tatil-sepeti
Emtia piyasası zirvede

Emtia piyasasında geçen hafta pozitif bir seyir izlenirken, şekerde 4 yılın, kurşunda 3 yılın, Brent petrolde ve doğal gazda 2,5 yılın en yüksek seviyeleri görüldü. Talebe yönelik artışla geçen hafta emtia piyasasında yükselişler kaydedildi. Dolara olan talebin artması ve Kovid-19'un delta varyantına ilişkin endişelerle bazı emtialarda düşüş görülmesine karşın bu durum emtia piyasasındaki pozitif seyri genel anlamda etkilemedi. Analistler, genel olarak küresel ekonomide iyileşme olacağına dair güçlü beklentilerle endüstriyel ürünlere olan talebin arttığını, bu durumun emtia talebini de pozitif etkilediğini ifade etti. Geçen hafta şekerde 0,1849 dolarla Mart 2017, kurşunda 1,0616 dolarla 3 yılın, Brent petrolde 76,55 dolarla Ekim 2018 ve doğal gazda 3,814 dolarla Aralık 2018'den bu yana en yüksek seviye görüldü. Tarım emtiaları arasında yer alan şeker de yatırımcısını sevindirdi. Geçen hafta şeker yüzde 3,6, kurşun yüzde 3, Brent petrol yüzde 0,7 ve doğal gaz yatırımcısına yüzde 4,3 kazandırdı. Petrol fiyatlarının yüksek kalması ve Brezilya'daki hava koşulları şeker fiyatlarını olumlu etkiledi. Altyapı yatırımlarının artacağına yönelik güçlü öngörüler de baz metal fiyatlarının yukarı yönlü hareket etmesini sağladı. Kurşun, en çok yükselen baz metallerden biri oldu. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun 18. Bakanlar Toplantısı'nın, iki gün üst üste yapılan görüşmelerde üretim politikasına yönelik anlaşmaya varılamaması üzerine 5 Temmuz'a ertelenmesi Brent petrolün varil fiyatındaki yükselişte etkili oldu. Doğal gaz fiyatları da sıcak havanın hakim olması ve klimaya talebin artmasıyla yükseldi. MISIR VE SOYA FASULYESİNDEKİ ARTIŞLAR DİKKATİ ÇEKTİ Tarım emtiaları arasında geçen hafta mısır ve soya fasulyesindeki artışlar dikkati çekerken, kahve, kakao ve pamuk yatırımcısını üzdü. Mısır yüzde 11,7, soya fasulyesi yüzde 10,2 ve buğday yüzde 1,9 değer kazandı, pamuk yüzde 0,3, kakao yüzde 2,5 ve kahve yüzde 3 değer kaybetti. ABD'deki yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle üretime yönelik endişeler, mısır fiyatlarında artışa neden olurken, önceki haftalarda kayda değer düşüşlerin görüldüğü soya fasulyesi, geçen hafta tepki alımlarıyla yükseldi. ABD'deki sıcak hava, buğday fiyatlarında da yükselişe neden oldu. Küresel ekonomilere yönelik artan endişeler, ABD Merkez Bankası (Fed) kaynaklı beklentiler, Kovid-19'un delta varyantı nedeniyle ekonomilere yönelik artan tedirginlikler, kahve ve pamukta değer kaybını beraberinde getirdi. "MISIRDA ÇİN KAYNAKLI TALEP DEVAM EDİYOR" Vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen, ABD ve Kanada'da hava sıcaklıklarının yüksek seyretmesi nedeniyle üretime yönelik endişelerin arttığını, üretim tahminlerinde düşüş olduğunu, bu nedenle buğday fiyatlarında dalgalı bir seyir izlendiğini ifade etti. Ergezen, "Mısır fiyatlarının yüksek olması nedeniyle hayvan üreticilerinin yem olarak buğday kullanmaya başladığı haberlerini izliyoruz." ifadesini kullandı. ABD'de mısır ekili alanların beklentilerin altında kalmasıyla mısır fiyatlarında son 10 yılın en yüksek artışının gerçekleştiğini, Brezilya'daki soğuk hava nedeniyle de mısır üretiminin beklentilerin altında kalabileceğine yönelik endişeler olduğunu aktaran Ergezen, mısırda Çin kaynaklı talebin devam ettiğini söyledi. Şeker fiyatlarındaki yükselişe dikkati çeken Ergezen, şunları kaydetti: "Brezilya'da soğuk hava nedeniyle şeker kamışı tarlalarının ekilememesinden endişe ediliyor. Havalar düzeldi fakat rekolte üzerindeki etkisi önümüzdeki günlerde anlaşılacak. Brezilya, haziran ayında 2,75 milyon ton şeker ihraç etti. Önceki yıla göre artış var. Petrol fiyatlarında yaşanan artış, şeker fiyatlarını da destekliyor. Etanol üretiminde artış var. Şeker kamışı, etanol üretimi için kullanılan ham maddelerden biri. Petrol fiyatlarındaki değişim, üreticilerin şeker veya etanol üretimi tercih etmesine neden oluyor. Brezilya, dünyanın en büyük şeker üreticisi. Bu nedenle yatırımcıların özellikle dolar/Brezilya reali paritesini yakından takip etmesinde fayda var."

06 Temmuz 2021 Salı

Jeotermal elektrik kapasitesinin 10 yılda 100 kat arttı

Jeotermal Enerji Derneği (JED); TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyelerinin sektör faaliyetlerini yerinde görmeleri amacıyla jeotermal saha gezisi düzenledi. Bu kapsamda, komisyon üyeleri ve sektör temsilcileri, Türkiye'nin ilk özel sektör jeotermal elektrik santrali (JES) yatırımı olan ve 2006'da Aydın'ın Germencik ilçesinde MB Holding tarafından hizmete alınan 8,5 megavat kapasiteli Dora-1 JES'i ve enerji ihtiyacının tamamını jeotermal enerjiden karşılayan Sultan Sera AŞ tesislerini ziyaret etti. Heyet, Denizli'nin Sarayköy ilçesinde bulunan 26 megavat kurulu güç ve yüzde 65 ekipman yerlilik oranına sahip Greeneco JES-6'ya da program kapsamında ziyaret gerçekleştirdi. "TÜRKİYE'NİN HER BÖLGESİ JEOTERMAL ENERJİ AÇISINDAN YÜKSEK POTANSİYELE SAHİP" Kındap, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin jeotermal enerji potansiyelinin daha fazla kullanılması için farkındalığın artması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin jeotermal enerjiden elektrik üretim potansiyelinin 3 bin 500 megavat seviyesinde olduğu tahmin ediliyor." dedi. Mevcut elektrik üretim kapasiteyle Türkiye'nin dünyada dördüncü sırada yer aldığını aktaran Kındap, dünyada jeotermal enerjinin, başta ısıtma olmak üzere, soğutma, kurutma, turizm, sağlık tesisleri, seracılık, kültür balıkçılığı ve madencilik alanlarında kullanıldığını anlattı. Jeotermal enerjinin 78 ülkede, ısıtma ve soğutma uygulamalarında, 24 ülkede ise elektrik üretim amaçlı kullanıldığı bilgisini paylaşan Kındap, şöyle konuştu: "Jeotermal enerjinin dünyada kurulu elektrik kapasitesi 15 bin 950 megavata ulaştı, 2025'te bu kapasitenin 20 bin megavata ulaşması öngörülüyor. Türkiye'de özel sektör yatırımları ve devlet politikaları sayesinde jeotermal enerjiden elektrik üretim kapasitesi son 10 yılda 100 kattan fazla artarak geçen yıl sonunda 1650 megavat seviyesine ulaştı. Türkiye bu alanda dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri oldu. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmada jeotermal enerji iyi bir alternatif. Türkiye'nin neredeyse her bölgesi jeotermal enerji açısından yüksek potansiyele sahip bulunuyor." Kındap, jeotermal enerjinin diğer yenilenebilir enerji kaynaklarla karşılaştırıldığında kesintisiz elektrik üretimi yapabildiğini ifade ederek, "Jeotermalden elde edilen kaynağın enerjiye dönüşümü yüzde 95 ve üzeri bir oranda gerçekleşir. Jeotermal enerji ardında atık bırakmaz, endüstriyel bir atık yönetimi gerektirmez." değerlendirmesinde bulundu. Jeotermal enerjinin, elektrik üretimi, balıkçılık, seracılık, gıda kurutma, termal turizm ve bölgesel ısıtma-soğutma gibi 15'ten fazla entegre ve doğrudan kullanım alanı olduğunu belirten Kındap, üretimin devamlılığına imkan sağlayan jeotermal enerjide yangın, patlama ve zehirleme riski de olmadığını dile getirdi. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız da jeotermal saha gezisi sonrası yaptığı değerlendirmede, son dönemde ülke gündemlerinin ilk sıralarında iklim değişikliği ve küresel ısınmanın geldiğini vurgulayarak, "İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine dur denilmemesi durumunda, 2030 yılına kadar küresel ısınmanın yıllık maliyeti 300 milyar dolar, 2030'dan 2050'ye kadar ise 500 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor." diye konuştu.

06 Temmuz 2021 Salı

Sebze ve meyve satışında yeni dönem

Sebze ve meyvelerin ambalajlanarak taşınmasında, depolanmasında ve perakende satışa sunulmasında uyulması gereken standartlar belli oldu. Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Sebze ve Meyvelerin Toptan ve Perakende Ticaretinde Uyulması Gereken Standartlar Hakkında Tebliğ, 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girdi. Buna göre, malların ambalajlanmasında tek kullanımlık veya tekrar kullanılabilir ambalajlardan yararlanılabilecek. GETİRİLEN KURALLAR * Mallar, uygun şartlarda korunup taşınması sağlanacak şekilde ambalajlanacak. Ambalajlar bütün yabancı maddelerden arındırılacak. * Tekrar kullanılabilir ambalajlar her kullanımda gıda güvenilirliğine uygun olarak dezenfekte edilecek.Dolu ambalajlar en fazla 30 kilogram ağırlığında olacak. * Kapalı ve açık alanlarda satılacak ürünler şöyle: Soğuk zincire tabi ürünler ahududu, böğürtlen, çilek, dut, erik, Frenk üzümü, incir, kabak çiçeği, kayısı, kızılcık, kiraz, kuşkonmaz, mango, mangostan, mantar, yaban mersini, nekdarin, çarkıfelek, ejder meyvesi, soya filizi, şeftali, Trabzon hurması, üzüm, vişne, yeni dünya ve zerdali. * Büyük mağaza ve zincir mağazalarda yıl boyu açık alanda satılabilecek ürünler şöyle: Balkabağı, beyaz lahana, karpuz, kavun, kestane, taze mısır, muz, taze nohut, patates, kuru sarımsak, kuru soğan, tatlı patates, üvez, yer elması, yeşil kabuklu fındık, zencefil ve badem olarak listelendi. * Greyfurt, limon, mandalina, nar, portakal, turunç, elma, armut ve ayva ise ekim-mart döneminde açık alanda satılabilecek. * Soğuk zincire tabi ürünler, soğutulduktan sonra paket kullanımına uygun frigorifik araçlarla taşınacak ve büyük mağaza ve zincir mağazalarda kapalı alanların dışında satılamayacak. * Diğer mallar ise belirtilen aylarda olumsuz hava koşullarından etkilenmeyecek şekilde gerekli tedbirlerin alınması kaydıyla kapalı alanların dışında da satılabilecek.

05 Temmuz 2021 Pazartesi

Savunma sanayi ihracat taarruzunda

HABER: OSMAN KUVVET Havacılık ve savunma sanayi alanında yürütülen Ar-Ge ve imalat çalışmaları dış ticarette de sonuçlarını gösteriyor. Sektörün ihracatı pandemi şartlarına rağmen artıyor. Açıklanan son verilere göre mayıs ayında Türk savunma ve havacılık sektörü 170 milyon 347 bin dolar ihracat gerçekleştirdi. Böylece aylık bazda önceki yılın aynı ayına göre yüzde 51.6’lık artış oldu. Yılın ilk beş ayında ise sektör 1 milyar 120 milyon 90 bin dolarlık ihracat yaptı. Beş aylık dönem dikkate alındığında geçen yılın aynı aylarına göre artış yüzde 48.3 oldu. Savunma ve havacılık sanayinin yaptığı ihracatta Türkiye’de üretilen insansız hava araçları (İHA), kara ve hava araçları önemli yer teşkil ediyor. Türk şirketleri, ABD, AB ve Körfez ülkeleri de dahil birçok ülkeye ihracat yapıyor. İLK SIRADA ABD Sektörün ürün sattığı ülkelerin başında ABD geliyor. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin verilerine göre, mayıs ayında ABD’ye yapılan sektör ihracatı 90 milyon 59 bin dolara ulaştı. Bu sayı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 126.9’luk bir artış anlamına geliyor. Bu yılın ilk beş ayına göre ise sektörün ABD’ye ihracat tutarı yüzde 65.8 artışla 476 milyon 172 bin dolar oldu. ÇEVRE ÜLKELER Yılın ilk beş ayında sektörün ihracatında öne çıkan bazı ülkeler şunlar: * ABD: Yüzde 65.8 artışla 476.17 milyon dolar * Azerbaycan: 13 kat artışla 135.89 milyon dolar * BAE: Yüzde 20.9 artışla 97.39 milyon dolar * Bangladeş: 98 kat artışla 57.83 milyon dolar * Çin: 377 kat artışla 10.12 milyon dolar * İtalya: Yüzde 45.6 artışla 7.8 milyon dolar * Özbekistan: 92 kat artışla 20.98 milyon dolar * Rusya: Yüzde 224 artışla 13.88 milyon dolar * Tunus: 267 kat artışla 29.29 milyon dolar * Ürdün: 191 kat artışla 19.23 milyon dolar TİCARETTE İKİNCİ PARTNER Birleşik Krallık’a geçen sene 11.2 milyar dolarlık ihracat yapılırken, bu ülkeden 5.6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Birleşik Krallık, Türkiye’nin ihracatında Almanya’nın ardından ikinci sırada. Üstelik, en fazla ticaret fazlası verilen ülkelerden biri. AMBARGOLAR İTHALATI ETKİLEDİ Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) yayımladığı rapora göre, Türkiye’nin silah ihracatında ve ithalatında son beş yılda önceki beş yıla oranla dikkat çekici değişimler yaşandı. SIPRI’nın raporuna göre Türkiye’nin silah ihracatı 2016-2020 döneminde, 2011-2015 dönemine göre yüzde 30 arttı. Aynı dönemlerde silah ithalatı yüzde 59 azaldı. Rapora göre Türkiye’nin silah ithal ettiği ülkelerin başında ABD, İtalya ve İspanya geliyor. Türkiye, İtalya’nın silah müşterileri arasında birinci, İspanya’nın ise üçüncü ülkesi. Diğer yandan, daha önceki dönemde ABD’den silah ithalatı yapan ülkeler arasında üçüncü sırada yer alan Türkiye, 19. sıraya indi. Son yıllardaki gelişmelerle Türkiye’nin ABD’den silah ithalatı yüzde 81 oranında azaldı. Aynı dönem aralığının başında ABD’den ithalat yapan ülkeler sıralamasında ilk 3’te yer alan Türkiye’nin, son verilere göre ABD’den ithalatı yüzde 81 oranında azaldı. Böylece Türkiye, söz konusu sıralamada 19. sıraya indi. SIPRI, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ambargoların, silah ithalatını ciddi ölçüde etkilediğini belirtti. 2019 yılında Türkiye’nin Rusya’dan hava savunma sistemleri ithal etmesiyle ABD’nin Türkiye’ye savaş uçağı teslimatlarını durdurduğu hatırlatılan raporda, “Bu durum yaşanmasa, ABD’nin Türkiye’ye silah ihracatındaki düşüş bu kadar sert olmayacaktı” denildi. Raporda, örtülü ambargoların da silah temininde ithalatın payını azalttığı belirtilerek, Türkiye’nin örtülü ambargo uygulanan alt sistemleri yerlileştirmek için yoğun çaba sarf ettiğine dikkat çekildi. AFRİKA’YA 11 KAT ARTTI Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayi ürünleri ihracatında bölgesel artışlar dikkat çekiyor. Yılın ilk beş ayındaki ihracatta dikkat çeken bölgelerden biri Afrika oldu. Afrika ülkelerine dış satım, söz konusu dönemde 11 kat artarak 61 milyon 207 bin dolara çıktı. İHRACATIN YÜZDE 39’U İSTANBUL’DAN Savunma sanayi ihracatında İstanbul, zirvedeki yerini koruyor. İstanbul, ocak-mayıs döneminde en fazla savunma ve havacılık sanayi ürünü ihracatı gerçekleştiren il oldu. Bu dönemde kentten ihracat, yıllık bazda yüzde 86 artarak 440.6 milyon dolara çıktı. Sektörün toplam ihracatında İstanbul’un payı yüzde 39.28 oldu. İstanbul’u 238.7 milyon dolarla Ankara, 158 milyon dolarla Konya, 112.5 milyon dolarla Eskişehir takip etti.

05 Temmuz 2021 Pazartesi

Kuruyemiş ezmeleriyle dünya pazarına çıkıyor

HABER: MÜGE BİBER İstanbul Ticaret Odası liderliğinde, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ortaklığında yürütülen Yükselen Markalar Projesi ile üreten kadın girişimcilerin markalaşmalarına, küresel değer üretmelerine yol açıldı. Yükselen Markalar Projesi’nde başarılı olan 14 markanın hikayesinde bu hafta, Batır markası ile özgün ve yenilikçi kuruyemiş ezmeleri üreten Başak Duru yer alıyor. Duru, markalaşma hikayesini İstanbul Ticaret’e anlattı. HAREKET VE BESLENME Kendi markanızı kurmaya nasıl karar verdiniz? Yoğun profesyonel iş yaşamının ardından bir süre önce hayatımda değişiklik yapma kararı aldım. Çok şeyi geride bırakarak tek başıma neler yapabileceğimi görmek istedim. Yepyeni bir yolculuğa çıktım. Kendimi bildim bileli keşfetmeye meraklıyım. Mutfağa olan düşkünlüğüm, farklı damak tatlarını deneyimlemeye olan merakım, yeni lezzetlere dönüştürmeye olan heyecanım Batır’da birleşerek hayat buldu. Eş zamanlı çıktığım yoga yolculuğumu derinleştirerek eğitmen olmamla birlikte, keşfettiğim ‘hareket’ ve ‘beslenme’nin birbirlerini destekleyen bütünleştirici doğasını Batır serüvenimde buluşturdum. Her biri hayat bulup büyürken, yaşamım boyu çıktığım yolculuklarımdan izler taşıyan tüm Batır’ların tasarımından formülasyonuna, üretiminden sizlerle buluştukları ana kadar her aşamasının yaratıcısı olmak bana heyecan veriyor. ATA TOHUM HAMMADDE Markanızdan kısaca bahseder misiniz? Daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek için besleyici özelliği yüksek, özgün ve yenilikçi kuruyemiş ezmeleri üretiyoruz. Ürünlerimizde yerli ve ata tohum hammadde tercih ederek, yerli üretimi ve çiftçilerimizi destekleme gayretindeyiz. Lezzetten ödün vermeden temiz içerik anlayışımızla, ürünlerimiz koruyucu, katkı maddesi, şeker ilavesi içermez. Özgün formülasyonlu, glutensiz ve vegandır. Pestisit, aflatoksin gibi önemli analizlerden geçer. KORUYUCU VE KATKI MADDESİZ Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor? Lezzet yolculuğumuzda sadece kendimize göre değil, ağzının tadını bilen herkes için bir Batır hayal ediyor ve üretiyoruz. Günümüz yaşam koşullarındaki hızlı değişimlerin, hayat kalitemize olan etkisini görmemek mümkün değil. Özellikle büyük şehirlerdeki aktif ve yoğun yaşam koşullarının beraberinde getirdiği olumsuzluklar ve genetiği değiştirilmiş ürünlerle yapılmış, koruyucu maddeler içeren, katkılı ürünlerin çokça tüketimi sonucu, sağlıklı ve doğal yaşama olan ihtiyaç gün geçtikçe daha da fazlalaşıyor. Sağlıklı ve doğal beslenme bir yaşam biçimine dönüşürken, besleyici özelliği yüksek, kaliteli kuruyemiş, tohum ve yağlar içeren atıştırmalıklara olan ihtiyaç da artıyor. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak geliştirilen Batır ürünleri, ağzının tadını bilen herkesi hedefliyor. KURUYEMİŞLERİN VATANI Bundan sonraki hedefleriniz neler? Bu kadar güzel kuruyemişlerin vatanı olan ülkemizin yerel değerlerini bir yandan yaşatma ve gelecek kuşaklara aktarma, bir yandan da yerli ürün ve üreticiyi destekleme gayretindeyiz. Sağlığın öneminin daha da çok kavrandığı bu dönemde, ülkemizin yerel lezzetleri ile geliştirdiğimiz besleyici özelliği yüksek, özgün ve katma değeri yüksek ürünlerimizi yurt dışına taşımayı, uluslararası kulvarda yer almayı ve ülkemizi temsil etmeyi hedefliyoruz. PROJE BİZİ HEYECANLANDIRDI Yükselen Markalar Projesi’ne girmenize ne etken oldu? Yolculuğumuzun başından beri birçok yarışmaya ve projeye katıldık. Ne mutlu bize ki, bu süreçte ulusal ve uluslararası ölçekte ödüllerimiz oldu. Yükselen Markalar Projesi’ni duyunca, bu serüvenin de bize yepyeni bir deneyim yaşatacağını düşündük ve katılmaya karar verdik. Bu süreçte, birbirinden değerli uzmanlardan nitelikli eğitimler alacağımıza, yepyeni şeyler öğreneceğimize ve girişimci kadınlarla nefis paylaşımlar yaşayacağımıza olan inancımız memnuniyetimizi pekiştirdi. Proje sonunda da bu kadar güzel ödüllerle kendimizi çok daha iyi anlatma ve yurt dışına taşıma fırsatı sunulması, motivasyonumuzu daha da artırdı. VAZGEÇMESİNLER Kadın girişimcilere önerileriniz neler? Tüm zorluklara rağmen vazgeçmeden ilk günkü heyecan ve tutku ile yolculuklarına devam etmelerini öneriyorum. 14 MARKADAN BİRİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUZ Yükselen Markalar Projesi size neler kattı? Yükselen Markalar Projesi, başından sonuna kadar çok öğretici bir deneyim oldu. Böyle bir projede yer almak, bir kadın girişimci olarak yalnız olmadığımı hissettirdi. Herkesin kendi yolculuğu olsa da benzer sorunlarla baş ettiğimizi görmenin farkındalığı ile gelişen dayanışma ve paylaşım, yola devam etmemizi destekler nitelikte oldu ve olmaya da devam ediyor. Kazanan 14 markadan biri olmaktan dolayı gururumuz büyük. Projede emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.

05 Temmuz 2021 Pazartesi