tatil-sepeti

PROF. DR. KEREM ALKİN


keremalkin@superonline.com

 

İki ‘siyah kuğu’, ‘Covid-19’ küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı, dünyanın en zengin kesimi ile en yoksul kesimi arasındaki uçurumu ciddi manada derinleştiren, söz konusu ayrışmanın kolay kolay azalmasının, aradaki uçurumun azalmasının mümkün gözükmediği bir trendi tetikledi. ‘Küresel zenginlik’ ile ‘küresel yoksulluk’ arasındaki dengesizliğin ne yazık ki ‘istikrarlı’ bir şekilde büyüdüğü bir trendin içindeyiz. Dünyanın en zengin yüzde 10’u, 2017-2019 döneminde, dünyadaki toplam gelirin yüzde 45’ine hakimdi. 2022 sonu, iki ‘siyah kuğu’nun etkisi ile bu oran yüzde 52’ye yükselmiş durumda. Dünya nüfusunun yüzde 50’sini oluşturan yoksul kesimin dünya milli gelirinden aldığı pay ise yüzde 8.5’e gerilemiş durumda. Bu tablo, Birleşmiş Milletler’in (BM) 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nı da (SDG) büyük bir riske atıyor.

 

İKLİM MÜLTECİLERİ

 

Bu tablo, dünya genelinde 108.4 milyonu aşan yerinden yurdundan olmuş insan sayısının katlanarak büyüyeceğini; önümüzdeki dönemde 200 milyona ulaşmasından endişe duyulan mültecilerin arasında ciddi bir rakamı ‘iklim mültecileri’nin de oluşturacağını gösteriyor. Çünkü, iklim değişikliğinin sebep olduğu ağır kuraklık, devasa boyutlarda seller, toprak kaymaları ve kasırgalar gibi doğal afetlerin boyutları, yeryüzünde görülmemiş boyutlardaki sıcaklıklarla birlikte, ‘iklim göçü’ ve ‘iklim mülteciliği’ sorununun da katlanmasına sebep olacak gibi gözüküyor. Bu noktada, küresel ölçekte derinleşen yoksulluk ise küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu tehditleri bertaraf edecek yerel düzeydeki projelerin hayata geçirilmesini adeta durma noktasına getiriyor. Küresel yoksulluk ‘alarm’ verirken, gelişmekte olan ülkelere ve en az gelişmiş ülkelere, enerji ve çevreye yönelik ‘yeşil dönüşüm’ çağrısında bulunmak ve bu dönüşüm için gerekli kaynağı daha fazla borçlanarak, yani daha fazla ‘yoksullaşarak’ bulmaları gerektiğini ifade etmek ise acı bir ‘ironi’.

 

GÜVENLİK TEHDİDİ

 

Dünyanın tüm önde gelen uluslararası teşkilatları ve düşünce kuruluşları, ‘alarm’ veren küresel yoksulluğa karşı ortak, adil, ‘eşitlik odaklı’ ve etkili bir müdahale planı oluşturulmaması halinde, 2030 yılına yönelik ‘iklim değişikliği’ hedeflerinin de 14 sürdürülebilir kalkınma amacının da yakalanmasının mümkün olmadığını ifade ediyor. BM Kalkınma Programı (UNDP) verileri, 2020-2023 arası 165 milyon insanın daha dünya genelinde ‘küresel yoksulluk’un bir parçası haline geldiğini ve sosyal korunma, sağlık ve eğitim gibi temel sosyal hizmetlere erişim kabiliyetini kaybettikleri uyarısında bulunuyor. Aynı dönemde, ortanın altında gelişmiş ve en az gelişmiş ülkelerde 370 milyar dolara ulaşan borç ödemesi yükü (ana para ve faiz) kamu kaynaklarının kalkınmaya yönlendirilmesi adına da en büyük riski oluşturuyor. Küresel borç sarmalı ve gelişmekte olan ülkelerin dönemsel borç servisleri, her geçen yıl günlük bazda 3.65 doların altındaki yaşam standardının temsil ettiği ‘yoksulluk sınırı’nın altında kalan kişi sayısının da artmasına sebep oluyor.

 

Dünyada tüm ortanın altındaki gelişmekte olan ülkeler ile en az gelişmiş ülkelerin sadece yılık borç faiz ödemesi yükü, aynı ülkelerin kendi ülkelerine verme gayretinde oldukları sosyal hizmetler ve sağlık hizmetleri bütçelerinin 1.4 katına çıkmış durumda. Aynı ülkelerin toplam borç servisi, söz konusu ülkelerin yıllık eğitim bütçelerinin yüzde 60’ına geliyor. Küresel tablo şuna işaret ediyor; iki ‘siyah kuğu’ küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği ‘küresel yoksullaşma’da gözlenen derinleşme, dünya ekonomi-politik sistemi açısından ‘alarm’ veriyor ve artık ciddi bir ‘güvenlik’ sorunu oluşturuyor. Dünya nüfusunun yüzde 50’sinin küresel GSYH’den sadece yüzde 8.5 pay aldığı bir küresel sistemde hâlâ ciddi ‘güvenlik tehdidi’ olmadığına inanan var ise bir an önce ‘hayal dünyası’ndan uyanmalarını salık veririm.

24 Temmuz 2023 Pazartesi

AHMET KARATAŞ


 

Ticaret Bakanlığı, teknik müşavirlik şirketlerinin yurt dışındaki harcamalarının bir bölümünü, Fiyat İstikrar ve Destekleme Fonu’ndan (FİDF) sağlanan kaynakla destekliyor. Şirketlere sunulan destekler şöyle:

 

Proje desteği: Yurt dışı ihalelerde imzalanan sözleşmelerde teknik müşavirlik şirketleri;

 

a. Sözleşme bedeli 2 milyon ABD Doları’na kadar olan projeler için yüzde 20 oranında, en fazla 300 bin ABD Doları,

 

b. Sözleşme bedeli 2 milyon ABD Doları’ndan 5 milyon ABD Doları’na kadar olan projeler için yüzde 15 oranında, en fazla 500 bin 

ABD Doları,

 

c. Sözleşme bedeli 5 milyon ABD Doları’ndan 10 milyon ABD Doları’na kadar olan projeler için yüzde 10 oranında, en fazla 750 bin 

 

ABD Doları,

 

ç. Sözleşme bedeli 10 milyon ABD Doları ve üzerinde olan projeler için yüzde 7.5 oranında, en fazla 1 milyon ABD Doları tutarında destekleniyor.

 

Yurt dışı ofis desteği: En fazla 7 yurt dışı ofis için

 

a. Kira desteği: Yıllık en fazla 40 bin ABD Doları kira bedelinin yüzde 50’si,

 

b. İstihdam desteği: T.C. vatandaşı yönetici personel için yıllık en fazla 60 bin ABD Doları brüt maaşın yüzde 50’si, büro personeli için yıllık en fazla 36 bin ABD Doları brüt maaşın yüzde 50’si,

 

c. Danışmanlık desteği: Yıllık en fazla 30 bin ABD Doları harcamaların yüzde 50’si, en fazla 6 yıl süreyle karşılanıyor.

 

Reklam, tanıtım ve pazarlama desteği: Yıllık en fazla 100 bin ABD Doları harcamaların yüzde 50’si en fazla 6 yıl süreyle destekleniyor.

 

Pazar araştırması desteği: Yılda en fazla 5 adet olmak üzere, yüzde 70 oranında ve yurt dışı pazar araştırması gezisi başına en fazla 5 bin ABD Doları karşılanıyor.

 

Yurt dışı fuar desteği: Sektörel nitekli uluslararası fuar katılımlarında, metrekare üzerinden ödenen stant kirası (ilave stand hizmetleri dâhil), tanıtım etkinlikleri, ulaşım (ekonomi sınıfı uçak) ile konaklama giderleri (oda ve kahvaltı) yüzde 50 oranında, fuar başına en fazla 15 bin ABD Doları’na kadar destekleniyor.

 

Seminer ve konferans katılım desteği: Yurt dışında düzenlenen sektörel nitelikli uluslararası seminer ve konferanslara katılım halinde, en fazla iki şirket çalışanının, yol, konaklama (oda ve kahvaltı) ve katılım bedelleri yüzde 50 oranında, organizasyon başına en fazla 5 bin ABD Doları’na kadar karşılanıyor.

 

Teknik müşavirlik ve teknik müşavirlik heyet programı desteği: Müteahhitlik ve teknik müşavirlik heyeti programları kapsamında; her bir firmadan iki temsilcinin ulaşım ve konaklama giderleri yüzde 50 oranında karşılanıyor. Bakanlık tarafından hedef ülkelere yönelik organize edilen teknik müşavirlik heyeti programlarında destek oranı yüzde 90 olarak uygulanıyor.

 

Yurt dışı eğitim desteği: Firmaların teknik personelinin yurt dışı teknik eğitim programlarına katılımı halinde, program başına iki çalışanın yol, konaklama ve katılım giderleri yüzde 50 oranında, yıllık en fazla 50 bin ABD Doları’na kadar karşılanıyor.

 

Yazılım desteği: Bilgisayarlı tasarım kapsamında satın alınan veya kiralanan yazılım ürünlerinin lisanslarına ilişkin harcamalar yüzde 50 oranında, yıllık en fazla 50 bin ABD Doları destekleniyor. 

 

Mesleki sorumluluk sigortası desteği: Yurt dışında üstlenilen teknik müşavirlik projeleri kapsamındaki mesleki sorumluluk sigortası yükümlülüklerinden kaynaklanan poliçe alım giderleri yüzde 50 oranında, yıllık en fazla 50 bin ABD Doları karşılanıyor. 

 

Uluslararası mesleki yarışmalara katılım desteği: Uluslararası mesleki yarışmalara katılımlar yol, konaklama, katılım bedeli, dosya satın alma, yer görme bedeli giderleri yüzde 50 oranında, organizasyon başına azami 10 bin ABD Doları destekleniyor.



ahmetkaratas1453@gmail.com

30 Eylül 2024 Pazartesi

HİKMET BAYDAR


 

Güven endeksleri piyasa aktörlerinin geleceğe yönelik düşüncelerini, karamsar olup olmadıklarını, yatırım iştahının olup olmadığı gibi birçok önemli bilgileri edinmemizi sağlar. Güven endeksleri 0-200 aralığında değer alabilir. Endeksin 100’den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini gösterir.

 

Şimdi mevsimsel etkilerinden arındırılmış hizmet, perakende, ticaret ve inşaat güven endekslerinin verdiği ipuçlarına bakalım.

 

HİZMETTE TALEP ARTIŞI

 

Hizmet sektöründe güven endeksi, ağustos ayında 111.8 seviyesine yüzde 2 düşerek gelmişken, eylül ayında yüzde 0.6 artışla 112.6 seviyesine yükseldi. Dolayısıyla geleceğe yönelik iyimser beklentilerin arttığını görüyoruz. Bu durumda yatırım iştahı artar ve sektörel büyüme ivme kazanabilir. Daha detaya baktığımızda, son 3 aylık dönemde iş durumu hemen hemen değişmezken, hizmetlere olan talep endeksinde eylül ayında yüzde 1.3 artış olduğunu görüyoruz. Bu gelişme bize, sektöre talep konusunda iyimser bir tablonun daha da pekiştiğini söylüyor. Gelecek 3 aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisinde yüzde 0.9 artış olması, gelecekte de iyimser tablonun haklılığını ortaya koyuyor. Çünkü gelecekte müşteri talebinde artış bekleniyor. Bu arada körfezde savaşın yayılma riskinin artmasının bölgeden girişleri de tetikleyebileceğini unutmamak lazım.

 

PERAKENDEDE İYİMSERLİK

 

Perakende ticaret sektörüne baktığımızda, endeksin yüzde 2.5 yükselerek 110.6 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Yani iyimser hava ve geleceğe olumlu bakış daha da pekişmiş görünüyor.

 

Şimdi detaylara bakalım.

 

Son 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar endeksi yüzde 2.4 artarak 117.8 seviyesine yükseldi. Hem iyimserliği pekiştirmiş hem de işler yolunda mesajı vermiştir. Mevcut mal stok seviyesinin azalması da bunu teyit ediyor. Ancak gelecek 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi endeksinin 121.3 ile yüzde 2.5 artması (bir önceki ay da yüzde 4 artmıştı), geleceğe yönelik iyimserliğin ne kadar güçlü olduğunu bize gösteriyor. 

 

KONUT KREDİLERİNE KOLAYLIK

 

Şimdi inşaat sektörüne bakalım. Endeks, konut piyasasında alınan tedbirler nedeniyle kredili satışların yüzde 50 olarak ocak-ağustos döneminde düşüşünden etkilenmiş olacak ki, 2024 Eylül ayında 87.8’e yüzde 0.2 düştü. Gerek alınan siparişlerin mevcut düzeyi 82.4 ile gerekse gelecek 3 aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi 93.2 ile karamsar bir tablo çiziyor. 

 

BDDK, son aldığı kararla risk gruplarında değişikliğe gittiğinden konut sektöründe canlılık söz konusu olabilir. BDDK, 20 Eylül 2024 günü yaptığı açıklamayla bireysel ve konut kredilerinde risk ağırlığını değiştirdi. Bu durumda bankaların konut kredisi kullandırmasına da kolaylık gelmiş oldu. Kaldı ki, bir kamu bankası da konut kredi faizinde indirim kampanyası düzenleyerek, düşük faizle konut kredisi müracaatları almaya başladı. Bu gelişmeler önümüzdeki dönemde inşaat sektöründe de güven endeksinin yükselmesine destek verebilir. Ancak bu gelişmeyle konut fiyatlarında yükselişe yol açma riskinin de bulunduğunu unutmamak lazım.



hikmetbaydar@3-goz.com

30 Eylül 2024 Pazartesi