Yurt dışından ilacı artık SGK getirtecek

SosyalGüvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Orhan Koç, yeni dönemde SGK’nın yurt dışından ilaç getirmeye başlayacağını açıkladı. Koç, Türk Eczacıları Birliği’nin yürüttüğü yurt dışından ilaç getirme uygulamasını, SGK’nın devralacağını bildirdi. TEB’in yetkisinin devam edebileceğini, ancak SGK’nın hedefinin yüzde 90’lara kadar payı üstlenmek olacağını söyleyen Koç, inceleme safhasındaki yeni ilaçlara erken erişim için araştırmaya katılım uygulamasının da hızlanacağını dile getirdi. HIZLI RUHSAT SÜRECİ SGK ile anlaşması olmayan özel sigortaların olduğunu aktaran Koç, “Onların ihtiyaçlarını da karşılamak için TEB çalışabilir. Biz SGK olarak volümü daha yüksek, daha çok erişimi sağlanması gereken ilaçlar üzerine yoğunlaşmak istiyoruz. Süreç içinde biz yurt dışından alınan ilaçların yüzde 90’ına yakınını getirmeyi sağlayacağız” dedi. İlaç ruhsatlandırma süreçlerinin daha da hızlandırılacağına dikkati çeken Koç, yurt dışından getirilen ilaçların sayısının azalacağını, bu ilaçların toplam ilaç giderinin yüzde 7’sini oluşturduğunu, SGK’nın alternatif geri ödeme modelini Hepatit C ilaçları için başlatacağını söyledi. İSTANBUL VE ANKARA’DA İKİ MERKEZ Yurt dışından ilaç getirilmesi için İstanbul ve Ankara’da iki merkez kurduklarını bildiren Orhan Koç, “Ankara’daki Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi ve İstanbul’da da birim kurarak ilaçların getirilmesi için çalışmaları başlattık” dedi. 1.4 MİLYAR LİRALIK İLAÇ ALINDI SGK Başkan Yardımcısı Orhan Koç, yurt dışından getirilen ilaçların son 10 yılda çok ciddi bir ciroya yükseldiğini belirterek, “Geçen yıl 1.4 milyar liralık ilaç alındı. Toplam ilaç bütçemizin yaklaşık yüzde 7’sini yurt dışından gelen ilaçlar oluşturuyor. Bunlar da kanser hastaları ve nadir hastalıklar dediğimiz hastalıklar için alınan ilaçlar” dedi.

24 Haziran 2016 Cuma

Ukrayna ile sağlıkta hibe anlaşması imzalandı

Türkiye Ukrayna’ya şişirilebilir çadır sahra hastanesi ve ekipmanları hibe edecek. Söz konusu hibe, iki ülke arasında imzalanan ‘Sağlık Alanında Hibe Yapılmasına Dair Anlaşma’ kapsamında yapılacak. Resmi Gazete’de yayımlanan anlaşmaya göre Türkiye, Ukrayna’ya anlaşma gereği bir set şişirilebilir çadır sahra hastanesi ve ekipmanlarını hibe edecek. Anlaşma detaylarına göre, Türkiye’nin bu hibeyi Ukrayna tarafına yönelik iyi niyet jesti olarak gerçekleştirdiği bildirildi.

24 Haziran 2016 Cuma

Bayram tatili turizme moral verdi

Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılması, turizm sektöründe iç pazar hareketliliğini artırdı. Geçen yıllara göre bu yıl bayram hareketliğinin yüzde 35 arttığı, doluluk oranlarının bazı tesislerde yüzde 100’e ulaştığı belirtildi.Bayram tatilinde, Akdeniz ve Ege sahillerindeki oteller indirimlerin de etkisiyle rezervasyon oranlarını yüzde 80’lere çıkardı. YÜZDE 50 İNDİRİM Sektör temsilcileri bayram döneminde ağırlıklı 4-7 gün aralığındaki paket satışlarıyla doluluk oranlarının yüzde 80’i bulacağını açıkladı. Artışta yabancı turist açığını kapatmak için yapılan fiyat indirimleri de etkili oldu. Bazı tesislerde indirim oranı yüzde 40-50’leri bulurken tatilin sektöre önemli bir ivme kazandırması bekleniyor. TALEP DEVAM EDİYOR Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ali Kızıldağ, bayram tatilinin erken açıklanması ve 9 güne çıkarılmasının sektöre moral olduğunu söyledi. Şu anki rezervasyonların moral ve güç verdiğini belirten Kızıldağ, "Tesislerin doluluk oranları yüzde 60’ları geçti. Bazı tesislerde yüzde 100’e ulaştı. Hâlâ devam eden rezervasyonlar var. Her gün talep alıyoruz. Ege ve Akdeniz’de ortalama doluluk yüzde 80’lerin üzerine çıkacak” dedi. ALMANLAR EURO 2106’NIN BİTMESİNİ BEKLİYOR Almanya’da yaşayan ve tatilini Antalya’da geçiren Adnan Eker, “Eşim Rus. Eşim ile Avrupa’yı ve dünyada birçok ülkeyi gezdik. Eşim Türkiye’den başka yere gitmek istemiyor. Türkiye’deki otellerin ürün kalitesi çok iyi. Almanlar, Euro 2016 Şampiyonası’nın bitiminin ardından Türkiye’yi tercih edebilirler. Almanlar Türkiye’ye gelirse en iyi ürün kalitesini görürler” dedi.

24 Haziran 2016 Cuma

2015’te 672 bin 241 ton üretildi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015’e ilişkin su ürünleri istatistiklerini açıkladı. Buna göre, su ürünleri üretimi, 2015’te bir önceki yıla göre yüzde 25.1 artarak672 bin 241 ton oldu.Üretimin yüzde 51.4’ünü deniz balıkları, yüzde 7.7’sini diğer deniz ürünleri, yüzde 5.1’ini iç su ürünleri ve yüzde 35.8’ini yetiştiricilik ürünleri oluşturdu. YETİŞTİRİCİLİK ARTTI Su ürünleri avcılığı, söz konusu dönemde yüzde 42.9,yetiştiricilik üretimi ise yüzde 2.2 arttı. Avcılıkla yapılan üretim 431 bin907 ton, yetiştiricilik üretimi 240 bin 334ton olarak hesaplandı. Deniz ürünleri avcılığı bir önceki yıla göre yüzde 49.5 artarken, iç su ürünleri avcılığı ise yüzde 5.4 azaldı. Yetiştiricilik üretiminin yüzde 42’si iç sularda, yüzde 57.8’i denizlerde gerçekleşti. Deniz ürünleri avcılığıyla yapılan üretimde ilk sırayı yüzde 60.8ile Doğu Karadeniz alırken, bu bölgeyi yüzde 19.8 ile Batı Karadeniz, yüzde 8.9 ile Ege, yüzde 8 ileMarmara ve yüzde 2.5 ile Akdeniz bölgesi izledi.

24 Haziran 2016 Cuma

Anti dampinge karşı çelik irade lazım

HABER:ADEM ORHUN Geçen yıl 6.4 milyar dolarlık ihracat yaptığımız Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Türkiye’nin beşinci büyük ihraç pazarı. Türkiye’den ABD’ye en çok demir-çelik ürünleri ile otomotiv aksam ve parçaları ihraç ediliyor. Fakat ABD’nin çelik ithalatında uyguladığı anti damping soruşturmaları, sektörde yeni tartışmalara sebep oluyor. ABD’nin tutumuna tepki gösteren Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Namık Ekinci, adil bir şekilde ticareti yapılan Türk çeliğinin, ABD’deki yerli üreticinin yüksek kâr iştahı sebebiyle engellendiğini söyledi. ADİL TİCARET YAPIYORUZ Türk çelik sektörünün Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kuralları gereği devletten hiçbir surette destek almadığını söyleyen Ekinci, açıklamasında şunları kaydetti: “Sektör olarak kendi sermayemizle büyüyoruz. Ürünlerimizi ABD’li tüketicilerin talebi doğrultusunda teknolojik ve verimli altyapımız, cüzi kârlar ve rekabetçi fiyatlarla ihraç ediyoruz. Bu durum yerli üreticileri rahatsız ediyor. Bu nedenle haksız yere suçlanıyoruz. Adil ticaretin engellenmesi içeride fiyatları yükselteceğinden çelikle bağlantılı sektörlerin maliyetleri artacak. Bu durumun olumsuzluğu çelik tüketicisi olan devlete ve vatandaşa yansıyacak.” DEVLET POLİTİKASI Öte yandan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi ve Demir Çelik Meslek Komitesi Meclis Üyesi Adil Coşkun da konu hakkında yaptığı değerlendirmede “Objektif baktığımızda ABD’nin aldığı kararlar devlet politikaları ve yerli üreticileri koruma kapsamında mantıklı ve makul kararlardır” dedi. Coşkun, “Uluslararası ticarette hiçbir ülke bir diğer ülkenin malzemesini almak zorunda değil. Şu an ABD bizim müşterimiz konumunda ise ona neden benim ürünlerimi almıyorsun ya da nasıl kendi kriterlerine göre ürün alımına gidiyorsun gibi sorular sormamız serbest ticaretin mantığına aykırıdır” şeklinde konuştu. ORTAKLIK KURULABİLİR Anti dampingin, serbest piyasa ekonomisinde yeri olan bir önlem mekanizması olduğunu belirten Coşkun şunları söyledi: “Ülkemiz bu durumda farklı politika geliştirmesi; şayet yeterince güçlü isek, bizim de ABD ürünlerine karşı anti damping uygulaması yapmakya da o ülkedeki üreticiler ile ortaklıklar kurma yoluna gidip, ülkeler arası ikili özel anlaşmalar ile bu durumu telafi etmek daha mantıklı görünüyor. Diğer taraftan Ekonomi Bakanlığı’nın anti damping konusunda yayınladığı rapor da durumu gayet net ve anlaşılır kılıyor.” CEVHER KULLANIMI ARTIRMALIYIZ İstanbul Ticaret Odası Demir Çelik Meslek Komitesi Başkanı Süleyman Uyar ise konu hakkında yaptığı açıklamada “Türkiye’de demir-çelik sektörüne verilen herhangi bir teşvik, sübvansiyon v.s. yoktur” dedi. Türkiye’de sıvı çelik üretiminin yaklaşık yüzde 70’i hurdadan olduğu için, maliyetimizin, cevher ağırlıklı üretim yapan Rusya ve Çin gibi ülkelerden yüksek olduğunu belirten Uyar şunları söyledi: “Ülkemizde enerji maliyetinin de yüksek olduğunu düşünürsek aslında Türkiye’nin fiyatlarının anti dampingden uzak olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bizden daha yüksek kâr oranlarına alışkın olan ABD’li firmaların kâr marjlarını düşürmek istememesi anti dampinge neden olabilir” Benzeri anti damping uygulamalarının Türkiye’de görüldüğünü hatırlatan Komite Başkanı Uyar, “Önemli olan dünya piyasalarına ihracatımızı artırıp en azından dünya 8’inciliğimizi kaybetmemek, hatta daha yukarılara tırmanmak. Bunun için yapısal değişiklikler ile en başta cevher kullanımını artırıp maliyetlerimizi düşürmemiz gerekiyor.” dedi. FİRMALAR NELERE DİKKAT ETMELİ? Ticaret politikası önlemi soruşturmalarında firmaların, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ), ilgili anlaşmalarından kaynaklanan hak ve yükümlülüklerinin farkında olmaları büyük önem taşıyor.İhracat yapılan ülkenin ticaret politikalarına hakim olmak gerekiyor. İhraç pazarı olan ülkelerin bu tür önlem ve uygulamalara ne sıklıkla kullandığına dikkat edilmeli. Firmalar, önlem ve savunma uygulamalarına maruz kaldıklarında neyle karşılaşabileceklerine ve nasıl hareket edeceklerine ilişkin hazırlık yapmalılar. Benzeri önlem soruşturma ve zorluklar hakkında bilgi almak için Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü’nü aramaları kendi menfaatlerine olacaktır. ANTİ DAMPİNG UYGULAMALARI EL KİTABI Ekonomi Bakanlığı’nın hazırladığı Anti Damping Uyugulamaları İthalatçı ve İhracatçılar için El Kitabı’na şu adresten ulaşılabilir: https://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-126278

23 Haziran 2016 Perşembe