Hidrojen, üretim süreçleri sürdürülebilir ve çevreci olduğu takdirde güçlü ve temiz bir enerji kaynağı olarak büyük umut vaat ediyor.

Ancak yeni bir rapor, gerçek anlamda ‘yeşil’ hidrojene ulaşmanın çok zor olabileceğini gösterirken, yine çok taze bir çalışma hidrojen elde etmenin önündeki engellerin kalkacağına dair umut aşılıyor. 

 

Hollanda Radboud Üniversitesi ve Eindhoven Teknoloji Üniversitesi araştırmacısı Kiane de Kleijne, Nature Energy dergisinde henüz yayınlanan makalesinde, hidrojen üretiminin çoğunlukla atmosferik karbondioksitte (CO2) artışa yol açtığını ortaya koyuyor ve buna neden olarak hidrojen üretiminde doğalgaz kullanılmasını gösteriyor. Hidrojeni, su moleküllerinden ayırma sürecinde güneş veya rüzgar enerjisi kullanmak gibi daha çevreci metotlar olsa da De Kleijne, bu tesislerin kuruluşunun da karbon ayak izinden azade olmadığına dikkat çekiyor. Yeşil enerjiler, en çok Afrika ve Brezilya gibi çok fazla güneş ve rüzgar kaynağı bulunan yerlerde etkili sonuç veriyor fakat buralarda temiz süreçlerle üretilen hidrojenin kullanılmak üzere dünyanın geri kalanına taşınması gerektiğinde ortaya yine karbon ayak izi çıkıyor. 

 

PEM TEKNOLOJİSİ

 

De Kliejne’e göre hali hazırdaki koşullarda yeşil hidrojen üretmek pek mümkün görünmüyor. Bu araştırma, moral bozucu görünse de İspanya’daki Fotonik Bilimler Enstitüsü’nün (ICFO) yeni çalışması, aynı alanda umutları tazeliyor; çünkü proton değişim zarı (PEM) adı verilen popüler bir hidrojen üretim sürecinde yeni bir atılım söz konusu. PEM, hidrojeni su moleküllerinden ayıran bir su elektroliz işlemi. PEM’in tek çıktısı karbondioksit yerine oksijen olduğu için PEM yeşil bir teknoloji olarak kabul görüyor. Buradaki sorun, süreçte kullanılan ve su moleküllerinin parçalandığı sert asidik ortama dayanabilen az sayıda elementten biri olan iridyumun nadir bulunması. Dolayısıyla PEM’in büyük ölçekli bir hidrojen üretim tesisine dönüşmesi kolay değil. 

 

SUYUN POTANSİYELİ

 

İşte bu duruma çözüm arayan ICFO araştırmacıları, iridyum yerine daha yaygın elementlerden yapılmış bir anot katalizörü geliştirdiklerini duyurdular: Kobalt ve tungsten. Ve daha önemlisi anotu, elektroliz sürecinden beklenen bozulmaya karşı korumak için kobalt-tungsten oksiti, içinde çalıştırıldığı madde olan suyla emprenye ederek benzersiz bir çözüm geliştirdiler. Araştırmacı Ranit Ram, projenin başlangıcında, suyun elektrolizinde bizzat suyun kendisinin potansiyel rolünün ilgilerini çektiğini söylüyor ve ekliyor: “Daha önce hiç kimse suyu ve ara yüzey suyunu aktif olarak bu şekilde uyarlamamıştı”PEM reaktörünün denendiği testlerde yeni malzeme takdire şayan bir performans sergiledi. Akım yoğunluğunu beş kat artırarak 1 A/cm2’ye ulaşan araştırma ekibi, alanda çok zorlu bir dönüm noktasına ulaştı. Böylece iridyum kullanılmayan katalizörler için en yüksek akım yoğunluğuna ve aynı zamanda en yüksek stabiliteye ulaştılar. Fakat bu stabilize yine de istenen düzeyde değil. 

 

KOBALT YERİNE ALTERNATİF MADENLER

 

Kobaltın sıklıkla çocuk işçilerin çalıştırıldığı madenlerden çıkarılıyor olması, ICFO araştırma ekibini kaygılandırıyor. Araştırmacılara göre, iridyumdan daha bol bulunan kobalt, nereden elde edildiği dikkate alındığında rahatsız edici bir malzeme olabilir ve bu durum hedefledikleri ‘temiz’ enerji için uygun değil. Bu nedenle manganez, nikel gibi maddelere dayalı alternatifler üzerinde çalışmayı sürdürüyorlar ve gerekirse tüm periyodik tabloyu inceleyeceklerini söylüyorlar. 

02 Temmuz 2024 Salı

Türkiye, Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan 2024 e-Devlet Kıyaslama Raporu'nda, iki yıllık genel ortalama üzerinden 83 puan alarak 37 ülke arasından 10. sıradaki yerini korudu.


 

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Avrupa Komisyonunun hazırladığı 2024 e-Devlet Kıyaslama Raporu yayımlandı.

 

Rapora göre, Türkiye iki yıllık genel ortalama üzerinden 83 skorla Avrupa Birliği (AB) ortalaması olan 76'dan yüksek puan alarak, 37 ülke arasında 10. sıradaki yerini korudu.

 

Türkiye, kullanıcı odaklılıkta 2, şeffaflıkta 5 ve anahtar kolaylaştırıcılar başlığında 4. sırada yer aldı. Her üç alanda da puanını yükselten Türkiye, AB ortalamalarının üzerinde performans gösterdi.

 

Kullanıcı Desteği alt başlığında son 5 yıldır, Dijital Posta alt başlıklarında ise son dört yıldır olduğu gibi bu yıl da 1. sırada yer alan Türkiye, temel veri kaynakları ve sınır ötesi kullanıcı desteği başlıklarında ilk defa 2023'te yükseldiği birinciliğini sürdürdü.

 

Türkiye, mobil uyumluluk başlığında 3. sıraya yükselirken, 2024 yılı raporu kapsamında değerlendirilen taşınma, ulaşım, sağlık ve adalet yaşamsal olaylarında ilk 10 içinde, şirket işlemleri kategorisinde ise 19. sırada yer aldı.

 

Daha önceki yıllara benzer şekilde bu yıl da Türkiye'ye ait uygulamalar raporda örnek gösterildi. Bu sene raporda örnek gösterilen uygulamalar ise "Neyim Var?", "Kolay İhracat Platformu", "Askerliğim" oldu.

 

Öte yandan, 2023'te olduğu gibi bu yıl da Malta, Estonya, Lüksemburg, İzlanda ve Finlandiya ilk beşi oluşturdu.

 

AB ülkeleri dışında 11. sırada yer alan Norveç ile Türkiye, en iyi liderler arasında gösterildi. 

 

Türkiye dışındaki hiçbir aday ülke, AB ülkeleri ve genel ülke ortalama puanlarını geçemedi.

 

Bu yıl rapora Ukrayna ve Moldova dahil edilirken, Hollanda, Almanya, Fransa ve İspanya'nın sıralamalarında düşüş yaşandı. Türkiye'nin e-Devlet performansının stabil ve başarılı şekilde devam ettiği görüldü.

 

Türkiye'nin, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Norveç gibi ülkeleri geride bıraktığı sıralamada, ilk 9 ülkenin nüfusunun toplamının, e-Devlet Kapısı kullanıcılarının sadece yarısı kadar olduğu dikkati çekti.

05 Temmuz 2024 Cuma

Dünyanın çevresinde bulunan uyduların sayısı artmaya devam ederken, ticari uydu sektörünün uzay ekonomisindeki payı yüzde 71'e ulaştı.


 

Uydu Endüstrisi Birliğinin (SIA) Uydu Endüstrisinin Durumu Raporu'ndan derlediği bilgilere göre, uydu sektörü 2023'te benzeri görülmemiş bir hızla büyümeye devam etti.

 

Art arda 6'ncı yılda rekor sayıda ticari uydu yörüngeye fırlatılırken, geçen yıl toplam 2 bin 781 ticari uydu konuşlandırıldı.

 

Geçen yıl konuşlandırılan uydu sayısının bir önceki yıla kıyasla yüzde 20 arttığı görüldü.

 

AKTİF UYDU SAYISI 9 BİNİ AŞTI

 

Dünyanın çevresinde bulunan aktif uydu sayısı 2023 sonu itibarıyla 9 bin 691'e ulaşırken, bu sayı son 5 yılda yüzde 361 arttı. Bu uyduların, merkezi 87 ülkede bulunan kuruluşlar tarafından işletildiği kayıtlarda yer aldı.

 

Söz konusu uyduların işlevlerine göre dağılımına bakıldığında, bunların yüzde 69'unun ticari iletişim, yüzde 12'sinin uzaktan algılama, yüzde 9'unun AR-GE amaçlı işletildiği görüldü.

 

Aktif uydular arasında, hükümet iletişimi ile askeri gözetleme amacıyla faaliyet gösteren uydular yüzde üçer, navigasyon ile bilimsel alanlarda faaliyet gösterenler yüzde ikişer pay aldı.

 

ABD'li kuruluşların, bazıları diğer ülkelerle ortaklık halinde olmak üzere, 6 bin 500'den fazla uydu işletmesi dikkati çekti.

 

İNOVASYON UYDU GELİRLERİNİ ARTIRDI

 

Teknolojik inovasyonlar maliyet uygunluğunu ve verimliliği artırmaya devam ederken, uydu üretimi, yer ekipmanı ve fırlatma gelirleri de 2023'te artışını sürdürdü.

 

Geçen yıl küresel uzay ekonomisinin elde ettiği 400 milyar dolar gelirde ticari uydu endüstrisi dikkati çekti. Sektörün elde ettiği gelir 2023'te yüzde 2 artarak 285 milyar dolara yükselirken, dünya uzay ekonomisinden yüzde 71 pay aldı.

 

Uydu sektöründe en çok gelirin sağlandığı alan yer ekipmanları olarak öne çıktı. Küresel navigasyon uydu hizmetleri (GNSS) ve ağ ekipmanlarındaki sürekli büyüme, bu alanda geçen yıl 150,4 milyar dolar gelir elde edilmesine yardımcı oldu.

 

Geniş bant aboneliklerinin ve gelirlerinin artması ile uzaktan algılama gelirlerindeki büyümenin bir araya gelmesiyle 2023'te toplam 110,2 milyar dolarlık uydu hizmetleri geliri elde edildi.

 

UYDU ÜRETİM GELİRLERİ 17,2 MİLYAR DOLARA ÇIKTI

 

Devam eden inovasyon, uydu kapasitesi ve daha düşük üretim maliyetleri sayesinde küresel uydu üretim gelirleri geçen yıl 17,2 milyar dolara çıktı.

 

Uygun fiyat ve yenilikler, artan fırlatma faaliyetlerine ve tarihi yüksek seviyede fırlatma sayılarına yol açtı. Toplamda 190 fırlatmanın gerçekleştirildiği 2023'te, küresel fırlatma gelirleri 7,2 milyar dolar oldu.

 

Ticari uydu sürdürülebilirlik faaliyetleri yıl içinde önemli gelirler üretmeye başlarken, bu gelir geçen yıl 300 milyon doların üzerine çıktı.

 

Yer ekipmanları alanından elde edilen gelirde ilk sırayı 115,5 milyar dolarla GNSS cihazları ile çip setleri aldı. Bunu, 18,2 milyar dolarla tüketici ekipmanları, 16,7 milyar dolarla ağ ekipmanları takip etti.

 

ABD FIRLATTIĞI UYDULAR VE ELDE ETTİĞİ GELİRLE ÖNE ÇIKTI

 

Geçen yıl ABD'nin uydu endüstrisinden sağladığı gelir 105 milyar dolar olurken, ülkenin küresel uydu gelirlerinden aldığı pay son 5 yılda ortalama yüzde 37 olarak hesaplandı.

 

Uydu hizmetleri gelirinden ABD'nin aldığı pay da dikkati çekti. Geçen yıl bu alanda 44,5 milyar dolar gelir sağlayan ABD, küresel uydu hizmetleri gelirinin yüzde 40'ını elde etti.

 

Ticari uydu sektöründe lider ABD olurken, geçen yıl içinde fırlatılan ticari uyduların yüzde 85'i ABD'li firmalar tarafından üretildi.

 

ABD'de 2023'te fırlatılan uydulardan da 3,9 milyar dolar gelir elde edilirken, bu tutar küresel fırlatma gelirlerinin yüzde 54'ünü oluşturdu.

 

"GÜNÜMÜZ UYDULARI HER ZAMANKİNDEN DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA FAZLASINI YAPABİLİYOR"

 

SIA Başkanı Tom Stroup, endüstrinin tüm sektörlerindeki yerli teknolojik inovasyonların yalnızca uyduların faydasını ve kapasitesini artırmakla kalmadığını, aynı zamanda uyduları üretme ve Dünya yörüngesine fırlatma maliyetini de düşürdüğünü söyledi.

 

Stroup, "Sonuç olarak, günümüz uyduları her zamankinden daha düşük maliyetle daha fazlasını yapabiliyor ve bu, ABD'nin endüstriye liderlik etmesine, benzeri görülmemiş bir büyümeye ve uzay tabanlı hizmetlere genel olarak artan ilgiye yardımcı oldu." dedi.

05 Temmuz 2024 Cuma