Oyuncakta yerli oyun dönemi

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Dünyayı tehdit eden ve insanları evlerinde vakit geçirmeye mecbur eden Covid-19 ile birlikte çocuklara getirilen sokağa çıkma yasağı sonrası oyuncak satışları arttı. Ancak dünyanın bir numaralı oyuncak üreticisi Çin’in hastalığın merkezi olması, Çin’den gelen oyuncaklarla ilgili ek tedbirler alınmasını zorunlu hale getirdi. Geçtiğimiz yıl dünya oyuncak pazarının yüzde 55’ini elinde bulunduran Çin’in piyasadaki payı giderek düşüyor. Bu gelişmeyle birlikte Türkiye dahi birçok ülkede oyuncakta yerli üretimin artması bekleniyor. TÜRKİYE’NİN PAYI BİNDE 1 Türkiye geçtiğimiz yıl TÜİK verilerine göre 148 milyon 507 bin dolarlık oyuncak ihracatı gerçekleştirdi. Dünya oyuncak ihracatında 43. sırada bulunan Türkiye, bu pazardan yalnızca binde 1’lik bir pay alıyor. Oyuncak pazarının yüzde 55’ine hakim Çin’in en yakın rakibi Çekya bile bu pazardan yüzde 5 pay alırken, gözler üretim merkezinin değişip değişmeyeceğine çevrildi. Sektör temsilcileri ise yaşanan durumu, “Pazarın hakimi Çin’den gelen ithalatın durdurulması, yerel üreticilerin önünü açacak” şeklinde yorumladı. KİŞİ BAŞI 20 DOLAR Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre 156 oyuncak firması faaliyet gösteriyor. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) 2019 Türkiye Oyuncak Sektörü İzleme Raporu’na göre Türkiye’de oyuncak tüketiminin yüzde 69’unu ithal oyuncaklar oluşturuyor. Avrupa genelinde çocuk başına düşen oyuncak tüketimi ortalama 272 dolarken Türkiye’de bu rakam 20 dolar. Bu durum çocuk nüfusunun ortalamanın üzerinde olduğu Türkiye’de sektör potansiyelinin yüksek olduğunu gösteriyor. YAPBOZ SEKTÖRÜ Covid-19 sonrası tüm dünyada artan oyuncak satışlarından en büyük payı evlerde ailece oynanan oyunlar aldı. Türkiye’deki yapboz üreticisi firmalar kapasitelerini yüzde 100’e varan oranda artırdı. Türkiye Oyuncakçılar Derneği’nin verdiği bilgilere göre evde geçirilen vakitlerde yapboz satışları üç kat arttı. Sektör mensuplarından alınan bilgilere göre; legolar, ev tipi kaydıraklar, top havuzları da evde çocukları ile kaliteli vakit geçirmek isteyenlerin ilk tercihi. EN BÜYÜK ALICI İNGİLTERE Türkiye,iç pazarda ürettiği oyuncakların yaklaşık yüzde 26’sını ihraç ediyor. PAGEV’in raporuna göre Türkiye’de yerel oyuncak üretiminin yüzde 70’ini plastik oyuncaklar oluşturuyor. Türkiye’de üretilen oyuncakların en büyük alıcısı İngiltere. Bu ülkeyi Irak ve Yunanistan takip ediyor. İhraç edilen oyuncakların yüzde 90’ını plastik oyuncaklar oluştururken, son birkaç yıldır uzaktan kumandalı araba gibi oyuncakların da satışı gerçekleştiriliyor. OYUNCAKTA OSB ATILIMI 2022 yılında açılması planlanan Oyuncakçılar İhtisas Özel Organize Sanayi Bölgesi’nin de yerli oyuncak sektörü için bir nefes olması öngörülüyor. Kırklareli’nin Vize ilçesinde açılması beklenen OSB’de yüzde 45 yatırım indirimi, yüzde 30 indirimli ve kesintisiz elektrik tedariki sağlanmasının katma değerli oyuncak üretimine hız kazandırması bekleniyor.

30 Nisan 2020 Perşembe

İşte yeni online iş alanları

HABER: MÜGE BİBER Koronavirüs salgını ile evde kaldığımız dönemde işlerimizi dijital platformlar üzerinden halledebiliyoruz. Artık psikolog ve psikiyatrlar seanslarını bilgisayar üzerinden online gerçekleştiriyor. Yabancı dil kursları, pilates eğitmenleri, diyetisyenler, dünyaca ünlü şefler, yaşam koçları da bir süredir online ders veriyor. Bu durum dijital dönüşüme adaptasyonun ne kadar hızlı gerçekleştiğinin de göstergesi oldu. Dijitalleşme ile yeni mesleklere de gereksinim olduğu ortaya çıktı. KAYGILARA ONLINE TERAPİ Tüm dünyaya yayılan koronavirüs, beden sağlığının yanı sıra ruh sağlığımızı da tehdit ediyor. Virüs nedeniyle endişe duyan veya evden çıkamayan insanların daha ciddi psikolojik sorunlar yaşamasının önüne geçmek adına online terapi yönetimi kullanılmaya başlandı. Online terapi yöntemi, diğer adıyla telepsikiyatri uygulaması, hekim ve psikoloğuyla bir araya gelemeyecek durumda olan danışanlar için büyük kolaylık sağlıyor. Bu uygulama ayrıca fiziksel sebeplerinden dolayı evden çıkamayan vatandaşlar için kullanılıyordu. YENİ ŞEFLER YETİŞİYOR İçinde bulunduğumuz dönem, yemek yeme isteğinin yanı sıra insanların yemek yapma sanatını da keşfetmeye başladığı bir dönem oldu. Yemek yapmak artık evde geçen sürelerin neşesi, hobisi haline geldi. Bunun sadece hobi olarak kalmasını istemeyenlere Türkiye'de ve dünyada birçok şef canlı bağlantılar ile yemek tarifleri veriyor. Bunların büyük oranı ücretsiz erişim yapılabilen platformlarda yer alıyor. Bir de restoranı kapalıyken hem işletmesini hem de çalışanlarını ayakta tutmaya çalışan şefler ve lokanta sahipleri var. Yurtdışında da önemli bazı isimler, yemek tariflerini 1 dolar karşılığında paylaşıyor. Bu uygulamalarla karantinadan sonra yeni şefler çıkabilir. DRONE İLE KONUT SATIŞI Pandemi ile emlak sektöründe teknolojik altyapı ve dijital değişimin de önü açıldı. Bu süreçte emlakçılar video, drone ve 360 derecelik sanal turlar ile gayrimenkul çekimlerini gerçekleştiriyor. Şirket toplantılarının video konferans ile yapılması, müşterilerin evdeyken danışmanların daire içerisinde sunumları yapması, tapu dairelerine gidilmeden web tapu uygulamasından tapu işlemlerinin yürütebilmesi gayrimenkul sektörüne bakış açısını değiştirdi. SANAL MARKET İŞLETMECİLİĞİ Perakende sektörü yöneticileri de salgınla birlikte sanal market işletmeciliğine yöneldi. Bu dönemde alışverişin çoğu internet üzerinden yapıldığından perakende satış noktalarının ve bu tür mekanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurgulanmış tüm diğer servis sağlayıcı kişi ve kurumlar robotik, sanal sistemlerle yer değiştirmeye başlayabilir. Tüm bu sistemlerin yöneticiliği, sorumlu sanal market işletmeciliği olacak. ELEKTRONİK GAZETECİLİK Ekolojik nedenlerden dolayı kağıttan öğrenmenin yerini dijital gazetecilik, mobil yayınlar alabilir. Statik haberlerin, fotoğrafların yerini hareketli, sesli yayınlara bırakması mümkün. Sanal gazetecilik ile erişimleri, içerikleri, zamanlaması da kişisel tercihlere göre seçilebilme şansı doğurur. BİRİ VERİLERİNİZİ KORUSUN Sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlar, alışveriş sitelerine verilen kredi kartı bilgileri gibi gün içinde pek çok özel veriyi dünyaya açıyoruz. Şirketler, dijital ortamda sakladıkları tüm bilgilerin kötü niyetli kullanıcılar tarafından ele geçirilmesi tehlikesiyle karşı karşıya. Maddi ve manevi kayba neden olan siber saldırıların sayısı sürekli artıyor. Bu nedenle siber güvenlik uzmanlarına olan ihtiyaç da sürekli artıyor. PAZARLAMANIN DİJİTAL UZMANI Şirketlerin departmanları arasında dijital pazarlama da yer almaya başladı. Şirketin dijital ortamda marka bilinirliğinin artırılması ve potansiyel kitlenin müşteriye dönüştürülmesinden sorumlu olan dijital pazarlama uzmanının, özellikle arama motoru pazarlaması, e-ticaret sitesinin geliştirilmesi, e-posta pazarlaması, video pazarlaması gibi yeni pazarlama modellerini kullanması gerekiyor. SEO BİLEN KAZANACAK İnternet dünyasının da kendine has bir dili ve kuralları var. Üretilen milyonlarca içeriğin belli kriterlerden geçirilmesi ve en doğru bilgilerin aktarılabilmesi için çalışan arama motorlarında amaç, bilgi kirliğini en aza indirmek. Bu sebeple yazılan her içerik belirli kurallara bağlı olmak zorunda. İşte bu SEO kurallarını bilen, takip eden ve dijital alanda sizi arama motorlarında üst seviyelere taşımak için çalışan kişilere de SEO uzmanı deniyor.

29 Nisan 2020 Çarşamba

Türkiye Avrupa'da otomotiv satışları artan tek ülke

Türkiye, bu yılın ilk çeyreğinde 2019'un aynı dönemine göre yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde Avrupa'da otomotiv satışlarını artıran tek ülke olurken, en fazla otomobil ve hafit ticari araç satan 7. ülke konumuna da yükseldi. Kovid-19 nedeniyle küresel piyasalardaki dalgalanmaların artırdığı finansal riskler, tedarik zincirlerine ve ihracata yansıyan olumsuz etkiler ve salgınla mücadele tedbirlerinin iç talebe etkileri ülke ekonomilerini zor durumda bırakıyor. Salgından birçok sektör olumsuz etkilenirken, özellikle otomotiv, en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor. Salgının olumsuz etkileri geçen ay ve yılın ilk çeyreğinde otomotiv satışlarına açık şekilde yansıdı. Kovid-19, satışlarda Avrupa'da büyük kayıplar yaşanmasına neden olurken, Türkiye otomotiv pazarı da salgından olumsuz etkilendi. Ancak virüsün Avrupa'ya kıyasla Türkiye'de daha geç görülmesi, otomotiv satışlarında Türkiye'nin daha güçlü kalmasını sağladı. EN FAZLA DÜŞÜŞ PANDEMİNİN VURDUĞU İTALYA'DA GÖRÜLDÜ Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) tarafından Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verileriyle hazırlanan Avrupa otomobil pazar değerlendirme raporundan derlenen verilere göre, Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri ile İngiltere'nin dahil olduğu pazar toplamına göre otomotiv pazarı, koronavirüsün etkisiyle bu yılın ocak-mart döneminde yüzde 26,1 azaldı ve 3 milyon 564 bin 777 adet seviyesinde gerçekleşti. 2019'un aynı döneminde 4 milyon 824 bin 307 adet satış gerçekleşmişti. AB, EFTA ülkeleri ve İngiltere toplamına göre, ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre en fazla düşüş yüzde 34,7 ile pandeminin en fazla etkilediği Avrupa ülkesi İtalya'da görüldü. İtalya'nın ardından en fazla düşüş yüzde 32,7 ile Fransa ve yüzde 31,6 ile Avusturya'da kaydedildi. Almanya'da otomotiv satışları bu dönemde yüzde 19,7 azalırken, Avrupa'nın diğer önemli ülkesi İspanya'da yüzde 31,1 ve AB'den ayrılan İngiltere'de de satışlar yüzde 31,4 geriledi. EN FAZLA ARAÇ SATAN ÜLKE ALMANYA OLDU Bu yılın ilk çeyreğinde Avrupa'nın en fazla araç satan ülkesi, Mercedes, Audi, BMW, Volkswagen ve bu firmaların bünyelerindeki diğer büyük markalara sahip Almanya oldu. Avrupa'nın lokomotif ülkesi Almanya, ocak-mart döneminde 786 bin 508 adetlik satış gerçekleştirdi. Almanya'yı, 562 bin 90 adetlik toplam satışla Rolls Royce, Bentley, Aston Martin ve Land Rover gibi markalara sahip İngiltere izledi. Otomobil ve ticari araç satışlarında 3. sırada yer alan Fransa ise Renault, Citroen, Peugeot, Dacia ve ülkede üretim yapan diğer markalarıyla 464 bin 865 adet sattı. Fransa'yı, 386 bin 191 adet satışla İtalya ve 260 bin 725 adetlik satışla İspanya izledi. TÜRKİYE OTOMOTİV PAZARI 7. SIRAYA YÜKSELDİ AB, EFTA ülkeleri ve İngiltere'yi kapsayan toplam pazarda bu dönemde satışlarını artıran ülke olmazken, Kovid-19'la Avrupa'ya kıyasla biraz daha geç tanışan Türkiye'de ise otomotiv pazarı artış gösterdi. Türkiye'de ocak-mart döneminde otomotiv satışları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41,3 artarak 128 bin 674'e ulaştı. Otomotiv satışlarında şubat ayında 9. ve geçen yılın ilk çeyreğinde 10. sırada bulunan Türkiye, Avrupa otomotiv satışları sırlamasında bu yılın ilk çeyreğinde 7. sıraya yükseldi. SATIŞLAR MARTTA YÜZDE 51,4 AZALDI Sadece bu yılın mart ayı değerlendirildiğinde, Avrupa otomotiv pazarı yüzde 51,4 azalarak 998 bin 524 adet seviyesinde gerçekleşti. 2019'un aynı ayında 2 milyon 53 bin 472 adetlik satış yapılmıştı. AB, EFTA ve İngiltere pazarı toplamına göre mart ayında geçen yılın aynı dönemine göre en fazla düşüş yüzde 83,6 ile İtalya, yüzde 70,5 ile Fransa ve yüzde 68,5 ile İspanya'da kaydedildi. Avrupa genelinde bu yılın mart ayında 2019'un aynı dönemine kıyasla satışını artıran pazar olmazken, Türkiye otomotiv pazarı söz konusu dönemde yüzde 1,8 artış gösterdi. Mart ayında da otomotiv satışları artan tek ülke Türkiye olarak kayıtlara geçti.

29 Nisan 2020 Çarşamba

Dijital Tarım Pazarı ile çiftçi ürünlerine pazar bulabilecek

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın da katıldığı online programla Dijital Tarım Pazarı'nın (DİTAP) tanıtımını yaptı. Sistemin önemine işaret eden Pakdemirli, "Devreye aldığımız DİTAP ile çiftçimiz ürünlerine rahatlıkla pazar bulabilecek, tüketicimiz ve esnafımız aradığı kalite ve standartta ürünü tedarik edebilecek" diye konuştu. Kovid-19 nedeniyle dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğine dikkati çeken Pakdemirli, Türkiye'nin salgına karşı aldığı tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde, bu süreci başarılı bir şekilde yürüttüğünü söyledi. Pakdemirli, salgın sürecinde gıda sektörünün kapasitesini artırarak üretime devam eden tek alan olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bizim bu dönemde tarım ve gıda için yeni şeyler ortaya koymamız ve en önemlisi salgın sonrasına hazırlanmamız gerekiyor. Bu zorlu süreçten güçlü çıkarsak ülkemizin dünyadaki yeri ve konumu şimdikinden daha farklı olacaktır. Bu sıkıntıdan güçlü bir şekilde çıkabilmemiz de etkin tarım politikaları sayesinde olacak." TARIMSAL HASILADA AVRUPA'DA BİRİNCİYİZ Pakdemirli, tarımda yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi verirken, salgının, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Türkiye'nin tarımsal üretim alanı bakımından ABD'nin toplam tarım alanının 10'da birine, Avrupa Birliği ülkelerinin ise toplamının 4'te birine yakın bir alana sahip olduğunu ifade eden Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu: "Tarımsal alan bakımından dünyada 17'nci sırada olmamıza rağmen, tarımsal hasılada Avrupa'da birinci sırada, dünyada ilk 10 arasında yer almaktayız. Dünyanın tam merkezinde olmamız nedeniyle hava, kara ve deniz yollarının kesişim noktasındayız. Ülkemiz konumu itibarıyla 1,9 trilyon dolarlık tarımsal ticaret hacmine sahip bir bölgede. 50 milyon turistin ve 4 milyon mültecinin gıda ihtiyacını sağlıyoruz. Bunun yanı sıra 18 milyar dolarlık da ihracat yapıyoruz." DİTAP, ÜRETİCİ VE TÜKETİCİYİ BULUŞTURACAK Pakdemirli, tanıtımını yaptıkları DİTAP ile Türkiye'nin imkanlarının iyi şekilde değerlendirileceğini belirterek, "Bu kapsamda, Sözleşmeli Tarım Platformu ile üreticileri, kooperatifleri, birlikleri, sanayicileri, halcileri, tüketim sektörünü, tarım danışmanlarını, bankaları, sigortacıları ve diğer tüm paydaşları bir araya getireceğiz" dedi. DİTAP'ın ürününü değer fiyattan satarak kazancını artırmak isteyen üretici ile kaliteli ürünü daha uygun fiyatlara almak isteyen tüketiciyi buluşturacağını vurgulayan Pakdemirli, buna çözüm getirecek sözleşmeli üretim altyapısının dijital platformda sağlanacağını anlattı. Pakdemirli, kooperatiflerin, birliklerin bu sistemde aktif rol almasının ve üreticiye gerçek katma değer yaratmasının bu platformun doğal sonuçlarından olacağını ifade ederek, "Arzın taleple buluştuğu, tohumdan çatala kadar olan zincirin takip edildiği, sürdürülebilir üretim ve tedarikin sağlandığı, tek elden yönetilen, kaliteli ürüne uygun fiyatlarla ulaşılan, planlı üretimin yapıldığı bir ortak pazar olacak. Sözleşmeli üretim modeli olan DİTAP üreticiyle tüketiciyi birbirine yaklaştıracak ideal bir çözüm" diye konuştu. Ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir tarım için sözleşmeli üretim modelinin önemli fırsatlar sunduğuna işaret eden Pakdemirli, DİTAP aracılığıyla yetiştirilen ürünlerin piyasaya sürülmesiyle çiftçilerin pazarlama imkanının ve kabiliyetlerinin artacağını dile getirdi. Pakdemirli, tarımsal üretimin yanında lojistik planlamanın da önemine değinerek, üretici ile tüketici arasında doğru bağın kurulabilmesiyle üreticinin üretiminden memnun olacağını, tüketicinin de makul fiyattan kaliteli ürünü alabileceğini söyledi. Çiftçinin dönem sonunda ürününü satma, pazara ulaştırma gibi bir kaygı yaşamayacağına dikkati çeken Pakdemirli, "Bu uygulama ile pazarlama imkan ve kabiliyetleri artan küçük işletmeler ürettikleri ürünleri daha yüksek katma değerle piyasaya sürerek tek yumruk haline gelecek. Üretici az miktarda üretse dahi ölçek ekonomisinden yararlanabilecek" ifadelerini kullandı. İHRACATA YÖNELİK PAZARLAR GENİŞLEYECEK Pakdemirli, bakanlık olarak rollerinin sistemi kurmak, çerçeveyi çizmek ve kolaylaştırıcılık olduğunu belirterek, işin, özel sektör dinamikleri tarafından yönetilmesi gerektiğine inandıklarını bildirdi. Serbest piyasa koşullarında işin büyütülmesi için gerekli planlamaların yapılacağını ifade eden Pakdemirli, bu işin işletmesinin de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yapılmasını sağlayacaklarını dile getirdi. Pakdemirli, DİTAP'ın sağlayacağı avantajlara ilişkin şunları kaydetti: "Tarım ürünlerimizin direkt olarak satışının yapılması sağlanacak, fiyatların sezon öncesi öngörülebilir olması nedeniyle ihracata yönelik pazarlar genişleyecek. Üretim ve tüketim bölgeleri arasında mesafenin kısalmasıyla maliyet açısından avantaj sağlanacak. Coğrafi işaretli ürünler başta olmak üzere, işlenmiş ürünlerde markalaşma sağlanacak. Ürünlerimiz hem ulusal hem de küresel pazarlarda pazarlanabilir hale gelecek." ARZ-TALEP-FİYAT DENGESİ OLUŞACAK Pakdemirli, üretim ve lojistikteki etkinlikle gıda israfının da azalacağına işaret ederek, DİTAP ile doğru girdi kullanımıyla verimliliğin artacağını, maliyetlerin düşeceğini, pazarın istediği miktar ve kalitede üretimin sağlanacağını ve tarafların talebi durumunda sertifikalı tarım danışmanlarının etkin rol oynayacağını anlattı. DİTAP sayesinde tarım ve sanayi bütünleşmesiyle tarımın finansmanına katkı sağlanacağını vurgulayan Pakdemirli, şu ifadeleri kullandı: "Sistemle arz-talep-fiyat dengesi oluşacak. Sözleşmeli üretim ve tarımsal planlama sayesinde gıda arz güvenliği güçlenecek. Sistem üreticilerimize de pek çok avantaj getirecek.Öncelikle girdi finansmanı kolaylığıyla tohum, gübre, ilaç gibi ürünlerin tedariki sağlanacak. Planlı tarımsal üretim sayesinde ürünler yüksek katma değerle iç ve dış pazarda yer bulacak. Çiftçimiz bu yeni dönemle ürününü satacağı kişiyi, yeri, fiyatı ve koşulları bilecek." Bakan Pakdemirli, finansmana erişimin üretimin olmazsa olmazı olduğunu belirterek, platformun bu alanda da etkin olacağını söyledi. DİTAP'ın fiyat dalgalanmalarına karşı koruma sağlayacağı bilgisini veren Pakdemirli, sistemle planlı üretimin altyapısının oluşturulacağını vurguladı. DİTAP'IN AŞAMALARI DİTAP sisteminin Faz-1 ve Faz-2 olmak üzere iki aşamadan meydana geldiğini ifade eden Pakdemirli, öncelikle ilk fazın aktif olacağını, sistem yeterli kapasite ve derinliğe ulaştığında ikinci fazı devreye alacaklarını bildirdi. Pakdemirli, bugüne kadar üretici dostu politikalarla çiftçinin yanında olduklarını vurgulayarak şöyle dedi: "Bundan sonra da üreticiye fayda sağlayacak her konuda inisiyatif alacağız. Tarımsal üretimdeki değer zincirini, teknoloji ve hükümetimizin vizyonuyla daha iyi noktalara getireceğiz. Bilgi çağındayız ve artık bilgi, en büyük rekabet avantajı. DİTAP, bu hedefte attığımız önemli bir adım. Tarımın tüm paydaşlarının, daha da önemlisi Türkiye'nin kazandığı, kendini sürekli güncelleyen ve geliştiren bir modeli hayata geçiriyoruz. Geleceğin daha güçlü ülkesi olma hedefimizde tarımın rolü giderek artıyor. Yarınları şekillendirirken en önemli önceliklerimizden biri tarım politikaları. DİTAP, ülkemiz tarım politikalarını destekleyecek bir vizyonla geleceğimiz için fırsatlar sunuyor. Herkesi bu ortak geleceğin parçası olmaya davet ediyorum." Pakdemirli, Migros'un çiftçilerle bu platforma girecek ilk perakendeci olacağını da sözlerine ekledi.

29 Nisan 2020 Çarşamba

Petrol sektöründe salgın tedbirleri

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Twitter hesabından yapılan açıklamada, Kovid-19 salgını sonrası petrol fiyatlarında meydana gelen dalgalanmanın küresel anlamda petrol arama ve üretim faaliyetlerini olumsuz yönde etkilediği belirtildi. Türkiye'nin enerji bağımsızlığının ve birçok stratejik alandaki üretimin altyapısını oluşturan yerli petrol ve doğal gaz arama ve üretiminin devam etmesinin öneminin vurgulandığı açıklamada, "Sektörün desteklenmesi, bu sektördeki istihdamın korunması ve salgın sonrasına çok daha güçlü bir şekilde hazırlanması için pek çok destek sağlanmaktadır. Petrol arama ve üretim sektörüne sürecin atlatılması için önemli katkı sağlayacak önlem ve destekler, Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği petrol arama ve üretim atağının sağlam ve sürdürülebilir olması için büyük önem taşıyor" ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, enerji arz güvenliği ve enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı azaltmaya katkı sağlamak amacıyla petrol arama ve üretim sektörüne yönelik alınan tedbir ve desteklere ilişkin şunlar kaydedildi: "Son ödeme tarihi 30 Nisan 2020 olan Mart 2020 dönemi devlet hissesi ödemeleri 31 Temmuz 2020'ye, beyanname verme süresi 20 Temmuz 2020'ye ertelendi. Son ödeme tarihi 31 Mayıs 2020 olan Nisan 2020 dönemi devlet hissesi ödemeleri 31 Ağustos 2020'ye, beyanname verme süresi 20 Ağustos 2020'ye ertelendi. Son ödeme tarihi 30 Haziran 2020 olan Mayıs 2020 dönemi devlet hissesi ödemeleri 30 Eylül 2020'ye, beyanname verme süresi 20 Eylül 2020'ye ertelendi. Şirketlerin sahip olduğu arama ve işletme ruhsatlarından kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirme süreleri 6 ay ertelendi."

29 Nisan 2020 Çarşamba