tatil-sepeti

SOYHAN ALPASLAN

Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi (Cube Incubation) firmalarından Frux, şehirlerde bitki fabrikaları kurmaya hazırlanıyor.

Yapay zeka ve nesnelerin interneti ile entegre, çok katlı topraksız tarım sistemleri geliştiren Frux’un aktif yatırım turları devam ediyor. Yerli tohum, yerli torf ve yerli üretim bitki besinleri kullanılacak bitki fabrikalarını, yerli yapay zeka yönetecek. Tarım sektörüne hakim dört genç mühendis Mustafa Hüroğlu, Ufuk Yeşil, Oğuz Köksal ve Uğur Can Seyhun, Sabancı Üniversitesi’nde başlayan arkadaşlıklarını, Frux’u kurarak ortaklığa çevirdi. Dikey tarımın dijital dönüşümüne yerli ve milli imzasını atmaya hazırlanan Frux, TÜBİTAK 1512 Girişimcilik Destek Programı (BİGG) sürecinden başarıyla çıkan 153 girişimden biri. İstanbul Ticaret’in sorularını, firmanın kurucu ortaklarından Mustafa Hüroğlu cevapladı.

YERLİ TOHUM

Frux’un faaliyet alanı nedir?

Frux, yapay zeka ve nesnelerin interneti ile entegre dikey tarım sistemlerinde uzman bir derin teknoloji girişimi. Yerli tohumlarımızı kullanarak dikey tarım alanları oluşturmak ve bunları şehir merkezlerine, ev ortamlarına taşımak için faaliyet gösteriyoruz. Yetişme döngüleri içinde; mineral, vitamin, ısı, ışık, nem ve diğer tüm değişkenleri yapay zeka yazılımlarımızla ölçerek, kapalı ortamlarda bitki yetiştiriyoruz. Patentini almaya hazırlandığımız sünger formunda bir torf üretiyoruz.

TOPRAKSIZ TARIM

Dikey tarım nedir?

Dikey tarımı; dikey yığılı katmanlar üzerinde topraksız yapılan tarım olarak tanımlayabiliriz. Toprak yerine sünger, taş yünü, torf gibi kök tutucu, bitkinin dik durmasına destek olan yapılar kullanılır. Bu şekilde sabitlenen bitkiler, köklerine besin çözeltisi ile zenginleştirilmiş su ulaştırılarak beslenirler.

PESTİSİT KULLANILMIYOR

Bu yöntem güvenilir mi?

Su ve gübre kullanımının yüzde 90 daha az olduğu dikey tarımda hiçbir şekilde tarım ilacı, pestisit kullanılmıyor. Çünkü kapalı mekânlarda bütün değişkenler ölçülüp, anında müdahale edilebiliyor. Bu sayede yetişme ve hasat süresi kısalıyor. Katlı sistemlerle metrekareden alınan ürün miktarı 350 kata kadar artırılabiliyor.

TARIM TOPRAĞININ ÖMRÜ

Dikey tarım, geleceğin tarım sistemi olabilecek mi?

Tüm dünyada çiftçi sayısı azalıyor, tarım alanları daralıyor. Dünyanın ekosistemi değişiyor; yeraltı su kaynakları yüzde 80 azaldı. Öngörülere göre tarım yapılabilir toprağın ömrü 60 yıl civarında. 20-25 yıl sonra Rusya ılıman bir iklime sahip olacak. Dünya Bankası verilerine göre 2050’de dünya nüfusu 10 milyarın üzerine çıkacak. Yüzde 75’i de şehir merkezlerinde yaşayacak bu nüfusu besleyebilmek için bugünkü üretimin yüzde 70 daha fazlası gerekiyor. Bu da ancak dikey tarımla mümkün.

ÇİFTÇİ SAYIMIZ AZALIYOR

Türkiye için dikey tarımın önemi nedir?

Türkiye’de de çiftçi sayısı ve tarım alanları azalıyor. Şehirde yaşayan nüfusumuz giderek artıyor. En önemli sorunumuz, besin tedarik zincirinden ve son tüketiciden kaynaklanan üçte birlik israf. Gıda güvenliğinde kötü sırada değiliz ama kişi başına düşen israfta dünyada üçüncü sıradayız. Dikey tarımla şu anda yaşadığımız birçok sorunu ortadan kaldıracağız.

1000 BİTKİNİN ANALİZİ

Frux, dikey tarımın neresinde?

2020 Şubat ayından itibaren aralıksız çalışıyoruz. Yapay zeka alt yapısı ile 1000’e yakın bitki üzerinde dikey tarım analizi gerçekleştirdik. Günümüzün geleneksel tarım yöntemleri ile 62 metrekareden elde edilebilecek ürünü 2 metrekarelik alanda oluşturduğumuz katlı sistemden elde edebiliyoruz. Yerli tohumlarımızın dikey tarımda kullanılabilirliği üzerine analizler yapıyoruz.

SORUNU ENGELLİYOR

Yapay zeka ile tarımın artıları neler?

Yapay zeka; sistemdeki her türlü sorunu görüp, müdahale ediyor, sürekli öğreniyor ve çıkabilecek sorunları da öngörüp, engelliyor. Mesela ortamdaki karbondioksiti, suyun pH dengesini analiz ediyor. Bitkiyi strese sokabilecek her durumu görüp, gerekli müdahaleleri yapıyor. Tüm ihtiyaçları otomatik olarak ayarlıyor.

MOBİL YÖNETİM

“Mobil aplikasyonla yönetilen dikey tarım sistemlerimiz, her yerden 7/24 takip edilecek, yapay zeka aracılığıyla analizler yapacak. Kullanıcılar mobil aplikasyon üzerinden sisteme erişebilecek.”

YEŞİLLİKLERE STANDART

“Yeşilliklere organik tat ve kalite standardı getirmeyi amaçlıyoruz. İstediğimiz noktalarda tam otomasyona sahip akıllı bitki fabrikaları kuracağız. En az kaynakla, en yüksek verimlilikle taze ve organik gıdaya ulaşmak mümkün olacak. Karbon ayak izi de ciddi biçimde düşecek.”

ABONELİK PAKETİ

“Tohum çeşitleri, akıllı medya, ekim viyolü ve organik bitki besininden oluşan paketlerimiz tüm ihtiyaçları karşılıyor. Aylık ya da yıllık abonelik sistemimiz mevcut. Hasat zamanlarına göre periyodik olarak paket kullanıcıya ulaşıyor ve her pakete özel ücretsiz app desteği sunuluyor.”

EVDE TARIM

“Eşsiz dizaynı ve modüler yapısı ile evlerin her yerinde kullanılabilecek bir akıllı dikey tarım ünitesi olan Hex’i geliştiriyoruz. Evde; semizotu, dereotu, maydanoz, fesleğen, kuzu kulağı, pazı, çilek, domates gibi ürünlerin yetiştirilebileceği setler hazırlıyoruz. Duvara monte edilebilen, ihtiyaca göre modüller eklenebilen sistemin kurulumu çok kolay.”

YERLİ TOHUM YERLİ BESİN

“Bugün yediğimiz sebze ve meyvelerin bir kısmının olması gereken muhteviyata sahip olmadığını biliyoruz. Dikey tarım bu sorunu da ortadan kaldıracak. Bitki fabrikalarımızda yerli tohumlarımız, kendi üretimimiz olan besin çözeltileri ile büyüyecek.”

İŞTE FAYDALARI

* Daha kısa sürede hasat imkânı sağlıyor.

* Besin değeri yüksek ürünler elde ediliyor.

* IoT ve yapay zeka tüm sorunları tespit edip, gideriyor.

* Bilgi birikimi olmadan da yetiştiricilik imkânı tanıyor.

* Akıllı cihazlar 7/24 üretim sürecini takip ediyor.

* Su ve besin çözeltisinde yüzde 90 tasarruf ettiriyor.

* Hiçbir kimyasal kullanıma ihtiyaç duyulmuyor.

* 365 gün mevsimden bağımsız üretim imkânı sunuyor.

* Metrekareden elde edilen ürün miktarı 350 kat artırılabiliyor.

06 Eylül 2021 Pazartesi

Etiketler : Teknoloji

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol, devlet ve il yollarına inşa edilen fiber ağ uzunluğunun 7 bin 676 kilometreye ulaştığını bildirerek, "Tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız" dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) kapsamında kara yolu ağında gerçekleştirdikleri fiber optik altyapı çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki yollarda, güncel teknolojileri kullanan ve tüm ulaşım modlarıyla entegre yerli ve milli bir akıllı ulaşım ağı sistemini devreye aldıklarına işaret eden Uraloğlu, Türkiye'deki devlet ve il yolu ağının 64 bin 768 kilometreye, otoyol ağının ise 3 bin 726 kilometreye ulaştığını anımsattı.

Uraloğlu, 68 bin 494 kilometrelik ulusal kara yolu ağında güvenli, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir bir akıllı ulaşım ağı oluşturmak için çalışmaları kararlılıkla yürüttüklerini aktardı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle kara yollarındaki trafiğin yönetiminde nesnelerin interneti ve karar destek gibi uygulamaların kullanıldığını anlatan Uraloğlu, "Tüm bu sistemlerin ortak bir merkezin çatı yazılımıyla kontrol edileceği entegre bir AUS yapısını hayata geçirmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu projeler, yollarda zaman ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra trafik güvenliğini ve sürdürülebilirliği de artıracak." değerlendirmesinde bulundu.

 

AŞAMA AŞAMA TAMAMLANIYOR

Bakan Uraloğlu, AUS kapsamında kurulacak sistemlerin birbirleriyle ve diğer ulaşım modlarıyla haberleşmesini sağlayacak etkin bir haberleşme altyapısı kurduklarına dikkati çekerek, KGM sorumluluğundaki yolları akıllı hale getirmek için otoyol, devlet ve il yollarındaki ağ uzunluğunu 15 bin kilometreye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

Bu fiber kablo ağı içerisinde yer alan 6 bin 973 kilometrelik yolu, trafik değerleri, AUS merkezlerinin tesis edilmesi ve bütçe olanakları doğrultusunda önceliklendirdiklerini belirten Uraloğlu, bunu da 5 aşamada gerçekleştireceklerini ifade etti.

Uraloğlu, birinci aşamada, pilot bölge olan Tekirova-Antalya-Gazipaşa ile Antalya-Sandıklı bölgesindeki 520 kilometrelik kesimde fiber optik haberleşme altyapısı yapımının tamamlandığı bilgisini paylaşarak açıklamasını şöyle sürdürdü: "İkinci aşamada, Ankara-Bursa-Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ve Ankara-İzmir, İzmir-Denizli-Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü sınırları güzergahındaki 1452 kilometrelik kara yolu ağına fiber optik kablo haberleşme altyapısı yapımını tamamladık. Üçüncü aşamada ise Ankara-İstanbul-Edirne Kapıkule Sınır Kapısı, İstanbul-Karayolları Bursa 14. Bölge Müdürlüğü sınırı, İstanbul-İpsala güzergahlarında kara yolları ile İstanbul 1. ve Ankara 4. bölge müdürlükleri sorumluluk ağındaki muhtelif kesimlerde fiber optik kablo haberleşme altyapısı çalışmaları devam ediyor."

Dördüncü aşamada, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa ve Kastamonu bölge müdürlüklerinin sorumluluk alanında yer alan yaklaşık 1733 kilometrelik kara yolu kesimine fiber optik kablo haberleşme altyapısı tesis edilmesi için ihale çalışmalarının devam ettiğine dikkati çeken Uraloğlu, 2025 yılı içerisinde bu ihaleleri gerçekleştirmeyi planladıklarını aktardı.

 

3 BİN 47 KİLOMETRELİK HABERLEŞME ALTYAPISININ TESİSİ TAMAMLANDI

Bakan Uraloğlu, ülke genelindeki mevcut 3 bin 726 kilometrelik otoyol ağında 4 bin 629 kilometrelik haberleşme altyapısı bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bugüne kadar devlet ve il yollarında 3 bin 47 kilometrelik haberleşme altyapısını tamamladık, otoyollarla birlikte fiber ağ uzunluğu 7 bin 676 kilometreye ulaştı. Diğer ulaşım modlarıyla etkin haberleşme altyapısı kurmak için devlet ve il yollarına 3 bin 47 kilometre fiber kablo inşa ettik. Devlet ve il yollarına 12 bin kilometre daha fiber ağ kurmayı planlıyoruz. Böylece tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız. Gelecek projeksiyonunda bu ağı daha da uzatacağız."

22 Ekim 2024 Salı

SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunması açısından ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edilen, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteklediği, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı başladı.

Bakan Kacır, İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) 26 Ekim'e kadar devam edecek etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, ilki 2018'de gerçekleştirilen organizasyonun kısa sürede dünyanın savunma ekosisteminin tüm paydaşlarının buluşma noktası haline geldiğini söyledi.

Son 1 yılda 40 binden fazla insanın İsrail tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Kacır, "2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi?" diye konuştu.

Kacır, bugün dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan çatışmaların uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamadığına işaret ederek, Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetinin bulunmadığını dile getirdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütlerinin farklı aktörler tarafından kullanıldığını ve ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kacır, böyle bir tabloda ülkelerin askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yaptığını ifade etti.

 

"MİLLİ VE ÖZGÜN TEKNOLOJİLER GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA ALTERNATİF YOK"

Geçen 10 yılda küresel savunma sanayi harcamalarının 1,75 trilyon dolardan yaklaşık 2,5 trilyon dolara çıktığı bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti: "Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içindeki ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarik ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, ülkemizin bekası için savunma sanayisinde milli ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları, milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımlarıyla savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleriyle Türkiye'nin iftihar kaynağı sektörleri arasında yerini aldı."

 

"İHA VE SİHA'LARIMIZLA TERÖRÜ VATAN TOPRAKLARIMIZDAN KAZIDIK"

Kacır, ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmaları neticesinde savunma sanayisinde yerlilik oranını 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardıklarını anlattı.

Savunma projelerinin niteliği ve niceliğinin büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kacır, şöyle konuştu: "2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bu sayı 1000'in üstüne çıktı. Türkiye'nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri, artık dünyada harp paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Havadan deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA ve SİHA'larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. MİLGEM projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500'ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif AR-GE yaklaşımı, yalnızca Türkiye'nin değil, dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi edinim maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmayı sürdürüyor."

 

"BU GÜÇLÜ İVMEYİ ASLA KAYBETMEYECEĞİZ"

Kacır, muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerinin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünleri ihracatının geçen yıl 5,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

İhracatın bu yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttığını vurgulayan Kacır, "Dünyanın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi asla kaybetmeyeceğiz. Yapay zeka, otonomi, siber güvenlik, uzay, hipersonik, kuantum ve biyoteknoloji gibi savunma sanayisini yeniden şekillendiren alanlardaki gelişmeleri yakından izlemeye ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kacır, her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zekanın etik ve strateji bağlamında insanlığı yeni sorunlarla karşı karşıya getirdiğini ifade etti.

 

"TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesinin, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdiğini ve dijital savaş kavramını gündeme taşıdığını belirten Kacır, şunları kaydetti: "Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayisini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri, ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA'larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların başarıyla devam ettiğini vurgulayan Kacır, siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzunu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

"128 MİLYAR LİRALIK SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ardından artık uzay kuvvetlerini konuştuğuna dikkati çeken Kacır, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye, uzay bilimi ve teknolojilerindeki nitelikli insan kaynağı, güçlü tasarım ve mühendislik kabiliyetleriyle uzaydaki hak ve menfaatlerini korumaya her zamankinden daha hazır konumdadır. Fergani firmamızın çalışmalarını yürüttüğü Milli Küresel Konumlama Sistemi ile askeri operasyonlarımızın güvenliği açısından önemli bir riski bertaraf edeceğiz. Bakanlık olarak, askeri ve siyasi bağımsızlığımızı perçinleyecek inisiyatifleri bugüne kadar nasıl desteklediysek 'Türkiye Yüzyılı'nda da en güçlü şekilde destekleyeceğiz. 2002'den bugüne savunma sanayisinde 883 yatırım için teşvik belgesi düzenledik, 128 milyar liralık sabit yatırımın önünü açtık. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanına ve gencimize 38 milyar lira destek sağladık. Dünya savunma sanayisinde geliştirilen en ileri sistemler, çok uluslu işbirlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye olarak, ortak fayda esasında, savunma sanayisinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaya her zaman hazırız."

22 Ekim 2024 Salı