tatil-sepeti
Deniz soğudukça tezgah ısınacak

Denizlerde av yasağının sona ermesiyle denize açılan balıkçı tekneleri ağlarını doldurdu; tezgahlar da şenlendi. Sezonun sürprizi ise uskumru oldu. Balıkçı tekneleri, 30 yıl sonra Karadeniz’de bol avlanmaya başlanan uskumru ile döndü. Balık pazarlarına gelen vatandaşlar da özellikle uskumruya rağbet gösteriyor. Balıkçı tezgahlarında palamutun yerini alan uskumru en çok tüketilen balık oldu. Balığın bol olmasıyla ilk hafta tezgahlardaki fiyatlar da yarıya indi. Gerek balıkçılar gerek sektör temsilcileri, denizden ve sezondan ümitli olduklarını ifade ediyor. Sektör temsilcileri, bu yıl denizlerde uskumru, palamut ve hamside bolluk yaşanacağını tahmin ediyor. Denizlerdeki bolluğun ihracat rakamlarını artırması bekleniyor. HAMSİ KASIMDA Deniz suyu sıcaklığının düşmesiyle balığın daha da bollaşacağını belirten balıkçılar, trol ve gırgırla istavrit, barbunya, palamut, mezgit avlıyor. Birçok balıkçı, ağ ve tekne tamiriyle yoğun döneme hazırlık çalışmalarını sürdürürken, hedeflerinin kasım ayında bol hamsi yakalamak olduğunu belirtiyor. UMUT AÇIK DENİZDE Sektör temsilcileri, açık denizlerde avlanmanın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyor. Uluslararası sularda avladıkları balığı getirdiklerinde ithalat muamelesi ve gümrük vergisiyle karşılaştıklarını belirten balıkçılar, “Açık denizlerde avlanma desteklenirse, iç denizler de rahatlar” diyor. Balıkçılar ayrıca, Akdeniz’de avlanan orkinostaki kota dağılımından da rahatsız. Zira geniş kıyı hattına rağmen Türkiye’nin kotası, Libya, Tunus, Fas’tan bile düşük. 22 bin 695 ton olan avlanma kotasında büyük payı yüzde 59 ile AB ülkeleri alıyor. Türkiye’nin payı ise yüzde 4.15 seviyesinde. Uluslararası Atlantik Orkinoslarını Koruma Komisyonu (ICCAT) kasım ayında Fas’ta toplanarak kotaları yeniden belirleyecek. Sektör temsilcileri, Türkiye’nin kotasının yüzde 7-8’e yükseltilmesi için gerekli çalışmanın yapılmasını istiyor. AVRUPA’NIN BALIĞI TÜRKİYE’DEN Su ürünleri sektörü 2016’da 794 milyon dolarlık ihracat yaptı. Bu yılın ilk 8 ayında ihracat 525 milyon dolar oldu. Özellikle Avrupa ülkeleri Türk balığı tüketiyor. Avrupa’da satılan her üç balıktan biri Türkiye’den. Ortalama ihracat fiyatımız ise kilogram başına 5 dolar. Sektörün başlıca ihracat pazarları Irak, Hollanda, Almanya, İtalya, Suudi Arabistan ve Japonya. PALAMUT YERİNE USKUMRU Karadeniz’de 30 yıl sonra av veren uskumru tezgahlara ayrı bir renk kattı. Kilosu (yaklaşık 6 tanesi) 20-25 liradan satılan uskumru sebebiyle palamuta ilgi azaldı. Zira hem özlem hem de palamuttan daha lezzetli olması, uskumruyu çekici kılıyor. Balıkçılar ayrıca bu yıl palamutun boyunun biraz küçük olduğunu belirtiyor. Palamutun tanesi sezon başında 10 TL’den satıldı. KÜÇÜK BALIĞA İZİN YOK Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü Su Ürünleri Koruma Kontrol görevlileri, Gürpınar Su Ürünleri Hali’nde de denetim yapıyor. Uygulamalar sırasında sezonun ilk haftasında 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’na aykırı olarak avlanıldığı tespit edilen yasal boy sınırının altında 90 ton istavrite el konuldu. Halde balıkçılık yapan 16 kişiye idari para cezası uygulandı. Boyu 13 santimetrenin altında olduğu için el konulan istavritler Milli Emlak Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi.

13 Eylül 2017 Çarşamba

Dünya helal pazarının yeni vitrini Türkiye

Gıdadan finansa, tekstilden ilaç ve kozmetik sanayine kadar büyük bir alanı kapsayan ve 3 trilyon doları bulan dünya helal pazarının vitrini Türkiye oldu. İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC), bugüne kadar Suudi Arabistan, Dubai gibi farklı ülkelerde yılda birden fazla gerçekleştirilen Dünya Helal Zirvesi’nin (OIC Helal Expo 2017) sadece Türkiye’de yapılması yönünde anlaşmaya imza attı. 57 ÜYE ÜLKE FUARDA Anlaşma gereğince bundan böyle Türkiye’de yapılan Helal Expo Fuarı, OIC’nın resmi olarak desteklediği tek helal fuar olacak. OIC tarafından tek helal fuar olarak kabul edilecek etkinliğe 57 üye ülkenin katılımı sağlanacak. Cumhurbaşkanlığı himayesinde yapılacak Dünya Helal Fuarı, bu yıl 23-25 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek. BAKANLAR KATILIYOR Fuar, 20-23 Kasım’da İstanbul’da düzenlenecek olan 33’üncü İSEDAK Bakanlar Toplantısı ile eş zamanlı organize edilecek. Bu toplantıda yer alacak 57 ülkenin bakanı, fuarı da ziyaret edecek.

07 Eylül 2017 Perşembe

Zeytin özütünü plastiğe dönüştürdü

DOÇ. DR. E. SARE AYDIN Küresel ekonomik kalkınma hedeflerinin başarılmasında kadın istihdamının önemine artık her platformda dikkat çekiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kadın 20 Açılım Grubu’nun zirve toplantısı konuşmasında, ‘kadın ve erkeklerin iş gücüne katılımı arasındaki farkı yüzde 25 oranında azaltma hedefine ulaşmanın 10 yıl içinde dünyada 100 milyon kadını iş gücüne kazandırmak anlamına geldiği’ şeklindeki söylemi oldukça çarpıcıydı. Özellikle son yıllarda ülkelerin stratejik planlarını kadın istihdamının artırılması üzerine kurması yönündeki dinamiklere dayanarak, kadın istihdamının artırılması için kadın girişimciliğinin desteklenmesi gerektiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. BİYOPLASTİK PAZAR İÇİN KADEM ve TÜBİTAK Martek’in kadın girişimciliğini desteklemek üzere başlattığı ve iki yıldır uygulamakta olduğu İnovasyonda Kadın Projesi, bu hedefi gerçekleştirmeye yönelik önemli bir proje. Başarılı kadın hikayelerine yer verdiğimiz bu yazı dizisinde, bu hafta 2016’da düzenlenen İnovasyonda Kadın Girişimcilik Kampı’na katılarak ilk 5’te yer alan Duygu Yılmaz’ın başarı hikayesini paylaşmak istiyorum. Duygu Yılmaz, ‘Biolive’ ismini verdiği zeytin özütünden antimikrobiyal bioplastik yüzeyler üretme projesi ile doğada zamanla kaybolarak çevreyi koruyan, antibakteriyal özelliğiyle insan sağlığıyla uyumlu, gıdaların raf ömrünü artıran ve ucuz plastik yüzeyler üretiyor. Biyo atıklardan üretilen doğada kaybolabilen, çevreci plastiklerin; gıda ambalajlama, saklama kapları, buzdolapları ve ev aletleri ile ilgili kullanım alanları olacak. Böylece Yılmaz, piyasanın biyoplastik pazarına olan yönelimini fark edip çalışmalarını kendi ekolojik kaygılarıyla da birleştirerek iş fikri ve planına dönüştürmüş oldu. TEKNOLOJİYE KADIN AKTÖR Duygu Yılmaz’ın başarı hikayesinde dikkat çekilmesi gereken en önemli noktanın girişimcilikte kadın bakış açısının gerekliliği olduğunu düşünüyorum. Yılmaz, doğrudan kadınları hedefleyen bir iş fikri üzerine odaklanmış olmasa da kadınların yoğun olarak bulunduğu niş alanlarda yine kadın bakış açışıyla iş fikrini geliştirmiş. Toplumun yarısını oluşturan ve hayatın her alanında yer alan kadınların hayatlarını kolaylaştıracak ürünler, tasarımlar, uygulamalar, teknolojiler kadınların aktörü olduğu bir dünyada mümkün. Dolayısıyla kadınlar inovasyon, teknoloji, girişimcilik gibi alanlarda ne kadar fazla yer alıp söz sahibi olursa kadın bakış açısı da o kadar yaygınlaşır. AĞLAR GÜÇLENDİRİLMELİ Yılmaz, 28 yaşında genç bir kadın olarak bu yoldaki adımlarını büyük riskler alarak attı. Fikir üretilmesine müsaade edilmeyen ortamlardan, iş hayatında kadın olmanın getirdiği yıpratıcı süreçlerden geçmesine rağmen aldığı eğitimlere ve projesine olan güveni sayesinde iş fikrini hayata geçirme başarısını gösterdi. Duygu Yılmaz gibi nitelikli ve girişimci kadınların cesareti ülkemiz için oldukça değerli. Kamu, özel sektör, medya ve sivil toplum olarak ise hepimizin üzerimize düşen sorumlulukları var elbette. Kadınlarımızın girişim ve cesaretlerini başarıya dönüştürmesi ve kadınların özellikle inovasyon, teknoloji gibi daha erkek yoğun alanlarda daha fazla yer alarak kadın bakış açısını bu alanlara taşımalarını sağlamak adına kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi ağlarının güçlendirilmesi yönündeki çalışmalar oldukça önemli. GİRİŞİMCİ 110 BİN KADIN VAR Ülkemizde kadın girişimcilerin sayısının yıldan yıla artış göstermesi sevindirici bir gelişme. 2015’te 97 bin olan kadın girişimcilerin sayısı 2016’da 110 bin olarak kayıtlara geçse de oran olarak bakıldığında hâlâ olması gereken seviyeye ulaşmak için çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Bu noktada kadın girişimciliğini teşvik eden, kolaylaştıran yasal düzenleme ve uygulamaların yanında kadının ekonomik hayata katılımı yönünde çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarının meseleyi sürekli gündemde tutması ve takip etmesi oldukça önemli. YABANCI FİRMALARDAN TEKLİF ALDI Kadın girişimcilere iş fikirlerini hayata geçirme, iş kurma ve sonrasında takip-destek programları gibi fırsatlardan yararlanan Duygu Yılmaz, yabancı firmalardan da teklifler almasına rağmen ülkesinde kalmaya karar vermiş. Ülkemizin üreten insana ve kadınlara ihtiyacı olduğuna inandığını dile getiren Yılmaz, Türkiye’nin önde gelen firmalarından yatırım almış ve şirketini kurmuş. Şimdilerde ise sahip olduğu Ar-Ge laboratuvarında çalışmalarına devam ediyor ve en büyük hayalini, “Ülkemizdeki kadınlar adına güzel işler başarmış bir örnek olabilmek” şeklinde açıklıyor. STK’LAR İTİCİ GÜÇ Kadınların iş dünyasında kurdukları ağların, derneklerin, ortaklıkların önemli bir itici güç ve kaldıraç olduğu bilinen bir gerçek. Bu noktada gerek kadınların iş dünyasına katılımlarını ve yatırımcılarla buluşmasını sağlayacak sivil toplum kuruluşlarının gerekse İnovasyonda Kadın Girişimcilik Kampı gibi iş fikirlerini uzun uzun konuşabilecekleri, fikir alışverişinde bulunabilecekleri, mentorlarla çalışıp yatırımcılarla bir araya gelme fırsatları bulacakları projelerin yaygınlaştırılması çok önemli.

06 Eylül 2017 Çarşamba

Suudi Arabistan’a ihracat kolaylaşıyor

Türk Standardları Enstitüsü (TSE), Suudi Arabistan’a ihraç edilen gıda, kozmetik ve medikal alanlar hariç, belirli ürünlerde aranan ‘Suudi kalite markası’ ve ‘uygunluk belgesi’ni vermek üzere Türkiye’deki yetkili kuruluş olarak firmaların taleplerini almaya başladı. TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz, 2015’te Suudi Standartlar, Metroloji ve Kalite Kuruluşu ile anlaşma imzalandığını hatırlatarak, “Anlaşma ile her iki tarafın da ticaretinin kolaylaştırılması hedeflendi” dedi. SİSTEM ANLATILACAK Başkan Korkmaz, “Bu bağlamda 23 Ağustos’ta, iki kurum yetkililerinin katılımıyla TSE Gebze Kalite Kampüsü’nde bir toplantı düzenlenecek. Toplantıda, üretici ve ihracatçı firmalarımıza yönelik Suudi Standartlar, Metroloji ve Kalite Kuruluşu regülasyonları ve kalite işareti belgelendirme sistemi başvuru süreçleri anlatılacak. Firmalarımız, ihracatta karşılaşılan sorunlar hakkında görüş alışverişine imkan verecek bu toplantıya katılmalı” dedi.

23 Ağustos 2017 Çarşamba

Ukrayna’da özelleştirme fırsatını kaçırmayın

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Ukrayna Müdürü Şevki Acuner, Türk iş adamlarına, Ukrayna’da gerçekleştirilecek binlerce kamu varlığının özelleştirilmesinden yararlanmalarını tavsiye etti. Ukrayna’daki özelleştirme çalışmaları hakkında bilgi veren Acuner, ülkedeki bazı şirketlerin satılmasının hedeflendiğini ifade etti. Özelleştirmeleri yönlendirmek amacıyla kurulan özel konseyde de görev alan Acuner, yasama yılının başlamasıyla özelleştirme sürecinin hızlanacağını düşündüğünü belirtti.Ukrayna’da mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde özelleştirmelerin önünde hiçbir engel olmadığına işaret eden Acuner, özelleştirmelerin daha da etkinleştirilmesini ve kolaylaştırılmasını içeren kanun tasarısının Bakanlar Kurulu’ndan geçtiğini, yakın bir zamanda parlamentonun gündemine gelmesinin öngörüldüğünü ifade etti.ENERJİ SANTRALLERİÖzelleştirme kapsamında satışı düşünülen çok ilginç varlıkların olduğu bilgisini paylaşan Acuner, “Bunlar arasında enerji santralleri, kimyasal ürünler üreten fabrikalar, imalata yönelik şirketler gibi önemli varlıklar yer alıyor” dedi.KİRALAMA ALTERNATİFİUkrayna’nın Karadeniz’deki limanları da özelleştirme dahilinde. Bu özelleştirmelerde kiralama yöntemine de başvurulabilecek. Öte yandan tarım arazileri satılmazken, kiralamada ise herhangi bir engel bulunmuyor.YATIRIMCIYA TÜYOŞevki Acuner, Ukrayna’daki özelleştirmelerden yararlanmak isteyen Türk yatırımcılarına şu önerilerde bulundu: “Liman, lojistik ve mühendislik hizmetleri veren şirketlerin özelleştirme şartlarına yakından bakın. Ödevlerinizi çok iyi yapın. Ülkedeki yasal ve teknik durumu çok iyi araştırın. Ayrıca uluslararası finans kurumları ile çalışılırsa korkulacak bir şey olmaz.”

23 Ağustos 2017 Çarşamba