İlaç kapsülleri iğnenin yerini alacak

AYŞE BAŞAK İğne olmak bazı insanlar için korkutucudur. Kronik hastalıkları olan ve her gün iğne olmak zorunda kalanlar için ise yorucu ve yıpratıcı olabilir. Bilim insanları enjeksiyon ile uygulanması mecburi olan ilaçları vücuda kapsül yoluyla vermenin yöntemini araştırıyor. Büyük proteinlerden oluşan ilaçların çoğu ağız yoluyla alınamıyor; çünkü sindirim sistemindeki enzimler, ilaçlar hedefe ulaşmadan yani vücut tarafından emilimi gerçekleşmeden önce proteinleri parçalıyor. Böylece ilaç etkisizleşiyor. Örneğin, şeker hastalarının kullandığı insülin gibi pek çok ilaç, bu sebeple sadece enjeksiyon ile vücuda verilebiliyor. TAŞIYICI KAPSÜL Massachusetts Teknoloji Enstitüsü mühendisleri, hastalara enjekte edilmesi gereken ilaçlardan daha kolay faydalanmayı mümkün hale getirebilecek alternatif bir enjekte stratejisi üzerinde çalışıyor. Hastalar her gün enjeksiyon yapmaktan kurtulabilir mi? Bilim insanları, hastaların ilacı taşıyan bir kapsülü basitçe yuttukları, kapsül içindeki küçük iğnenin mide zarına ilacı enjekte ettiği bir model üzerinde çalışıyor. Hasta kendisine enjeksiyon uygulamıyor. Bunun yerine sadece taşıyıcı bir kapsül yutarak gerisini bu kapsülün içine entegre edilmiş ve ilacı sindirim sisteminde parçalanmadan hedefe ulaştıracak bir teknolojiye bırakıyor. KOLAY İLAÇ ALIMI Araştırmayı gerçekleştiren bilim insanlarından Doç. Dr. Giovanni Traverso, bu buluş ve süren deneylerdeki amaçlarını, “Hastaların ilaçlarını almalarını kolaylaştırabilirsek, o zaman ilacı almaları daha olası. Bu sayede ilaç alımı ile ilgili aksaklıklar en düşük seviyeye indirilebilir” diyerek açıklıyor. Nature Biotechnology’de yayınlanan makalede, araştırma ve deneylerin en son verileri paylaşıldı. Kapsüllerin yalnızca antikorların değil, aynı zamanda insülin başta olmak üzere diğer büyük proteinli ilaçların vücut içine enjekte edilebilmesi için kullanılabileceği hayvanlar üzerindeki deneylerde başarılı bir biçimde izlendi. MİDE ZARAR GÖRMÜYOR Araştırmacılar, hayvanlara yapılan deneylerde kapsülleri günlerce düzenli olarak verdi ve ilaçların her seferinde şaşmaksızın çalışarak hayvanların kanına karıştığını izledi. Ayrıca, dokuya yaklaşık 4.5 milimetre nüfuz eden kapsül enjeksiyonların ardından mide zarlarında herhangi bir hasar belirtisi de bulamadılar. Tüm bu gelişmeler enjeksiyonsuz hayat için umut verici görülüyor. LEOPAR KAPLUMBAĞASI İLHAM VERDİ Nature Biotechnology’deki makalede tanıtılan bu son teknoloji ürünü kapsül, yaklaşık bir yaban mersini büyüklüğünde, leopar kaplumbağasından esinlenilmiş yüksek, dik bir kubbeye sahip. Kaplumbağanın sırt üstü yuvarlandığında kendini düzeltebilmesi gibi kapsül de iğnesini mide zarına enjekte edebilmek için doğru pozisyonu almak üzere yuvarlanabiliyor. İğnenin ucu, mide duvarına enjekte edildikten sonra midede çözünebilen sıkıştırılmış insülinden yapıldığı için görevini tamamladıktan sonra midede eriyor.

13 Eylül 2021 Pazartesi

Twitter, emojilerle tepki verme özelliği Reactionsı ilk Türkiye'de test edecek

Twitter'dan yapılan açıklamada, bir beğeninin her zaman tüm hisleri karşılamadığından insanlara bir tweet hakkındaki duygularını hızlı ve kolay bir şekilde paylaşmaları adına yeni bir yol sağlamak için Twitter'in bir dizi emoji eklediği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Tepkiler ayrıca, bir tweetin yanında (gerçek zamanlı olarak 'beğen' düğmesinin yanında) gösterildiğinden, konuşma ilerledikçe diğerlerinin konuşmayı daha iyi anlamalarına yardımcı olacak. Twitter; çok çeşitli insanlara, kültürlere ve topluluklara sahiptir. Bu nedenle evrensel olarak tanınan ve insanların tweetler hakkında ifade etmek istediklerini temsil eden ve nihayetinde daha anlamlı konuşmaları teşvik eden emojiler bulmaya çalıştık. Bunu yapmak için tweetlerde en sık kullanılan kelimelerin ve emojilerin neler olduğunu araştırdık ve insanların tweetleri okurken neler hissettiklerine ve hangi emojilerin dünya çapında yankı bulduğuna dair anketler gerçekleştirdik. Tweetlerde en çok kullanılan emojinin gülme emojisi olduğunu bulduk. Aynı zamanda çoğu insan bize 'komik', 'destek'/'neşe', 'anlaşma' ve 'harika' etrafında dönen tepkileri hem ifade etmeyi hem de almayı tercih edeceklerini söyledi. İnsanların tweetleri okurken hissettikleri en önemli duyguların ‘eğlenmiş’ ve ‘meraklı’ olduğunu belirledik. 'Hayal kırıklığı' ve 'öfke' aynı zamanda insanların tweetleri okurken hissettikleri yaygın duygular olsa da ve bazı insanlar tweetlere katılmadıklarını ifade etmek istese de şu anda bunları emoji reaksiyonları olarak dahil etmiyoruz. Amacımız, her zaman herkese açık ve sağlıklı sohbeti desteklemek ve mevcut emoji setimizin sohbetleri nasıl etkileyeceğini görmek istiyoruz. Konuştuğumuz kişiler, bazı düşüncelerine olumsuz tepkiler almaktan endişe duyduklarını ve insanlar tweetleri hakkında böyle hissederse daha fazla bağlama izin veren diğer etkileşim yöntemlerini tercih edeceklerini belirtti." SINIRLI BİR SÜRE İÇİN KULLANILABİLECEK Açıklamaya göre Twitter, topluluk geri bildirimlerine ve devam eden öğrenmelere dayalı olarak ek emoji reaksiyonlarını yinelemeye ve test etmeye devam edecek. Reaksiyonları görüntülemek için kullanıcılar "Beğen" düğmesine uzun süre basabilir ve bir tweet hakkında ne hissettiklerini göstermek için bir emoji seçebilir veya her zaman olduğu gibi sadece "Beğen" düğmesine dokunarak tweetleri beğenmeye devam edebilir. Reactions, insanlara sohbetlerde nasıl hissettiklerini hızlı bir şekilde göstermeleri için daha fazla yol sunarken, aynı zamanda tweetleyenlerin tweetlerinin nasıl algılandığını daha iyi anlamalarını sağlayacak. Bu da potansiyel olarak daha iyi ifade ve genel sohbete katılım sağlayacak. Reactions özeliği, sadece Türkiye'de, iOS için Twitter, Android ve Twitter.com'da sınırlı bir süre için kullanılabilecek. Özellik, önümüzdeki günlerde herkesin kullanımına sunulacak. Twitter, bu testi temel alarak, Reactions özelliğinin kullanılabilirliğini diğer bölgelere genişletmeyi değerlendirecek.

10 Eylül 2021 Cuma

Geleceğin otonom araçları Bilişim Vadisi'nde yarışacak

Bilişim Vadisi'nden yapılan açıklamaya göre, Türkiye, geleceğin araçları olarak kabul edilen otonom yani sürücüsüz otomobiller konusunda gençleri teşvik etmeyi sürdürüyor. TEKNOFEST, otonom araç teknolojileri alanında gençlere yetkinlik kazandırırken festival kapsamında düzenlenen Robotaksi-Binek Otonom Araç Yarışması, bu sene 36 takımın zorlu mücadelesine sahne olacak. Türkiye’nin teknoloji ve inovasyon üssü Bilişim Vadisi’nde 13-17 Eylül'de gerçekleştirilecek yarışlarda genç yetenekler hünerlerini sergileyecek. Açıklamada görüşlerine yer verilen Bilişim Vadisi Genel Müdürü Serdar İbrahimcioğlu, Bilişim Vadisi'nin Milli Teknoloji Hamlesi'nin ulusal ve uluslararası alanda dünyayı değiştirecek projeleri için kurulduğunu bildirdi. Bilişim Vadisi'nin odak alanlarından birinin mobilite ekosisteminin geliştirilmesi olduğunu belirten İbrahimcioğlu, "Robotaksi otonom araç yarışlarının yürütücülüğünü, son iki senedir ev sahipliğini yapıyoruz." ifadesini kullandı. İbrahimcioğlu, Robotaksi yarışmasında geçen yıl 17 olan takım sayısının bu sene 36'ya çıktığı bilgisini vererek, "Kendi pistimizi de yaptık. Gençlerimizin sadece yarışta değil, diğer zamanlarda da kullanabilecekleri bir alanı inşa etmiş olduk. Takım sayısı, her yıl neredeyse yüzde 100 artıyor. Önümüzdeki yıllarda 70'leri 100’leri bulacağız." değerlendirmesinde bulundu. 2 AYRI KATEGORİ, 4 HAFTALIK KAMP Bilişim Vadisi Ekosistem Geliştirme Ofisi Direktörü Tuba Öztepe, bu yıl yarışmanın konseptinde değişikliğe gittiklerini ve iki ayrı kategoride yarışların yapılacağını bildirdi. Hazır araç kategorisinde 7 ayrı ekibe 3 hazır araç verdiklerini aktaran Öztepe, "Bu araçlar tamamen aynı özellikte ve otonoma hazır. Ekipler geliyorlar ve araçlara yazılımlarını yükleyip kendi yapay zekalarıyla bu araçlarını çalıştırıyorlar." bilgisini verdi. Öztepe, özgün araç kategorisinde ise farklı tasarımlar olduğuna işaret ederek, "89 model aracımız da var, son model aracımız da. Onlar tamamen her şeyi, yazılımını donanımını kendileri yapıyor." ifadesini kullandı. Önceki senelerden farklı olarak ekiplere 4 haftalık bir süre verdiklerini belirten Öztepe, "Ekipler geldi, 4 hafta boyunca pisti kullandı. Levhaları, trafik ışıklarını her şeyi test ettiler. Problemlerini çözdüler. Burada bir kamp yaptılar aslında. Günde 14 saat, toplamda 600 saat beraber çalıştılar." değerlendirmesinde bulundu. "ÖZGÜN BİR ARAÇ TASARLADIK" Karaelmas Üniversitesi takımından Berat Cansız, hurda olarak aldıkları 1989 Serçe ile yarışmaya katıldıklarını kaydetti. Serçe'yi otonom hale getirdiklerini ifade eden Cansız, "Önünde bir kamerası var, şu anda yoldaki şeritleri okuyarak, takip ediyor. Ekstra katmış olduğumuz özelliği kendisi elektrikle hareket ettiriyor. İçerisinde 6 adet akü bulunuyor ve bu aküyle bir saat boyunca hareket sağlayabiliyor." bilgisini verdi. Cansız, aracın 5 kişilik yolcu taşıma kapasitesi bulunduğunu vurgulayarak, "Yani bir aile arabaya bindikten sonra otonom olarak istedikleri yere haritadan işaretleyerek rahatlıkla gidebilecekler." ifadesini kullandı. Sakarya Üniversitesi Takım Kaptanı Belemir Çapraz, geçen yıl Robotaksi yarışlarında birinci olduklarını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Elde ettiğimiz bu birincilikten sonra takım üyelerine özellikle savunma ve otomotiv sanayisindeki çeşitli firmalardan iş imkanları sağlandı. Özellikle yazılım anlamda daha iyi bir sürüş sağlayabilmek için aracımızı geliştirmeye devam ettik." Bozok Üniversitesi Takım Kaptanı Fatmanur Ortataş, Robotaksi yarışlarının kendilerine bilgi ve tecrübe kattığını belirterek, "Bu alanda bilgi sahibi olmuş, yetenek kazanmış mühendisler olarak yetişmek istiyoruz. Aracımızın kabuğu, şasesi içerisinde bulunan batarya yönetim sistemi, araç kontrol sistemi, otonom yazılımlar bu tarz bütün aksamlarını kendimiz yaptık. Her şeyiyle özgün bir araç tasarladık." değerlendirmesini yaptı. ŞEHİR İÇİ TRAFİĞİNİ YANSITAN PARKUR Robotaksi yarışması, gençlerin otonom sürüş algoritmalarını geliştirmeyi amaçlıyor. Yarışmaya lise, ön lisans, lisans, lisansüstü öğrencileri, mezunlar, bireysel veya takım halinde katılabiliyor. Bu sene özgün araç ve hazır araç kategorilerinde düzenlenen yarışlarda takımlardan gerçek bir pist ortamında otonom olarak çeşitli görevleri yapması bekleniyor. Bu yıl 4'üncüsü düzenlenecek yarışlarda takımlar, şehir içi trafik durumunu yansıtan bir parkurda otonom sürüş performanslarını sergileyecek. Kurallara uygun olarak yolcu alma, yolcu indirme, park alanına ulaşma, park etme ve doğru rotayı takip etme görevlerini yerine getiren takımlar başarılı sayılacak.

09 Eylül 2021 Perşembe

SIGN İstanbul, iki yıl aradan sonra yeniden kapılarını açtı

22. Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri Fuarı SIGN İstanbul, en son 2019’daki organizasyondan sonra yeniden kapılarını açtı. Fuar bu yıl da aralarında dünya markalarının da olduğu 350’den fazla firmayı, yurtiçi ve yurtdışından 25.000 ticari satın almacıyla buluşturacak. Dijital baskı sektöründe faaliyet yürüten Lidya Grup da SIGN İstanbul 2021 Fuarı’nda son teknoloji dijital baskı makinelerini sergileyecek. Xerox, Epson, Efı ve kendi markası Sutec makinelerini Türkiye’de temsil eden Lidya Grup, fuara özel kampanyalı fiyatları ile yerli ve yabancı ziyaretçilerini ağırlayacak. Sadece fuarda geçerli olacak özel fiyatlar sunduklarını ifade eden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, “Reklam sektöründen tekstil sektörüne, copy-centerlardan matbaalara, kobilerden sanayiye hemen hemen tüm sektörlere hizmet verecek geniş bir ürün gamına sahibiz” dedi. Öz, şöyle devam etti: “Bugüne kadar yüzlerce müşterimize 100 milyon TL’nin üzerinde proje finansmanı sağladık. Pandemi sırasında da müşterilerimizi olabildiğince destekledik. Örneğin, bu dönemde 48 aya varan cazip kampanyalar gerçekleştirdik.” Pandeminin yarattığı daralmaya da değinen Öz, işletmelere sermayelerine ve organizasyonlarına göre iş yapmaları tavsiyesinde bulunarak, herkesin ayağını yorganına göre uzatması gerektiğini sözlerine ekledi. İş için gerekli olan teknoloji yatırımlarının çok fazla ertelenmediğini ve yapılması gerektiğini anlatanÖz, şunları söyledi: “Türkiye genelinde 4 markayı temsil ediyoruz. 5 bölgede bölge ofisimiz var ve buralardan 23 ilimize doğrudan satış ve servis hizmeti veriyoruz. 23 ilimizin dışında kalan illerimizde de 17 adet bayimizle hizmet vermekteyiz. Dolayısı ile fuarda ülkemiz genelinden ziyaretçilerimizi standımızda ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Dijital baskı sektörümüzde, işin geliştirilmesinde ve farklılık yaratmada, son yeniliklere sahip makine parkurunun olması, işin olmazsa olmazları arasında bulunuyor. Geçtiğimiz yılın son çeyreğinden itibaren endüstriyel baskı cihazları tarafında ciddi bir talep gerçekleşiyor ve talep bu yıl artarak devam ediyor. Yılın son çeyreği, son dönemlerde ertelenen işlerin de sonuçlanacağı heyecan verici bir dönem olacak.” Fuara temsil ettikleri 4 markanın modelleri katıldıklarını ifade eden Lidya Grup Geniş Format Satış Müdürü Mehmet Döner ise şunları kaydetti: “Fuarda, Xerox markamızdan V4100, B9100, C9070 ve B8170 model makineleri, Epson markamızdan SC-S80610, SC,S40610, B6000, P10000 ve T5400 model makineleri, Efi markamızdan HS 1625 model makinesi, Sutec markamızdan SC3220, St6090, ST7590, TX3910 ve yeni lansmanı yapacağımız Sutec DTG (Ped baskı makinesi) sergilediğimiz modeller arasında yer alıyor.”

09 Eylül 2021 Perşembe

Bitkiler tarlalarda değil fabrikalarda üretilecek

SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi (Cube Incubation) firmalarından Frux, şehirlerde bitki fabrikaları kurmaya hazırlanıyor. Yapay zeka ve nesnelerin interneti ile entegre, çok katlı topraksız tarım sistemleri geliştiren Frux’un aktif yatırım turları devam ediyor. Yerli tohum, yerli torf ve yerli üretim bitki besinleri kullanılacak bitki fabrikalarını, yerli yapay zeka yönetecek. Tarım sektörüne hakim dört genç mühendis Mustafa Hüroğlu, Ufuk Yeşil, Oğuz Köksal ve Uğur Can Seyhun, Sabancı Üniversitesi’nde başlayan arkadaşlıklarını, Frux’u kurarak ortaklığa çevirdi. Dikey tarımın dijital dönüşümüne yerli ve milli imzasını atmaya hazırlanan Frux, TÜBİTAK 1512 Girişimcilik Destek Programı (BİGG) sürecinden başarıyla çıkan 153 girişimden biri. İstanbul Ticaret’in sorularını, firmanın kurucu ortaklarından Mustafa Hüroğlu cevapladı. YERLİ TOHUM Frux’un faaliyet alanı nedir? Frux, yapay zeka ve nesnelerin interneti ile entegre dikey tarım sistemlerinde uzman bir derin teknoloji girişimi. Yerli tohumlarımızı kullanarak dikey tarım alanları oluşturmak ve bunları şehir merkezlerine, ev ortamlarına taşımak için faaliyet gösteriyoruz. Yetişme döngüleri içinde; mineral, vitamin, ısı, ışık, nem ve diğer tüm değişkenleri yapay zeka yazılımlarımızla ölçerek, kapalı ortamlarda bitki yetiştiriyoruz. Patentini almaya hazırlandığımız sünger formunda bir torf üretiyoruz. TOPRAKSIZ TARIM Dikey tarım nedir? Dikey tarımı; dikey yığılı katmanlar üzerinde topraksız yapılan tarım olarak tanımlayabiliriz. Toprak yerine sünger, taş yünü, torf gibi kök tutucu, bitkinin dik durmasına destek olan yapılar kullanılır. Bu şekilde sabitlenen bitkiler, köklerine besin çözeltisi ile zenginleştirilmiş su ulaştırılarak beslenirler. PESTİSİT KULLANILMIYOR Bu yöntem güvenilir mi? Su ve gübre kullanımının yüzde 90 daha az olduğu dikey tarımda hiçbir şekilde tarım ilacı, pestisit kullanılmıyor. Çünkü kapalı mekânlarda bütün değişkenler ölçülüp, anında müdahale edilebiliyor. Bu sayede yetişme ve hasat süresi kısalıyor. Katlı sistemlerle metrekareden alınan ürün miktarı 350 kata kadar artırılabiliyor. TARIM TOPRAĞININ ÖMRÜ Dikey tarım, geleceğin tarım sistemi olabilecek mi? Tüm dünyada çiftçi sayısı azalıyor, tarım alanları daralıyor. Dünyanın ekosistemi değişiyor; yeraltı su kaynakları yüzde 80 azaldı. Öngörülere göre tarım yapılabilir toprağın ömrü 60 yıl civarında. 20-25 yıl sonra Rusya ılıman bir iklime sahip olacak. Dünya Bankası verilerine göre 2050’de dünya nüfusu 10 milyarın üzerine çıkacak. Yüzde 75’i de şehir merkezlerinde yaşayacak bu nüfusu besleyebilmek için bugünkü üretimin yüzde 70 daha fazlası gerekiyor. Bu da ancak dikey tarımla mümkün. ÇİFTÇİ SAYIMIZ AZALIYOR Türkiye için dikey tarımın önemi nedir? Türkiye’de de çiftçi sayısı ve tarım alanları azalıyor. Şehirde yaşayan nüfusumuz giderek artıyor. En önemli sorunumuz, besin tedarik zincirinden ve son tüketiciden kaynaklanan üçte birlik israf. Gıda güvenliğinde kötü sırada değiliz ama kişi başına düşen israfta dünyada üçüncü sıradayız. Dikey tarımla şu anda yaşadığımız birçok sorunu ortadan kaldıracağız. 1000 BİTKİNİN ANALİZİ Frux, dikey tarımın neresinde? 2020 Şubat ayından itibaren aralıksız çalışıyoruz. Yapay zeka alt yapısı ile 1000’e yakın bitki üzerinde dikey tarım analizi gerçekleştirdik. Günümüzün geleneksel tarım yöntemleri ile 62 metrekareden elde edilebilecek ürünü 2 metrekarelik alanda oluşturduğumuz katlı sistemden elde edebiliyoruz. Yerli tohumlarımızın dikey tarımda kullanılabilirliği üzerine analizler yapıyoruz. SORUNU ENGELLİYOR Yapay zeka ile tarımın artıları neler? Yapay zeka; sistemdeki her türlü sorunu görüp, müdahale ediyor, sürekli öğreniyor ve çıkabilecek sorunları da öngörüp, engelliyor. Mesela ortamdaki karbondioksiti, suyun pH dengesini analiz ediyor. Bitkiyi strese sokabilecek her durumu görüp, gerekli müdahaleleri yapıyor. Tüm ihtiyaçları otomatik olarak ayarlıyor. MOBİL YÖNETİM “Mobil aplikasyonla yönetilen dikey tarım sistemlerimiz, her yerden 7/24 takip edilecek, yapay zeka aracılığıyla analizler yapacak. Kullanıcılar mobil aplikasyon üzerinden sisteme erişebilecek.” YEŞİLLİKLERE STANDART “Yeşilliklere organik tat ve kalite standardı getirmeyi amaçlıyoruz. İstediğimiz noktalarda tam otomasyona sahip akıllı bitki fabrikaları kuracağız. En az kaynakla, en yüksek verimlilikle taze ve organik gıdaya ulaşmak mümkün olacak. Karbon ayak izi de ciddi biçimde düşecek.” ABONELİK PAKETİ “Tohum çeşitleri, akıllı medya, ekim viyolü ve organik bitki besininden oluşan paketlerimiz tüm ihtiyaçları karşılıyor. Aylık ya da yıllık abonelik sistemimiz mevcut. Hasat zamanlarına göre periyodik olarak paket kullanıcıya ulaşıyor ve her pakete özel ücretsiz app desteği sunuluyor.” EVDE TARIM “Eşsiz dizaynı ve modüler yapısı ile evlerin her yerinde kullanılabilecek bir akıllı dikey tarım ünitesi olan Hex’i geliştiriyoruz. Evde; semizotu, dereotu, maydanoz, fesleğen, kuzu kulağı, pazı, çilek, domates gibi ürünlerin yetiştirilebileceği setler hazırlıyoruz. Duvara monte edilebilen, ihtiyaca göre modüller eklenebilen sistemin kurulumu çok kolay.” YERLİ TOHUM YERLİ BESİN “Bugün yediğimiz sebze ve meyvelerin bir kısmının olması gereken muhteviyata sahip olmadığını biliyoruz. Dikey tarım bu sorunu da ortadan kaldıracak. Bitki fabrikalarımızda yerli tohumlarımız, kendi üretimimiz olan besin çözeltileri ile büyüyecek.” İŞTE FAYDALARI * Daha kısa sürede hasat imkânı sağlıyor. * Besin değeri yüksek ürünler elde ediliyor. * IoT ve yapay zeka tüm sorunları tespit edip, gideriyor. * Bilgi birikimi olmadan da yetiştiricilik imkânı tanıyor. * Akıllı cihazlar 7/24 üretim sürecini takip ediyor. * Su ve besin çözeltisinde yüzde 90 tasarruf ettiriyor. * Hiçbir kimyasal kullanıma ihtiyaç duyulmuyor. * 365 gün mevsimden bağımsız üretim imkânı sunuyor. * Metrekareden elde edilen ürün miktarı 350 kat artırılabiliyor.

06 Eylül 2021 Pazartesi