tatil-sepeti
Mutfakta çok şey değiştirecek buluş

HABER: AYŞE BAŞAK Bazen sessizce ortaya çıkan bir buluş zamanla piyasayı ele geçirir ve herkes onu taklit etmeye, üretmeye, kullanmaya başlar. İlginç olanı ise bu buluş ortaya çıkana kadar kimse o alanda karşılaşılan zorlukların farkında değildir. İcat edildikten sonra ise herkes hayatının ne kadar kolaylaştığından bahseder durur. HERKES ŞEF OLACAK İnsanoğlu kesici aletleri binlerce yıldır kullanıyor. Tekerleği de öyle. Peki, bıçak ve tekerlek bir arada kullanılırsa hayatımızda bir kolaylık olur mu? Mucit Randall Cornfield’e göre evet! Confield, farklı şeyleri denemekten korkmayan bir şef. Ona göre Bolo mutfaklara girdiğinde çok şey değişecek. Bolo bildiğimiz bıçak tasarımını ergonomik bir tekerleğe dönüştürerek bıçak kullanırken insanın bileğinde oluşan baskıyı ortadan kaldırıyor. Bu icat bıçağın kullanımını, insanla olan ilişkisini tamamen değiştiriyor. Bir şeyleri doğramak, kesmek artık şeflerin ustalığına sahip olmadan da gayet mümkün oluyor. KASLAR KULLANILIYOR Bolo’nun kullanılması elin kesilen şeyin tam üzerinde olmasını sağlıyor. Böylece kesim işlemi için uygulanan baskı, el ya da bilekte tabii olmayan bir gerilime sebep olmuyor. Kaslar gerektiği gibi kullanılmış oluyor. TEMİZLİĞİ PRATİK Aletin üzerindeki kilitleme düğmesi ile tekerlek halinden sabit bir hale geçebiliyorsunuz. Bu düğme de aleti klasik doğrayıcı olarak kullanmak isterseniz diye eklenmiş. Bir de hamur işleri için plastik bıçak mevcut. Bulaşık makinesinde yıkanabilen aletin bıçağı kolayca çıkartılıp musluk altına tutuluyor. Temizliği oldukça pratik. Henüz piyasaya çıkmamış olan ürün için verilen erken siparişlerin mart ayı itibarıyla gönderilmeye başlanacağı söyleniyor.

07 Şubat 2016 Pazar

Posta kutunuzu yanınızda taşıyın

HABER: AYŞE BAŞAK İnternet alışverişi hepimiz için çok pratik. Lakin sıkıntılı bir tarafı da var. Paketi beklemek! Örneğin kargonun geleceği günü internet üzerinden takip ettiniz, geleceği gün evde bekliyorsunuz. Dışarıda yapacağınız işleriniz var ancak ertelediniz. Kargo bir an önce gelsin de çıkıp işlerimi halledeyim diye düşünürken duşa girmeye karar veriyorsunuz. Böylece kargo geldikten sonra vakit kaybetmeden çıkabileceksiniz. Aceleyle duş aldıktan sonra kaygılı bir şekilde kontrol ettiğiniz kapının üzerine yapıştırılmış “geldik, yoktunuz” kâğıdını görüyorsunuz! Paketi kaçırdınız. Postacılar, kargo şirketleri ile girişilen bu mücadelenin bir çaresi var mı? Son yıllarda sensörlü posta kutuları çıktı. Bunlar sorunu hafifletseler de maalesef çözemediler. Sensörlü ve internete bağlı olan bu posta kutuları, size bir şey geldiği anda cep telefonunuza mesajla haber veriyor. Geriye yetişip paketi almak kalıyor. ARTIK ÇÖZÜM KOLAY Akıllı posta kutusu olarak lanse edilen uCella ise evinizin önündeki küçük bir postane gibi çalışıyor.55x62x10 cm ölçülerinde olan uCella’yı duvara kendiniz de monte edebilirsiniz. Wi-Fi özelliği olan uCella için bir cep telefonu aplikasyonu da mevcut. Gmail, Hotmail gibi e-posta şirketlerinin hizmetleriyle uyumlu olan posta kutusu, paketin numarasını takip ediyor, paket ulaştığında üzerindeki tarayıcı ile barkoduna bakarak gerekiyorsa hacmini genişletiyor. Bu işlemler için 5 mega piksel çözünürlüğünde bir kamera ve küçük bir dokunmatik ekran kullanıyor. Genişlediği zaman 55x110x51 cm ölçülerine ulaşıyor. Paketi getiren kişinin fotoğrafını çekmeyi de ihmal etmiyor. İADE DE MÜMKÜN Şayet gelen ürünü geri göndermek istiyorsanız, paketin barkodunu taratıp yine kutuya bırakmanız yeterli. Kargo şirketine otomatik olarak mesaj gönderen posta kutunuz, bu işi kendi hallediyor. İşte bu yüzden bir posta kutusundan çok bir postaneye benziyor. Mikrofon aracılığı ile kargo elemanı size mesaj bırakabiliyor. Cep telefonu aplikasyonu ayrıca uCella’nın pil seviyesini de takip etmenizi sağlıyor. Su ve toz geçirmeyen kutunun pilinin 30 gün dayanması öngörülüyor. Yedek pil depaketin içinde bulunuyor. 129 dolar fiyatı olan ürünün Mart ayı itibariyle piyasada olması bekleniyor. GÖRME ENGELLİLER İÇİN MÜTHİŞ BULUŞ New York merkezli 3D Photo Works şirketi görme engellilerin fotoğrafları, tabloları görmelerinin yolunu açmaya çalışıyor. Şirket gerçekleştirdiği projeyle görme engellilerin dokunarak görmesini sağlayacak. Görme Engelliler Federasyonu’nun desteğiyle başlatılan proje, Dr. Paul Bach’ın nöroplastisite alanında yaptığı çalışmalara dayanıyor. Bu çalışmalarda insanın parmak uçlarıyla dokunarak algıladığı şekillerin beyinde işlenmesinin, gözlerden gelen görüntünün işlenmesi ile tamamen aynı olduğu ispatlanmıştı. Yani gözleri görmeyen biri parmaklarıyla 3D bir resmi taradığında beyninde oluşan resim, gözleri gören birininkiyle aynı oluyor. Deneyimi artırmak için resimlere sensörler yerleştirilmiş. Böylece görme engelli kişi parmağını resmin neresinde gezdiriyorsa resmin o noktası ile ilgili açıklamalar sesli olarak da kendisine anlatılıyor. Şirket yedi yıl boyunca bu proje üzerinde çalışmış. İki yıl da gönüllü görme engelliler ile yapılan denemelerle geçmiş. Dünyada 285 milyon görme engelli var. ABD’de ise her 11 dakikada bir kişi görme yetisini kaybediyor. Şirketin kurucularından John Olson, amaçlarının dünyanın en değerli tablo ve fotoğraflarını tüm müzelerde, bilim ve kültür merkezlerinde görme engellilere ulaştırmak olduğunu söylüyor.

01 Şubat 2016 Pazartesi

Bu alarm görünmez ışınlarla koruyor

HABER: AYŞE BAŞAK Yıllar içinde kapı üzerinde anahtar bıraktığımız zamanlar unutuldu ve güvenlik kavramı günlük hayatlarımıza girdi.Alarm sistemleri evlerde de kullanılmaya başlandı. Son yıllarda farklı teknolojiler kullanılarak geliştirilen güvenlik sistemleri de piyasaya girdi. Sensör yerine mikrofon ve kamera kullanan bu sistemler internet ve cep telefonu aplikasyonları ile kullanım kolaylığı da getirdiler. Ancak bunlar tek bir odayı kontrol etmenizi sağlıyorlar. Şimdi tanıtacağımız Xandem Home ise bir konutun ihtiyaç duyduğu tüm güvenliği sağlıyor. Yani Xandem Home yeni bir alarm sistemi markası değil, yeni bir alarm teknolojisi. KURMASI KOLAY Filmlerdeki görünmez ışınlara değmeden soygun yapan hırsızları hatırlarsınız. Xandem Home bu tip bir alarm sistemi. Kurması çok kolay. Sadece 15 dakikada sistemi çalışır hale getiriyor ve evinizin tamamında güvenlik sağlıyorsunuz. Xandem Home, evinizdeki prizlere takılan küçük cihazlarla çalışıyor. Bu cihazlar kendi aralarında bir ağ kurarak alarm sistemini oluşturuyorlar. Sensörlerin birbirini görmesine ne evdeki eşyalar ne de duvarlar engel oluşturuyor. 3D HAVA ARACI 3D yazıcı ile üretilenlere jet uçağı da eklendi! İnsansız olduğu için bir uçak değil de İnsansız Hava Aracı (İHA) demek daha doğru. Aurora Flight Sciences and Stratasys Ltd. şirketi saatte 241 kilometre hız yapabilen bir İHA’yı 3D yazıcı ile ürettiklerini açıkladı. Dubai Havacılık Fuarı’nda bir gösteri yapan İHA, şimdiye kadar 3D yazıcı ile üretilen en komplike ve büyük hava aracı olarak tarihe geçti. 3 metre kanat genişliğine ve sadece 15 kilogram ağırlığa sahip olan aracın bu kadar hafif olması ise 3D baskı teknolojisi ile mümkün olabilmiş. Firmanın açıklamasına göre bu şekilde üretim yapmanın getirdiği avantajlar İHA’nın bu derece hafif olmasını sağlamış. CEP TELEFONUNDAN AYAR Sistem kurulduktan sonra internet veya cep telefonu üzerinden (iOS veya Android) kontrol ediliyor. Alarmı kurmanız, devre dışı bırakmanız mümkün. Ayrıca eş zamanlı takip ile evinizdeki hareketi aynen görebiliyorsunuz. Evinizdeki ışık veya ses sistemlerine de bağlanabilen cihaz eve giren kişiyi böylelikle kaçırabiliyor.

24 Ocak 2016 Pazar

Güle oynaya milyon dolar kazanıyorlar

HABER: İLKER BAŞÖZ Çocukların derslerini aksattığı hatta zaman zaman sosyal hayattan kopmalarını sağlayan, başlarından bir türlü kalkmadığı bilgisayar oyunları sektörü 2000’li yıllarda hızla büyüdü. Bazı oyunların yapımında milyon dolarlar harcanıyor ve oyunların piyasaya çıkacağı tarih aylar öncesinden takipçileri tarafından iple çekiliyor. Günümüzde oyun sektörü bu kadar büyürken, bazı oyunlar da elektronik spor yani futbol, basketbol, tenis gibi bir spor dalı olarak kabul ediliyor. E-sporda bilgisayar üzerinden oynanan bazı oyunlar için profesyonel turnuvalar düzenleniyor, lisanslı e-sporcular ve kulüpler bu turnuvalara katılabiliyor. ÖDÜL 2 MİLYON DOLAR Dünya üzerinde milyonlarca oyuncunun takip ettiği e-spor özellikle Uzak Doğu ülkelerinde çok yaygın. Hatta Güney Kore’de milli spor olarak bile görülüyor. Uluslararası turnuvalarda sporcuların kazanacağı toplam ödül havuzu ise 2 milyon doları aşıyor. 70 MİLYON OYUNCU Aylık 70 milyon kullanıcıya sahip olan League of Legend (LOL) beş kişilik grupların sanal bir dünyada mücadele ettiği bir oyun. LOL, Türkiye dahil dünyanın birçok yerinde spor dalı olarak kabul ediliyor. Profesyonel liglerde mücadele eden takımlardaki lisanslı oyuncular ise aynı bir futbol oyuncusu gibi sağlığına ve beslenmesine dikkat ederek ve bol bol antrenman yaparak karşılaşmalara hazırlanıyor. Ayrıca büyük şirketlerin sponsor olduğu bu e-spor takımları için yıldız oyuncu transfer etmek için yüksek bonservis bedelleri de ödeniyor. TÜRKİYE’DE DE YAYILIYOR Türkiye’de de e-sporcular yetişiyor. Türkiye’deki profesyonel oyuncular League Of Legends Ligi’nde mücadele ediyor. Şu anda Türkiye liginde 8 takımdan 100’e yakın oyuncu bulunuyor. 8 takım arasında Beşiktaş’ın da geçen sene kurmuş olduğue-spor takımı yer alıyor. BİLETLER KAPIŞ KAPIŞ Türkiye’de e-spora olan ilgi hızla artıyor. Ağustosta Türkiye’de gerçekleşen League Of Legends Büyük Finali’nde 10 bin bilet, 24 saat içinde tükendi. Ülker Sports Arena’da düzenlenen finali yerinden izleme fırsatı bulamayanlar için ise 30’dan fazla kamera, internet üzerinden canlı yayın yaptı. RAKAMLARLA E-SPOR Türkiye’de LOL’ü profesyonel olarak oynayan oyuncular e-spor’danayda yaklaşık 6 bin TL kazanıyor. Bu rakamın yanı sıra yayın ve sponsorluklardan da gelirelde ediyorlar. Dünyada e-spor’da en başarılı ülkeler Kore ve Çin. Avrupaülkeleri de yükselişte. E-spor’u 16­-30 yaş grubu tercih ediyor. Dünyada bu kitlenin yüzde 80’i erkek, yüzde 20’si ise kadın. Türkiye’de yüzde 90’ı erkek, yüzde 10’u kadın. Dünyada oyun sektörünün büyüklüğü 2013’te 75 milyar dolardı, 2015’de ise 100 milyar dolara yaklaştı. Türkiye’de oyun sektörünün büyüklüğü 2013’te 350 milyon dolarken, 2015’de 500 milyon dolara yaklaştı. E-spor karşılaşmalarının finalleri ortalama 30 milyon kişi tarafından takip ediliyor. Dünyada futboldan sonra en çok izlenen spordalı olma yolunda. SEÇMELİ DERS OLUYOR E-sporların hızlı yükselişi eğitim sektörünün de dikkatini çekti. Norveç’in Bergen kasabasında bulunan Garnes Vidaregåande Skole adlı okul eğer onay alabilirse futbol, basketbol, hentbol gibi sporların arasına e-sporu da seçmeli ders olarak ekleyecek. E-sporlar dalında eğitim görmeyi isteyen öğrenciler de 3 sene boyunca haftada 5 saatlik bir eğitime tabi tutulacaklar.

24 Ocak 2016 Pazar

Biyolojimiz 4. sanayi devrimi ile değişecek

HABER: CANAN BİLGİN Yaşantımızı, işimizi ve birbiriyle bağlantılarını esas olarak değiştirebilecek teknolojik bir devrimin eşiğinde duruyoruz. 1. Sanayi Devrimi, üretimi makineleştirmek için su ve buhar gücünü kullandı. İkincisi, seri üretime geçmek için elektriğin gücünden faydalandı. Üçüncüsü, üretimi otomatikleştirmek için elektronik ve bilgi teknolojilerinden yararlandı. Şimdi ise dördüncü bir endüstriyel devrim geçen yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan dijital devrimin yani üçüncü sanayi devriminin üzerine inşa ediliyor. Bu, fiziksel, dijital ve biyolojik alanlar arasındaki çizgilerin belirsizleştirildiği teknolojilerin birleşmesi olarak nitelendiriliyor. Kısacası gelecek 10 yıla kadar şekillenmesi beklenen 4. Sanayi Devrimi, insan ve doğanın biyolojik düzeninde çığır açacak. Tabii ki bunda en etkin araç, dijitalleşme ve teknolojinin işbirliği olacak. LİDERLERİN GÜNDEMİ Dünya Ekonomik Forumu’nun 20-23 Ocak tarihleri arasında Davos’ta yapılacak olan yıllık toplantısının ana teması da, “4. Sanayi Devrimi ile baş etmek”. Bu temanın belirlenmesindeki en büyük etken ise daha önceki sanayi devrimlerinden daha kapsamlı bir devrimin önümüzdeki 10 yılda pek çok alanda çarpıcı gelişmelere sahne olacağı.Önceki sanayi devrimleriyle karşılaştırıldığında 4. Sanayi Devrimi doğrusal bir tempodan ziyade yukarı doğru bir hızda gelişiyor. Bu değişikliklerin derinliği ve genişliği de, tüm üretim, yönetim ve kontrol sistemlerinin dönüşümünün habercisi. İŞİN ÖZÜ ENTEGRASYON Milyonlarca insanın benzeri görülmemiş işlemci gücü, depolama kapasitesi ve bilgiye erişim ile mobil cihazlarla bağlantı olanağı sınırsız. Tüm bu imkanlar, yapay zeka, robotlar, nesnelerin interneti, otonom araçlar, 3D baskı, nanoteknoloji, biyoteknoloji, malzeme bilimi, enerji depolama ve kuantum hesaplama gibi alanlarda ortaya çıkan teknolojik devrimlerle daha da genişleyip yayılacak. Yapay zeka, zaten sürücüsüz araba ve drone’lerden sanal asistanlara ve yazılıma kadar etrafımızdaki her şeyde ortaya çıkıyor. GENLERİMİZE İŞLEYECEK Öte yandan dijital fabrikasyon teknolojileri, günlük bazda biyolojik dünya ile etkileşim halinde. Mühendisler, tasarımcılar ve mimarlar, bilişimsel tasarımları, katma üretimi, malzeme mühendisliği ve sentetik biyolojiyi ortak bir yaşama öncülük edip çığır açması için mikroorganizmalar, vücutlarımız, tükettiğimiz ürünler ve hatta oturduğumuz binalarla birleştiriyor. MALİYET AZALACAK 4. Sanayi Devrimi de küresel gelir düzeyini yükseltme ve yaşam kalitesini artırma potansiyeline sahip. Bugüne kadar bundan en fazla dijital dünyaya ulaşabilen ve bunu göze alan tüketiciler kazandı. Teknoloji, kişisel yaşamda verimliliği ve memnuniyeti artırmak için yeni ürünleri ve hizmetleri bizlere sundu. Taksi çağırmak, uçuş için rezervasyon yaptırmak, ürün almak, ödeme yapmak, müzik dinlemek, film izlemek veya oyun oynamak… Bunların her biri şimdi uzaktan yapılabilir. Teknolojik inovasyon, verimlilik ve üretkenlikte uzun vadeli kazançlarıyla arz yönlü bir mucizeye öncülük edecek. Ulaştırma ve iletişim maliyetleri düşecek, lojistik ve global tedarik zincirleri daha etkili olacak ve ticaretin maliyeti azalacak. Ve bütün bunlar yeni pazarlar açarken, ekonomik büyümeye olumlu katkı yapacak. SERMAYE DEĞİL YETENEK Devrimin büyük eşitsizlik getireceğine ve özellikle emek piyasalarını karışıklığa sürüklemedeki potansiyeline işaret ediliyor. Kesin olan şu ki, gelecekte üretimde kritik faktörü sermayeden çok yetenek temsil edecek. Bu da düşük beceri/düşük ücret ve yüksek beceri/yüksek ücret kesimlerine bölünmüş bir işçi piyasasının artmasına yol açarken, sosyal gerilimlere de öncülük edecek. EYLEMLERİMİZ DEĞİL BİZ DEĞİŞECEĞİZ 4. Sanayi Devrimi sadece yaptıklarımızı değil, bizi de değiştirecek. Kimliğimizi, mülkiyet kavramlarımızı, tüketim kalıplarımızı, işe ve eğlenceye adadığımız zamanı, kariyerimizi ve yeteneklerimizi nasıl geliştirdiğimizi ve hatta ilişkilerimizi etkileyecek. Bu liste sonsuz; çünkü sadece hayal gücümüzle sınırlı. Yeni bilgi teknolojilerinin en büyük bireysel zorluklarından biri ise gizlilik. Özel yaşamımıza etkileri gibi temel konulardaki tartışmalar da şiddetlenerek artacak. İNSANLIĞI ROBOTLAŞTIRIR MI? İnovasyondan en fazla yararlananlar, zeka ve fiziki sermaye tedarikçileri (yenilikçiler, pay sahipleri, yatırımcılar) olma eğiliminde. Bu da emeğin karşısında sermayeye bağımlı olanlar arasındaki servette yükselen boşluğu ifade ediyor. Bu yüzden teknoloji, yerinde sayan gelirlerin artmasının veya yüksek gelire sahip ülkelerde nüfusun büyük çoğunluğu için düşmesinin ana nedenlerinden biri: Daha düşük eğitimli ve düşük vasıflı işçilere talep azalırken, yüksek vasıflı işçiler için talep arttı. Sonuçta, ortanın dışında yüksek ve düşük sınırlarda güçlü bir taleple bir iş piyasası oluştu. Bu, dünyada orta sınıfın neden giderek tatminsiz ve adaletsiz bir anlayışa maruz kaldığını ve bu şekilde yaşadığını açıklıyor. En kötümser senaryoda, 4. Sanayi Devrimi, gerçekten insanlığı robotlaştıran bir potansiyele sahip olabilir ve böylece bizi kalbimizden ve ruhumuzdan mahrum bırakabilir. Ama yaratıcılık, empati, yöneticilik gibi insan doğasının en iyi parçalarının bir tamamlayıcısı olarak, aynı zamanda insanlığı yeni bir ahlaki ve kolektif bilince taşıyabilir. Bu ikincisini başarmak da hepimizin üzerine düşen bir görev. 4. Sanayi Devrimi’nin öne çıkan teknolojilerinden 3D baskı, konuttan otomotive kadar pek çok alanda üretim için kullanılıyor. HÜKÜMETLER GÜÇ KAZANACAK Fiziksel, dijital ve biyolojik dünyalar birbirine yaklaşmaya devam ettikçe, yeni teknolojiler ve platformlar giderek vatandaşların hükümetlerin dikkatini çekmesine ve hatta kamu otoritelerinin denetimini aşmaya olanak tanıyacak. Aynı zamanda hükümetler nüfus üzerindeki kontrollerini artırmak için yaygın gözetim sistemleri ve dijital altyapıyı kontrol yeteneğine dayalı yeni teknolojik güçler kazanacak. Sonuçta hükümetin sistemlere ve kamu otoritelerine uyum yeteneği, onların hayatta kalmalarını belirleyecek. Değişim dünyasını, şeffaflık ve verimlilik düzeylerinin yapılarının nedenlerini kabullenirlerse, bu onlara rekabet avantajı sağlayacak. Aksi takdirde giderek artan sorunlarla karşı karşıya kalacaklar. YENİLİKÇİ İŞLETMELER RAKİPLERİNDEN AYRILIYOR 4. Sanayi Devrimi’ni destekleyen teknolojilerin işletmeler üzerinde büyük bir etkiye sahip olacağı açık. Arz tarafında pek çok sanayi yeni teknolojilerini tanıtıyor. Araştırma, geliştirme, pazarlama, satış ve dağıtım için global dijital platformlara erişebilen çevik, yenilikçi işletmeler rakiplerinden ayrılıyor. Talep tarafında esas değişim, şeffaflığın artması, tüketici bağlılığı ve tüketici davranışlarında görülüyor. Tüm bunlar şirketleri tasarım, pazarlama, ürün ve hizmetlerinin dağıtım yöntemlerini bu kıstaslara uyarlamaya zorluyor. 4. Sanayi Devrimi’nin işletmeler üzerinde dört ana etkisi var: Müşteri beklentileri, ürün artırma, işbirliğiyle yapılan inovasyon ve organizasyon şekli. Bu durumda iş dünyası liderleri ve üst düzey yöneticiler, değişen ortamı anlamak ve sürekli yenilik yapmak zorunda.

19 Ocak 2016 Salı