyla Adana Havalimanı'nda düzenlenecek festivalin hazırlıkları devam ediyor.

 

İleri teknoloji simülasyonlar, bilimsel atölyeler ve sergilere kadar her yaştan katılımcı için etkinlik programının yer alacağı festival kapsamında, havalimanında da stantlar kuruluyor.

 

Hava gösterisine katılacak bazı uçaklar ise Adana semalarında prova uçuşu gerçekleştiriyor.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Adana TEKNOFEST

Avustralya'nın dijital medya düzenlemeleri, gençleri çevrimiçi tehlikelerden koruma ve dijital platformları daha sorumlu hale getirme amacı taşıyor. Bu adımlar, küresel dijital politikalara önemli bir model sunuyor.


 

Medya Stratejisti Dr. Muhammed Ersin Toy, dijital dünyanın arz ettiği tehlikelere karşı çocukları ve gençleri korumak adına atılan bazı adımları Avustralya örneği üzerinden kaleme aldı.

 

Dijital medya platformları, günümüz toplumlarında köklü değişimlere neden oldu. Hatta ulus-devletlerin sınırları dahi artık "dijital vatan" ve "siber vatan" gibi kavramlarla yeniden tanımlanıyor. Bu platformlar, yalnızca gündelik yaşamlarımızı etkilemekle kalmayarak aynı zamanda toplumsal algılarımızı ve alışkanlıklarımızı da yeniden şekillendiriyor. Özellikle çocuklar ve gençler üzerinde önemli psikolojik ve sosyolojik etkiler yaratan dijital platformlara sürekli maruz kalma durumu tüm yaş gruplarını etkilerken, gelişim sürecindeki gençlerde bu olumsuz etkiler daha belirgin hale geliyor. Siber zorbalık, sosyal medya bağımlılığı ve zararlı içeriklere maruz kalma gibi riskler, gençlerin ruhsal ve zihinsel sağlıklarını tehdit eden önemli sorunlar olarak ortaya çıkıyor. Bu durum, ebeveynler, eğitimciler, uzmanlar ve hükümetler tarafından acil bir çözüm gerektiren bir mesele haline gelmiş durumda.

 

Özellikle sosyal medyada yayılan bilgi kirliliği, dezenformasyon, sansür ve yanıltıcı içerikler, toplumun doğru bilgiye erişim yetisini zayıflatarak bireylerin gerçeklik algısını bozabiliyor. Bu tür içerikler, insanların doğru ile yanlışı ayırt etme becerilerini zedelerken uzun vadede bireylerin karar alma süreçlerini olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca dijital medya platformlarının aşırı kullanımı, bireylerin yaratıcı düşünme ve hayal gücünü köreltiyor ve onları pasif içerik tüketicilerine dönüştürüyor.

 

KAPSAMLI DÜZENLEMELER VE DENETİM MEKANİZMALARI

 

Dijital platformların bu olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla birçok ülke, kapsamlı düzenlemeler ve denetim mekanizmaları geliştiriyor. Özellikle Avustralya, 2024 yılı itibarıyla gençleri korumaya yönelik sosyal medya platformları için yeni düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemeler, yaş sınırları ve veri güvenliği gibi konulara odaklanarak genç kullanıcıların karşılaştığı riskleri en aza indirmeyi ve dijital ortamlarda daha güvenli bir deneyim yaşamalarını sağlamayı hedefliyor.

 

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese liderliğinde geliştirilen bu düzenlemeler, özellikle çocuk kullanıcıları korumaya ve sosyal medya platformlarının sorumluluklarını artırmaya yöneliktir. Albanese, sosyal medyanın gençleri gerçek yaşam deneyimlerinden uzaklaştırdığını ve böylece zihinsel ve fiziksel sağlıklarını olumsuz etkilediğini vurguluyor. Bu kapsamda, yaş doğrulama sistemlerinin uygulanması ve platformların çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltacak sorumluluklar üstlenmesi planlanıyor.

 

Reuters haber ajansının aktardığına göre, Başbakan Albanese’in merkez sol hükümeti, sosyal medya için minimum yaş uygulaması getirmeden önce bir yaş doğrulama testini uygulamaya koyacak. Albanese, yaş belirtmese de yaş sınırının 14-16 arasında olması bekleniyor. Basına açıklamalarda bulunan Başbakan Albanese, “Çocukların cihazlarından uzak durduğunu, futbol sahalarına, yüzme havuzlarına, tenis kortlarına gittiğini görmek istiyorum. Gerçek insanlarla gerçek deneyimlerinin olmasını istiyoruz çünkü sosyal medyanın onlara sosyal zarar verdiğini biliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

 

Avustralya, Ekim 2023'te kamu okullarında akıllı telefon kullanımını yasakladı. Bu yasağın ardından yalnızca okul sınırları içerisinde değil, gündelik hayatta da çocukların dijital cihazlarda sosyal medya kullanımına sınırlama getirilmesi öneriliyor. Başbakan Albanese, ebeveynlerin çocuklarının sosyal medya kullanımı konusunda ciddi endişeler taşıdığını ifade etti. Avustralya Parlamentosu'na sunulan yeni yasa tasarısına göre, ayrıca Avustralya İletişim ve Medya Kurumu (ACMA), sosyal medya platformlarında kullanıcılar tarafından paylaşılan yanlış bilgi ve dezenformasyonu araştırma ve bu platformları cezalandırma yetkisine sahip olacaktır. Bu yeni düzenlemeler, sosyal medya şirketlerine daha şeffaf raporlama zorunluluğu getirirken, platformların tespit edilen yanlış bilgileri kaldırma yükümlülüğünü de içeriyor. Kurallara uymayan platformlar, küresel gelirlerinin yüzde 5'ine kadar para cezasına çarptırılabilirler.

 

Avustralya İletişim Bakanı Michelle Rowland, bu yasayla ilgili şu ifadeleri kullanıyor: "Yanlış bilgi ve dezenformasyon, Avustralyalıların güvenliği ve refahıyla birlikte demokrasimize, toplumumuza ve ekonomimize ciddi bir tehdit oluşturuyor. Hiçbir şey yapmamak ve bu sorunun büyümesine izin vermek bir seçenek değildir."

 

Nitekim, Avustralya Medya Okuryazarlığı İttifakı'na göre, Avustralyalıların yüzde 80'i sosyal medyada yayılan yanlış bilgilerin mutlaka ele alınması gerektiğini düşünüyor.

 

TEKNİK VE ETİK ZORLUKLAR

 

Yaş sınırlandırmaları ve doğrulama teknolojilerinin uygulanmasında çeşitli teknik ve etik zorluklar ortaya çıkıyor. Uzmanlar, mevcut yaş doğrulama sistemlerinin güvenilirlikten yoksun olduğunu ve kullanıcıların kişisel verilerinin toplanmasının gizlilik ihlallerine yol açabileceğini ifade ediyor. Özellikle genç kullanıcıların sahte kimlik bilgilerini kullanarak bu sınırlamaları aşma ihtimali, bu düzenlemelerin etkinliği konusundaki endişeleri artırıyor. Bu nedenle, Avustralya hükümeti yaş doğrulama teknolojilerinin daha etkin hale getirilmesi amacıyla kapsamlı bir test süreci başlatmıştır.

 

eSafety Komiseri, yasaların uygulanmasını denetleyecek ve sosyal medya platformlarına ciddi yaptırımlar uygulanmasını sağlayacaktır. Bu düzenlemeler, gençlerin çevrimiçi güvenliğini sağlamanın yanı sıra, sosyal medya platformları ile yerel medya kuruluşları arasındaki ekonomik ilişkileri de düzenlemeyi amaçlıyor. Özellikle, Avustralya'da yürürlüğe giren News Media Bargaining Code, dijital platformlara yerel medya kuruluşlarına ödeme yapma zorunluluğu getirdi.

 

Bu yasa, dijital platformların medya sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmeyi ve medya ekonomisinde daha adil bir denge sağlamayı hedefliyor. Avustralya’nın sosyal medya düzenlemeleri, federal hükümetin yanı sıra eyalet yönetimlerinden de güçlü destek alıyor. Güney Avustralya Başbakanı Peter Malinauskas, sosyal medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini sigara ve alkolün zararlarıyla karşılaştırarak, gençlerin korunmasının devletin birincil sorumluluğu olduğunu vurguladı. Victoria Eyaleti Başbakanı Jacinta Allan ise, ebeveynlerin çocuklarının çevrimiçi içeriklerini kontrol etme konusunda karşılaştıkları zorluklara dikkat çekerek bu düzenlemelerin teknoloji şirketlerinin sorumluluklarını artıracağına inandığını dile getirdi.

 

Avustralya'nın dijital medya düzenlemeleri, gençleri çevrimiçi tehlikelerden koruma ve dijital platformları daha sorumlu hale getirme amacı taşıyor. Bu adımlar, dijital çağda genç kullanıcıların güvenliğini sağlamaya yönelik küresel dijital politikalara önemli bir model sunuyor. Ancak, bu düzenlemelerin uzun vadeli etkilerinin değerlendirilmesi için özellikle teknik uygulanabilirlik ve veri güvenliği konularında daha derinlemesine analizler yapılması gerekiyor. Avustralya'nın bu girişimleri, diğer ülkeler için dijital platformlara karşı etkin düzenlemeler oluşturma konusunda örnek olabilir.

 

Dijital platformlar, ticari çıkarlarını maksimize etmek amacıyla faaliyet gösterdikleri ülkelerin hukuki düzenlemelerine ve toplumsal yapısına, ahlak anlayışına ve etik değerlerine yeterince saygı göstermiyor ve bu konularda gerekli hassasiyeti sergilemiyor.

 

Küresel platformların yerel normları göz ardı eden bu tutumu, devletler için ciddi bir düzenleme ve denetim ihtiyacı doğuruyor. Bu bağlamda, devletlerin dijital platformlara karşı daha radikal önlemler alarak, bu şirketleri kendi ülkelerinin hukuki ve ahlaki normlarına uyum sağlamaya zorlaması, yalnızca ulusal çıkarlar açısından değil, küresel düzeyde de kritik bir gereklilik olarak öne çıkıyor.

 

Dijital egemenliğin korunması, toplumsal ve etik değerlerin ve aile yapısının muhafazası için dünya devletlerinin ortak ve etkin politikalar geliştirmesi elzemdir.

 

27 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : dijital Avustralya çocuk genç tehlike