tatil-sepeti

HABER: OSMAN KUVVET

Türkiye’de bu yıl güneş enerjisinde 1.500 megavat ilave kurulu gücün devreye girmesi öngörülüyor. Böylece güneş enerjisi alanındaki kapasitenin 2020’ye göre iki katına çıkması bekleniyor. Koronavirüs salgını nedeniyle küresel tedarik zincirindeki aksamalara bağlı olarak birçok projede gecikme yaşandı. Bu nedenle, 2020’de devreye alınan güneş enerjisi kurulu gücünün artışında bir önceki yıla göre yavaşlama oldu ve 672 megavat ilave kapasite elektrik üretimine başlandı.

ELEKTRİKTEKİ PAYI YÜZDE 4

Bu artışla, güneş enerjisi kapasitesi geçen yıl sonu itibarıyla 6 bin 667 megavat olarak gerçekleşti. Böylece güneş enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payı geçen yıl yüzde 4 oldu. Bu yıl ise güneş enerjisi kurulu gücünün 1.500 megavat düzeyinde artması ve güneşin toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 5’in üzerine çıkması hedefleniyor.

KURAKLIKTA ALTERNATİF

Güneş enerjisinde mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmaları, yerli üretim katkı tahsisi yöntemiyle yapılacak. Bu nedenle güneş enerjisi sanayicisi açısından önemli bir fırsat oluşturacak. Diğer yandan geçen yıl çıkan hibrit yönetmeliğinin de güneş enerjisi yatırımları için ciddi bir proje stoku oluşturması bekleniyor. Hidroelektrik santralleriyle hibrit şekilde kurulacak Güneş Enerjisi Santralleri (GES) dengeleyici bir işlev görecek. Türkiye, coğrafi avantajlarından dolayı hidroelektrik alanında önemli potansiyele sahipken, yarı kurak iklim kuşağında bulunması nedeniyle kurak yıllarda hidroelektrik kaynaklı elektrik üretimi düşüyor. Oluşan eksiklik ise ağırlıklı olarak doğalgaz ve ithal kömürle karşılanıyor. Böyle dönemlerde güneş enerjisi hidroelektrik santralleri açısından mükemmel bir dengeleyici işlev görüyor.

Bu santrallerin halihazırda elektrik iletim altyapılarının da bulunması, hidroelektrik santral sahalarında hızla güneş enerjisi santralleri kurulmasını sağlayabilir. Bu projelerin devreye girmesiyle kurak yıllarda Türkiye’nin fosil yakıt ithalat ihtiyacı önemli oranda gerileyecek.

AB İLE YEŞİL AVANTAJ

Yeşil enerji, Türkiye’deki ihracatçıların da elini güçlendirecek. Avrupa Birliği’nin (AB) Yeşil Mutabakatı ve ABD’deki yeni yönetimin tekrar Paris İklim Anlaşması’na katılmasının tüm yeşil enerji sektörlerini olumlu etkilemesi bekleniyor. AB, 2030 için enerji tüketiminin en az yüzde 32’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılama ve sera gazı emisyonlarını 1990’a göre yüzde 55 düşürme hedefi belirledi. Birlik üyelerine yapılan ihracatta, sınırda karbon vergisi uygulamasına geçilecek olmasının AB ile ticari ilişki içinde olan tüm ülkelere önemli yansımaları olacak.
Bu ayrıca Türkiye gibi Avrupa ile yoğun ekonomik ilişkiler içindeki ülkelerde yenilenebilir enerji yatırımlarının ve bu yatırımlara yönelik uluslararası finansman olanaklarının artmasını sağlayacak. Bundan dolayı ihracatçılar ürünlerinin karbon ayak izini azaltma mecburiyetinde kalacak.

FIRSAT PENCERESİ

Güneş enerjisinin, yüksek ışınım değerlerine sahip olan Türkiye’de sanayiciler için en ekonomik ve doğru yatırım alanı olduğu ve yaygınlaşması için önemli bir fırsat penceresi oluşturduğu görülüyor. Bu fırsatı değerlendirip, ihracat yapan sanayici ise Avrupa ülkeleriyle ticaretini artırma ve maliyetlerini düşürme imkanı bulacak.

MİNİ YEKA İÇİN YARIŞACAKLAR

Güneşte mini YEKA yarışmaları için daha önce 18-22 Ocak olarak duyurulan başvuru tarihi, 8-12 Mart olarak belirlendi. 36 ilde toplam 1.000 megavat gücünde bağlantı kapasitesinin tahsisi amacıyla 10, 15 ve 20 megavat kapasitelerinde olacak şekilde güneş enerjisine dayalı 74 mini YEKA yarışması için başvurular alınacak. Ayrıca, her bir yarışma için yarışma başlangıç tavan fiyatı kilovatsaat başına 35 kuruş, elektrik enerjisi alım süresi ise sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 15 yıl olarak belirlendi.

DÜNYANIN EN BÜYÜK YERLİ GES’İ 2023’TE

Konya’da 20 milyon metrekare alan üzerine kurulmaya başlanan Karapınar Güneş Enerji Santrali’nde (GES), 3.5 milyon adet panel kurulacak. Bugüne kadar 10 bin 200’ü kuruldu ve bu panellerde elektrik üretimine başlandı. Yüzde 75 yerlilik oranıyla Kalyon Enerji tarafından üretilen paneller, güneşi takip eden sisteme sahip. Bu sayede yüzde 12 daha fazla elektrik üretiyor. Ayrıca iki yüzü de elektrik üretebiliyor. Bu da üretime yüzde 5 oranında olumlu katkı sağlıyor. Fabrikanın yıllık üretim kapasitesi 500 megavat. Bu nedenle santralin 2023’ün mayıs-haziran aylarında tamamlanması ve 1.300 megavat güce kavuşması hedefleniyor. Yılda 2 milyar 600 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Bu da 2023 tahminlerine göre yıllık tüketimin binde birine denk geliyor. Bunun yanı sıra her yıl 1.5 milyon ton fosil yakıt ve karbondioksit salınımı da engellenecek.

25 Ocak 2021 Pazartesi

Etiketler : Sektörel

Türkiye'nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı, ocak-ağustos döneminde 18.3 milyar dolar olarak gerçekleşti.


 

Makine İhracatçıları Birliği'nden (MAİB) yapılan açıklamada, ocak-ağustos döneminde Türkiye'nin makine ihracatına ilişkin verilere yer verildi.

 

Bu kapsamda söz konusu dönemde, Türkiye'nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı, 18,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık makine ihracatı ise 28,2 milyar dolar oldu.

 

Ağustosta aylık 2,4 milyar dolarlık ihracatla son 12 ay ortalamasına yakın bir sonuç elde eden sektörün KG başına ortalama ihracat birim fiyatı ise 7,5 dolar olarak hesaplandı.

 

Geçen ay ABD'ye yaklaşık 200 milyon dolarlık makine ihraç eden sektörün, bu ülkeye 8 aylık ihracatı yüzde 12,2 artışla 1,4 milyar dolara ulaştı.

 

Almanya'nın, Türkiye'nin makine ihracatında 2,3 milyar dolarla ilk sıradaki yerini koruduğu ocak-ağustos döneminde, yüzde 17,9 düzeyindeki yüksek daralmaya rağmen Rusya 1,4 milyar dolarla ikinci sırada yer aldı.

 

Açıklamada görüşlerine yer verilen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, 2019'un 3. çeyreğinden bu yana yurt içindeki makine ve teçhizat yatırımlarında ilk kez gerileme görüldüğünü belirtti.

 

Orta Vadeli Program'a (OVP) göre, 2025'te de bu yatırımlarda bir artış olması beklenmediğini ifade eden Karavelioğlu, "Sıkılaşmanın ve yurt içindeki daralmanın devamını öngören bu süreçte, yüzde 4 gibi görece yüksek seviyede belirlenen büyüme hedefi ise net ihracatın büyümeye daha fazla katkı vereceği anlamına geliyor. Büyümede ihracatçıya bu kadar çok güvenilmesi, değerli TL dolayısıyla oluşan baskının ihracata yönelik farklı desteklerle giderileceğine yönelik bir beklenti oluşturuyor." değerlendirmesini yaptı.

 

Karavelioğlu, faiz indirimlerinin başlamasıyla son çeyreğe canlılık umuduyla giren ABD'ye ihracatta elde edilen verilerin bu yıl sektör için adeta kurtarıcı olduğunu belirtti.

 

"ABD'DE SAĞLADIĞIMIZ ARTIŞ, BU YIL SEKTÖR İÇİN BİR MORAL KAYNAĞI OLDU"

 

İstihdamda yaşadığı daralma nedeniyle bazı kesimlerde negatif beklentilerin yükseldiği ABD'nin, kendileri açısından durgun bir yıl geçirmediğini aktaran Karavelioğlu, şunları kaydetti: "Rusya, Almanya ve İsrail'deki sebepleri malum kayıplarımızı telafi edecek düzeyde olmasa da ABD'de sağladığımız artış, bu yıl sektör için bir moral kaynağı oldu. Küresel makine yatırımları ve ticaretindeki olumsuz gelişmelerin ihracat pazarlarımız ve alt sektörlerimiz üzerinde farklı etkileri olmakla beraber, son 12 aylık dönemde 2023'ün tamamında ulaştığımız 28,2 milyar dolarlık rekor ihracat seviyemizi koruma imkanı bulduk. Özellikle ikinci çeyrekten başlayarak siparişlerde yaşanan düşüş ve bozulan ölçekler nedeniyle zaafa düşen rekabetçiliğimizin ihracatımız üzerindeki menfi etkilerini henüz görmeye başlayacağız. İki kıtada birden faiz indirim döngüsünün başlaması, bizim için yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Bu noktadan sonra küresel yatırımlardaki iştahsızlık arzu edildiği gibi tersine dönerse, tek belirsizlik olarak kendi iç sorunlarımız kalıyor."

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Makine ihracat

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Avrupa ile Asya arasındaki yaklaşık 75 milyar dolarlık taşımacılık hacminden çok daha büyük bir pay alacak olan Türkiye, yapılan yatırımlarla demir yolu taşımacılığının kalbi durumuna gelecek" dedi.


 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Demir yolları Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'nin refahını arttırma, lojistikte bölgesel lider olma, demir yollarında yaşanan sorunları giderme ve iyileştirme adına iki ana politika olduğunu anlattı.

 

Bu politikaların "Demir yolu Ağı Geliştirme Politikası" ve "Demir yolları Yolcu ve Yük Taşımacılığı Hizmetleri Geliştirme Politikası" başlıkları altında toplandığını dile getiren Uraloğlu, şunları kaydetti: "Çok yüksek hızlı tren güzergahı, yüksek hızlı tren (YHT) güzergahı, hızlı tren güzergahı, konvansiyonel güzergahları geliştirmek için birçok çalışma yürütüyoruz. Ülkede yolcu ve yük taşımacılığında demir yollarının payının arttırılması adına atılan adımlardan biri olan hızlı tren güzergahlarının, 2053'e kadar yaygınlaşmasını planlanıyoruz. Türkiye'de 2053'e kadar 6 bin 425 kilometre hızlı tren güzergahı, 1474 kilometre konvansiyonel güzergah, 393 kilometre yüksek hızlı tren ve 262 kilometre çok yüksek hızlı tren güzergahı olmak üzere toplam 8 bin 554 kilometrelik demir yolu güzergahı inşası yapılması öngörülüyor. Türk demir yolu tarihi, ilk demir yolu hattı olan 130 kilometrelik İzmir-Aydın hattının, bir İngiliz şirketine verilen imtiyazla 1856'da yapılmasıyla başlamıştır ve şu anda ülkede demir yolu ağı yaklaşık 14 bin kilometreye ulaştı."

 

Uraloğlu, demir yoluna öncelik verilerek tüm ulaşım modlarının entegrasyonunu sağlayacak ulaşım altyapılarını planlamak ve gerçekleştirmek için, yerel ağa, uluslararası demir yolu koridorlarına bağlanan liman, endüstriyel tesis ve lojistik merkezlerinin sayısının arttırılacağını bildirdi.

 

Demir yolu ağının yüksek standartlı, güvenli ve ülke ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yaygınlaştırılacağını aktaran Uraloğlu, kent içi ulaşım altyapısının geliştirilmesine katkı verileceğini dile getirdi.

 

Demir yolu ulaştırma faaliyetlerinin serbest, adil ve sürdürülebilir bir rekabet ortamında yapılmasını sağlayacaklarını belirten Uraloğlu, "Güvenli, konforlu, entegre, afetlere dirençli, çevreci ve erişilebilir bir sistemle demir yolu payının arttırılmasına yönelik projeleri hayata geçireceğiz. Demir yolu yük taşımacılığında ortalama ticari hızı bu yıl yüzde 28 olurken biz bu hızı 2028'de yüzde 38'e çıkarmayı hedefliyoruz. Devam eden demir yolu projelerini tamamlayacağız. Organize sanayi bölgeleri (OSB), limanlar ve maden ocakları gibi önemli yük merkezlerinin demir yolu bağlantılarını sağlayacağız." diye konuştu.

 

"DEMİR YOLLARINI ÖNCELİKLİ SEKTÖR OLARAK BELİRLEDİK"

 

Bakan Uraloğlu, demir yolunun Türkiye'nin uluslararası yük ve yolcu taşımacılığında stratejik önemi olduğunu ifade ederek, demir yollarını 2003'ten itibaren öncelikli sektör olarak belirlediklerini söyledi.

 

Türkiye'nin bulunduğu konumunun fırsatını değerlendirmek için her alanda olduğu gibi demir yolunda da yeni projeler hayata geçirdiklerine dikkati çeken Uraloğlu, şöyle devam etti: "Demir yolu hatlarımızın lojistik merkezlerine, havaalanlarına ve limanlara bağlantısını sağlayarak demir yollarını kombine taşımacılığa uygun yeni bir anlayışla ele aldık. Projelerimizle sadece doğu-batı hattını değil, kuzey-güney kıyıları arasında da demir yolu ulaşımını ekonomiye katkı sağlar hale getirmeyi hedefledik. Özellikle iltisak hatlarıyla, sanayici, üretici ve ihracatçıların rekabet gücünü artırdık. Türkiye'nin ulusal demir yolu ağı üzerinde 439 kilometre uzunluğunda 286 iltisak hattı bulunuyor. İltisak hatlarıyla gerçekleştirilen taşımalar tüm demir yolu yük taşımalarının yaklaşık yüzde 45'ini oluşturuyor. Demir yolunda bütün iltisak hatlarını 2026'ya kadar tamamlayacağız. 12. Kalkınma Planı hedefleri doğrultusunda, 74,5 kilometresi TCDD, 141 kilometresi Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) tarafından olmak üzere toplam 215,5 kilometre ilave ederek, lojistik merkezlerinin, fabrika, sanayi, OSB ve limanlara bağlantılarının sağlanması amacıyla toplam iltisak hattı uzunluğumuzu 654 kilometreye çıkartmayı hedefliyoruz."

 

Uraloğlu, demir yolunun diğer ulaşım modlarına göre daha güvenli, ekonomik ve çevre dostu olduğunu aktararak, "Konforlu, gürültüsüz, çevre dostu ve enerji tasarruflu sistemler kullanılarak demir yolununun yaygınlaştırılmasını sağlayacağız. Bunları yaparken elektrifikasyon, sinyalizasyon ve haberleşme tesisleri tercih edilecek. İlgili alanlarda gerekli mevzuat çalışmalarının tamamlanmasıyla projeler yürütülecek." değerlendirmesini yaptı.

 

YHT'lerle vatandaşlara konforlu seyahat imkanı sunduklarının altını çizen Uraloğlu, "Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir, Konya-İstanbul, Ankara-Karaman, İstanbul-Karaman, Eskişehir-İstanbul ve en son 26 Nisan 2023'te işletmeye açılan Ankara-Sivas hatlarında işletilen YHT'ler, ayrıca bölgesel trenler ya da otobüs bağlantılı kombine taşımacılıkla birçok şehre seyahat süresini önemli ölçüde kısaltıyor." dedi.

Uraloğlu, son 22 yılda ciddi bir ulusal demir yolu endüstrisi oluşturduklarını anlatarak, TÜLOMSAŞ, 

 

TÜDEMSAŞ ve TÜVASAŞ'ı, Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi AŞ (TÜRASAŞ ) çatısı altında birleştirerek Türkiye'deki raylı sistem üretim süreçlerinde yeni bir ivme yakaladıklarını dile getirdi.

 

TÜRASAŞ'ı, Orta Doğu'nun en büyük raylı sistem araç üreticisi haline getirdiklerini kaydeden Uraloğlu, "Bugüne kadar geldiğimiz süreçte uluslararası standartlarda, yeni nesil lokomotifler, dizel ve elektrikli tren setleri, yolcu vagonları, yük vagonları, cer konvertörü, cer motoru, dizel motor, tren kontrol yönetim sistemi gibi ana, kritik ve alt ürünleri kendimiz üretiyoruz." dedi.

 

"TÜRKİYE, DÜNYANIN 10. HIZLI TREN İŞLETMECİSİ"

 

Uraloğlu, Türkiye'yi dünyanın 10. hızlı tren işletmecisi ülkesi haline getirdiklerini bildirerek, 2 bin 251 kilometre hızlı tren hattı yaptıklarını, çalışmaları devam edenlerin de olduğunu aktardı.

 

Kars-Iğdır-Aralık-Dilucu demir yolu hattının fiziki olarak bu yıl yüzde 10'unu hayata geçireceklerini ifade eden Uraloğlu, 2028'de projeyi tamamlayacaklarını söyledi.

 

Uraloğlu, demir yolu alanında yapılacak önemli projelerden birinin de Büyük İstanbul Tüneli Projesi olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Bu proje Marmaray ve Avrasya'dan sonra Boğaz'ın altından geçecek üçüncü tünel olacak. Bu projeyle günde 6,5 milyon vatandaşımızın kullanacağı 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayarak şehrin ulaşımını sağlayacağız. Projenin 2025'te yüzde 25'ini ve 2028'de de tamamını bitirmeyi planlıyoruz. Ankara-İstanbul Süper Hızlı Tren Projesi 2034'te tamamlanacak. Ankara-İzmir hızlı tren hattı yaklaşık 508 kilometre uzunluğunda olacak. 2027'nin başlarında İzmir'i bitirmeyi planlıyoruz. Hattımız bittiğinde İzmir-Ankara 3,5 saatte gidilecek. Öte yandan Gebze Yavuz Sultan Selim Köprüsü-Çatalca Demir yolu Projesi'nin ihale süreci devam ediyor. Kalkınma Yolu için hayata geçirilecek kesintisiz demir yolu ağı çalışmaları da sürüyor. Şırnak Ovaköy'den Edirne'ye kadar kesintisiz demir yolu ile yük taşınacak. Bu hattın 439 kilometresi aktif hizmet verirken, 928 kilometresinin yapım aşaması sürüyor ve 727 kilometresi ihale aşamasında. Ülkemizin kalkınması için ulaşımın tüm modlarında yatırım yaparken demir yolu yatırımlarını önceliklendireceğiz. Bu kapsamda 2025-2027 Orta Vadeli Program'da demir yolu projelerinin tamamlanması hedefini koyduk. Yatırımlarımız ve bütünleşik kalkınma yaklaşımıyla bölgesel endüstrilerin liman ve demir yolu bağlantıları üretim ve yük merkezlerini uluslararası pazarlara erişimle güçlendirileceğiz. Demir yollarında planlanan çalışmalar tamamlandıkça Türkiye'nin demir yolu sektöründe uluslararası ve bölgesel çapta önemi artacak. Avrupa ile Asya arasındaki yaklaşık 75 milyar dolarlık taşımacılık hacminden çok daha büyük bir pay alacak olan Türkiye, yapılan yatırımlarla demir yolu taşımacılığının kalbi durumuna gelecek."

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : demiryolu Avrupa Asya taşımacılık