tatil-sepeti
Geçen yıl trafiğe yaklaşık 1 milyon 39 bin aracın kaydı yapıldı

Türkiye İstatistik Kurumu, Aralık 2020'yeilişkinmotorlukarataşıtlarıistatistiklerini açıkladı. Buna göre, geçen yıl sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı, bir öncekiyılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 4,27artarak 23 milyon 156 bin975'ten, 24 milyon 144bin 857'yeyükseldi. Bu araçların yüzde 54,3'ü otomobil, yüzde16,3'ükamyonet, yüzde14,5'imotosiklet, yüzde 8,1'itraktör, yüzde3,6'sıkamyon, yüzde2'si minibüs, yüzde0,9'uotobüs ve yüzde 0,3'üözel amaçlı taşıtlardan oluştu. Geçen yıl aralıkta 85 bin 300taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Bu taşıtların içinde otomobil yüzde 63,9 ile ilk sırada yer aldı. Araçların yüzde 12,8'ini kamyonet, yüzde 12,4'ünü motosiklet, yüzde7,6'sını traktör, yüzde 2'sinikamyon, yüzde 0,5'ini otobüs, yüzde 0,4'ünü özel amaçlı taşıtlar ve yüzde 0,4'ünü ise minibüs oluşturdu. Aralık 2020'detrafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 16,9 azaldı. Taşıt sayısı bir önceki aya göre özel amaçlı taşıtlarda yüzde 231, traktörde yüzde 6,9 artarken, minibüste yüzde 26,7, kamyonette yüzde 25,3, otobüste yüzde 21, otomobilde yüzde 18,1, kamyonda yüzde 16,1 ve motosiklette yüzde 13,7 azalış görüldü. Söz konusu ayda, yıllık bazda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında yüzde 34,3 artış oldu.Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki yılın aynı ayınagöre özel amaçlı taşıtlarda yüzde 177, kamyonda yüzde 82,5, traktörde yüzde 56,7, motosiklette yüzde 45,4, kamyonette yüzde 39,8, otomobilde yüzde 30,4 artarken minibüste yüzde 61,1 veotobüste yüzde 27,5 azaldı. Ocak-Aralıkdöneminde 1milyon 38 bin 905 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 48 bin 328taşıtın kaydı silindi. Böylecetrafikteki toplam taşıt sayısı 990 bin 577 arttı. DEVRİ YAPILAN ARAÇLAR Aralık 2020'de devri yapılan toplam 544 bin 583 taşıt içinde otomobil yüzde 64,2 ile ilk sırada yer aldı. Otomobiliyüzde 17,6 ile kamyonet, yüzde 5,8 ile motosiklet, yüzde 5,4 ile traktör, yüzde 3,2 ile kamyon, yüzde 2,5 ile minibüs, yüzde 0,9 ile otobüs ve yüzde 0,4 ile özel amaçlı taşıtlar takip etti. Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 601 bin 525 otomobilin yüzde 50'sinin benzin, yüzde 40,9'unundizel, yüzde 5,5'inin LPG yakıtlı ve yüzde 3,6'sının elektrikli veya hibrit olduğu görüldü. Aralıksonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 13 milyon 99 bin 41 otomobilin ise yüzde 38,3'ünün dizel, yüzde 36,7'sinin LPG, yüzde 24,4'ünün benzin yakıtlı ve yüzde 0,3'ünün elektrikli veya hibrit olduğu kaydedildi. Yakıt türü bilinmeyenotomobillerin oranı ise yüzde 0,3 olarak kayıtlara geçti. Aralık 2020'de trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 15,2'si Renault, yüzde 13,4'ü Fiat, yüzde 9,3'ü Volkswagen, yüzde 7,3'ü Toyota, yüzde 7,2'si Peugeot, yüzde 6,2'si Ford, yüzde 5,3'ü Honda, yüzde 4,2'si Hyundai, yüzde 3,9'u Opel, yüzde 3,8'i Citroen, yüzde 3,6'sı Mercedes-Benz, yüzde 3,4'ü Skoda, yüzde 3,3'ü Dacia, yüzde 3,3'ü BMW, yüzde 2'siAudi, yüzde 2'siKia, yüzde 1,3'ü Volvo, yüzde 1,2'si Nissan, yüzde 1'i Seat, yüzde 0,5'i Jeep ve yüzde 2,7'si diğer markalardan oluştu. Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerinyüzde 29,6'sının 1401-1500, yüzde 24,3'ünün 1300 ve altı, yüzde 24,1'inin 1501-1600,yüzde 15'inin1301-1400, yüzde 5,9'unun 1601-2000, yüzde 0,8'inin 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip olduğu görüldü. Bu dönemdetrafiğe kaydı yapılan otomobillerden yüzde 46,8'i beyaz, yüzde 26,9'u gri, yüzde 7,6'sı mavi, yüzde 7'sikırmızı, yüzde 6,9'u siyah, yüzde 1,7'si turuncu, yüzde 1,3'ü kahverengi, yüzde 0,6'sı sarı, yüzde 0,2'si yeşil renkli iken yüzde 1'idiğer renklerden oldu. Türkiye'de 2020 sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtlarınınortalama yaşı 14,2 olarak hesaplandı. Ortalama yaş otomobillerde 13,2, minibüslerde 14,4, otobüslerde 14,1, kamyonetlerde 12,3, kamyonlarda 17,2, motosikletlerde 13,7, özel amaçlı taşıtlarda 13,1 ve traktörlerde 24,2 olarak kayıtlara geçti.

26 Ocak 2021 Salı

Lisanslı depoculuğa 5 yılda 323 milyon lira destek sağlandı

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, TMO Genel Müdürlüğü koordinasyonunda düzenlenenLisanslı Depoculuk Değerlendirme Toplantısı'na video konferans yöntemiyle katıldı. Lisanslı depoculuk sisteminin,ilk lisanslı deponun kuruluşunun üzerinden geçen yaklaşık 10 yılda sağlanan destek ve teşviklerlegiderek büyüdüğünü ve geliştiğini ifade edenPakdemirli, özellikleCumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı imkanlar sayesindeson 3 yılda hem lisanslı depo şirketi sayısında hem de kapasitede büyük artışlar olduğunu, lisanslı depo şirketi sayısının 38'den 3,3 kat artarak126'ya ulaştığını,lisanslı depo kapasitesinin ise 1,8 milyon tondan 4 kat artışla177 noktadatoplam 7 milyon tona ulaştığını dile getirdi. Pakdemirli, toplam kuruluş izni alan firma sayısının ise 232'ye yükseldiğini,kuruluş izni verilen kapasitenin 15,7 milyon tonun üzerine çıktığını aktararak, "Lisanslı depoculuktaürün bazında hububat ile başlayan bu süreç, baklagiller ve yağlı tohumlar, pamuk, fındık, zeytin-zeytinyağı, kuru kayısı ve Antep fıstığının dahil olmasıyla giderek genişledi. Toplam lisanslı depoların bugün itibarıyla yüzde 99'unu hububat oluşturmaktadır. Diğer ürünlerde ise13 bin 250 tonu fındık, 36 bin tonu pamuk, 5 bin tonu kuru kayısı, 2 bin tonu Antep fıstığı ve 13 bin 500 tonu zeytin veya zeytinyağı lisanslı deposu faaliyet göstermektedir. İnşallah bu kapasiteleri ihtiyaçlar doğrultusunda daha da artırmayı planlıyoruz." diye konuştu. ÇİFTÇİ FİYAT DÜŞÜŞLERİNDEN DAHA AZ ETKİLENİYOR Türk çiftçisinin bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, ekmeye, biçmeye ve hasadını yapmaya devam ettiğini vurgulayanPakdemirli, şu değerlendirmede bulundu: "Çiftçilerimizin bu gayretlerinin sonucunda, 2020 yılında toplam bitkisel üretimimiz, bir önceki yıla göre 7 milyon ton artışla 124 milyon tona ulaşarakCumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Buradan bütün çiftçilerimize teşekkür ediyor, 'Ellerine, emeklerine sağlık' diyorum. Lisanslı depoculuk sistemi sayesinde çiftçimiz depo masraflarından kurtularak, ürünleri güvenli, sigortalı ve sağlıklı şekilde modern depolarda muhafaza ederek saklıyor. Böylece,hasat döneminde arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerinden daha az etkilenen çiftçimiz, lisanslı depolardaki ürününü sonraki aylarda daha yüksek fiyattan satma imkanına kavuşuyor. Hırsızlık, yangın, sel gibi doğal afetlere karşı mahsulünü koruma altına alarak hiç endişe duymadan üretmeye devam ediyor." Pakdemirli, bu sistemle artık ürünlerin, kamyonlar değil, kağıtların el değiştirmesiyle pazarlandığına dikkati çekerek,"Yani çiftçimiz lisanslı depoya teslim ettiği ürün karşılığında aldığı ürün senediyle ürün borsasındaelektronik ortamda mahsulünü daha geniş bir yelpazede çok sayıda alıcıya ulaştırabiliyor, lisanslı depoya koyduğu ürünlerini teminat göstererek uygun koşullarda kredi kullanabiliyor." dedi. SİSTEM, SANAYİCİYE DE KATKI SUNUYOR Lisanslı depoculuk sisteminin üretici yanında sanayiciye de önemli katkıları bulunduğunu ifade eden Pakdemirli,sanayicinin ihtiyaç duyduğu miktar, tür ve kalitede ham maddeyi güvenilir şekilde lisanslı depolardan kısa sürede temin edebildiğini ve böylelikle depo ve nakliye masraflarını azalttığını anlattı. Pakdemirli, ürün ihtisas borsalarının da lisanslı depoculuk sisteminin işlerliğini artıran, ürünlerin kayıt altına alındığı, alım satımının yapıldığı, hareketlerinin takip ve kontrol edildiği bir yapı olduğunu söyledi. Ürününü lisanslı depoya teslim eden üreticiye elektronik ürün senedi (ELÜS) verildiğini hatırlatan Pakdemirli, üreticinin bu belgeyle ürünlerini istediği zaman satabildiğini dile getirdi. Pakdemirli, üreticinin ELÜS sayesindeZiraat Bankasından 5 milyon liraya kadar sıfır faizli kredi kullanarak, finansman ihtiyacını karşıladığını belirterek, "Ürünleri temsil eden ISIN kodu sayısının azaltılmasıyla ELÜS işlemleri derinlik kazanacak, ürün ihtisas borsası fiyat oluşumunda daha aktif rol alacak ve piyasa fiyatlarının daha şeffaf ortamda oluşması sağlanacaktır. Böylece, tarımsal ürünlerin fiyatlarında zaman ve mekan gibi faktörlerden kaynaklı farklılıklar telafi edilecek, tüketiciler bu ürünlere daha uygun ve reel rakamlarla ulaşabilecektir." diye konuştu. Lisanslı depoların gıda güvenliği açısından da önem taşıdığına işaret eden Pakdemirli, bu depoların,tarım ürünlerini güvenli ve sağlıklı ortamlarda kalitesini koruyarak uzun süre muhafaza ettiğini, gıda kaybını azalttığını ve güvenliğini daha sağlam hale getirdiğini bildirdi. Pakdemirli, sistemin,arz-talep sistemini dengeleyerek, arzın yıl boyuna yayılmasına, ihtiyacın düzenli ve yeterli şekilde karşılanmasına da büyük katkı sağladığını vurguladı. Bakan Pakdemirli, salgın sürecinde yaşananihracat kısıtlamaları, gıda temin ve tedarik sistemindeki sorunların da lisanslı depoculuğun önemini bir kat daha artırdığını ifade etti. BİRÇOK DESTEK VE MUAFİYET UYGULANIYOR Lisanslı depoculuk sistemine yönelik birçok destek ve muafiyetuyguladıklarına dikkati çeken Pakdemirli, üreticilere depo kira, nakliye ve analiz desteği verdiklerini söyledi. Pakdemirli, "2015 yılında başlayan lisanslı depoculuk destekleri kapsamında bugüne kadar 5 yılda toplam 323 milyon lira destek sağladık. Bu desteğin yüzde 78'iniyani 252 milyon lirasını ise son 2 yılda ödedik." ifadelerini kullandı. Bakan Pakdemirli,TMO üzerinden de lisanslı depoculuk sistemini teşvik ettiklerini belirterek, şöyle konuştu: "TMO,2016'da 12 noktada alım yaparken,2020 yılında 108 lisanslı depodan alım yaptı. 2016 yılında TMO toplam alımının sadece yüzde 5'i ELÜS kapsamında iken, bu oran 2020 yılında yüzde 80'lere ulaşmıştır.Hedefimiz, lisanslı depoculuk sisteminin ülke genelinde yaygınlaşmasıyla birlikte, TMO'nun üreticiden yaptığı alımların tamamını, lisanslı depolar üzerinden ELÜS yoluyla gerçekleştirmek." ELÜS yoluyla ürününü TMO'ya veya piyasaya satan üreticinindaha fazla gelir elde ettiğini vurgulayan Pakdemirli, "Buradan tüm üreticilerimize sesleniyorum, ürünlerinizi ELÜS olarak satın, daha fazla kazanın." dedi. Pakdemirli, 3'üncüTarım Orman Şurası Sonuç Bildirgesi'nde delisanslı depoculuk ve ELÜS uygulamasının yaygınlaştırılmasıhedefine yer verdiklerini anımsatarak, şunları kaydetti: "Eylem planındaki 2020 yılı lisanslı depo hedefimiz 5,7 milyon tondu. 2020 yılında 1,7 milyon ton kapasiteli lisanslı deponun faaliyete geçmesiyletoplam kapasite 7 milyon tona ulaştı. Böylece hedefimizin 1,3 milyon ton üzerine çıkmış olduk. 2022 hedefimiz ise 8 milyon ton. İnanıyorum ki bu kapasiteye, sizlerin desteğiyle 2022'yi beklemeden bu yılın sonunda ulaşmış olacağız. Önümüzdeki dönemde, artan kapasiteyle birlikte, lisanlı depoculuk kapsamında yeni ürün gruplarıyla ilgili çalışmalar yaparak ürün yelpazesini de genişletmeyi planlıyoruz."

26 Ocak 2021 Salı

Güneş enerjisinde hedef: Üretimi ikiye katlamak

HABER: OSMAN KUVVET Türkiye’de bu yıl güneş enerjisinde 1.500 megavat ilave kurulu gücün devreye girmesi öngörülüyor. Böylece güneş enerjisi alanındaki kapasitenin 2020’ye göre iki katına çıkması bekleniyor. Koronavirüs salgını nedeniyle küresel tedarik zincirindeki aksamalara bağlı olarak birçok projede gecikme yaşandı. Bu nedenle, 2020’de devreye alınan güneş enerjisi kurulu gücünün artışında bir önceki yıla göre yavaşlama oldu ve 672 megavat ilave kapasite elektrik üretimine başlandı. ELEKTRİKTEKİ PAYI YÜZDE 4 Bu artışla, güneş enerjisi kapasitesi geçen yıl sonu itibarıyla 6 bin 667 megavat olarak gerçekleşti. Böylece güneş enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payı geçen yıl yüzde 4 oldu. Bu yıl ise güneş enerjisi kurulu gücünün 1.500 megavat düzeyinde artması ve güneşin toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 5’in üzerine çıkması hedefleniyor. KURAKLIKTA ALTERNATİF Güneş enerjisinde mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmaları, yerli üretim katkı tahsisi yöntemiyle yapılacak. Bu nedenle güneş enerjisi sanayicisi açısından önemli bir fırsat oluşturacak. Diğer yandan geçen yıl çıkan hibrit yönetmeliğinin de güneş enerjisi yatırımları için ciddi bir proje stoku oluşturması bekleniyor. Hidroelektrik santralleriyle hibrit şekilde kurulacak Güneş Enerjisi Santralleri (GES) dengeleyici bir işlev görecek. Türkiye, coğrafi avantajlarından dolayı hidroelektrik alanında önemli potansiyele sahipken, yarı kurak iklim kuşağında bulunması nedeniyle kurak yıllarda hidroelektrik kaynaklı elektrik üretimi düşüyor. Oluşan eksiklik ise ağırlıklı olarak doğalgaz ve ithal kömürle karşılanıyor. Böyle dönemlerde güneş enerjisi hidroelektrik santralleri açısından mükemmel bir dengeleyici işlev görüyor. Bu santrallerin halihazırda elektrik iletim altyapılarının da bulunması, hidroelektrik santral sahalarında hızla güneş enerjisi santralleri kurulmasını sağlayabilir. Bu projelerin devreye girmesiyle kurak yıllarda Türkiye’nin fosil yakıt ithalat ihtiyacı önemli oranda gerileyecek. AB İLE YEŞİL AVANTAJ Yeşil enerji, Türkiye’deki ihracatçıların da elini güçlendirecek. Avrupa Birliği’nin (AB) Yeşil Mutabakatı ve ABD’deki yeni yönetimin tekrar Paris İklim Anlaşması’na katılmasının tüm yeşil enerji sektörlerini olumlu etkilemesi bekleniyor. AB, 2030 için enerji tüketiminin en az yüzde 32’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılama ve sera gazı emisyonlarını 1990’a göre yüzde 55 düşürme hedefi belirledi. Birlik üyelerine yapılan ihracatta, sınırda karbon vergisi uygulamasına geçilecek olmasının AB ile ticari ilişki içinde olan tüm ülkelere önemli yansımaları olacak. Bu ayrıca Türkiye gibi Avrupa ile yoğun ekonomik ilişkiler içindeki ülkelerde yenilenebilir enerji yatırımlarının ve bu yatırımlara yönelik uluslararası finansman olanaklarının artmasını sağlayacak. Bundan dolayı ihracatçılar ürünlerinin karbon ayak izini azaltma mecburiyetinde kalacak. FIRSAT PENCERESİ Güneş enerjisinin, yüksek ışınım değerlerine sahip olan Türkiye’de sanayiciler için en ekonomik ve doğru yatırım alanı olduğu ve yaygınlaşması için önemli bir fırsat penceresi oluşturduğu görülüyor. Bu fırsatı değerlendirip, ihracat yapan sanayici ise Avrupa ülkeleriyle ticaretini artırma ve maliyetlerini düşürme imkanı bulacak. MİNİ YEKA İÇİN YARIŞACAKLAR Güneşte mini YEKA yarışmaları için daha önce 18-22 Ocak olarak duyurulan başvuru tarihi, 8-12 Mart olarak belirlendi. 36 ilde toplam 1.000 megavat gücünde bağlantı kapasitesinin tahsisi amacıyla 10, 15 ve 20 megavat kapasitelerinde olacak şekilde güneş enerjisine dayalı 74 mini YEKA yarışması için başvurular alınacak. Ayrıca, her bir yarışma için yarışma başlangıç tavan fiyatı kilovatsaat başına 35 kuruş, elektrik enerjisi alım süresi ise sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 15 yıl olarak belirlendi. DÜNYANIN EN BÜYÜK YERLİ GES’İ 2023’TE Konya’da 20 milyon metrekare alan üzerine kurulmaya başlanan Karapınar Güneş Enerji Santrali’nde (GES), 3.5 milyon adet panel kurulacak. Bugüne kadar 10 bin 200’ü kuruldu ve bu panellerde elektrik üretimine başlandı. Yüzde 75 yerlilik oranıyla Kalyon Enerji tarafından üretilen paneller, güneşi takip eden sisteme sahip. Bu sayede yüzde 12 daha fazla elektrik üretiyor. Ayrıca iki yüzü de elektrik üretebiliyor. Bu da üretime yüzde 5 oranında olumlu katkı sağlıyor. Fabrikanın yıllık üretim kapasitesi 500 megavat. Bu nedenle santralin 2023’ün mayıs-haziran aylarında tamamlanması ve 1.300 megavat güce kavuşması hedefleniyor. Yılda 2 milyar 600 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Bu da 2023 tahminlerine göre yıllık tüketimin binde birine denk geliyor. Bunun yanı sıra her yıl 1.5 milyon ton fosil yakıt ve karbondioksit salınımı da engellenecek.

25 Ocak 2021 Pazartesi

Türkiye'nin 2020'de yaş meyve sebze ihracatına 5 ürün damga vurdu

Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) verilerine göre, 2019'da 2 milyar 259 milyon 749 bin dolarlık döviz girdisi sağlayan yaş meyve sebze ihracatı, 2020'de yaklaşık yüzde 21 artışla 2 milyar 730 milyon 157 bin dolara ulaştı. Geçen yıl 1 milyar 79 milyon 827 bin dolarlık meyve, 699 milyon 492 bin dolarlık sebze, 933 milyon 150 bin dolarlık narenciye, 17 milyon 451 bin dolarlık çay ihraç edildi. Yaş meyve sebzede en çok ihraç edilen ürünler sırasıyla mandalina, domates, limon, kiraz-vişne ve üzüm oldu. Söz konusu 5 ürün, sağladığı 1 milyar 407 milyon 115 bin dolarlık döviz girdisiyle toplam ihracatın da yüzde 51'ini oluşturdu. İhracatın ürün gruplarına göre değerlendirmesinde ise meyvede en çok ihraç edilen 437 milyon 696 bin dolarla mandalina, sebzede 313 milyon 377 bin dolarlık dış satımla domates ilk sırada yer aldı. 2021 YAŞ MEYVE SEBZE SEKTÖRÜ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR YIL Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Nejdat Sin, Türkiye'nin 52 milyar dolarlık tarımsal hasılasıyla dünyanın 7. büyük tarım ekonomisine sahip olduğunu söyledi. Ülke genelindeki meyve ve sebze üretiminin her geçen yıl arttığını dile getiren Sin, bu artışın ihracattaki gelişmelere de olumlu yansıdığını ifade etti. Sin, geçen yıl yeni tip koronavirüse (Kovid-19) rağmen 2 milyar 730 milyon 157 bin dolarlık yaş meyve ve sebze ihracatıyla önemli bir başarıya imza attıklarını vurgulayarak, dış satımdaki artışın sektör temsilcileri tarafından sevinçle karşılandığını belirtti. Mandalina, domates, limon, kiraz-vişne ve üzümün ihracattaki katkısına dikkati çeken Sin, "5 ürün, ihracatta geçen yıl elde edilen başarılara büyük katkılar sağladı. Üreticilerimizin kaliteli üretim desteğiyle dünyada sebze üretiminde dördüncü, meyve üretiminde beşinci sıraya kadar yükseldik." değerlendirmesinde bulundu. Sin, 2021'in, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı ilan edildiğini anımsatarak, "2021 yaş meyve sebze sektörü için çok önemli bir yıl. Bu sene hem üretim hem de ihracatta yükselişe odaklandık. 2021'de pazar yelpazemizi genişletip ihracatımızı katlayarak yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu. TÜRKİYE'DEN 2020'DE EN ÇOK İHRAÇ EDİLEN YAŞ MEYVE SEBZE ÜRÜNLERİ Geçen sene, Türkiye'den yapılan yaş meyve sebze ihracatında "aslan payını" oluşturan ilk 5 ürün şöyle: Ürün2020 ihracatındaki değeri (dolar)2020 ihracatındaki payı (yüzde) Mandalina437,696,40316 Domates313,377,63411 Limon273,927,35510 Kiraz-vişne223,973,0058 Üzüm158,140,6886

22 Ocak 2021 Cuma

Türkiye'deki cep telefonu üreticilerine ithalatta gözetim muafiyeti

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan İthalatta Gözetim Uygulamasınaİlişkin Tebliğ, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, yatırım teşvik belgesi kapsamındacep telefonu üretimine tabi tutulmak üzere aksam ve parçalarındemonte halde,31 Ağustos'a kadar gerçekleştirilecek ithalatı, 200 dolarlık birim gümrük kıymeti uygulamasındanmuaf tutuldu.

22 Ocak 2021 Cuma