tatil-sepeti
Polonya’da daha çok Türk işadamı istiyoruz

HABER: SOYHAN ALPASLAN Polonya Milli Ticaret Odası (KIG) Dış İlişkiler Direktörü ve AB Daimi Büyükelçisi Jerzy Drożdż, Polonya İstanbul Başkonsolosu ve eski Ankara Büyükelçisi Grzegorz Michalski ile İstanbul Konsolosu Grzegorz Rybarski’den oluşan Polonya heyeti, İstanbul Ticaret Odası’nı (İTO) ziyaret etti. Konuk heyeti İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim kabul etti. Erkesim, Polonya ve Türkiye arasındaki dış ticaret rakamlarından örnekler vererek, ticaretin yetersiz olduğunu söyledi. Erkesim, “Diğer taraftan uluslararası alanda başarılı çalışmalara imza atan bazı Türk firmaları, Polonya’da da büyük projeler üstleniyor. Bunlar yüzümüzü güldürüyor” dedi. YÜZ YÜZE GÖRÜŞME İTO’nun iki ülke arasındaki ticaret hacminin artması için karşılıklı yuvarlak masa toplantıları düzenlemede yardımcı olacağını belirten Erkesim, ilişkileri daha da üst noktalara taşımada her türlü desteği vermeye hazır olduklarının altını çizdi. Erkesim, iki ülke ilişkilerinin gelişmesinin karşılıklı ticareti de daha ileri taşıyacağını söyledi. Toplantıda, İTO Genel Sekreter Yardımcısı Tezer Palacıoğlu ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) temsilcileri de katıldı. İŞADAMLARINI TEŞVİK EDİYORUZ Polonya Milli Ticaret Odası (KIG) Dış İlişkiler Direktörü ve AB Daimi Büyükelçisi Jerzy Drożdż, Türkiye’nin Polonya için çok önemli bir ülke olduğunu söyledi. Drożdż, Türkiye’nin global düzeyde ekonomik ve siyasi gelişmeler bakımından asli bir oyuncu olduğunu belirterek, “Türkiye, Polonya’nın ileriye dönük ekonomisi açısından büyük önem taşıyor” dedi. Drożdż, “Polonya’da daha çok Türk işadamı istiyoruz. Polonyalı iş adamlarının da Türkiye ile daha yoğun ilişkiler içerisinde olmalarını teşvik ediyoruz. Bunun temini için de girişimleri artırmalıyız” dedi. BALTIK’TA TÜRKİYE ONUR KONUĞU OLACAK Polonya İstanbul Başkonsolosu ve eski Ankara Büyükelçisi Grzegorz Michalski, Polonya’da 14-16 Eylül tarihlerinde düzenlenecek olan Baltic Business Forum’a Türkiye’nin onur konuğu olarak davet edileceğini söyledi. Michalski, “Polonya Ekonomi Bakanlığı’nın 2016-2017 dönemi ticari teşviklerini yönlendirmek üzere belirlediği 5 ülkeden biri Türkiye. Ülkelerimiz arasındaki ilişkileri artırmalıyız” dedi.

12 Nisan 2016 Salı

Fas, Türkiye için ihracat köprüsü olabilir

HABER: SOYHAN ALPASLAN Fas Krallığı İstanbul Başkonsolosu Mohammed Sbihi, İstanbul Ticaret Odası’na nezaket ziyareti gerçekleştirdi. Başkonsolosa, eşi Meriem Sbihi de eşlik etti. İTO Başkan Yardımcısı Gökhan Murat Kalsın, konuk başkonsolos ve eşine İTO’nun tarihçesi ve çalışmaları ile ilgili bilgi verdi. Kalsın, İTO’nun Fas ve Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin artması yönünde elinden geleni yapmaya hazır olduğuna dikkat çektiği konuşmasında, “Dost ve kardeş ülke Fas’tan gelecek tekliflere açığız. Türk iş dünyasının Fas’ta daha çok yatırım yapması için birlikte çalışmaya hazırız” dedi. DAHA FAZLA TİCARET Başkonsolos Sbihi ise Türk firmalarını, Fas’ı üçüncü ülkelere uzanan bir ihracat köprüsü olarak görmeye çağırarak, “Amerika, Afrika, Avrupa, Türkiye, Tunus, Mısır ve Ürdün ile karşılıklı ticaret anlaşmalarımızın getirdiği büyük avantajlardan Türk firmalarını daha çok yararlanmaya davet ediyoruz. Fas, Türk firmaları için birçok ülkeye ihracat yapılabilecek bir köprü görevi üstleniyor. İTO üyelerini Fas’a daha çok ticaret ve yatırım yapmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

12 Nisan 2016 Salı

Çin’den ucuza alıp, Bangladeş’te üretiyorlar

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU Kumaş piyasası iç pazarda çekte vadelerin uzamasından etkilenirken bir yandan da haksız rekabet ile mücadele ediyor. Son dönemde yüksek maliyetler nedeniyle konfeksiyon firmalarının Çin’den temin ettikleri ucuz hammaddeyi Bangladeş’e ucuza ürettirmesi yerli kumaşçıları zor durumda bırakıyor. İstanbul Ticaret Odası Kumaş Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Nevzat Aydın, sektörde güven ortamının yeniden tesis edilmesi gerektiğine işaret ederek şunları söyledi: “Yetersiz cezai yaptırımlarla piyasada güven ortamı kalktı. Bu nedenle kişiler ve firmaların birbirlerine sağladıkları kredi de azaldı. Bankalar çekteki sorumluluklarından dolayı çek vermek istemiyor. Piyasadaki döngü bu nedenle azalıyor. Bu durumda bankalardaki sorumluluk yerine kanunların ağırlığı artmalı. Ancak bu şekilde çek yapraklarının piyasada güven ve hareketliliği sağlanabilir. Kayıt dışı işlemler de ortadan kaldırılabilir.” YENİ PAZAR GEREKİR Kalite, marka ve modanın sektöre yeni pazarlarda güç katacağını belirten Aydın, bunun için İTO’nun organize ettiği teşvikli fuar ve ikili görüşmelerin takip edilip değerlendirilmesi gerektiğini hatırlattı. Aydın, şöyle devam etti: “Ucuz yabancı işçi avantaj gibi görünse de sigorta maliyetlerinin işveren üzerindeki yükü azaltılarak kayıt dışı işçi çalıştırma engellenebilir. İstanbul ticaret yeri olarak düşünülürken imalat ve sektörleşen şehirler nüfus ve istihdamı dengeli bir şekilde Anadolu’ya yayacaktır.” HAKSIZ REKABET ÖNLENMELİ Komite Başkan Yardımcısı İbrahim Özkul da hem yurt dışında yaşanan olumsuzlukların hem de iç piyasadaki durgunluğun sektörü zor durumda bıraktığını söyledi. Özkul, sektörle ilgili şu bilgiyi verdi: “Birçok atölye bu sebeple kapanmak zorunda kaldı. İşsizler topluluğuna yenileri katıldı. Az da olsa mevcut perakende sektörüne birkaç ünlü marka hâkim. Firmalar ve konfeksiyon üreticilerinin rekabet etme imkânı yok. Çünkü aldıkları kumaş ve yardımcı malzemeler yüksek anti damping ve vergilerle bir bakıma millileştirilmiş oldu. Bu nedenle yüksek işçilikle imalat yapmak zorunda kaldılar. Oysa rekabet etmek zorunda kaldıkları firmalar, kumaşları Çin’den çok ucuza temin ediyor. Bangladeş gibi işçiliği bedava denecek kadar düşük ülkelere sevk ederek imalat yaptırıyorlar. Dolayısıyla bunlar ülkemize vergisiz ithal ediliyor. Her türlü anti damping vergisinden bu şekilde muaf olan iç piyasada büyük bir haksız rekabet yaşanıyor. Şu anda triko, mont, spor giyimde üretim tamamen durmuş durumda. Bütün atölyeler kapanmak zorunda kaldı.” VADE UZADI, SENET YAYGINLAŞTI İTO Meclis Üyesi Hasan Karaman ise zor geçen 2015 yılının ardından sorunların bu yıl da etkisini sürdüreceğini belirtti. Karaman sektörün devam eden sorunlarını şöyle özetledi: Vadeler ortalama 12 ayın üstünde seyrediyor. Eskiden 3 veya 4 ay vadeyle işletmeler bir yıl içinde 4 kere iş çevirme imkânına sahip iken şimdi 12 ay ortalama vade ile ancak bir kere iş çevirebiliyor. Tekstil piyasalarına nakit girişini sağlayan Ukrayna, Azerbaycan, Suriye, Irak, Libya ve İran’daki olumsuz gelişmeler ve petroldeki düşüş bu ülkelerde devalüasyonu körükledi. Bunun sonucunda hem alım gücü düştü hem de iç karışıklıklar yüzünden ihracatımız daraldı. Çekte vadelerin uzaması bankalardan çek almakta zorlanan taciri senetle alışverişe yöneltti. Bu da kötü niyetli olanların, hayali borçlarla senet tanzim edip piyasaya sürmesine neden olabilir. Çek Kanunu piyasanın istediği şekilde yeniden düzenlenmeli. Peşin vergi konusu yeniden düzenlenmeli. Kazanılmamış gelirden vergi alınıyor. Sektörün önünün açılması için bu değişimlerin bir an önce yapılmasını ümit ediyoruz. KUTNUYU YAŞATMAK İÇİN ÇALIŞIYORLAR Padişah kaftanlarında kullanıldığı için “saray kumaşı” olarak bilinen “kutnu”, binbir emek gerektiren işlemin ardından hazır hale getiriliyor.

12 Nisan 2016 Salı

Her türlü desteğe hazırız

HABER: SOYHAN ALPASLAN İstanbul Ticaret Odası (İTO) Vergi İncelemelerinde Mükellef Hak ve Yükümlülükleri Semineri düzenledi. İTO Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Meclis Üyesi Sadettin Çaldağ’ın oturum başkanı olduğu seminerin açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar yaptı. EKONOMİK İNKİŞAFIN İKİ CÜZÜ Bir ülkenin; kamu bütçesinin kaynak sağlama metotlarının özel sektörünün yatırım dinamizmiyle uyumlu olması gerektiğini söyleyen Çağlar, “Ben buna ekonomik inkişafın iki cüzü diyorum. İş adamı, mükellef vergisini ödeyecek; kamu kaynaklarının artırılması da akamete uğramayacak” dedi. Çağlar, kamu bütçesinin artırılırken özel sektörün yatırıma giden yolunun da tıkanmaması gerektiğine dikkat çekerek, “ Bu çok hassas bir denge. Yani tabiri caizse; maliye politikası ile yatırım politikalarının şakülü düzgün tutulmalı” şeklinde konuştu. KAYIT DIŞININ CAZİBESİ KALMADI Çağlar, etkin bir denetim sistemi için sadece mevzuatın yeterli olamayacağını, mükellefin de hak ve sorumluluklarını iyi bilmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık kayıt dışı iş yapmanın bir cazibesi kalmadı. Ülkemizde kayıt dışı sıfırlanma noktasına gidiyor.” KÖPRÜLERİ SAĞLAMLAŞTIRIYORUZ Mevzuatın iyileştirilmesi noktasında da Maliye Bakanlığı’nın çok önemli adımlar attığını, adım adım ilgili mevzuatın yenilendiğini ifade eden Çağlar, “Yeni Vergi Usul Kanunu mükellef merkezli bir yaklaşım kazanıyor. Hizmetlerin elektronik ortama taşınması, vergi bilincine yönelik eylem planı, etkin denetimler yapılması ile bürokratik mekanizmada iyileştirmeler de gerçekleşti. Biz de, Oda olarak, üyelerimizin görüşlerini, vergi politikasıyla ilgili taleplerini Maliye Bakanlığımıza doğrudan iletiyoruz” şeklinde konuştu. KATILIMCILARA BİLGİ VERİLDİ Seminerde ilk sunumu Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Billur Yaltı ‘Vergi İncelemelerinde Mükellef Hakları Açısından Yaşanan Sorunlar’ başlığında yaptı. Yazıcılar Holding Genel Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sezai Tanrıverdi’nin konusu ‘Mükellef Gözüyle Vergi İncelemelerinin Değerlendirilmesi’ oldu. İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkan Yardımcısı Vehbi Karabıyık ‘Meslek Mensubu Gözüyle Vergi İncelemelerinin Değerlendirilmesi’ konulu sunumunu yaptı. Vergi Denetim Kurulu Grup Başkanı Cebrail Yılmazer ise ‘Vergi Müfettişlerinin Vergi İncelemesi Sırasında Mükellef Hak ve Yükümlülükleri Açısından Esas Aldıkları Dayanaklar’ temalı bir sunum gerçekleştirdi. MEVZUATTA DEĞİL UYGULAMADA SORUN VAR Vergi Denetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karakum, “Mevzuat anlamında çağdaş devletlerden bir eksiğimiz yok ama uygulamada problemlerimiz var. Uygulamayı da yönlendirmek ve mükellefi bilgilendirmek istiyoruz” açıklamasını yaptı. Mükellef haklarının gittikçe daha çok önem verilen bir alan haline geldiğine dikkat çeken Karakum, verginin; hem devlet, hem de mükellef için çok önemli olduğunu söyledi. SIKINTILARI BİRLİKTE ÇÖZERİZ Karakum, mükellef haklarının neler olduğunu mükellefe anlatmaya ve güven duygusunun tam anlamıyla sağlanmasına çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi: “Mükellef hakları, mükellefin yanı sıra daha verimli bir vergileme için idarenin de ihtiyaç duyduğu haklardır. Vergi incelemesini mükellefle birlikte yürütmek ve onların beklentilerine cevap vermek çok önemli. Sıkıntıları ancak etkili bir iletişim ile çözmek mümkün olur.” ÖNERİLERİNİZE AÇIĞIZ Karakum, Vergi Denetim Kurulu’nun her türlü desteği sunmaya hazır olduğunun altını çizerek, “Memnun değilseniz önerilerinize her zaman açığız. Mükellef hakları vergide en çok önemsediğimiz konu. Vergi Denetim Kurulu ile mükellef hak arasında ciddi bir ilişki mevcut.” açıklamasını yaptı. MÜKELLEF HAKKINI ÇOK İYİ BİLECEK İbrahim Çağlar, “Çarşı ağası çarşıyı dolaşırken; okkası, dirhemi eksik olan korkarmış. Vergi denetimi de o hesap. Okkası da dirhemi de eksik olmayan mükellef, vergi denetiminden endişe etmemek için mevzuatın kendisine sağladığı hakları çok iyi bilecek” dedi.

11 Nisan 2016 Pazartesi

Otomotive yeni rota

Yüksek Planlama Kurulu (YPK), 2016-2019 dönemini kapsayan Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı kabul etti. Planda, otomotiv sektörünün sahip olduğu yüksek katma değer oranının ve teknoloji üretiminin zorunlu kılınması, geniş bir yan sanayi ağı oluşturulması, yatırım maliyetlerinin düşürülmesi, nitelikli personele yönelik istihdam alanı oluşturulması, dışa bağımlılığı ve dış ticaret açığını azaltmasının yanı sıra katma değeri tetikleyici güce sahip olduğuna vurgu yapıldı. Raporda nihai hedef olarak 2023 stratejisi belirlendi. Bu kapsamda 33.8 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşıldığına ve otomotiv sektörü ihracatının söz konusu yıl itibariyle toplam ihracattan aldığı payın yüzde 11.5’e çıktığına değinildi. Otomotiv sektörünün 2023’te hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattan 75 milyar dolar pay alabilmesi için bu oranın 2023’te yüzde 15’e yükselmesi gerektiği belirtildi. Eylem planında 3 ana hedef altında otomotivin 3 yıllık planı da hazırlandı. Bu hedeflerde birinci başlık olarak ‘Yerli marka araç üretimi için gerekli altyapıyı oluşturmak’ yer aldı. Birinci hedef doğrultusunda ilk eylem olarak yerli elektrikli marka aracın üretilmesi için destekler de ele alındı. Bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK sorumlu kuruluş ilan edildi. İlgili kuruluşlar ise Ekonomi ve Kalkınma Bakanlıkları, OSD, TAYSAD, OİB, OTEP oldu. 2016’da tamamlanacak çalışma kapsamında da özendirici mekanizmalar devreye alınarak teşviklerle katma değerin ülke içerisinde kalması ve yerli aracın üretimi için çalışılacak. Birinci hedef doğrultusunda 2019’a kadar yerli marka araçların kamu alımlarında öncelikli tercih edilmesi sağlanacak. İTHALAT BAĞIMLILIĞI AZALACAK Eylem planında 3 ana hedef altında ikinci başlık, ‘Sektörün markalaşma kabiliyetini ve küresel rekabet gücünü artırmak’ oldu. Eylemin alt başlıklarında göze çarpan yeniliklerden Ulusal Odak projesi dikkat çekti. Proje kapsamında ithalata bağımlılığın azaltılması amacıyla katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik projelerin geliştirilmesi hedefleniyor. Ulusal Odak projesinin sürekli olması düşünülüyor. KOBİ’LERE DESTEK ARTIYOR Raporda, otomotiv sektörüne uygulanan teşviklere de dikkat çekildi. Otomotiv için KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi desteği, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi, gelir vergisi desteği gibi alanlar ele alındı. Programda uygulanacak teşvik ve destekler arasında büyük ölçekli kuruluşlar için yüzde 60 şartı getirilirken, KOBİ’lere ise yüzde 75 destek verilecek. DAHA AZ BÜROKRASİ Üçüncü başlık ‘otomotiv sektörünün güçlendirilmesine yönelik hukuki ve idari düzenlemeler geliştirmek’ oldu. Sektörün bürokratik işlemleri azaltılacak. Tip, onay, belgelendirme ve testleri piyasa gözetim ve denetimi, muayene, tescil, strateji geliştirme, çevresel etki kontrolü, ithalat kontrolü gibi süreçlerin AB ülkelerinde olduğu gibi tek elden yürütüldüğü bir kurum kurulmasına yönelik fizibilite çalışması hedefleniyor.

11 Nisan 2016 Pazartesi