tatil-sepeti
İTO ayakkabıda UR-GE’ye hazırlanıyor

İstanbul Ticaret Odası (İTO), üyelerinin dış pazarlara açılması, uluslararası ölçekte daha yüksek oranda iş yapabilme kapasitesine ve yeteneğine sahip olması amacıyla çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar arasında bulunan sektörel bazda uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi (UR-GE) projeleri iş dünyasından büyük talep görüyor. İTO deri hazır giyim ve saraciye ile iç giyim sektörlerinde başlattığı UR-GE projelerine ayakkabı sektörünü ekledi. Projeler, Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Tebliği kapsamında sektörleri küresel rekabette en üst noktalara çıkarmayı hedefliyor. Projelere katılan firmalar ihracat kapasitelerini ve uluslararası rekabet güçlerini artırıyor. DÜZENLİ İHRACAT Ayakkabı sektörüne mensup Oda üyesi firmalar uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi projeleri ile düzenli ihracat yapabilme becerilerine sahip olacak. İhracat potansiyellerini ve kapasitelerini geliştirecekler. Sektörel uluslararası fuarlara milli katılımları sağlanacak. ÜÇ YIL SÜRECEK Üç yıl devam edecek proje kapsamında ayakkabı firmaları için ihtiyaç analizi çalışmaları yapılacak. Böylece firmaların uluslararası pazarlara yönelik ihtiyaçları belirlenecek, sonuç odaklı yol haritası oluşturulacak. Firmaların ulusal ve uluslararası seviyede tanıtımları yapılacak. Firmalar ihracat kapasitelerini alacakları eğitim ve danışmanlık hizmeti ile geliştirecek. Uluslararası hedef pazarlara dönük, satış odaklı yurtdışı pazarlama faaliyetleri gerçekleştirilecek. İTO DESTEĞİ Mevcut UR-GE desteğine ilave olarak İTO, projeye katılan üyelerine milli katılım organizasyonu bulunan bir fuarda destek sağlayacak. Destek en fazla 9 metrekarelik stant için yüzde 50 oranında olacak.

10 Ağustos 2017 Perşembe

Gıda enflasyonuna ithalat düzenlemesi

HABER: FEDAİ YILDIRIM Hükümetin öncelikli hedeflerinin başında ‘enflasyon’ geliyor. Özellikle gıda enflasyonu ile mücadele için kolları sıvayan ekonomi yönetimi, bir dizi düzenlemeyi de hayata geçiriyor. Bu düzenlemeler arasında en son yayınlanan Bakanlar Kurulu kararları ile tarım ürünleri ithalatında devlet kurumlarına ayrıcalık tanınması söz konusu. SIFIR GÜMRÜKLE İTHALAT Resmi Gazete’de 29 Temmuz 2017 tarihli yayımlanan Bakanlar Kurulu kararları ile bazı tarım ürünlerinin ithalatında vergi oranları yeniden belirlendi. Buna göre canlı hayvan, et, mısır, buğday, arpa ve pirinç ithalatında devlet kurumlarına sıfır gümrükle ithalat yetkisi verildi. Öte yandan, özel sektör aynı ürünleri ithal etmek için yüzde 25 ile yüzde 45 oranında gümrük vergisi ödemeye devam edecek. 500 BİN BÜYÜKBAŞ Bakanlar Kurulu kararı ile Et ve Süt Kurumu’na (ESK) 31 Aralık 2018’e kadar 500 bin baş canlı büyükbaş hayvan, 475 bin canlı koyun ve keçi ithalat yetkisi verildi. Aynı karar kapsamında 31 Aralık 2018’e kadar 75 bin ton taze veya soğutulmuş et ile 31 Aralık 2017’ye kadar 20 bin ton karkas et ithalatı için yetki verildi. Et ve Süt Kurumu bu ithalatı sıfır gümrükle yapacak. 750 BİN TON BUĞDAY Bakanlar Kurulu’nun aynı Resmi Gazete’de yayımlanan başka bir kararı ile Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) buğday, arpa, mısır ve pirinç ithalatı için de yetki verildi. Söz konusu karar ile Toprak Mahsulleri Ofisi’ne 31 Mayıs 2018’e kadar 750 bin ton buğday ve mahlut, yine aynı tarihe kadar 700 bin ton arpa, 31 Temmuz 2018 yılına kadar 700 bin ton mısır ve 31 Ağustos 2018’e kadar ise 100 bin ton pirinç ithalat kotası tahsis edildi. Toprak Mahsulleri Ofisi belirtilen miktarlardaki bu ürünleri sıfır gümrükle ithal edecek. ‘GEÇİCİ’ ÇÖZÜM OLUR İstanbul Ticaret Odası (İTO) Hububat, Bakliyat, Kuruyemiş ve Kuru Meyve Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mehmet Tevfik Dinçer, ithalata yönelik bu tür kararların, o günün şartlarında ihtiyaç duyulduğu zaman arz ve talep arasındaki dengeyi sağlamak ve tüketicinin uygun fiyatla gıda tüketmesine olanak bulmak adına alındığını kaydetti. Dinçer, sıfır gümrükle ithalatın, ‘geçici’ çözüm olacağına inandığını belirterek, “Bu günler tam da başta buğday, arpa, mısır ve pirinç olmak üzere kuru gıda ürünlerinde hasat zamanı. Dolayısıyla fiyatlara muhakkak olumlu bir yansıması olacaktır. Ancak yine de söz konusu kararın tüketicinin cebine yansıması hakkında şu an için net bir şey söylemek çok erken” dedi. “Temel gıda ihtiyacımızı karşılayan tarım ve hayvancılıkta esas olan, kendi kendimize yeten ülke olmamızdır” diyen Dinçer, çözüm olarak ithalatın ‘uzun vadeli’ düşünülmemesi gerektiğini dile getirerek, yerli üretimin desteklenmesi gerektiğini aktardı. GEREKTİĞİNDE KULLANILACAK İstanbul Ticaret Odası (İTO) Hububat, Bakliyat, Kuruyemiş ve Kuru Meyve Meslek Komitesi Başkanı Hakkı İsmet Aral, ithalata yönelik alınan tedbirlerin özellikle kuru gıda ürünlerinde TMO’ya verilen kotaların her yıl verildiğini hatırlattı. Aral, “TMO, piyasa sıkıştığı ya da ihtiyaç hasıl olduğu zaman bu hakkını kullanacak. Daha önceki yıllarda bu hakkını kullandığı zaman da oldu, kullanmadığı zaman da” dedi.

09 Ağustos 2017 Çarşamba

Yatırımcı ‘güneş tarlası’na yöneliyor

Yıllık 3 bin saati aşan güneşlenme süresi dolayısıyla ‘Türkiye’nin enerji vadisi’ olarak nitelendirilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, devlet tarafından da desteklenen ‘güneş tarlaları’nın sayısı artıyor.Güneş enerjisi potansiyelinin doruk noktaya ulaştığı Güneydoğu’da, yatırımcıların bu imkanı daha iyi kullanabilmesi için devlet tarafından çeşitli teşvik ve destekleme programlarıyla katkı sağlanıyor. KÂR POTANSİYELİ Girişimciler başta Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır olmak üzere birçok ilde özellikle yenilenebilir enerji alanına yönelik yatırımlarına daha fazla ağırlık verdi. Sanayiciler, bölge illerinin birçok noktasında enerji potansiyelini kârâ dönüştürebilmek için irili ufaklı çok sayıda güneş enerjisi santralini faaliyete geçirdi. ÇİFTÇİ İÇİN ÇÖZÜM Bölgede yavaş yavaş her arazinin başında görülen ve halkın ‘güneş tarlası’ diye nitelendirdiği santraller, aynı zamanda elektrik enerjisi problemleri nedeniyle sorun yaşayan çiftçiler için de gelecek dönemlerde yeni bir alternatif olarak ön plana çıkmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin enerji ihtiyacında dışa bağımlığının da azaltılması anlamında yenilenebilir enerji kaynağı kullanımının yaygınlaşması, milli ekonomi açısından da umut veriyor. İKİ ÖRNEK YATIRIM Güneş enerjisi yatırımında bölgede iki tesis öne çıkıyor. Bunlardan ilki, Diyarbakır’da GAP Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi bünyesinde 3 bin dekarlık alanda kurulan 250 kilovat gücündeki güneş enerjisi santrali. İkinci önemli yatırım ise Şanlıurfa’daki 40 bin güneş panelinden oluşan ve yıllık 24 milyon kilovatsaat enerji üretimi kapasitesine sahip santral. DESTEKLENMELİ Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki enerji yatırımlarına, üniversiteler akademik araştırmalarla da destek oluyor. Harran Üniversitesi (HRÜ) Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Azmi Aktacir, “Küresel ısınma ve diğer küresel olayların engellenebilmesi için yenilenebilir enerji teknolojilerinin kullanılması gerekiyor. Bunlar desteklenmeli” dedi.

04 Ağustos 2017 Cuma

İşte Türkiye’nin yenilenebilir enerji bölgeleri

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, güneşten sonra rüzgâr alanında da tarihi bir ihaleyi geride bıraktı. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) stratejisinin ikinci projesi için dünyanın en büyük rüzgâr türbini üreticileri 1000 megavatlık tesis yarışmasında ilk tekliflerini 27 Temmuz’da verdi. Ağustosta ise açık eksiltme yöntemiyle ihale düzenlenecek. İhaleye yerli-yabancı çok sayıda yatırımcının katılması bekleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Kayseri, Niğde, Sivas, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Bilecik, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Çankırı ve Kırklareli illerini yeni yerli tribünlerin kurulacağı alanlar olarak belirledi. İhaleyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “Bu proje, dünya çapında yatırımcılar için büyüyen, dinamik Türkiye pazarının yanında, bu bölgede gelişmekte olan, yakın gelecek için büyük potansiyel teşkil edecek diğer pazarlara ulaşım açısından da büyük avantaj sağlayacak. Türkiye olarak firmalara sağladığımız bu avantaj sayesinde hem güneş hem de rüzgâr teknolojileri alanlarında üretim üssü haline geleceğiz” dedi. YÜZDE 65 YERLİLİK YEKA stratejisi, doğrudan teknoloji transferini hedefliyor. Sadece enerji değil, enerji teknolojileri alanında da dışa bağımlılığı ve cari açığı düşürmeyi hedefleyen modelle enerji alanları; fabrika kurma, yüzde 65 yerlilik oranında üretim yapma, yüzde 80 yerli mühendis ile Ar-Ge yapma şartlarıyla yarışmaya açıldı. Türkiye son yıllarda rüzgâr türbin kanadı ve kule üretimi konusunda fabrika yatırımlarını çekse de bu iki alanın kapasitesi montaj ile sınırlı kaldı. YEKA yarışması ile ilk defa teknoloji alanında da yerli üretim sağlanacak. 3.750 İSTİHDAM Projeyi yürütecek firma; kanat, jeneratör tasarımı, malzeme teknolojileri ve üretim teknikleri, yazılım ve yenilikçi dişli kutusu alanlarından en az üçünden olmak üzere toplam 5 alanda 10 yıl boyunca, yüzde 80’i Türk mühendislerden oluşan 50 teknik personel ile Ar-Ge faaliyeti yürütecek. Her yıl için bunlara 5 milyon dolar ayıracak. Rüzgâr YEKA’sı yaklaşık 3.750 kişilik bir istihdam sağlayacak. 21 AYDA TAMAMLANACAK Rüzgâr türbini üretecek fabrika yatırımı, en az 2.3 megavat gücünde olacak. Ortalama 300 ila 450 adet yerli rüzgâr türbini üretimi gerçekleştirilecek. YEKA’larda kurulacak olan yerli rüzgâr türbinlerinin üretileceği fabrika, tek vardiyada en az 150 adet/yıl veya 400 mw/yıl rüzgâr türbini üretim kapasitesine sahip olacak. Fabrika sözleşme imzalama tarihinden itibaren 21 ay içinde yapılacak. TÜRK MÜHENDİSLERİ YAPACAK Rüzgâr teknolojileri alanında Türk mühendisler ve üniversitelerle Ar-Ge yapılacak. Buna göre, yüzde 80 yerli mühendis çalıştırma zorunluluğa da ihalenin şartlarından biri olarak dikkat çekiyor. 1.1 MİLYON EVİN YILLIK ELEKTRİK İHTİYACI KARŞILANACAK Firma, 1 milyar doların üzerinde tesis yatırımı yapacak. Her yıl asgari 3 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretilecek. Bununla da 1.1 milyon evin yıllık elektrik ihtiyacı karşılanacak.

04 Ağustos 2017 Cuma

Beş ayda 4.8 milyar dolar uluslararası yatırım geldi

Ekonomi Bakanlığı, mayıs 2017’ye ilişkin Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni’ni yayımladı. Buna göre, mayısta 1 milyar 170milyon dolarlık uluslararası net doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. Ocak-mayıs döneminde ise rakam geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11.2 artarak 4.8 milyar dolar oldu. Mayısta 915milyon dolar sermaye girişi görülürken, nakit sermaye girişinin 788 milyon dolarlık bölümü Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden gerçekleşti. 2 BİN 166 ŞİRKET Mayıs ayında 345 uluslararası sermayeli şirket ve şube kuruldu, 8 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki oldu. Ocak-mayısdöneminde 2 bin 166 uluslararası sermayeli şirket ve şube iş başı yaparken, 75 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşti. TOPTAN VE PERAKENDE Toplam 2 bin 241 uluslararası sermayeli şirketin, başta toptan ve perakende ticaret sektörü olmak üzere, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleriyle inşaat sektörlerinde hizmet verdikleri görüldü. Aynı dönemde kayıtlı sermayesi 500 bin doların üzerinde olan 57 uluslararası sermayeli şirket, şube kuruluşuyla yabancı ortak iştiraki kayıtlara geçti. Bu şirketlerin 23’ü toptan ve perakende ticaret sektöründe hizmet gösterdi. İSTANBUL’A İLGİ SÜRÜYOR Uluslararası sermayeli şirketlerin illere dağılımında, 33 bin 653ile İstanbul başı çekerken, bu ili 5 bin 80 şirketle Antalya, 3 bin 15 şirketle Ankara ve 2 bin 466 şirketle İzmir izledi. 55 BİN 370 YABANCI ŞİRKET Beş aylık dönemde kurulan uluslararası sermayeli şirketlerin bin 370’inin Yakın ve Ortadoğu, 345’inin AB, 160’ının Asya ülkeleri ortaklı şirketler olduğu kaydedildi. Mayıs sonu itibarıyla ise Türkiye’deki uluslararası sermayeli şirket ve şube sayısı 48 bin 618’e ulaştı. 6 bin 752 yerli sermayeli şirkete uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşti. Böylece toplamda 55 bin 370 uluslararası sermayeli şirket faaliyette bulundu. AB ORTAKLI GİRİŞİM BİRİNCİ AB ülkeleri ortaklı girişim, 22 bin 88 ile birinci oldu. Almanya ise 6 bin 981 şirketle ilk sırayı aldı. Bu ülkeyi 3 bin 21 şirketle İngiltere ve 2 bin 745 şirketle Hollanda takip etti.

03 Ağustos 2017 Perşembe