Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınavda yüzde 1'lik dilime giren öğrencileri, 90 bilim yıldızından biri olmaları için, TÜBİTAK Fen Lisesi yetenek sınavına başvurmaya davet etti.


Bakan Kacır, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, TÜBİTAK Fen Lisesinin 4. yılında, geleceğin bilim insanlarını yetiştirmeye devam ettiğini bildirdi.


"LGS'de yüzde 1'lik dilime giren öğrencilerimizi, 90 bilim yıldızımızdan biri olmaları için TÜBİTAK Fen Lisesi yetenek sınavına davet ediyoruz." ifadelerini kullanan Bakan Kacır, yarınlar için büyük bir adım attıklarını belirtti. Kacır, şunları kaydetti:


"Milli Eğitim Bakanlığımızla işbirliği içinde, TÜBİTAK'ın bilim ve teknolojideki bilgi ve birikimi ile hayata geçirdiğimiz TÜBİTAK Fen Lisesinde her öğrencimize burs ve yurt imkanı, uzman akademik kadrodan ders alma ve TÜBİTAK laboratuvarlarını kullanma fırsatı, yabancı dil eğitimi, staj programları sunuyoruz."


Bakan Kacır, 7 Temmuz'da gerçekleştirilecek yetenek sınavı için son başvuru tarihinin 3 Temmuz olduğu bilgisini de paylaştı.

30 Haziran 2024 Pazar

Hidrojen, üretim süreçleri sürdürülebilir ve çevreci olduğu takdirde güçlü ve temiz bir enerji kaynağı olarak büyük umut vaat ediyor.

Ancak yeni bir rapor, gerçek anlamda ‘yeşil’ hidrojene ulaşmanın çok zor olabileceğini gösterirken, yine çok taze bir çalışma hidrojen elde etmenin önündeki engellerin kalkacağına dair umut aşılıyor. 

 

Hollanda Radboud Üniversitesi ve Eindhoven Teknoloji Üniversitesi araştırmacısı Kiane de Kleijne, Nature Energy dergisinde henüz yayınlanan makalesinde, hidrojen üretiminin çoğunlukla atmosferik karbondioksitte (CO2) artışa yol açtığını ortaya koyuyor ve buna neden olarak hidrojen üretiminde doğalgaz kullanılmasını gösteriyor. Hidrojeni, su moleküllerinden ayırma sürecinde güneş veya rüzgar enerjisi kullanmak gibi daha çevreci metotlar olsa da De Kleijne, bu tesislerin kuruluşunun da karbon ayak izinden azade olmadığına dikkat çekiyor. Yeşil enerjiler, en çok Afrika ve Brezilya gibi çok fazla güneş ve rüzgar kaynağı bulunan yerlerde etkili sonuç veriyor fakat buralarda temiz süreçlerle üretilen hidrojenin kullanılmak üzere dünyanın geri kalanına taşınması gerektiğinde ortaya yine karbon ayak izi çıkıyor. 

 

PEM TEKNOLOJİSİ

 

De Kliejne’e göre hali hazırdaki koşullarda yeşil hidrojen üretmek pek mümkün görünmüyor. Bu araştırma, moral bozucu görünse de İspanya’daki Fotonik Bilimler Enstitüsü’nün (ICFO) yeni çalışması, aynı alanda umutları tazeliyor; çünkü proton değişim zarı (PEM) adı verilen popüler bir hidrojen üretim sürecinde yeni bir atılım söz konusu. PEM, hidrojeni su moleküllerinden ayıran bir su elektroliz işlemi. PEM’in tek çıktısı karbondioksit yerine oksijen olduğu için PEM yeşil bir teknoloji olarak kabul görüyor. Buradaki sorun, süreçte kullanılan ve su moleküllerinin parçalandığı sert asidik ortama dayanabilen az sayıda elementten biri olan iridyumun nadir bulunması. Dolayısıyla PEM’in büyük ölçekli bir hidrojen üretim tesisine dönüşmesi kolay değil. 

 

SUYUN POTANSİYELİ

 

İşte bu duruma çözüm arayan ICFO araştırmacıları, iridyum yerine daha yaygın elementlerden yapılmış bir anot katalizörü geliştirdiklerini duyurdular: Kobalt ve tungsten. Ve daha önemlisi anotu, elektroliz sürecinden beklenen bozulmaya karşı korumak için kobalt-tungsten oksiti, içinde çalıştırıldığı madde olan suyla emprenye ederek benzersiz bir çözüm geliştirdiler. Araştırmacı Ranit Ram, projenin başlangıcında, suyun elektrolizinde bizzat suyun kendisinin potansiyel rolünün ilgilerini çektiğini söylüyor ve ekliyor: “Daha önce hiç kimse suyu ve ara yüzey suyunu aktif olarak bu şekilde uyarlamamıştı”PEM reaktörünün denendiği testlerde yeni malzeme takdire şayan bir performans sergiledi. Akım yoğunluğunu beş kat artırarak 1 A/cm2’ye ulaşan araştırma ekibi, alanda çok zorlu bir dönüm noktasına ulaştı. Böylece iridyum kullanılmayan katalizörler için en yüksek akım yoğunluğuna ve aynı zamanda en yüksek stabiliteye ulaştılar. Fakat bu stabilize yine de istenen düzeyde değil. 

 

KOBALT YERİNE ALTERNATİF MADENLER

 

Kobaltın sıklıkla çocuk işçilerin çalıştırıldığı madenlerden çıkarılıyor olması, ICFO araştırma ekibini kaygılandırıyor. Araştırmacılara göre, iridyumdan daha bol bulunan kobalt, nereden elde edildiği dikkate alındığında rahatsız edici bir malzeme olabilir ve bu durum hedefledikleri ‘temiz’ enerji için uygun değil. Bu nedenle manganez, nikel gibi maddelere dayalı alternatifler üzerinde çalışmayı sürdürüyorlar ve gerekirse tüm periyodik tabloyu inceleyeceklerini söylüyorlar. 

02 Temmuz 2024 Salı

Pil ömrünü uzatmak için yapay zeka destekli pil yönetim sistemi geliştirildi. Pil ömrünü yüzde 25’e kadar uzatan, güvenliğini ve performansı artıran yapay zeka sistemi, cep telefonundan araçlara kadar her şey ile uyumlu tasarlanmış.


AYŞE BAŞAK


Yapay zekadan nasıl yararlanacağız? Son dönemlerin en mühim sorularından biri bu. Biz bireysel ya da kolektif olarak yapay zekadan nasıl istifade edeceğimize dair sorulara yanıt araya dururken, yapay zeka teknolojisi hayatımızın her alanında hızla yaygınlaşıyor. Eatron Technologies ve Syntiant, pil ömrünü uzatmak için yapay zeka destekli pil yönetim sistemi geliştirdi ve Almanya’nın Stuttgart kentinde düzenlenen The Battery Show Europe 2024’te tanıttı. Pili kontrol eden yapay zeka AI-BMS, pilin ek yüzde 10 kapasitesinin kilidini elinde tutuyor ve pil ömrünü yüzde 25’e kadar uzatabiliyor. Bunu, pilin sağlık ve şarj durumunu konvansiyonel yöntemlerden çok daha yüksek bir doğrulukla izleyerek yapıyor.

 

PERFORMANS ANALİZİ

 

Geliştirilen yapay zeka, pilin performansını gerçek zamanlı olarak analiz ediyor, olası sorunların erken tespiti için tahmine dayalı teşhisler kullanıyor, ardından arızaları önlemek, pil güvenliğini artırmak ve performansı optimize etmek için çeşitli kararlar alıp,uygulamaya koyuyor. AI-BMS, ticari ve tüketici elektroniği alanındaki mevcut BMS uygulamalarına kolayca entegre edilecek şekilde tasarlanmış. Pil ömrünü, güvenliği ve performansı artıran yapay zeka sistemi, cep telefonundan araçlara kadar her şey ile uyumlu tasarlanmış. Öyle ki, bu buluş elektrikli araçlarda menzili artırmanın yanısıra yeni pillere ihtiyaç duyma süresini uzatarak tüketicilere önemli miktarda para tasarrufu sağlayabilecek. Arızaları öngörme yeteneğiyle kritik anlarda pil arızası riskini de azaltabileceği düşünülüyor.

 

MEVCUT PİLLER

 

Piyasadaki mevcut lityum iyon piller, pil bozulmaya başlamadan önce genellikle yaklaşık 500-1.000 şarj döngüsü kadar maksimum ömre sahip. AI-BMS’nin potansiyel olarak bunu 625-1.250 döngüye çıkarabileceği savunuluyor. LiFePO4 piller ise standart bir BMS ile 5 binden fazla şarj döngüsüne ulaşabilirken yapay zeka ile bunun 6.250+ döngüye çıkabileceği öngörülüyor. 

02 Temmuz 2024 Salı