Çarşamba, 09 Ekim, 2024
Avustralya'nın dijital medya düzenlemeleri, gençleri çevrimiçi tehlikelerden koruma ve dijital platformları daha sorumlu hale getirme amacı taşıyor. Bu adımlar, küresel dijital politikalara önemli bir model sunuyor.
Medya Stratejisti Dr. Muhammed Ersin Toy, dijital dünyanın arz ettiği tehlikelere karşı çocukları ve gençleri korumak adına atılan bazı adımları Avustralya örneği üzerinden kaleme aldı.
Dijital medya platformları, günümüz toplumlarında köklü değişimlere neden oldu. Hatta ulus-devletlerin sınırları dahi artık "dijital vatan" ve "siber vatan" gibi kavramlarla yeniden tanımlanıyor. Bu platformlar, yalnızca gündelik yaşamlarımızı etkilemekle kalmayarak aynı zamanda toplumsal algılarımızı ve alışkanlıklarımızı da yeniden şekillendiriyor. Özellikle çocuklar ve gençler üzerinde önemli psikolojik ve sosyolojik etkiler yaratan dijital platformlara sürekli maruz kalma durumu tüm yaş gruplarını etkilerken, gelişim sürecindeki gençlerde bu olumsuz etkiler daha belirgin hale geliyor. Siber zorbalık, sosyal medya bağımlılığı ve zararlı içeriklere maruz kalma gibi riskler, gençlerin ruhsal ve zihinsel sağlıklarını tehdit eden önemli sorunlar olarak ortaya çıkıyor. Bu durum, ebeveynler, eğitimciler, uzmanlar ve hükümetler tarafından acil bir çözüm gerektiren bir mesele haline gelmiş durumda.
Özellikle sosyal medyada yayılan bilgi kirliliği, dezenformasyon, sansür ve yanıltıcı içerikler, toplumun doğru bilgiye erişim yetisini zayıflatarak bireylerin gerçeklik algısını bozabiliyor. Bu tür içerikler, insanların doğru ile yanlışı ayırt etme becerilerini zedelerken uzun vadede bireylerin karar alma süreçlerini olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca dijital medya platformlarının aşırı kullanımı, bireylerin yaratıcı düşünme ve hayal gücünü köreltiyor ve onları pasif içerik tüketicilerine dönüştürüyor.
KAPSAMLI DÜZENLEMELER VE DENETİM MEKANİZMALARI
Dijital platformların bu olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla birçok ülke, kapsamlı düzenlemeler ve denetim mekanizmaları geliştiriyor. Özellikle Avustralya, 2024 yılı itibarıyla gençleri korumaya yönelik sosyal medya platformları için yeni düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemeler, yaş sınırları ve veri güvenliği gibi konulara odaklanarak genç kullanıcıların karşılaştığı riskleri en aza indirmeyi ve dijital ortamlarda daha güvenli bir deneyim yaşamalarını sağlamayı hedefliyor.
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese liderliğinde geliştirilen bu düzenlemeler, özellikle çocuk kullanıcıları korumaya ve sosyal medya platformlarının sorumluluklarını artırmaya yöneliktir. Albanese, sosyal medyanın gençleri gerçek yaşam deneyimlerinden uzaklaştırdığını ve böylece zihinsel ve fiziksel sağlıklarını olumsuz etkilediğini vurguluyor. Bu kapsamda, yaş doğrulama sistemlerinin uygulanması ve platformların çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltacak sorumluluklar üstlenmesi planlanıyor.
Reuters haber ajansının aktardığına göre, Başbakan Albanese’in merkez sol hükümeti, sosyal medya için minimum yaş uygulaması getirmeden önce bir yaş doğrulama testini uygulamaya koyacak. Albanese, yaş belirtmese de yaş sınırının 14-16 arasında olması bekleniyor. Basına açıklamalarda bulunan Başbakan Albanese, “Çocukların cihazlarından uzak durduğunu, futbol sahalarına, yüzme havuzlarına, tenis kortlarına gittiğini görmek istiyorum. Gerçek insanlarla gerçek deneyimlerinin olmasını istiyoruz çünkü sosyal medyanın onlara sosyal zarar verdiğini biliyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Avustralya, Ekim 2023'te kamu okullarında akıllı telefon kullanımını yasakladı. Bu yasağın ardından yalnızca okul sınırları içerisinde değil, gündelik hayatta da çocukların dijital cihazlarda sosyal medya kullanımına sınırlama getirilmesi öneriliyor. Başbakan Albanese, ebeveynlerin çocuklarının sosyal medya kullanımı konusunda ciddi endişeler taşıdığını ifade etti. Avustralya Parlamentosu'na sunulan yeni yasa tasarısına göre, ayrıca Avustralya İletişim ve Medya Kurumu (ACMA), sosyal medya platformlarında kullanıcılar tarafından paylaşılan yanlış bilgi ve dezenformasyonu araştırma ve bu platformları cezalandırma yetkisine sahip olacaktır. Bu yeni düzenlemeler, sosyal medya şirketlerine daha şeffaf raporlama zorunluluğu getirirken, platformların tespit edilen yanlış bilgileri kaldırma yükümlülüğünü de içeriyor. Kurallara uymayan platformlar, küresel gelirlerinin yüzde 5'ine kadar para cezasına çarptırılabilirler.
Avustralya İletişim Bakanı Michelle Rowland, bu yasayla ilgili şu ifadeleri kullanıyor: "Yanlış bilgi ve dezenformasyon, Avustralyalıların güvenliği ve refahıyla birlikte demokrasimize, toplumumuza ve ekonomimize ciddi bir tehdit oluşturuyor. Hiçbir şey yapmamak ve bu sorunun büyümesine izin vermek bir seçenek değildir."
Nitekim, Avustralya Medya Okuryazarlığı İttifakı'na göre, Avustralyalıların yüzde 80'i sosyal medyada yayılan yanlış bilgilerin mutlaka ele alınması gerektiğini düşünüyor.
TEKNİK VE ETİK ZORLUKLAR
Yaş sınırlandırmaları ve doğrulama teknolojilerinin uygulanmasında çeşitli teknik ve etik zorluklar ortaya çıkıyor. Uzmanlar, mevcut yaş doğrulama sistemlerinin güvenilirlikten yoksun olduğunu ve kullanıcıların kişisel verilerinin toplanmasının gizlilik ihlallerine yol açabileceğini ifade ediyor. Özellikle genç kullanıcıların sahte kimlik bilgilerini kullanarak bu sınırlamaları aşma ihtimali, bu düzenlemelerin etkinliği konusundaki endişeleri artırıyor. Bu nedenle, Avustralya hükümeti yaş doğrulama teknolojilerinin daha etkin hale getirilmesi amacıyla kapsamlı bir test süreci başlatmıştır.
eSafety Komiseri, yasaların uygulanmasını denetleyecek ve sosyal medya platformlarına ciddi yaptırımlar uygulanmasını sağlayacaktır. Bu düzenlemeler, gençlerin çevrimiçi güvenliğini sağlamanın yanı sıra, sosyal medya platformları ile yerel medya kuruluşları arasındaki ekonomik ilişkileri de düzenlemeyi amaçlıyor. Özellikle, Avustralya'da yürürlüğe giren News Media Bargaining Code, dijital platformlara yerel medya kuruluşlarına ödeme yapma zorunluluğu getirdi.
Bu yasa, dijital platformların medya sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmeyi ve medya ekonomisinde daha adil bir denge sağlamayı hedefliyor. Avustralya’nın sosyal medya düzenlemeleri, federal hükümetin yanı sıra eyalet yönetimlerinden de güçlü destek alıyor. Güney Avustralya Başbakanı Peter Malinauskas, sosyal medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini sigara ve alkolün zararlarıyla karşılaştırarak, gençlerin korunmasının devletin birincil sorumluluğu olduğunu vurguladı. Victoria Eyaleti Başbakanı Jacinta Allan ise, ebeveynlerin çocuklarının çevrimiçi içeriklerini kontrol etme konusunda karşılaştıkları zorluklara dikkat çekerek bu düzenlemelerin teknoloji şirketlerinin sorumluluklarını artıracağına inandığını dile getirdi.
Avustralya'nın dijital medya düzenlemeleri, gençleri çevrimiçi tehlikelerden koruma ve dijital platformları daha sorumlu hale getirme amacı taşıyor. Bu adımlar, dijital çağda genç kullanıcıların güvenliğini sağlamaya yönelik küresel dijital politikalara önemli bir model sunuyor. Ancak, bu düzenlemelerin uzun vadeli etkilerinin değerlendirilmesi için özellikle teknik uygulanabilirlik ve veri güvenliği konularında daha derinlemesine analizler yapılması gerekiyor. Avustralya'nın bu girişimleri, diğer ülkeler için dijital platformlara karşı etkin düzenlemeler oluşturma konusunda örnek olabilir.
Dijital platformlar, ticari çıkarlarını maksimize etmek amacıyla faaliyet gösterdikleri ülkelerin hukuki düzenlemelerine ve toplumsal yapısına, ahlak anlayışına ve etik değerlerine yeterince saygı göstermiyor ve bu konularda gerekli hassasiyeti sergilemiyor.
Küresel platformların yerel normları göz ardı eden bu tutumu, devletler için ciddi bir düzenleme ve denetim ihtiyacı doğuruyor. Bu bağlamda, devletlerin dijital platformlara karşı daha radikal önlemler alarak, bu şirketleri kendi ülkelerinin hukuki ve ahlaki normlarına uyum sağlamaya zorlaması, yalnızca ulusal çıkarlar açısından değil, küresel düzeyde de kritik bir gereklilik olarak öne çıkıyor.
Dijital egemenliğin korunması, toplumsal ve etik değerlerin ve aile yapısının muhafazası için dünya devletlerinin ortak ve etkin politikalar geliştirmesi elzemdir.
27 Eylül 2024 Cuma
2024 Nobel Tıp Ödülü'ne, mikroRNA üzerine yaptıkları araştırmalardan dolayı ABD'li biyologlar Victor Ambros ve Gary Ruvkun layık görüldü.
Nobel ödülü haftası bugün tıp ödülünün sahiplerini bulmasıyla başladı. Nobel Tıp Ödülü'nü bu yıl iki aday paylaştı.
Bu yıl öne çıkan isimlerden olan tüm kanserlerin üçte birine neden olan KRAS geninin nasıl izole edileceğini keşfeden Amerikalı biyolog Kevan Shokat umduğunu bulamadı.
ABD'Lİ VİCTOR AMBROS VE GARY RUVKUN KAZANDI
Ödülü "mikroRNA'nın keşfi ve gen düzenlemesi" çalışmalarından dolayı ABD'li Victor Ambros ve Gary Ruvkun kazandı.
Macaristan'dan biyokimyacı Katalin Kariko ve ABD'den immünoloji uzmanı Drew Weissman, COVID-19'a karşı aşıların geliştirilmesinde kullanılan mRNA teknolojisi için geçen yıl Nobel Tıp Ödülü'nü almıştı.
Öte yandan perşembe günü Edebiyat Ödülü, cuma günü ise Barış Ödülü adayları açıklanacak.
07 Ekim 2024 Pazartesi
Adana’da devam eden TEKNOFEST kapsamında, 9. Uluslararası Buluş Fuarı’na (ISIF'24) ev sahipliği yapan TÜRKPATENT’in Başkanı Durak, birçok ülkeden buluşçuların geldiğini ve en başarılıların ödül aldığını, bu buluşların ticarileşme sürecinde yatırımcıları buluşturarak katkı sağladıklarını vurgula.
TEKNOFEST Adana, T3 Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde, kamu kuruluşları, teknoloji devleri, üniversiteler ve medya kuruluşlarının da aralarında olduğu 128 kurumun katılımıyla Adana Havalimanı'nda gerçekleştiriliyor.
TÜRKPATENT de etkinlik kapsamında 9. Uluslararası Buluş Fuarı (ISIF'24) yarışmacılarına ev sahipliği yapıyor. Fuara 16 ülkeden katılımcılar gelirken 298'i yerli, 56'sı yabancı olmak üzere 354 buluş alanda sergileniyor.
TÜRKPATENT Başkanı Durak, TÜRKPATENT standında gençlerle büyük heyecan yaşadıklarını söyledi.
Burada birçok teknoloji firmasının ürünlerinin katılımcılar tarafından yakından takip edilebildiğini belirten Durak, 2016'dan beri buluş fuarını paydaşlarla birlikte düzenlediklerini bildirdi.
Durak, birçok ülkeden buluşçuların Türkiye'ye geldiğini ve en başarılıların ödüllerini aldığını dile getirdi.
Bu buluşların ticarileşme sürecine yatırımcıları buluşturarak TÜRKPATENT'in de katkı sağladığını vurgulayan Durak, şöyle konuştu: “Biz buraya aynı zamanda yatırımcıları getirdik. Yatırımcılar buluşçuları dinledi. ABD, Çin, Fas, İran, Tunus, Katar buralardan çok ciddi ilgi vardı, buluşçular katılım sağladı. Şu anda ‘Demo Day’lerde buluşçuların yatırımcılara buluşlarını anlatmasını sağlıyoruz. Bu buluşların ticarileşmesi konusunda önümüzdeki süreçte görüşmeler olacak. Bizim odaklandığımız noktalardan bir tanesi de bu patentlerin ticarileşerek günlük hayatımızda kullanımının sık şekilde karşımıza çıkması. İlk defa bu kadar büyük ölçüde, bu kadar kapsamlı bir yatırımcı daveti yaptık. İlerleyen günlerde de görüşmelere devam edecekler.”
1639 COĞRAFİ İŞARET TESCİLLENDİ
Durak, üniversite öğrencilerine yönelik başlatılan "Patentle Türkiye" yarışmalarının devam ettiğini de hatırlattı. Yarışmalara başvuruların tamamen ücretsiz olduğuna dikkati çeken Durak, bu etkinliklerin üniversite öğrencileri arasında rekabeti güçlendirdiğini anlattı.
Zeki Durak, yıl sonuna kadar başvuruları devam eden yarışmaya katılım için tüm gençleri TÜRKPATENT'in internet sitesini incelemeye davet etti.
Coğrafi işaretli ürün başvurularına ilişkin de bilgi veren Durak, şu değerlendirmede bulundu: "Ülkemiz coğrafi işaretli ürün olarak zengin ülkelerden biri. Şu an 1639 tescil başvurumuz var. Bu, ülkemizin değerlerinin ortaya çıktığını göstermesi bakımında önemli bir rakam. Başvuru ve tescil bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız."
"MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ'NİN SONUÇLARI GÖRÜLÜYOR"
Yapay zeka teknolojisinin kullanımının her geçen gün arttığına işaret eden Durak, patent başvuru süreçlerinde bu teknolojinin kullanılmaya başlandığını bildirdi. Durak, "Yapay zekayla üretilen patentler bütün dünyada tartışma konusu. Biz TÜRKPATENT olarak hem Avrupa ofisinin hem de dünya ofisinin üyesiyiz. Buradaki çalışmaları yakından takip ediyoruz. Yapay zekayla üretilen başvuruların patent almasına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Bunlar bizim yakından takip ettiğimiz konular arasında." dedi.
Türkiye'nin patent ve marka süreçlerinde dünyadaki yerine ve hedeflerine de değinen Durak, şunları kaydetti: "Dünya Patent Ofisinin verdiği rakamlara göre, biz patent başvurusunda dünyada 12'nci sıradayız. Marka tescilinde Avrupa'da 1'inci, dünyada 4'üncü sıradayız. Tasarım tescilinde ise dünyada Çin'den sonra 2'nciyiz. Milli Teknoloji Hamlesi'nin sonuçları olarak teknoloji konusuna ciddi bir merak var. Bunun yansımalarını patent rakamlarında görüyoruz. Patent konusunda hedefimiz dünyada ilk 10'a girmek. Marka ve tasarımdaki başarımızı patentte de elde etmek istiyoruz. Bunun için de ciddi çalışmalar yürütüyoruz."
06 Ekim 2024 Pazar
07 Ekim 2024 Pazartesi
06 Ekim 2024 Pazar
04 Ekim 2024 Cuma
02 Ekim 2024 Çarşamba
30 Eylül 2024 Pazartesi