tatil-sepeti
Yeşil hidrojen Türkiye'nin Avrupa'ya ihracatında yeni oyuncu olabilir

Türkiye'nin, yüksek yenilenebilir enerji potansiyeliyle yeşil hidrojen üretiminde avantajlı olduğu ve gelecek 10 yılda yeşil hidrojenin Avrupa'ya ihracatının Türk ihracatçılar için önemli fırsatlar oluşturabileceği ifade ediliyor. İklim değişikliğiyle mücadele ve 2050'de net sıfır emisyonu başarma hedefleri, dünyada yeşil hidrojene olan ilgiyi giderek artırıyor. Danışmanlık şirketi Wood Mackenzie'ye göre, politikalar hidrojen kullanımını ve teknolojilerini teşvik ederken Avrupa Birliği ve 17 ülkenin ulusal hidrojen stratejisi bulunuyor. Hidrojen endüstrisinde artan yatırımlar da büyümeyi tetikliyor. Sadece bu yılın ilk çeyreğinde hidrojene yapılan yatırım miktarı 4,5 milyar doları aştı ve bu alanda 55 yeni proje açıklandı. Geleceğin enerji kaynağı olarak görülen hidrojene yatırımların artması beklenirken, öncelikli olarak doğal gaz ve yenilenebilir kaynaklardan hidrojen üretiminin ağırlık kazanacağı ve sonrasında üretimin tamamen yenilenebilir enerjiden sağlanacağı öngörülüyor. İklim değişikliğiyle mücadelede temiz enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması ve bu projelerin finansmanı açısından hidrojenin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi önem arz ediyor. HİDROJEN TALEBİ AVRUPA KAYNAKLI BÜYÜYOR Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Yeşil Ekonomi ve İklim Eylemleri Direktör Yardımcısı Cristian Carraretto, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Paris Anlaşması'nda yer alan iklim hedeflerini başarmak için hidrojenin tek başına yeterli olmayacağını fakat ağır sanayi ve ulaşım başta olmak üzere bazı sektörler için kritik bir kaynak olacağını söyledi. Bugün itibarıyla dünyada 70 milyon ton hidrojen tüketimi olduğunu ve bu üretimin tamamının fosil yakıtlardan sağlandığını belirten Carraretto, "Uluslararası Enerji Ajansı ve bazı kurumlar bu rakamın gelecek 30 yıl içinde 500 milyon tona çıkacağını öngörüyor." dedi. Carraretto, hidrojen üretiminin giderek arttığına dikkati çekerek, ilk olarak yenilenebilir enerji ve doğal gazdan hidrojen üretiminin ağırlık kazanacağını fakat gelecek 10-15 yıllık dönemde hidrojen üretiminin yeşil kaynaklardan sağlanacağını dile getirdi. Cristian Carraretto, iklim değişikliğiyle mücadele ve projelerin finanse edilmesi açısından hidrojenin temiz kaynaklardan üretilmesinin önemli olduğunun altını çizdi. DOĞAL GAZ BORU HATLARI AVRUPA'YA HİDROJEN GÖNDERİLMESİNDE KULLANILABİLİR Türkiye'nin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelinin bu kapsamda avantaj oluşturduğuna işaret eden Carraretto, şöyle konuştu: "EBRD olarak henüz faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde bir hidrojen finansmanını desteklemedik fakat projeleri takip ediyoruz. Bu kapsamda, Türkiye dahil olmak üzere yenilenebilir hidrojen projelerini destekleyerek bu alanda yer almak istiyoruz. Hidrojen talebi şu anda ağırlıklı olarak Avrupa'dan kaynaklanıyor. Bu açıdan, Türkiye'de hidrojen üretimi yapılarak Avrupa'ya satılabilir. Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyan Güney Gaz Koridoru ile Avrupa'ya hidrojen taşınabilir. Türkiye elektrik piyasasını yeşil hale getirmek ve ekonomisini karbonsuzlaştırmak istiyorsa, yüksek yenilenebilir enerji potansiyelini bu alanda da kullanmalı." Carraretto, Türk şirketlerinin hidrojen konusunda çalışmaya başladığını ve hidrojeni iş modellerine nasıl entegre edebileceklerini konusunda araştırma yaptıklarını ifade etti. EBRD Türkiye Yeşil Ekonomi ve İklim Eylemleri Yöneticisi Emre Oğuzöncül de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile hidrojen konusunda görüşmeler yaptıklarını söyledi. Türkiye'nin hidrojen alanında bir yol haritası oluşturması, yeşil hidrojen üretimi ve enerji portföyüne hidrojenin entegrasyonu alanında destek sağlamaktan memnuniyet duyacaklarını belirten Oğuzöncül, şunları kaydetti: "Türkiye, Avrupa'nın en büyük altıncı ticari partneri. Türkiye'nin ihracatının neredeyse yarısı da Avrupa'ya. Önümüzdeki 10 yılda Türk ihracatçıları için yeşil hidrojen üretimi ve Avrupa'ya ihracatı önemli bir fırsat oluşturabilir. Türkiye'nin bu alanda potansiyeli var fakat şu an için belirlenmiş bir hidrojen hedefi yok."

15 Haziran 2021 Salı

Türkiye hidroelektrikte dünya sıralamasında yükseliyor

Uluslararası Hidroelektrik Enerjisi Kurumu’nun (IHA) "2021 Hidroelektrik Enerji Görünümü" raporuna göre, geçen yıl 35 ülke toplam 21 bin megavatlık yeni hidroelektrik enerjisi kapasitesi oluşturdu. Küresel hidroelektrik kurulu kapasitesi 1 milyon 330 bin megavata ulaştı. Yeni kapasite ekleyen ülkeler arasında 2020'de Çin'den sonra sadece Türkiye bin megavattan fazla kurulum yaptı. En çok kapasite artışı 14 bin 466 megavat ile Asya ve Pasifik ülkelerinde gerçekleşirken, onu 3 bin 32 megavatla Avrupa takip etti. Geçen yıl dünyada hidroelektrik santrallerinde 4 bin 370 teravatsaat elektrik üretimi yapıldı. Türkiye, geçen yıl 2 bin 480 megavatlık yeni hidroelektrik enerjisi kapasite kurulumu ile Avrupa'daki birinciliğini korurken dünya sıralamasında ikinciliğe yükseldi. Türkiye, bir önceki yıl 219 megavatlık yeni kapasite kurulumu ile dünyada 10'uncu sırada yer almıştı. Geçen yıl en çok hidroelektrik enerjisi kapasite kurulumu yapan ülkelerin başında Çin 13 bin 760 megavat ile geliyor. 2'nci sıradaki Türkiye'yi 478 megavat ile Hindistan ve 401 megavat ile Angola izledi. Bir önceki yıl, 4 bin 919 megavat ile listenin başında Brezilya yer almıştı. Brezilya'yı 4 bin 170 megavat ile Çin, 1892 ile Laos ve 720 ile Butan takip etmişti. Listede Türkiye, 254 megavat yeni hidroelektrik enerjisi kurulumu yapan Etiyopya'nın altında yer almıştı.

15 Haziran 2021 Salı

Makine ihracatı ilk 5 ayda 9,2 milyar dolar oldu

Makine İhracatçıları Birliği'nden (MAİB) yapılan açıklamaya göre, sektörün en fazla ihracat gerçekleştirdiği ve aralarında Almanya, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa ve Polonya gibi Avrupa ülkelerinin de bulunduğu 10 pazarda 2019'a kıyasla ortalama yüzde 18 artış sağlandı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, sadece pandemi sürecini değil, Avro Bölgesi'nin son 21 yılın en yüksek PMI seviyesine ulaştığı bu hızlı normalleşme dönemini de en iyi değerlendiren ülke sektörü olduklarını belirterek, şunları kaydetti: "İlk çeyrekte yüzde 18'e yakın artan dünya mal ticareti, son iki çeyrekte birden 5 trilyon doların üzerine çıktı. Küresel ihracatın uzun zamandır yılda 18,5 trilyon doları aşamadığı düşünülürse bu beklenmedik hızdaki iyileşmenin artçı etkileri olması kaçınılmaz. Mal ticaretindeki değer artışının temel sebebi olarak, endişeyle verilen yüksek siparişlerin kapasiteleri zorlaması gösteriliyor ama küresel enflasyonun, lojistikte yaşanan sorunların ve karaborsaya düşen ya da ihracatına sınırlar getirilen bazı ham maddelerin de fiyat artışını körüklediği bir gerçek. Arz yetmeyecek kaygısı, süratle makine teçhizat yatırımlarına yansıyor." Sürekli yeni makine siparişi aldıklarını vurgulayan Karavelioğlu, "2019'a göre 1 milyar dolar fazla ihracat yaparak geçen yılın bütününde uğradığımız kaybı ilk 5 ayda yerine koyduk ve pandeminin makine ihracatına etkilerini tamamen bertaraf etmiş olduk. Son 12 aylık sürede 19,5 milyar dolara ulaşan ihracatımız, sene sonu hedefimizi 21 milyar doların üzerine revize etmemiz için bize cesaret veriyor. Öte yandan, ticaretinin yüzde 70'ini kendi aralarında yapan Avrupa ülkelerinin ihracatımızın yüzde 59,7'sini çekiyor olması çok anlamlı bir göstergedir. Makinelerimizin gördüğü rağbet, üretim ve teknoloji alanlarındaki ortaklıklarımızı kolay artırabileceğimizin de ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu. "TİCARET SAVAŞLARINDAKİ KESKİNLEŞME LEHİMİZE SONUÇLAR DOĞURACAKTIR" Makine ihracatının alt dallara ve küresel pazarlara dağılımına dair verilerin, Türkiye'nin ürün çeşitliliği, kalite ve rekabet gücü açısından hiçbir eksiği olmadığını ispat ettiğini aktaran Karavelioğlu, şunları kaydetti: "AB makine ve tesis mühendisliği pandemi sürecinde önemli bir resesyona uğradı ve makine üretimi dünyada yüzde 6 düşerken, AB'de yüzde 14 daraldı. Sektörel STK'ların son raporları, yüzde 98'i KOBİ ölçeğinde olan AB'li makine imalatçılarına verilmekte olan istihdam desteklerinin sürmesi gerektiğini yazıyor. Yüzde 9,7 gerileyen ihracatın ve yüzde 70'lere düşen kapasite kullanım oranlarının normalleşmesi AB için zaman alacaktır. Zaafa düşen Avrupalı KOBİ'ler için önemli bir çözüm ortağı ise makine sektöründe geçen yılı yüzde 9, bu yılın ilk çeyreğini ise yüzde 28,5 üretim artışı ile kapatan Türkiye olacaktır. İhracatımızın büyük kısmı yanında makine ithalatımızın da yüzde 55'ini AB'den yapmak, bizi birçok Avrupalıdan daha Avrupalı yapıyor ama biz bu pastadan çok daha kalın bir dilim kesmenin peşindeyiz. AB ve Çin arasındaki ticari kapışmanın artacağına dair işaretler Avrupa Komisyonu'nun güncellenen sanayi stratejisinde yer buldu. Ticaret savaşlarındaki keskinleşme, son 12 ayda 31,5 milyar dolara ulaşan makine ithalatımızda lehimize sonuçlar doğuracaktır. Türk imalatçılar ile Avrupalı ortaklarının oluşmakta olan yeni zemini en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyoruz." "BU SEKTÖR ARTIK YEŞİL VE DİJİTAL EŞ ZAMANLI DÖNÜŞÜMLERİN KARARGAHI KONUMUNDA" Kutlu Karavelioğlu, AB'de yaratılan katma değerin yüzde 12'sinin makine ve tesis mühendisliği sektöründen geldiğine dikkati çekerek, "Bu sektör, artık ikiz dönüşüm olarak da anılmaya başlanan yeşil ve dijital eş zamanlı dönüşümlerin karargahı konumunda. Bu olguyu bütün dünyaya kabul ettiren AB ile güçlü iş birliğimizi makine imalatının bütün alt dallarına yaymak için işletmelerimizin sadece dönüşümünü değil, teknoloji ve verimlilik yükseltme gayretlerini de mutlaka teşvik etmeliyiz." ifadelerini kullandı. AB makine sektörünün katma değer katsayısının ortalama yüzde 34 iken, Türkiye'nin en katma değerli sanayi dalı olan makine imalatında bu katsayının yüzde 25'te kaldığını aktaran Karavelioğlu, şunları kaydetti: "İhracatta yaratılan yerli katma değer oranında OECD 5'incisi Almanya ile aynı seviyede olup da katma değer katsayısında düşük kalmak, firmalarımızın iç talepten daha fazla pay alma ve markalaşarak fiyat rekabetinden kurtulma ihtiyacının net bir ifadesi. Diğer taraftan, çalışan başına 150 bin avro ihracat yapan AB'ye verimlilikte yaklaşabilmek için ise mevcut istihdamımızla iki misli üretim yapmamız gerekiyor. Emekteki fazlalık, niş alanlarda sipariş üzerine özel maksatlı makineler geliştirmek konusunda ısrarlı olduğumuzu da gösteriyor. Bu yapılanma kriz zamanlarında bir avantaj olmakla birlikte krizde kazanılan mevzilerin korunması için ölçeklerimizin büyümesi, ülkemizdeki işlerin dışarıya değil, kendi imalatçımıza verilmesi ve teşvik sisteminin ithalatta haksız rekabet unsuruna dönüşen mevcut yapısından kurtulması zorunlu hale geliyor."

15 Haziran 2021 Salı

Kesme çiçek sektörü 500 milyon dolarlık ihracat hedefliyor

Antalya Ticaret Borsası tarafından Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soner Kazaz'ın moderatörlüğünde, kesme çiçek sektörel analiz toplantısı çevrim içi gerçekleştirildi. Burada konuşan Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Yılmaz, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde ilk 2-3 ay sektörün olumsuz yönde etkilendiğini ancak sonraki süreçlerde yüz güldüren rakamlara ulaşıldığını belirtti. Geçen yıl 107 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini anlatan Yılmaz, şunları kaydetti: "2021 yılında çiçek sektörü ciddi bir atılım içerisinde. İlk 4 ayda 81 milyon dolarlık kesme çiçek ihracatı gerçekleştirdik. Yıl sonu için kesme çiçek ihracatında 115 milyon dolar hedefini koymuştuk ama bu performansla yıl sonunda 130 milyon dolarlık ihracatı yakalarız. Avrupa pazarında yüzde 3'lük paya sahip olursak çiçek ihracatımız 500 milyon doları bulur." Yılmaz, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde süs bitkileri daire başkanlığı kurulması yönünde talepte bulunduklarını bildirdi. ÇİÇEK İHRACATINDA LİDER KARANFİL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazaz da Türkiye'de 54 bin dekar alanda süs bitkileri üretildiğini, 12 bin dekarını ise kesme çiçeğin oluşturduğunu vurguladı. Antalya'da yaklaşık 4 bin 500 dekar alanda kesme çiçek üretiminin yapıldığını anlatan Kazaz, "Türkiye'de 4 bin 350 dekar alanda karanfil üretilirken, bunun 2 bin 700 dekarı Antalya'da. Türkiye, geçen yıl 36,7 milyon dolar kesme çiçek ihracatı gerçekleştirdi ve bunun 34 milyon dolarını karanfil oluşturdu. Çiçek denince akla karanfil geliyor. İhracatımızın yüzde 95'ini karanfil oluşturuyor." ifadelerini kullandı. Kazaz, 34 milyon dolarlık karanfil ihracatının 32,3 milyon dolarlık kısmının da Hollanda, İngiltere, Polonya, Bulgaristan ve Romanya'ya gönderildiğini bildirdi. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, sektörde son yıllarda ciddi ihracat rakamlarına ulaşıldığını kaydetti. Sektörün sorunlarını değerlendirme amacıyla böyle bir toplantı düzenlediklerini aktaran Çandır, verimli sonuçlara ulaşılacağını belirtti. Antalya Tarım ve Orman Müdürü Gökhan Karaca da kesme çiçek deyince Antalya'nın akla geldiğini aktardı. Birlikte hareket edebilen sektör paydaşlarının güçlü bir üretim potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Karaca, araziye ulaşım başta olmak üzere sektörün sorunlarının çözümü için çalıştıklarını ifade etti.

15 Haziran 2021 Salı

Tarım ÜFE mayısta aylık bazda yüzde 0,43 azalırken yıllık bazda yüzde 20,2 arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), mayıs ayına ilişkin Tarım ÜFE verilerini açıkladı. Buna göre, endeks mayısta, bir önceki aya göre yüzde 0,43 düşerken geçen yılın aralık ayına göre yüzde 7,07, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,2 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 19,6 yükseliş kaydetti. Sektörlerde bir önceki aya göre değişime bakıldığında, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 1,35 azalış, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 4,66, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 34,76 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre değişim, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 15,04 azalış, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,36, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 4,48 artış olarak kayıtlara geçti. Yıllık en fazla artış gösteren diğer alt gruplar ise yüzde 26,59 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar, yüzde 23,68 ile koyun ve keçi canlı, bunların işlenmemiş süt ve yapağıları oldu. Yıllık en az artış gösteren alt gruplar ise yüzde 2,32 ile çeltik, yüzde 6,71 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler, yüzde 7,31 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular olarak kaydedildi. Aylık en fazla artış yüzde 2,92 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar alt grubunda gerçekleşti. Bir önceki aya göre en fazla artış gösteren diğer alt gruplar ise yüzde 1,95 ile koyun ve keçi canlı, bunların işlenmemiş süt ve yapağıları oldu. Aylık en az artış gösteren alt gruplar ise yüzde 0,42 ile lifli bitkiler ve yüzde 0,52 ile diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünler olarak sıralandı. Buna karşılık, bir önceki aya göre azalışın olduğu alt gruplar yüzde 4,68 ile çeltik ve yüzde 1,5 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar oldu. Mayısta, endekste kapsanan 82 maddeden, 25 maddenin ortalama fiyatında azalış olurken 16 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 41 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

15 Haziran 2021 Salı